Edebiyatın kaptanı Şişli’de anılacak

Türk edebiyatının ‘kaptan’ lakaplı ustası Attilâ İlhan doğumunun 97. yıldönümünde Attilâ İlhan Vakfı ve Şişli Belediyesi işbirliği ile düzenlenecek olan ‘Attilâ İlhan Edebiyat Buluşmaları’nda anılacak.

Haberin Devamı

Anmanın bu yılki sloganı: ‘Bir Kere Doğmuşum/Ölmek Yasak’

Tarih: 15 Haziran Çarşamba. Saat 18.00 Şişli Belediyesi Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Evi

Edebiyatın kaptanı Şişli’de anılacak

Program:

1.Oturum

19.00-20.00

Konu: Attila İlhan ve Sanat

Moderatör: Doğan Hızlan

Katılımcılar: Gülten Dayıoğlu–Nedret Çatay–Dr.Çilem Tercüman–Metin Celâl

2.Oturum

Moderatör: Yakup Çelik

Seval Şahin-Haydar Ergülen–Nilay Özer–Didem Ardalı Büyükarman

İKİ DOKTOR İKİ KİTAP
HAYATA DOKUNAN ELLER
Prof. Dr. Ali Rıza Kural
Lal Kitap/Firuzan Gürbüz Gerhold

ÖNSÖZde kitabın oluşumunu eşi Fügen Kural’ın gerçekleştirdiği belirtiliyor. Bir eşin diğerine yaşamöyküsünü hediye etmesinin öyküsü yer alıyor. Hiç kuşkusuz övülecek bir jest.

Haberin Devamı

Ali Rıza Kural’ı bana Dr. Nevzat Atlığ tanıttı. Müzisyen doktor olması aramızdaki dostluğu geliştirdi.

Edebiyatın kaptanı Şişli’de anılacak

Alıntılar:

“Geleceğin büyük insanları isteseler de diğer çocuklara benzeyemezler. Bu nedenle içlerinden bazılarına ‘Büyüyünce ne olacaksın?’ diye sorulduğunda şöyle yanıt verebilirler:

‘Şarkıcı doktor olacağım’

Kitabımızın kahramanı Sevgili Ali Rıza Kural da seçeceği mesleği henüz beş yaşındayken böylesine kesin bir dille belirtmiş.

Genç yaşta radyo müdürlüğüne getirilen Dr. Nevzat Atlığ ilerleyen yıllarda Ali Rıza Kural’ın hocası ve yol göstereni olacaktır. Sanatçılar arasında Arif Sami Toker, Afife Edipoğlu, Mustafa Çağlar, Akile Artun, Ekrem Kongar, Can Akşit, Necmi Rıza Ahıskan ve Safiye Ayla gibi sanatçılar vardır.

1971 yılında Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi’nde verdiği Belediye Konservatuvarı öğrenci korosu konseri onun için unutulmazdır:

‘Tiyatro 600 kişilik bir salondu ve hocam bana solo vermişti. Muhayyer makamında iki parça seslendirdim. Şarkılar bittiğinde salon alkıştan yıkılıyordu. Sesimin güzel olduğunu elbette biliyordum, şarkıları daima çok içten gelerek okurdum ama bu kadar alkış almak hiç beklemediğim bir şeydi. Seyirci beş kez bis yaptırdı. Böyle muhteşem bir gece yaşadım.

Haberin Devamı

Daha sonra Kadıköy Halk Eğitim Merkezi’nde çalıştırdığı koroda Süheyla Hoca’yla çalışmaya devam ettim, yine üniversite korosunda da şef yardımcılığı yaptım. Yani Süheyla Hoca’nın asistanı oldum.’

Hiç Akılda Yokken: Üroloji

Ali Rıza Kural konservatuvardan mezun olduktan sonra da okuluyla irtibatı kesmez. Bu ziyaretlerinden birinde karşılaştığı Nevzat Hoca tıp fakültesinde dirsek çürütmüş olan bu genci konservatuvar koridorlarında daha sık görmekten şüphelenmiş olacak ki onu yolundan çevirip tarihi sorusunu sorar:

‘Evladım, sen ne yapıyorsun?’

Hocanın sorusu aslında oldukça açıktır. Merak ettiği, Ali Rıza’nın doktor olarak hangi dalda ihtisas yapacak olduğudur. Gerçi o dönemde bir doktorun istediği branşı seçmesi günümüzden daha kolaydır. Ancak Ali Rıza hazırlıksız yakalanmıştır. Çünkü aklında henüz kesin olarak karar verdiği bir branş yoktur. Müziğe daha fazla zaman ayırabileceği kulak-burun-boğaz ya da küçük bir cerrahi branş gözüne daha kolay görünmektedir. Küçüklüğünden beri hayranlık duyduğu Profesör Doktor Alaeddin Yavaşça gibi kadın doğum uzmanlığı da seçenekler arasındadır. Ancak hocası hiç beklenmedik bir teklifte bulunur ve onu Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’ndeki yakın dostu, merhum ürolog Muzaffer Akkılıç’a yönlendirir.

Haberin Devamı

Çapa Tıp Fakültesi’nde okuduğu için Cerrahpaşa’ya yabancı olan Ali Rıza kendisi için randevu alınan gün ve saatte giyinip kuşanır, kravatını takar ve Cerrahpaşa Üroloji Servisi’nin yolunu tutar:

Muzaffer Hoca’nın yanına gittim, beni çok iyi karşıladı, şeker gibi bir insandı, epeyce konuştuk, sohbet ettik, hemen ertesi gün gelip başlamamı söyledi. Yani her şey bu kadar basit bir şekilde olup bitti.”

İstanbul’da tıp öğrencisi Ali Rıza Kural bu kente alışır. Musikinin büyülü dünyasından hiç vazgeçemez. Konserler verir, CD’ler doldurur.

DARÜL EYTAM’DAN ÜNİVERSİTE PROFESÖRLÜĞÜNE
(Bir Darüşşafakalının Anıları) - Prof. Dr. Rıdvan Cebiroğlu

BENİM de tanıdığım, sonradan annemin birçok hastasını gönderdiği Rıdvan Cebiroğlu sakin görünüşlü, insana güven veren, nazik biriydi.

Haberin Devamı

Beşir Özmen bu kitabı verince hemen ilgilendim, geçmişe yolculuğa başladım.

Edebiyatın kaptanı Şişli’de anılacak

Özmen kitabın yeniden yayınlanma hikâyesini şöyle anlatıyor:

“Elinizde tuttuğunuz kitabın ilk baskısını 2009 yılında, Darüşşafaka Cemiyeti Yönetim Kurulu Başkanı Zekeriya Yıldırım ağabeyimin Cemiyet’teki masasının üzerinde gördüm.

‘20 Ocak 2009, değerli Başkan’ımız Sayın Zekeriya Yıldırım’a sevgi ve saygı ile - Dr. Rıdvan Cebiroğlu 944’ diye imzalanmış kitabı ödünç aldım, okudum ve kitaplığımın bir parçası oldu.

Prof. Dr. Rıdvan Cebiroğlu’nun Darüşşafaka’dan sınıf arkadaşı Mehmet Nusret (Aziz Nesin) anılarında ‘Darüşşafakalılar birbirinin kardeşidir, küçükleri büyüklerine ağabey der’ diye yazıyor. Ben de burada anacağım tüm Darüşşafakalılar için sık sık ağabey diyeceğim.

Haberin Devamı

Rıdvan Ağabey’imizin kitabının adının, yaşamını ve kitabın içeriğini mükemmel bir şekilde ifade ettiğini düşünüyorum: Darül Eytam’dan Üniversite Profesörlüğüne, (Bir Darüşşafakalının Anıları).

Kitabın yeniden yayınlanmasına izin veren ve telif haklarını
Darüşşafaka’ya bağışlayan Rıdvan Cebiroğlu ağabeyimizin kızları Sevgi Dökmecioğlu ve Işıl Sarıoğlu’na gönülden
teşekkür ediyorum.”

 

Yazarın Tüm Yazıları