Öğlen 15-20 dakika

ŞU kesin! D vitaminsiz yapamıyoruz. Beden ve ruh sağlığımızı koruyamıyor, sık hastalanıyoruz.

Haberin Devamı

Bağışıklık sistemimiz çöküyor, mikroplara paçamızı kaptırıyoruz. Kaslarımız, kemiklerimiz eriyor, yorgun, bitkin, enerjisiz kalıyoruz. Belleğimiz zayıflıyor, odaklanmamız zorlaşıyor. Duygu durumumuz dengesini kaybediyor, depresyona giriyoruz. Şeker hastalığına, kalp damar hastalığına, kanserlere, alerjilere daha kolay yakalanıyoruz. İşin kötüsü eksiğimizi besinlerimizle yerine koyamıyor, D vitamini zengini gıdalarla (yumurta, balık, süt ürünleri) ihtiyacımızın en fazla % 10’unu karşılayabiliyor, geriye kalan % 90 için güneşe ihtiyaç duyuyoruz. Kısacası D vitaminine çok ihtiyacımız var ve bu ihtiyacı yerine koyabilmek için güneşe muhtacız. Derimizi güneşle buluşturmak, DAHA ÇOK D VİTAMİNİ İÇİN DAHA ÇOK GÜNEŞ TOPLAMAK zorundayız. “Peki, nasıl olacak bu iş? Nedir derimize daha fazla D vitamini ürettirip onu bedende daha bol depolayabilmenin en garantili yolu?” diyorsanız, buyurun…

Haberin Devamı

BİR UYARI

GÜNEŞLENDİKTEN SONRA SICAK SU İLE SABUNLANMAYIN

- Konuyu sadece güneşlenip D vitamini öncü maddesi üretmekle de halledemeyebilirsiniz. Neden mi? Diyelim ki usulünce güneşlenip mor ötesi UVB sayesinde cildinizde bol miktarda kolekalsiferol ürettiniz. Sakın hemen gidip duşa, özellikle de sıcak suyun altına girmeyin. Hele hele şampuanlanıp sabunlanmayı üstüne bir de keselenmeyi asla düşünmeyin. Nedeni şu: Ürettiğiniz kolekalsiferol bir süre sonra (ilk 48 saatte) yağ bezleriyle cildinizin dışına çıkıyor. Daha sonra da cildinizden emilerek kanınıza yeniden karışıyor, karaciğer ve böbreğinizde bazı işlemlerden geçip aktif D vitamini haline geliyor. Eğer siz güneşlendikten hemen sonra gider de bol sabunlu bir sıcak-ılık duş yaparak cildinizi yağlarından arındırır, keseler, ovalarsanız bin bir zahmetle üretilen o D vitamini öncü maddesi duş suyuna karışıp akıp gidiyor.

Öğlen 15-20 dakika

İYİ SORU

KAÇ DAKİKA GÜNEŞLENELİM?

- Eğer mayoyla güneşleniyorsanız D vitamini üretimi için 15-20 dakika –bilemediniz 30 dakika- güneşlenmeniz yeterli. Araştırmalar bu şekilde güneşlenen birinin vücudunda bu süre içinde 10 bin ila 25 bin ünite civarında D vitaminini rahatlıkla üretilebileceğini gösteriyor. Rakamı daha da artıranlar, 50 binlere çıkaranlar da var. Net ve kesin olan şu: Sabah saatleri ve ikindi sonralarında yapılan güneşlenmelerde D vitamini üretimi istenilen ölçüde olmuyor. Ayrıca güneşlenmek için güneşe mayo ile çıkmak zorunda da değilsiniz. Haftada 3-5 gün dirsekleriniz ve diziniz altında kalan bölgenizi güneşle buluşturmanız da yeterli. Ayrıca sadece yaz aylarında değil, güneşi bulduğunuz her fırsatta kısa süreli güneşlenmeler yapmanız üretime süreklilik kazandıracak, bronzlaşma olmadığı için de üretilen miktar yaz aylarındakinden daha fazla rakamlara ulaşacaktır.

Haberin Devamı

Öğlen 15-20 dakika

DOĞRU SORU

MARSIK GİBİ OLDUM, NEDEN D VİTAMİNSİZ KALDIM?

- Mor ötesi ışınlardan UVB derimizde D vitamini öncü maddesi kolekalsiferolün üretimini arttırıyor. UVA ise ciltteki melanin hücrelerini uyararak bronzlaşmamızı sağlıyor. İşte bu yoğun bronzlaşma durumu (marsık haline gelme) daha sonraki günlerde maruz kalacağınız UVB ışınlarının cildinizi geçip cilt altındaki kolesterole ulaşarak onun D vitamini öncü maddesi kolekalsiferole dönüşmesini de zorlaştırıyor. Kısacası o çok hoşumuza giden “bronzlaşma” meselesi sadece cildimizi yaşlandırmakla kansere zemin hazırlamakla kalmıyor. Aynı zamanda
D vitamini üretimimizi de bloke ediyor.

ÖZET BİLGİ

NE YAPALIM?

Haberin Devamı

- Özeti şudur: Cildinizde daha fazla D vitamini üretmek ve o D vitamini öncü maddesinin parçalanıp azalmasını önlemek istiyorsanız güneşin dik geldiği öğle saatlerinde kremsiz olarak sık ve kısa süreli (15-20 dk) güneşlenmeleri tercih edin. Bu güneşlenmelerin mutlaka “kısa süreli” olmasına ve “sık tekrarlanmasına” özen gösterin. Bunun dışındaki saatlerde güneşlendiğinizde ise güneşten korunmayı ihmal etmeyip güneşlenmeden önce UVA önleyici kaliteli güneş kremlerinden (koruyucu) istifade edin.

Öğlen 15-20 dakika

İŞİN SIRRI

D vitamini güneşten gelen mor ötesi (UV/Ultraviyole) ışınların etkisi ile derimizde üretiliyor. Cilt altında bulunan bir kolesterol ürünü UV ışınlarının etkisiyle D vitamini öncü maddesine dönüşüyor. Kolesterolden D vitamini üretimi sürecinde güneşten gelen mor ötesi ışınların (yani UVA ve UVB’nin) etkileri birbirinin zıddı. UVB derimize temas ettiğinde kolesterolü D vitamininin öncü maddesi kolekalsiferole çeviren “iyi huylu” (?) bir mor ötesi ışın. UVA ise tam tersine UVB sayesinde üretilen ön ürün D vitaminini (yani kolekalsiferolü) parçalayıp D vitamini üretimini sabote ediyor. UVA melanositleri uyararak bizi bronzlaştırmakla, cildi mor ötesi ışınların uzun süreli zararlarından koruyor.

Haberin Devamı

Öğlen 15-20 dakika

UVA MI, UVB Mİ?

-Güneş ışınlarının (mor ötesi ışınların) dik geldiği öğle saatlerinde 15-20 dakika güneşlenmek yerine yatık geldiği sabah ve ikindi saatlerinde güneşlenirseniz,  “marsık gibi” yansanız da cildinizde D vitamini üretimi yeterli olmuyor. Bu saatlerde UVB’den çok, UVA ışınlarına maruz kalıp bir güzel bronzlaşıyorsunuz ama yeterince D vitamini üretemiyorsunuz. Bir yandan da ürettiğiniz sınırlı miktardaki D vitaminini de UVA’larla parçalayarak yeniden D vitamini fakiri haline geliyorsunuz. Aklınıza şöyle bir sorunun geleceğini biliyorum: “Öğle saatlerinde korumasız güneşlendiğimizde UVA ışınlarına da maruz kaldığımız için deri kanserine yakalanma olasılığımız artmaz mı?” Yanıtım şu: Cilt kanserine yol açan UVB’ler değil, UVA’lardır. Riskinizi küçük bir değişimle yönetmeniz mümkün: Zamanlama! Güneşin dik geldiği saatlerde – ama güneş koruma kremleri kullanmadan- güneşlenerek –mesela 15-20 dk- yeterince D vitamini üretebilirsiniz, diğer güneşlenme seanslarında ise krem kullanarak kanserden korunursunuz.

Haberin Devamı

BİR DİLEK

- Güzel bir günle harika bir bayram sabahı ile başlıyoruz yeni bir haftaya. Ve her bayram olduğu gibi en çok “huzur”a ihtiyacımız var bu bayramda da. Bayram duadır. Çocukluk anılarıdır. Heyecanla gidilen “bayram namazları”dır. Paylaşmadır. Bayram hepimize huzur, sevgi, dostluk, sağlık ve barış getirsin…

 

Yazarın Tüm Yazıları