Delirttin bizi sosyal medya!

Kadim bilgilere dayanan doğu tıbbı “Sıkıntılı hissettiğinizde sorunlardan önce ne yiyip içtiğinize bakın” der. Batı tıbbıysa artık yepyeni bir şey söylüyor: Akıl sağlığınızdan endişe ediyorsanız sosyal medyayı ne kadar kullandığınıza bakın!

Haberin Devamı

Delirttin bizi sosyal medya

Son haftalarda sosyal medyanın toplumsal bilince hasar vermeye başladığı ve bireylerin duygularını dengesizleştirdiği yönündeki makale ve haberlerin artışını gözlemliyordum. Konuyu gündeme getirme niyetindeyken, ünlü aktör Tom Holland’ın ‘akıl sağlığını korumak’ maksadıyla Instagram’dan çekildiği haberi önümüze düştü. Görüş almak üzere başvurduğum uzman psikoloğun aynı gün terapi alan bir danışanının sosyal medya yüzünden depresif hissettiğini paylaşması da taşları yerine oturttu. Kolektif bilinçte bir şeyler açığa çıkmaya başlıyordu...
‘Örümcek Adam’ serisiyle tanıdığımız Tom Holland, 70 milyon takipçisi olan Instagram hesabından, bir süredir ortalarda görünmediği sosyal medyayı akıl sağlığına odaklanmak amacıyla bıraktığını ifşa etti. “Akıl sağlığım için sosyal medyaya ara verdim çünkü Instagram ve Twitter’ı fazla uyarıcı ve bunaltıcı buluyorum” diyen ünlü aktör, bilhassa kendisiyle ilgili paylaşımlardan etkilendiğini ifade ediyor: “Çevrimiçinde kendimle ilgili yorumlar okuduğumda bunlara tutuluyorum, çıkmaza giriyorum ve sonunda zihnime fazlasıyla zarar verdiğini hissediyorum.” Holland, örümcek hislerini dinleyerek tehlikeden uzaklaşmayı faydalı bulmuş: “Durum böyle olunca geri adım atmaya ve uygulamaları silmeye karar verdim.”

Dopamin ihtiyacı

Uygulamaları silmek herkesin harcı olmayabilir. Ancak sosyal medyayla dopamin bağımlılığımız üzerinden kurduğumuz ilişkiyi gözden geçirmenin vakti geldi. Duygusal yemek yemeyi bilirsiniz. Aç olduğundan değil de kendini iyi hissetmek için yemek... Sosyal medya ve akıllı telefonlar da benzer zihin mekanizmaları yaratıyor. Telefonu eline alınca beyin dopamin salgılıyor, kendimizi bir an mutlu hissediyoruz. Sonra dopamin seviyesi düşüyor, ardından yine telefonu elimize alıyoruz. Buna ‘dopamin ödül döngüsü’ adı veriliyor. Yıllardır bilinen bir kavram. Bugün gelinen noktaysa artık beynin sosyal medyayla dopamin ihtiyacını gideremediği, bağımlılık durumu nedeniyle dengesini yitirmeye başladığı ve tıpkı diğer bağımlılıklarda olduğu gibi fenalık fazına ilerlediği şeklinde.
Görüş aldığım uzman psikolog Tahsin Şerifoğlu, sosyal medyayı alkol bağımlılığına benzetiyor: “Alkolde ve tüm bağımlılıklarda olduğu gibi sosyal medya da ilk önce keyifli ve mutlu, gevşemiş bir hal getiriyor, serotonin depolarını boşaltıyor. Sonra artık keyif alınmayan bir hale dönüşüyor... Uyku bozukluğu oluşturuyor, depresyon, gerginlik yaratıyor.” Şerifoğlu’na göre bu tip bağımlılığın sebebi kendini güvensiz hissetmek. Hayatın bir yönünü kabul edip diğer yönünü kabul edilmez algılayınca insanın içinde tekinsiz bir duygu oluşuyor.
Örümcek adamın gerginliği ile sade vatandaşınki bir değil elbette... Ünlüler ve fenomenler sosyal medyada haklarında çıkan haberler ve yorumlarla doğrudan bir varoluş kaygısı/tatmini yaşarken sade vatandaşın payına diğerlerinin hayatlarına bakıp iç çekmek düşüyor. Görüş aldığımız gün terapiye gelen bir danışanının “Bakıyorum insanlar ne hayatlar yaşıyor, ben yaşayamıyorum, bütün gün dükkândayım, çalışıyorum” diye yakındığını paylaşıyor psikolog Şerifoğlu...

Haberin Devamı
“Alkol ve tüm bağımlılıklarda olduğu gibi sosyal medya da ilk önce keyifli ve mutlu bir hal getiriyor. ”

Algımızı büküyor

Arabeske alışığız, güneşin alnında kürek sallayıp altından kalkarız diyelim. Bir de arada kalanlarımız var. Bütün işi sosyal medya üzerinden yürüyenler... İstemediği halde sürekli içerik paylaşmak durumunda kalan marka kimliklerden bahsediyorum. Hayatı biraz şekilli olduğu için sürekli paylaşma baskısı hissedenler... Kendine işe yarar bir imaj yaratıp sonra sürdürmekte bocalayanlar... Bir yandan başkalarının hayatına öykünürken diğer yandan kendi hayatını iyi göstermeye çalışan ve diğerlerinin onayına ihtiyaç duyanlarımız da var tabii.
Akıl sağlığını gıdıklayan davranış türevleriyle bütün köşeyi doldurabilirmişim gibi geliyor. Spektrum oldukça geniş. Toplumun genelini kapsayan etkilerinden biri de tatil fenomeni. Şerifoğlu, herkesin iyi vakit geçirdiği bu âlemin insanların çalışma düşüncesinde anlamsızlık yaratmaya başladığını belirtiyor: “Sosyal medya sürekli tatile gitmeyi, keyifli anlar yaşamayı çağrıştırıyor ve hayatın anlamının bunun üzerine kurulmasına yol açıyor. Peki, hayatın anlamını bunun üzerine kurmak neden dezavantajlı olsun? Çünkü hayatın kendisi öyle bir şey değil.” Sosyal medya fenomenlerinin ve zenginlerin aslında göründükleri gibi yaşamadığını hatırlatıyor Şerifoğlu. “Hayatlarının sadece bir kısmının kabul gördüğünü hissediyorlar ve o nedenle paylaşıyorlar. Dolayısıyla sosyal medya kişinin kendisini bütünüyle değil de koşullu bir sevgiyle kabul etmesine de yol açıyor.”

Haberin Devamı

Delirttin bizi sosyal medya
Tom Holland

Onaylanma ihtiyacı, insanın varoluş duygusunu temelden etkileyen unsurlardan biridir. Sosyal varlıklar olduğumuz için sosyal çevremizce onaylanmamız, kabul görmemiz, hayatta kalabilir durumda olduğumuzu gösteriyor ve güvenli hissettiriyor. Ancak hayatın gerçekliğiyle yarattığımız illüzyonun uymadığı yer, içsel dengesizlik ve realite algımızda bükülme yaratıyor... Pekâlâ, çözüm sosyal medyayı bırakmak mı? Geçen günlerde Okan Bayülgen’le bir söyleşinin kesiti gelmişti karşıma. Kendisine “Ok boomer!” denilmesine (Z Kuşağı dilinde ‘dinozor’ demek) fena kurulmuş ve haklı bir giydirme yapıyordu. Gençlere tavsiyesiyse çok yerindeydi: “Yaşıtlarınıza fark atmak istiyorsanız telefonu elinizden bırakın, roketlersiniz, hepsini geçersiniz!” Bayülgen’in sözü hakkında fikrini sorduğum aklıselim Z Kuşağı arkadaşım Selin (22) “Çok katılıyorum ama sosyal medyadan çok şey öğreniyoruz, istediğimizi arayıp buluyoruz. Biz bunun içine doğduk, farklı bir farkındalığımız var, o da unutulmasın” diyor.
Sosyal medyanın nice faydası var ve şüphesiz onsuz olmayı hiçbirimiz istemiyoruz. Benim fikrim şu: İnsan sosyal medyada dara düşüyorsa bunun önemli bir nedeni de amaçsızlıktır. Bilhassa yetişkinlikte hayatının anlamı, amacı eksik olduğunda insan büyük boşluğu doldurmak için arayışlara düşer. Sosyal medyada varoluş amacınızı tanımlayabilir veya bir anlam yaratabilirseniz, madalyonun aydınlık yüzünü görmeniz kolaylaşacaktır.

Yazarın Tüm Yazıları