Neden daha çok ve daha sık hastalanıyoruz

“Ortalık virüs kaynıyor, virüs saldırısı mı var hocam?”, bugünlerde en çok karşılaştığım soru zannediyorum budur ve itiraf edeyim, bu kadar çok grip, soğuk algınlığı ya da RSV enfeksiyonuna yakalanmış insan görünce “Bu soru da nereden çıktı?” demek bence de mümkün değil.

Haberin Devamı

Ama bilelim ki bugünlerde COVID-19 salgını meselesi gerçekten de ikinci plana düşmüş durumda. Anlaşılan o ki hâkim virüsler RSV, parainfluenza/rhinovirüs ve influenza. Şaşırtıcı mı? Hayır! Daha önce de yazdım: Üst/alt solunum yolu enfeksiyonu vakalarının bugünlerde hızla artması bana sorarsanız sürpriz sayılmaz. Sayılmaz çünkü zaten üst değilse bile alt solunum yolu enfeksiyonları için mevsim kasım ortalarında açıldı(!). Ek olarak da bugünlerde yukarıda saydığım virüsler ve diğer üst solunum yolu virüsleri biraz da bizim tedbirsizliğimizden faydalanarak ortalıkta cirit atmaya başladı. Beklenenden daha çok insanımızın hastalanmasının birinci sebebi budur. Peki, başka sebep var mı? Var! Diğer sebeplere gelince...

Neden daha çok ve daha sık hastalanıyoruz

BİR UYARI
YANLIŞ YOLDAYIZ

BİLELİM ve unutmayalım ki COVID-19 pandemisiyle birlikte sağlık alanında da yeni bir dünya düzeni kuruldu ve o düzen bizim de kapımızı çalıyor. Bu yeni düzenin kuralları da sonuçları da aslında şimdiden belli. “Çevreye verdiğimiz zarar” arttıkça, eski virüs hastalıklarına yeni ve şaşırtıcı bulaşıcı hastalıklar eklenecek. Üzülerek söyleyeyim -inşallah yanılırım- çevreye olan saygısızlığımız bize yeni salgınlar ve daha pek çok farklı sağlık sorunu olarak geri dönecek. Mesele sadece çevreye verdiğimiz zararlar ile sınırlı olsa neyse. “Kendimize verdiğimiz zararlar ve ısrarla tekrarladığımız yanlışlar” da bir o kadar önemli. Bu sağlıktaki yeni dünya düzenini anlamayan ve anlamamakta ısrarlı olanlar ve bu ısrarları nedeniyle “ruhunu bedenden koparanlar, aşırı hırslanarak ve hızlanarak huzuru ıskalayanlar, modern tıbbı geleneksel tıptan ayrı sananlar” bilsinler ki bundan böyle eskisinden daha çok ve sık zorlanacaklar ya da hastalanacaklar. Kısacası “Neden daha çok hastalanıyoruz?” sorusunun cevabını aslında hepimiz biliyoruz ama farkına varmak istemiyoruz.

Haberin Devamı

İYİ BİLGİ
NE YAPMALIYIZ

BİLELİM ki daha az hastalanmak da hastalanınca daha çabuk ve kolay iyileşmek de öncelikle bizim elimizdedir. Ve yine bilelim ki sağlık sorunlarımız sadece mikrobik hastalıklardaki artışla sınırlı da değil. “Kronik hastalıklar” gibi önemli bir problemimiz daha var. Var ve o problem de maalesef hızla büyüyor, hayatımızı daha çok tehdit ediyor. Mesela “obezite/şişmanlık” sorunu... Obezite vakaları geçtiğimiz 10 yılda neredeyse 3’e katlandı. Diğer taraftan her 4 yetişkinden birinde karaciğer yağlanması, insülin direnci, ürik asit yüksekliği sorunu var. Bitti mi? Hayır! Her 5 yetişkinden birinde ise hipertansiyon ve/veya şeker hastalığı söz konusu. Kalp damar hastalıklarındaki artış da şaşırtıcı ve ciddi boyutlara ulaştı. Bazı kanserler için de aynı sorundan bahsedebiliriz. Eskiye oranla daha sık meme, akciğer, pankreas kanseriyle karşılaştığımızın sanırım siz de farkındasınız. Peki, ya ruh sağlığımız? Maalesef o da ciddi ölçüde tehdit altında. Depresyon sorunu o kadar arttı ki bu önemli hastalık psikiyatri uzmanları için nezle/grip vakaları kadar sıradan bir sorun haline gelmiş gibi görünüyor. Panik bozukluk ve akut anksiyete atakları yaşayanların sayısı da her geçen gün artıyor. Sizi üzmek, bunaltmak ve keyfinizi kaçırmak istemiyorum ama durum budur ve zannedildiğinden daha da ciddidir.

Haberin Devamı

KISA BİLGİ
HASTALIK DAVETÇİSİ 5 YANLIŞ

1. Bozuk hijyen koşulları ve sağlık bilgisizliği, temizlik kurallarına dikkat etmemek, gerekli koruyucu önlemleri almamak, kısacası hijyenik tedbirlerden uzaklaşmak en büyük hatamız.

2. Çevreye saygısızlık, doğal yaşam alanlarına yoğun işgal, yaban hayatıyla hızlı ve konforsuz temas ikinci önemli yanlışımız.

Neden daha çok ve daha sık hastalanıyoruz

3. Yetersiz ve kötü beslenme, hareketsizlik ve kronik stresin getirdiği bağışıklık zayıflığı bir numaralı eksikliğimiz.

4. Yaşadığımız çevrede sayıları giderek artan toksinler ve alerjenlerle daha sık ve yoğun temas halinde olmamız en önemli dezavantajımız.

5. Sağlık okuryazarlığında yeterli ve gerekli donanıma sahip olmamamız temel eksikliğimiz.

Haberin Devamı

KONUMUZ BAĞIŞIKLIK
BAĞIŞIKLIĞI GÜÇLENDİREN 4 MUTFAK SIRRI

1. YOĞURT: Probiyotik bakterilerden, proteinler, D ve B vitaminlerinden zengin yapısı ve Omega 3 içeriği nedeniyle özellikle doğal ve ev yapımı yoğurt otomatik olarak ilk sırayı alıyor.

2. KEFİR: Kefir yoğurttan daha güçlü bir probiyotik bombası ve bilinen en güçlü, en faydalı bağışıklık güçlendirici içecek olarak ikinciliği fazlasıyla hak ediyor. Tadı başlangıçta hoşunuza gitmese bile ısrar edip deneyin. Zamanla siz de benim gibi alışıp seveceksiniz.

3. TURŞULAR: Turşuların hepsi muazzam bir probiyotik ve prebiyotik güç kaynağı ama lahana turşusuna ilave bir paye vermek lazım. Turşuların her biri bağırsaklarımızdaki gizli bağışıklık dostlarımızın, mikrobiyotamızın en önemli destekleyicisi.

Haberin Devamı

4. ŞALGAM VE BOZA: İkisi de güçlü birer prebiyotik ve probiyotik içecek. Üstelik ikisi de bizim mutfak kültürümüzün geliştirdiği muazzam iki besin. Peki, şalgam mı, boza mı? Bana sorarsanız daha düşük kalori içeriği ve yaz kış tüketilebilme şansı nedeniyle şalgam bozadan bir tık öndedir.

Yazarın Tüm Yazıları