Yaşlılık hastalık değildir

Pek çok meslektaşım da -maalesef- teşhis ve tedavi endüstrisi de yaşlılığı bir hastalık olarak tanımlama gayreti içinde.

Haberin Devamı

Üzülerek belirteyim ki bu konuda bir hayli yol da almış durumdalar. Amaçlanan hedef ise son derece net ve açık: Eğer yaşlılık bir hastalık olarak yasal otoritelerce de onaylanacak olursa yaşlılıkla ilgili doğal değişimler bile teşhis ve tedavi konuları haline dönüşecek. Ve tabii ki bu durumda “teşhis ve tedavi endüstrisi” bugünkünden daha çok kazanacak! Mesela ilaç firmalarının son yıllarda en çok odaklandıkları, en büyük araştırma alanlarından biri haline getirdikleri “senolitik moleküler” ilaç olarak kullanılacak ve biz doktorlar tarafından her gün reçete edilebilecek. Bu ilaçların giderlerini ise vatandaşın kendisi, sigorta şirketleri ya da devletler karşılayacak. Peki, doğrusu bu mu? Netice ne? Yaşlılık bir hastalık mı? Araştırmalara ve benim gibi düşünen hekimlere göre yaşlılık bir hastalık değil, ömrümüzün doğal, vazgeçilmez, engellenemez ve önlenemez bir süreci.

Haberin Devamı

Yaşlılık hastalık değildir

KESİP SAKLAYIN

10 MADDEDE SAĞLIKLI YAŞAM ANAYASASI

- MADDE BİR: Sağlıklı beslenin.

- MADDE İKİ: Aktif ve hareketli olun.

- MADDE ÜÇ: İyi uyuyun.

- MADDE DÖRT: Huzura odaklanın.

- MADDE BEŞ: Fazla kilolu olmayın.

- MADDE ALTI: Kanınızdaki şeker/insülini dengeleyin.

- MADDE YEDİ: Kan basıncınızı dikkatle izleyin.

- MADDE SEKİZ: Kan yağlarınızı dengede tutun.

- MADDE DOKUZ: Alkol içmeyin.

- MADDE ON: Sigaraya hayır deyin.

BİR SORU

YAŞLILIKTAN MI ÖLÜYORUZ

Çok sayıda bilimsel çalışma yaşlılığın bir hastalık olmadığını net ve açık olarak gösterdi. 100 yaşından daha uzun yaşayan kişilerin yaşlılıklarına değil, yakalandıkları hastalıklara yenik düştükleri ortaya çıktı. Kısacası yaşlı insanların neredeyse tamamına yakını yaşlandıkları için değil geçirdikleri kalp krizleri, felçler, yakalandıkları zatürre ve benzeri enfeksiyonlar ya da kanserler nedeniyle hayatlarını kaybediyorlar. Ve görünen o ki eğer yaşlılar kendilerine daha iyi bakabilseler, yaşam tarzı hatalarını ısrarla tekrar etmeyip, bazı temel yanlışlardan vazgeçebilseler (alkol, sigara, kötü beslenme, uykusuzluk), doğru ve etkili yaşam tarzı alışkanlıkları edinip bunları ısrarla sürdürebilseler, en azından sağlıklı yaşam uzmanlarının altını ısrarla çizdikleri bazı hataları yapmasalar yaşamlarının sonuna kadar sağlıklı bir ömür sürme şansı yakalayabilecekler.

Haberin Devamı

Yaşlılık hastalık değildir

UNUTMAYIN

ALTIN KAREYİ OLUŞTURUN

Sağlıklı yaşam uzmanlarına göre, yukarıda sıraladığım 10 maddeden sadece 4’ünü gerçekleştirmeniz halinde bile yaşlılık sürecinin belalı düşmanları olarak kabul edilen kronik hastalıkların çoğundan (şeker hastalığı, hipertansiyon, kalp damar hastalıkları, felçler...) korunma şansınız artıyor. SİGARA içmezseniz, sağlıklı bir KİLO aralığında kalabilirseniz, düzenli olarak hemen her gün yarım saat EGZERSİZ yapıp kalıcı sağlıklı BESLENME alışkanlığı edinebilirsiniz kronik hastalıkların neredeyse yüzde 80’ini önleme şansınız var. BİTMEDİ!

Eğer bu dörtlü “ALTIN KARE”yi oluşturmayı başarabilirseniz

KANSER riskinizi yüzde 30’dan fazla azaltabilir,

Haberin Devamı

KALP KRİZİ  geçirme riskinizi yüzde 80’den fazla engelleyebilir,

FELÇ geçirme ihtimalinizi yarı yarıya düşürebilir,

ŞEKER HASTALIĞI riskinizin yüzde 90’ından fazlasına dur diyebilirsiniz.

Sadece bu bilgiler bile bize genetik mirası suçlamayı bırakarak, genetik mirası bir kader gibi kabul etmememizi telkin etmiyor mu?

Yaşlılık hastalık değildir

ÖZETİ ŞUDUR

YAŞLI VE SAĞLIKLI OLABİLİRİZ

Sadece yaşam tarzımızı değiştirir, yanlışlarımızdan vazgeçip doğru ve etkili değişimleri zamanında yapabilirsek kronik hastalıkların pek çoğundan korunmamız hatta eğer mevcutsa bazılarını iyileştirmemiz, en azından onları daha iyi kontrol edilebilir hale getirmemiz her zaman her yaşta mümkündür. YAŞAM TARZI TIBBI/LIFE STYLE MEDICINE ve EPİGENETİK SAĞLIK yaklaşımları işte bu nedenle son yılların en önemli ve popüler sağlık alanları haline gelmiştir. Bu sayede hastalıkların sonuçlarıyla değil sebepleriyle uğraşma, “sebepleri tedavi ederek sonuçları önleme ya da kontrol altına alma” şansı yakalayacağız. Neticede de yalnızca daha etkili ve güvenli bir yol değil, daha ucuz ve daha kalıcı bir noktaya ulaşacağız. Bütün mesele bir türlü vazgeçemediğimiz “statükocu tıp yaklaşımları”na hayır demekle ve yeni ufuklara yelken açmakla ilişkili değişimleri bir an önce yapabilmekten ibarettir.

Yazarın Tüm Yazıları