Stratejik ortak değil uygulayıcı rolünde

Güncelleme Tarihi:

Stratejik ortak değil uygulayıcı rolünde
Oluşturulma Tarihi: Mart 09, 2018 22:51

35 ülkeden toplam 6.800 işletmenin katıldığı CRANET Uluslararası İnsan Kaynakları Yönetimi Araştırması’nın Türkiye sonuçlarına göre İK yöneticilerinin bir bölümünün hâlâ stratejik ortaklık rolünden ne denli uzak oldukları görülüyor. İşletmelerin yüzde 55’inde İK yöneticileri ‘işletme stratejilerinin uygulayıcısı’ durumunda.

Haberin Devamı

Stratejik ortak değil uygulayıcı rolünde
CRANET Uluslararası İnsan Kaynakları Yönetimi Araştırması, insan kaynakları yönetimi alanındaki gelişmeleri ortaya koymak ve ülkeler arası karşılaştırmalar yapmak amacıyla 1989 yılında İngiltere Cranfield School of Management’ın öncülüğünde başlatıldı. 2015-2016 döneminde altıncısı gerçekleştirilen, 35 ülkeden toplam 6 bin 800 işletmenin katıldığı CRANET Araştırması için Türkiye’de İstanbul Sanayi Odası tarafından belirlenen ilk 500 büyük işletme ile bunların arasında yer almayan ve Borsa İstanbul’da işlem gören 300 işletme ile görüşüldü. Bu şirketlerden 154’ü araştırmaya katıldı.

Araştırmanın Türkiye ayağı İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi İnsan Kaynakları Yönetimi anabilim dalı tarafından yürütüldü. Araştırma raporunu da aynı üniversiteden Prof. Dr. Cavide Uyargil, Prof. Dr. Lale Tüzüner ve Doç. Dr. Fulya Aydınlı Kulak hazırladı.

Rapordaki en dikkat çekici soru, ‘Şirket Stratejisinin Geliştirilmesine İK İşlevinden Sorumlu Kişinin Katılımı’ sorusu. Bu soruya;

· ‘Stratejisinin oluşturulmasına başından itibaren katılım’ diyenlerin oranı yüzde 13,
· ‘danışman’ olarak katılım diyenlerin oranı yüzde 11,
· ‘Stratejilerin uygulanmasına katılım’ diyenlerin oranı yüzde 55,
· ‘İK yöneticisine danışılmamıştır’ şeklinde yanıtlayan işletmelerin oranı yüzde 21 (2005’te bu oran yüzde 12 idi).

Bu sonuç İK yöneticilerinin bir bölümünün hâlâ stratejik ortaklık rolünden ne denli uzak olduklarını gösteriyor. ‘İK yöneticisine danışılmamıştır’ diyenlerin neden 2005’te yüzde 12 iken 2015’te yüzde 21’e çıktığını ise Prof. Dr. Cavide Uyargil şöyle açıklıyor: “Anabilim dalımız öğretim üyeleri olarak, yanıtlayıcıların zaman içinde ‘stratejikliğin’ ne olduğu konusundaki bilgi ve farkındalıklarının artmasına, böylelikle bu soruya daha gerçekçi biçimde cevap vermelerine bağlıyoruz.”

Yine araştırmaya göre yanıtlayıcı işletmelerin yüzde 55’inde İK yöneticileri ‘işletme stratejilerinin uygulayıcısı’ durumunda.
Katılımcı Avrupa ülkelerinde ve diğer ülkelerde ise genel olarak İK yöneticileri, işletme stratejilerinin geliştirilmesi sürecine başından itibaren katkı sağlıyor.

ÜST KURULLARDA TEMSİL ORANI ARTTI
1995 yılında yazılı İK stratejileri olan işletmelerin oranı yüzde 44 iken, 2000 yılında bu oran önemli bir artış ile yüzde 58’e yükselmiş, ancak daha sonra aynı düzeyde durumunu devam ettirmiş ve 2005 yılında da hemen hemen aynı oranda olduğu görülmüştür. Ancak sonraki 10 yılda bu oran yüzde 87’ye yükselmiş.

2015-2016 döneminde yanıtlayıcı işletmelerin yüzde 67’si çalışan sayılarının son üç yılda arttığını belirtiyorlar. 2015-2016 döneminde yanıtlayıcı işletmelerin yüzde 16’sı çalışanların sayısının aynı kaldığını ve yüzde 17’si de azaldığını belirtmişlerdir.

Türkiye’deki katılımcı işletmelerin yarısı, eleman temin web sitelerinden ve İK temin şirketlerinden yararlanıyor. İK temininde sosyal medya, ancak diğer yöntemlerin yanında destekleyici bir yöntem. Türkiye’de sosyal medya, işletmelerin yüzde 19’unda yöneticilerin temininde ve yüzde 34’ünde ise diğer beyaz yakalı çalışanların temininde kullanılıyor.

Mavi yakalı eleman temininde gazete ilanı, İŞ-KUR aracılığıyla temin ve adayların kendiliğinden başvuru yapması oldukça yaygın.
Yanıtlayıcı işletmelerin yüzde 20’si kariyer geliştirmede yedekleme planları yöntemini kullanmadıklarını, yüzde 22’si nadiren kullandıklarını, yüzde 28’i orta düzeyde kullandıklarını, yüzde 16’sı sık sık kullandıklarını ve yüzde 14’ü ise tamamen kullandıklarını ifade etmişler.

Yanıtlayıcı işletmelerin yüzde 21’i kariyer geliştirmede planlanmış iş rotasyonu yöntemini kullanmadıklarını, yüzde 25’i nadiren kullandıklarını, yüzde 33’ü orta düzeyde kullandıklarını, yüzde 14’ü sık sık kullandıklarını ve yüzde 7’si ise tamamen kullandıklarını ifade ediyorlar.

EN YAYGIN YAN HAK SAĞLIK SİGORTASI
Çalışmada, işletmelerin hangi sosyal yardım ve ek yararları yasal gereklerin üzerinde çalışanlarına sağladıkları da araştırıldı. İşletmeler, en yaygın olarak (yüzde 75) çalışanlarına özel sağlık sigortası sağlıyor. Doğum iznini ve doğumda babalara verilen doğum iznini yasal gereklerin üzerinde sağlayan işletmelerin oranı sırasıyla yüzde 71 ve yüzde 61. Diğer yandan işletmelerin yüzde 45’inde çocuk yardımı, yüzde 31’inde emeklilik planları, yüzde 31’inde öğrenim nedeniyle işe ara verme izni veriliyor. Diğer yandan işletmelerin yüzde 15’i çalışanlarına çocuk yuvası/kreş olanağı sunuluyor.Türkiye’de kısmi zamanlı çalışma, esnek çalışma saatleri gibi çalışan dostu modellere yönelim düşük. Özellikle AB üyesi ülkelerde ise iş-yaşam dengesinin kurulmasına hizmet eden bu esnek çalışma modellerine yönelim yüksek.

BAKMADAN GEÇME!