Paylaş
Düzenlediğim yemek atölyelerinde hep dileğim şu oluyor katılımcı dostlarıma: “Bugün sizlere gönül ferahlığı diliyorum.” Gönül ferahlığı olunca, yediğin yemeğinde lezzeti daha güzel oluyor, insanın ağzının tadı geliyor. Bu atölyelerde, yediğimiz yemeği bilerek yapıyoruz. Farkında olarak yapınca daha keyifli oluyor. Yemeğin hikayesi denen bir şey olduğu kesin... Acaba bu lezzeti ilk kimler yapmış, nasıl hangi şartlarda neden yapmış, şu değil de neden bu malzeme eklenmiş? Hepsinin coğrafi, kültürel sosyolojik bir açıklaması olmalı. Ve bunları bilip tadına baktığın o tabak, inanın bana, daha anlamı hale geliyor.
İşte bu atölyelerde, şimdiye kadar vegan lezzetler, meze keyfi, kahvaltı sefası, davet-bayram sofrası konseptli birbirinden zengin yemekler yaptık, denedik, öğrendik. Yepyeni bir atölyemiz olan İtalyan Aşk’ı yeni bitirdik. 22 farklı İtalyan lezzeti tüm teknikleri ile denedi. İtalya’nın o enfes tatlarını evimize taşıdık, kültürünü ve sanatını içimize çektik. Neler neler pişmedi mutfaklarda, sevgi ile eşimizi dostumuzu mutlu ettik. Ah bir de bana teşekkür ettikleri anda, nasıl bir mutluluk bende, bunu izah etmem çok zor.
Şimdi yepyeni bir atölye hazırlığı başladı. Sanki bir sanatçı gibi ilmik ilmik işliyorum detayları. Yeni konseptimiz, HAFİF YAZ-ARINMA. Evlerimizden dışarı çıkamadığımız uzun bir süreç yaşadık maalesef. Şimdi biraz ruhumuz ve bedenimizi rahatlatma zamanı diye düşünerek böyle bir menü ve terapiler hazırladım. Yine büyük bir heyecan. Sabah güne merhaba meditasyonu ile başlayacağız, evrene isteklerimizi göndereceğiz. Beden tarama egzersizleri yapacağız, farkındalıkla yemek (mindful eating) terapisi, bize yediğimizden keyif almamızı, hissetmemizi, duyularımızı kullanmayı göstererek. Bazen önümüze öyle lezzetli tabaklar konuyor ki, farkına varmadan sadece midenin açlığını doyurmak için yediğimizde, o yemeğin ruhunu sindiremiyoruz. Evet aynen dediğim gibi, yemeğin ruhu...
O kadar hızlı yaşıyoruz ki bir koşturmaca bir telaş... Sadece 30 dakika kendine ayırabilsen bak günün geri kalanında nasıl ruhun hafifleyecek, enerjin artacak. Neyse bunların hepsini yaza hafif girmemizi sağlayacak enfes tariflerimle gerçekleştireceğiz. En azından bir hafta bazı gıdalardan uzak duracağız, bedenimizi dinleyip, onu istediği tazelikler ile besleyeceğiz. Paralel olarak ruhumuzu da besleyerek, ruh-beden kardeşliğinde dengeyi sağlayacağız. Hafif yaz bize çok iyi gelecek.
Siz sevgili Hürriyet Lezizz okuyucularımla, bu atölyemizdeki lezzetlerden birini paylaşmak istedim bugün.
2 yıl oldu sanırım mr.gusto_goodfood instagram hesabımı açalı. Şöyle bir baktım da neler neler pişirmişim. En keyiflileri elbette dostlarla paylaşılmış olanlar oldu hep. Zamanında Instagram’da paylaştığım ve bu atölye için yeniden düzenlediğim bir tarifi paylaşacağım sizlerle. Arınma atölye haftamızda vücudun ritmine geri döneceğiz. Mesela sindirim enzimleri akşamları yavaş çalışmaya başlıyor. Sonra akşam şişkinlikleri vs. Ben, sabah veya öğlen olsa çıtır çıtır salataya hiç acımam ama akşam hayır. O yüzden, harika bir alternatif tarif oldu. 👍🏻
Biraz pişmiş, biraz haşlanmış, biraz ızgara… Lezzeti elbette enfes. Yapın bu iyiliği bedeninize, hafif yaz hayırlı olsun
HAFİF YAZ SALATASI
MALZEMELER:
1 rezene ince ince doğranmış
1 ekşi elma ince ince doğranmış
2 adet ızgara kapya biber
1 adet sakız kabağı
Sarımsak
1 kase haşlanmış nohut (haşlama suyuna defne yaprağı, taze kekik, tane karabiber)
Kimyon
Karabiber
Tuz
Toz kırmızı biber
Sumak
Zeytinyağı
Nar ekşisi
Taze limon suyu
YAPILIŞI:
- Rezene ve elmaları buharda haşladım.
- Kabağı, spagetti şeklinde pişirdim tavada 1 dişi dövülmüş sarımsak, tuz ve zeytinyağı ile.
- Kapya biberleri, tost makinesinde şöyle bir cızırdattım.
- Haşlanmış nohutları, zeytinyağı, limon suyu, kimyon, tuz, karabiber, toz kırmızı biber karıştır ve fırında 20 dakika 180 derecede pişirdim. Nohut cipsi gibi oldular.
- En son hepsini birleştirdim ve salata sosunu döktüm yani sumak, nar ekşisi, limon suyu, zeytinyağı ve tuz ile... Nasıl lezzetli oluyor, mutlaka deneyin derim!
Paylaş