Rüştü Reçber

Her şey ilk yarıda oldu bitti

29 Eylül 2019
İlk devrenin 25 dakikasında F.Bahçe son 20’sinde G.Saray akılda kaldı.

Böyle maçlar tüm futbol camiasının günler evvelden beklediği, taraflarca günlerce konuşulacak maçlardır. Hep de söylerdim ‘Türk futbolunun aynasıdır’ diye. Ama artık söyleyemeyeceğim çünkü sahadaki Türk futbolcu sayısına bakarsak haklılığım anlaşılacaktır.

Ne de olsa derbi... Heyecan ve stres hem saha dışındakilerde hem de saha içindekilerde hep tavan durumundadır (zamanında az yaşamadık). ‘Derbilerin favorisi olmaz’ deriz ya aslında her zaman bir favori vardır. Bu avantajlarla paraleldir. Peki dün akşamın gerçekten favorisi var mıydı? Maç öncesi yoktu. Bunu iki takımın yapısına istinaden söylüyorum. Sonucu belirleyecek unsurlar bellidir. Az hata yapan, soğukkanlı olan, işine odaklanan takım bir adım önde olur. Dün akşam bu şekilde hareket etmek gerçekten zordu. 

Zaten maç öncesi yaşanan gerginlikler doğal olarak sahayı da etkileyecekti. Maçın başlangıç temposu özellikle Fenerbahçelileri memnun etti. Öyle ki, ‘ben buraya kazanmaya geldim, eğer kaybedersem de oyundan dolayı kaybetmeyeceğim’ der gibiydi. 

Fenerbahçe’nin özellikle orta alandaki baskıyla rakibi karşılama şekli oyunun kendilerinden tarafa olmasını sağladı. Burada orta saha kurgusunun da önemi büyüktü. Bu süreçte pozisyonlar üretti ama sonuç alamadı. Fakat bu bir yere kadar sürdü. Galatasaray oyunda dengeyi ilk 25 dakikadan sonraki bölümde sağlayabildi. Özellikle orta saha da Fenerbahçe’nin presine pas la cevap vermesini bildi. Bu da oyunun Fenerbahçe’den kendilerine dönmesini sağladı..

TEBRiKLER ALTAY

Oyun Galatasaray lehine döndükten sonra Fenerbahçe daha kontrollü olmaya başladı ama rakibinin hızlı atak girişimlerine cevap vermekte zorlandı. Tabii ki rakibine pozisyonlar verecekti deplasmanda oynarken, fakat bu kadar pozisyon vermek biraz fazla oldu. Kaleci Altay’ın performansını da tebrik etmek lazım kritik anlarda gerekli hamleleri yapmasını bildi.

İkinci yarı ön plana çıkan tek nokta iki takımın da kontrollü oyuna dönmeleriydi. İlk yarıda yapmış oldukları hatalardan uzak bir görüntü sergilemeye başladılar. Hem Fenerbahçe hem de Galatasaray gerekli zamanlarda ve uygun durumlarda hücuma çıktılar.

Bir ara maç izlerken bulunduğum ortamda “Ev sahibi de, misafir de beraberliğe razı. Birbirlerini üzmeyecekler galiba, herhalde böyle biter” diyenlerin haklılık payı büyüktü.

Yazının Devamını Oku

Erken forma girmenin dezavantajı

24 Eylül 2019
Trabzon, konsantrasyon eksikliğini pahalı ödedi.

Erken form tutmak zorunda olan takımların en büyük sorunu, haftalar ilerledikçe yavaş yavaş tempolarını kaybetmeleridir. Hele bir de kadro genişliği yoksa, üstüne sakatlıklar ve cezalılar da söz konusu ise o zaman sorunlarla baş etmek gerçekten de zordur... Trabzonspor mecburen erken forma girmeliydi ki çünkü Avrupa Ligi’nde gruplara kalmak gerekiyordu. Bunda da başarılı oldular. Şimdi ligde daha iyi işlere de imza atma zorunluluğu var... Var ama saydığım etkenler de en büyük rakipleri... Sürekli aynı kadro ile maçlara çıkma zorunluluğu da cabası. Sivasspor maçı bu süreçte dönüm maçlarından hatta belki de en önemlisiydi.

UĞURCAN FARKI

Erken gelen gol Trabzon’da moralleri yükselttiği gibi bir de takıma enerji kattı. Sonrasında da senaryo aslında gayet basitti: Sağlam defans yap, rakibi kaleden uzak tut ve eğer atabilirsen de başka goller at. Nitekim ilerleyen dakikalarda farkı açabilecekleri pozisyonlara da girdiler bordo mavililer. Ama onlar atamazken, ilk yarı boyunca pek etkili olamadığını düşündüğüm Sivasspor’a devreye mağlup girmemelerinin tek nedeni Uğurcan’ın performansıydı. 

Trabzonsporlu futbolcuların ileri uçta ve orta alanda kaptırdığı toplar kalelerinde sıkıntı yaşanmasına neden oldu. Konuk ekipte yorgunluk belirtileri de boy göstermeye başlayınca işleri biraz daha zorlaştı. Sahada takımın birbiriyle olan mesafesi iyice açıldı, orta alanda boşluklar oluştu. Bu da Sivasspor için büyük bir avantaj oldu. Öyle ki ikinci devre ““ desek yalan olmaz. Bu gelişmeler Trabzonsporlu futbolcuları beraberliğe doğru itti ve doğal olarak da akıllarında oluşan tek şey mağlup olmamak oldu. VAR’dan gelen ‘penaltı’ uyarısı aslında işleri bir anda değiştirecekti fakat ’un atışı auta çıktı.

Bu kadar olumsuzluğa rağmen Trabzonspor’un kazabileceği hatta puan alabileceği bir maçtı. Bordo mavililerin uzatmalardaki konsantrasyon eksikliği onlara pahalıya mal oldu. Kazanmak için gerekeni yap ama gereken önlemi al ki böyle basit bir gol yeme.... Ha, Sivaslı Uğur’un goldeki becerisini da göz ardı etmemek gerekir. Dün Sivas’ın hakkıyla aldığı bir maçı izledik. Trabzonspor’un eline gelen fırsatı değerlendiremediğini de söylemeliyim.

Yazının Devamını Oku

Fenerbahçe’nin temel sorunu gereksiz telaş

22 Eylül 2019
Sarı lacivertlilerin temposu ve kazanma isteği gayet iyi ama...

YİNE müthiş bir taraftar, yine harika bir ambiyans... Böyle bir akşamda da tek şey beklenir; seyir keyfi yüksek bir futbol. Sahada olsam açıkçası bunun hakkını vermek için uğraşırdım. Neyse, Fenerbahçe’nin özellikle son iç saha maçlarında tempolu başlangıcını da göze önüne alırsam herhalde bu bekletim de boş olmayacaktı. Ki olmadı da. Yine aynı şekilde başladılar. Daha maçın başlarında pozisyonlara girmeye başladılar. Tek soru golün ne zaman geleceği idi. Hatta Deniz Türüç son vuruşları iyi yapsaydı maça 2 golle başlayacaktı. 

Ankaragücü de oyunun başlarında, “Buraya kolay pes etmeye gelmedim” dercesine takdir edilmesi gereken bir mücadele sergiledi. Özellikle orta alanda kaptıkları toplarla tehlike yaşatmaya çalıştılar. Fenerbahçe’nin bu top kayıplarındaki en önemli avantajı topu geri almak için ortaya koyduğu istekti. Bu anlayış bazen birçok tehlikenin önüne geçti. 

Fenerbahçe’nin hızlı oynama isteği güzel ama bir an önce gol atma düşüncesi sahada bazen sağlıklı kararlar vermenin önüne geçiyor. Hızlı bir hücumda en önemli şey topu doğru şekilde, doğru kişiyle buluşturmaktır ki sonuca gidilsin. Fenerbahçe bu tarz hücumlarda bu düşüncede eksik kalınca birçok atağı da sonuçsuz kalıyor. 

ADiL RAMi HAZIR DEĞiL

Dün en çok merak ettiğim en önemli isim Adil Rami idi. Ama bu maç onun test maçı mı? Tartışılır...Maç başladığından itibaren sahada bir tedirginliği vardı. Özellikle topu oyuna sokmadaki pas hataları ön plana çıktı ve bu kayıplardan bir tanesinde de kalelerinde golü gördüler. İlk maçta bu tarz şansızlıklar yaşanabilir, bu da aslında normal. Asıl önemli olan; tam hazır olmadığı yönündeki gözlemimdir. Şu haliyle, süratli ve hızlı bir oyuncuya karşı çok zorlanacaktır. F.Bahçe’nin iki stoperi de aynı tarzda olursa, ki şu an öyle, yarın çok daha büyük sorunlar yaşayacak demektir.

F.Bahçe’nin böyle bir gol yedikten sonra hızlı cevap vermesi gerekiyordu ve cevabı da duran topla verdi. Tabii Korcan’ın hatası bu golün gelmesine de sebepti. Gol arama düşüncesini sahada hep gösterdiler. Pozisyonlar da buldular... Ama telaşı bir türlü engelleyemiyorlar. Fenerbahçeli futbolcular için herhalde en büyük sorun da bu olsa gerek.

Neredeyse Deniz, Ozan ve Kruse  her atağın başlangıcında ve sonundaydı.

BASiT GOL YEMEMEYE DiKKAT ETMELiLER!

Yazının Devamını Oku

Getafe'nin baskısına direnemediler

20 Eylül 2019
Rüştü Reçber yazdı.

Trabzonspor için başlangıç maçında deplasmanda en az 1 puan alarak dönmek önemliydi. Baskılı oyunu her zaman yapamayan ama hızlı oyunda etkili olan bir yapısı var bordo mavililerin. Tabii sürekli aynı kadroyla maçlara çıkılması bir dezavantaj ama sonuçta Avrupa arenasında bir maça çıkıyorsanız; bu da önemli bir motivasyon aracıdır. Maç başladığında Getafe’nin topu önde tutma ve oyunu Trabzonspor’un yarı sahasına yıkma düşüncesini gördük.Trabzonspor baskılı oyuna karşı pası doğru ve etkili kullanmakta zorlandı, ki bunu gerçekleştirebilseydi, üzerine gelmek isteyen ve bu tarzını devam ettiren Getafe’yi geri püskürtebilecek hatta tehdit edebilecek boyuta gelecekti. Trabzonspor’un risk almadan, rakibi tehlikeli bölgeye sokmadan ama dikkatli oyunu tercih etmesi son derece doğruydu. Ama dediğim gibi sahada Getafe’nin baskılı oyunu vardı. Böyle oyunlarda pasla rakibi durduramazsan, en azından rakibi karşılarken bireysel ve pozisyon hatası yapmadan maçı götürmen lazım ki bu da zor bir şeydir. Orta alanda hareketli rakibi durdurmakta bir hayli zorlandılar. Getafe diri ve istekli bir takımdı. Baskısı ve isteği Trabzonsporlu defans oyuncularının bir anlık pozisyon hatasıyla birleşince golü attılar. Trabzonspor sahada rakibi zorlayacak bir görüntüden uzaktı. Bunda eksik oyuncuların rolü de vardı, özellikle Abdülkadir Ömür ün olmayışı hızlı hücum gücünü aksaktı. Obi Mikel ve Doğan orta alanda oyunun dengesini kurmakta çok zorlandılar. Sosa da ağırlığını hissettiremedi.Takım olarak da pas oyununu yapamadılar. Bu da işlerini bir hayli zorlaştırdı. Getafe, alan savunmasını iyi oynayan bir ekip. Karşılarında hareketli ve hızlı oyuncular yoksa bunu da bir hayli iyi yapıyorlar. Böyle bir durum da da en etkili silah duran toplar oluyor. Trabzonspor ilk yarıda bu yönde de bir tehlike yaratamadı

ÜNAL KARAMAN’IN HAMLELERİ YETMEDİ

Karaman ikinci yarıda oyuna müdahaleyi oyuncu değişiklikleriyle yaptı. Oyuna biraz hareketlenme getirse de top kayıpları ve Getafe’nin defansif disiplini pozisyon anlamında etkisiz kalmalarına neden oldu. Son anlarda heyecan yarattılar ama unutmamak gerekir ki kaleci Uğurcan maçın öne çıkan ismiydi.

Yazının Devamını Oku

Basit hataların faturası ağır oldu

17 Eylül 2019
SEZONA istedikleri gibi başlangıç yapan iki takımın liderliği kapma maçıydı. Alanyaspor’un keyif veren futbolunu 3 galibiyetle taçlandırnası üstelik ligin zirvesinde bulunması, kendileri ve Alanya halkı için ayrı bir gururdu. Şimdiki amaçları bulundukları konumu koruyup zirveyi Fenerbahçe’ye kaptırmamaktı.

Fenerbahçe 3 haftalık periyotta aldığı puanlardan ziyade, ortaya koyduğu oyun gücü ile camiasına umut aşılayan bir futbol sundu. Bu da taraftarın ve camianın şampiyonluğa olan inançlarını iyice artırdı. Dün de rakibini yenip İstanbul’a lider olarak dönmenin hesaplarını yaparak sahaya çıkmıştı.

Maçın başından ilk devrenin son 5 dakikasına kadar sahada oyunu kontrol eden bir Fenerbahçe vardı. Defanstan orta sahaya geçişleri iyi yaptılar. Sürekli pas oyunuyla rakibin açığını aradılar. Topu kaybettikleri yerde kazanma düşüncesiyle hareket ettiler ki bu da defansın işini kolaylaştırdı. Tabii ki Alanyaspor savunmasını aşamadılar. Burada Erol Bulut’u ve takımını tebrik etmek lazım. Topu ve oyunu Fenerbahçe’ye verseler de tehlikeli bölgede agresif olup rakibe fazla pozisyon vermediler. Zaten ilk verdiklerinde de kalelerinde golü gördüler. 

Alanya akıllı oynadı

EV sahibi takım golden sonra ciddi anlamda oyunuyla tepki verdi ve Fenerbahçe’nin kalesine son 5 dakikada öyle bir geldi ki sonunda da Altay-Zanka anlaşmazlığıyla golü buldu. Golde kaleci Altay kararlı ve ciddi olarak sesini Zanka’ya duyurabilseydi böyle basit bir gol yemeyeceklerdi. Böyle goller kaleciler için tecrübe açılan penceredir.

İkinci yarı başladığında Fenerbahçe kalesinde ikinci golü gördü. Bu golden sonra sarı lacivertlilerin oyundaki etkinliği azaldı. Alanya’nın kendi sahasındaki alan ve adam savunması Fenerbahçe ileri ucunu çok zorladı.

Sonrasında defansta yine bireysel bir hata da Ozan’dan geldi ve kalelerinde üçüncü golü gördüler. Bu golden sonra tamamen oyundan düştüler ve oyuna asılma gücünü de kaybettiler. Fenerbahçe’de milli yorgunlukla beraber, sert mücadeleci ve disiplinli bir takıma karşı ne kadar zorlanacağını da görmüş olduk. Erol hocayı tebrik etmek lazım. Takımını akıllı oynattı. Takımının hata oranı rakibine oranla düşük oldu. Sonrasında Fenerbahçe’nin defanstaki hatalarını da değerlendirmesini bildiler ve sonuçta 3 puanı aldılar.

Fenerbahçe’nin oyununun karşılığı bu değildi

FENERBAHÇE’de basit hataların faturası ağır oldu. Oyun olarak iyi başladıkları maçta yenilen basit gollerle oyundan düştüler. Belki üçüncü gole kadar oyunlarının karşılığı bu değildi. Ama futbolda bazen hataların karşılığı ağır olabiliyor. Dün akşamki Alanyaspor maçı herhalde bütün takımın tecrübe edineceği ve ders çıkaracağı bir karşılaşma oldu.

Yazının Devamını Oku

Uzun zamandır böyle büyük maç izlemedik

2 Eylül 2019
Rüştü Reçber yazdı.

Ligimizde sezona formda başlayan takımlar var ama hem Fenerbahçe hem Trabzonspor için ‘dengeli futbol ile performansı birleştiren iki takım’ diyebiliriz. Trabzonspor’un UEFA Avrupa Ligi için erken form tutmasını böyle bir maç öncesi büyük avantaj olarak görebiliriz. Bunun yanında eksik oyuncuları ve maç trafiğinin yarattığı zihinsel yorgunluğu da unutmamak gerekir.

Fenerbahçe’nin hem kendi taraftarı önünde olması hem de haftada 1 maç oynaması en büyük artıları. İki takımın en önemli özellikleri hücum hattındaki başarıları. Yaratıcılık ve bitiricilik konusunda önemli isimlere sahipler. Bu maçın, ligin gidişatını çok etkilemeyeceği bir gerçek. Kazanana katkı yapacağı 2 nokta vardı: 3 puan ve yarışta vereceği motivasyon...

7 DAKİKADA 4 POZİSYON

Fenerbahçe maça öyle bir başladı ki, ilk 7 dakikada 4 tane gol pozisyonu yakaladılar ama hiçbiri gole çeviremediler. Sarı lacivertliler bu dakikalarda istekli ve iştahlı olduklarını çok iyi hissettirdiler. Trabzonspor özellikle maçın başlarında Fenerbahçe’nin temposunu düşürmeye çalışsa da pek başarılı olamadı.

Fenerbahçe’nin baskısındaki en önemli amaç rakibi maça ortak etmeme düşüncesiydi. Aradıkları golü de müthiş paslaşmalar sonucunda Rodrigues’le buldular. Top taşıyan oyuncuların sahada oluşu ve hızlı paslar temponun ana faktörüydü.Trabzonspor’un, bu oyuna cevabı hızlı ataklarla oldu. Organize bir kontratakla golü buldular. Bunun yanında çok sayıda pozisyon da ürettiler.

İlk yarı her iki takım da pozisyonlara girdi. Ama Fenerbahçe 40 ila 45. dakikalar arası o kadar çok fırsat yakaladı ki, hiçbirini değerlendiremeleri kendileri için şanssızlıktı. Uzun zamandır ligimizdeki bir büyük maçta böyle keyifli bir ilk yarı izlememiştim.

İkinci yarı Fenerbahçe kaldığı yerden devam etti. Eğer başka gol olmadıysa sebebi Uğurcan’dır. Trabzonspor’da yorgunluk iyice ön plana çıkınca, Fenerbahçe’yi kendi sahasının en gerisinde karşılamaya başladı. Bu, Fenerbahçe’nin de zorlamasıyla oyun bitene kadar devam etti. Fenerbahçe’ye karşı hızlı oynama düşüncesi zaman zaman meyvesini verse de sonuç alamadılar. Bunun da sebebi Altay’dı.

Trabzonspor’un dün akşam 90 dakika diri olmamasının sebebi 3 günde 1 oynadığı maçlardır. Bir de hep aynı isimler sahada olunca, oyunlarında düşüş olması normaldi. Fakat buna rağmen istediklerini almayı başardılar.

Yazının Devamını Oku

Kadro ideal değil; ama skor ideal

25 Ağustos 2019
F.Bahçe’de sezon başladı ama sahada daha tam kadro değiller. Dün akşam da sakatlıklar ve daha yapılamayan, daha doğrusu bitmeye az kalan transferlerinden dolayı eksik bir takım vardı.

Baktığımızda mevkilerinin dışındaki yerlerde görev alan oyunculardan kurulu bir takımdı Başakşehir karşısındaki. Başakşehir’deyse değişen çok şey oldu. Özellikle teknik adam değişikliği, Emre’nin ayrılışı ve geçen haftaki farklı yenilgi, bu maç öncesi her şeyi çok farklı kıldı.

Ve bu düşünceyle daha oyunun başında F.Bahçe’ye, bu izlenimi vermek için önde baskıyla başladılar. Öyle ki, F.Bahçe’nin pas yapmasını engelleyerek kaptığı toplarla da tehlikeler yarattı Buruk’un takımı. Özellikle Arda’nın kanadından etkili oldular. F.Bahçe de ısrarla pas yaparak Başakşehir’in presini kırmaya çalıştı. Bunda da başarılı olan F.Bahçe, oyunda önce dengeyi kurdu sonra da kontrolü eline geçirdi.

İlk yarının kalan anlarında İki takım da hata yapmaktan uzak duran bir futbol oynamaya çalıştı.  Orta alanda kontrolü bırakmadan birbirlerini de kalelerinden uzak tutmayı hedeflediler.,

 YANAL  TAM ZAMANINDA

F.Bahçe, topa sahip olsa da rakip kaledeki etkisi azdı. Ancak her şeye rağmen hem Vedat Muriqi ile hem de Deniz’le direğe takıldılar. “F.Bahçe’de İşler iyi gidiyor” derken; hatta “Deniz‘in harika şutu nasıl direkten auta gitti” derken, Mert’in akıl dolu aut atışıyla; yani asistiyle Crivelli nin harika golünü izledik.

İlk maçta ki defans arkasına koşularda sorunlar yaşamışlardı. Dün akşam da yine aynı durum söz konusuydu. Şunu unutmamak lazım, Mert’in zekâsı tamam ama Jailson’un da pozisyon almadaki hatasını gözardı etmemek gerekir. Her şey iyi giderken yenilen bu basit gol, F.Bahçe’nin oyundaki dengesini bozdu ve dolayısıyla bu da futbollarını etkiledi.

İkinci yarıda F.Bahçe’nin gol düşüncesi orta sahanın Başakşehir’e geçmesine neden oldu. Her türlü riski alarak oynamaya başladı ve bu da kalelerinde hep tehlike demekti..

Başakşehir de bu durumdan faydalandı. Bolca pozisyonlara girdiler ki özellikle Visca’nın pozisyonlarından biri gol olsaydı her şey farklı olabilirdi.

Yazının Devamını Oku

90 değil 24 dakikalık karşılaşma

20 Ağustos 2019
Yardımlaşma, coşku ve disiplinle sonuca gitti.

FUTBOLDA hangi alalanda olursanız olun, hangi kalitede olursanız olun ilk maçların zorluluğunu hepimiz biliyoruz. Çok geriye gitmeye gerek yok: Bu seneki lig başlangıcına bakınca zaten görüyoruz... Futbolda her şey kalite ile ölçülmüyor. Kalitenin yanına eklemeniz gereken başka parametreler vardır. Bunları bir araya getirebilirseniz zaten hedef koyarsınız ve o hedefi de kovalıyor olursunuz. Hatta sonunda da belki istediğinize kavuşursunuz. Fenerbahçe’de geçen sene başlayan değişim rüzgârı bu sene sadece takımda devam etti. Gönderilenlerin yerine geçen seneye nazaran daha iyileri geldi diye düşünüyorum. Gördüğüm kadarıyla da özellikle defans bölgesine takviye yapılması şart. Neyse maça gelelim... Maç tam da Fenerbahçe’nin istediği gibi başladı. Coşkulu taraftarın önünde gelen erken gol işleri bir hayli kolaylaştırdı. Dakikalar 24 olduğunda zaten maç bitti!

EMRE ATTI, ATTIRDI

Ben maçın skorundan çok, oyunu ve oyuncuları beğendim. Özellikle Emre müthiş bir geri dönüş yaptı. Attı, attırdı, penaltılar yaptırdı; yani uzun zaman sonra tekrar formasını giydiği Fenerbahçe de hayal etse, ancak böyle başlayabilirdi. Sahada Emre önderliğinde bir takım vardı. İstekleri, iştahları tam yerindeydi... Topa sahip olarak, oyunu kontrol etmeleri iyiydi. Disiplini elden bırakmadılar. Skorun rehavetine hiç kapılmadılar. Hep maç sanki 0-0 gibi oynadılar. Yardımlaşmaları, kademe anlayışları ve pozisyonlardaki duruşları yerindeydi. Dün akşam beklentilerin altında kalan isin herhalde Rodrigues’di. Adaptasyon sorunu yaşadığı belli ama kalitesini yakın zamanda ortaya çıkaracaktır. Açıkçası Sivas maçında kafamda bazı soru işaretleri vardı ama dün akşam bazılarını çözülmüş gördüm. Çözemedikleri en önemli sorun defans arkası koşularda yaşandı. Fenerbahçe takımının hücum olarak ciddi bir sorun yaşayacağını zannetmiyorum ama defansif yönden sorunları çözmesi lazım...

ACiL SOL VE SAĞ BEK LAZIM

Şimdi “Maçta zaten skor erken geldi de ondan” diyeceksiniz. Ama değil, rakiplerinin lige kötü başlamaları özellikle inançlarını ve iştahlarını iyice artırmış. Bir de maçın içindeki gelişmeler özgüvenlerini iyice ortaya çıkardı. Gazişehir, disiplininden kopmadı ama topla rakibin dengesini bozan bir Fener vardı karşılarında ve sonuçta farkı engelleyemediler. Bazı gerçekler de var: Acil sol ve sağ bek lazım. Mümkünse bir de sol ayaklı stoper. Bu maçı ölçü olarak almayanlar olabilir. F.Bahçe’nin kat etmesi gereken daha yol var ve bu da zamanla olacaktır. Ama unutmamak gerekir ki, ligin ilk maçı, alınan net skor ve rakiplere verilen mesaj önemliydi. Taraftar uzun zamandır Kadıköy’de böyle rahat ve huzurlu bir maç izleyememişti. Fenerbahçeli futbolcular bunu dün akşam gerçekleştirdi.

Yazının Devamını Oku