Serkan Ocak

Türkiye’nin Alpleri’nde üç gün üç gece

24 Ocak 2018
Kamp yapmayı çok seviyorum. Doğada baş başa kalmayı, güneşin batmasını beklemeyi, ateş yakmayı, gece yıldızları seyretmeyi en lüks otelde kalmaya değişmem. Ancak yıllardır istediğim bir şey vardı. Kar üzerinde bir kamp yapıp kar üzerinde uyumak, karda saatlerce yürümek ve soğuğa meydan okumak... Bu sefer planları daha fazla ertelemedim. Bir grup dağcıyla beyaza bürünmüş Aladağlar’da üç gün üç gece geçirdik. Yeni yılın ilk tırmanışını yaptık. Zirve yürüyüşü için 14 saat boyunca adım attık. Dağcılar için küçük ancak benim gibi dağcı olmayan sıradan insanlar için çok büyük adımlardı.

Aslında her şey ‘Hürriyet ile Keşfet’ etkinliğini yaptığımız Kayseri’de başladı. Programın Erciyes kısmında zirveye tırmanış yapabilmek için çok uğraştım. Ancak konuştuğum profesyoneller ‘çığ döneminde olduğumuzu ve oraya tırmanmanın bu dönemde riskli olacağını’ söyledi. Ben de alternatif aramaya başladım. Aradığım macerayı Aladağlar’da buldum.  Profesyonel doğa insanları Gökalp Saklı, Polat Dede, Savaş Gündüz’ün Aladağlar Demirkazık bölgesinde zirve tırmanışı deneyeceklerini öğrendim. İstanbul’dan benim gibi acemi dostum Burak Sarı ile birlikte ekibe katıldık. Aladağlar, Türkiye’nin en önemli dağlarından, özellikle de dağcılar için. Burasını ‘Türkiye’nin Alpleri’ olarak tanımlıyorlar. Haksız da değiller. Muhteşem manzarası, rotaları, zirveleri var.





Yazının Devamını Oku

Chistmas’a geldik biz...

18 Aralık 2017
Her yıl niyetleniyoruz ama olmuyor, geç kalıyoruz, uçak biletleri pahalı geliyor, kalacak yer bulamıyoruz... Bu sefer yaptık. Hem ucuza uçak bileti bulduk. Hem de Avrupa’da en güzel noel pazarlarının olduğu üç farklı yeri gezdik… Alsace’daki Colmar, Strazburg ve halen bir ortaçağ kasabası olarak kalmış Kaysersberg…

Sanırım birkaç hafta üzerinde plan yaptık. Önce “Gidelim ama nereye?” sorusuna yanıt bulmaya çalıştık. Sonra kararımızı verdikten sonra uçak biletlerine baktık. Ancak yanlış yaptığımızı anladık. Önce konaklama sorununu halletmek gerekiyormuş. Meğer ‘airbnb’lerde bile yer kalmamış, otelleri hiç söylemiyorum... Sonunda eşim Özlem’le birlikte İsviçre Basel’e gidip, oradan Alsace bölgesindeki Strazburg ve Colmar’ı gezmeye karar verdik. Ancak 6.5 yaşındaki kızımız Mira’yı bu kez almadık yanımıza. (Umarım büyüyünce bu yazıyı okumaz çünkü ona ‘iş için gidiyoruz’ dedik).




Yer sorunu aslında yine çözemedik, biraz geç kaldığımız için sadece çok pahalı otellerde yer kalmıştı... (Bu yazıdan sonra gitmeye karar verirseniz, dikkate almanız gereken en önemli husus...) Biz, üç günlük ‘christmas’ seyahatimizde arkadaşımız Pelin Bastide’de kaldık.



Yazının Devamını Oku

Konya’daki Şeb-i Arus etkinlikleri için geri sayım başladı

3 Aralık 2017
Konya’daki Şeb-i Arus etkinliklerinin bu yıl 744.’sü yapılacak. Dünyanın farklı yerlerinden 70 bine yakın kişi Hz. Mevlana’nın ‘düğün günü’ olarak bilinen ölüm yıldönümünde Konya’da olacak. Bu yıl ilk kez yeni sergiler, ilginç buluşmalar yapılacak...

Hz. Mevlana 17 Aralık’ta günbatımı zamanı, saat 4’te Hak’ka yürüdü. Hz. Mevlana’nın öldüğü gün ‘düğün günü’ olarak kabul ediliyor. Yıldönümünde de sadece Türkiye’nin değil, dünyanın dört bir yanından insanlar 7-17 Aralık’ta Konya’ya akın ediyor. Onbinlerce insanın katldığı Şeb-i Arus etkinliklerini doğma büyüme Konyalı olan, hayatında ilk kez dokuz yaşında ayinde sema yapan, bölgede ‘Mevlevi Dedesi’ olarak bilinen Keçeci Celalettin Berberoğlu ile konuştuk.



Berberoğlu’na göre, aslında herkes ‘Hz. Mevlana’ya teşekkür etmek’ için Konya’ya geliyor. Çünkü Mevlana din, dil, ırk farklı olmadan insanların hayatlarına, değerlerine dokunuyor. İnsanlara insan olmayı anlatıyor. Herkes kendinden bir parça bulabiliyor Mevlana’da... İnsanları bölmüyor, onların özlerine bakıyor. Makineleşmiş günümüz toplumunda, koşuşturan insanlar için bu çok kıymetli. Çok sert sözleri bile gönüllere hitap ettiği için, uçlarını esneterek söylüyor, can yakmıyor.

Mevlana Camii’nin hemen dşında bir keçeci dükkânı bulunan Berberoğlu, Konya’ya Şeb-i Arus için gelenlerin sıradan olmadığını şöyle anlatıyor: “Buraya gelenler kucaklaşmak için geliyor. Mevlana bize kavgasız, savaşsız farklılıklara rağmen yaşanabilir bir dünyanın hayal olmadığını anlatıyor. Gelenler, Mevlana’nın öğretileri payaşarak yaşatıyorlar. Çok renkli görüntüler oluyor. Budistler, Hırıstiyanlar geliyor... Gelenlerin yarıya yakını da yabancı.”

Gitmeden önce!

Yazının Devamını Oku

İki teker üzerinde 20 ülke 30 bin kilometre

9 Ekim 2017
Son 32 yıldır Türkiye’de yaşayan Muhammed H. Hamedi (58) İran asıllı bir işadamı. İki teker aşkı onda daha çocuk yaşlarda başladı. Giderek bir tutkuya dönüştü. Sonunda dünyanın en ilginç yerlerine motosikletle gitmeye karar verdi. Bugüne kadar 60 ülkenin 20’sinde toplam 30 bin kilometre sürdü. Dünyada görülmesi normalde pek mümkün olmayan köşelerini görme şansı buldu. Yaşadığı maceralarını bir kitapta topladı. Biz de Hamedi ile hem serüvenini hem de kitabını konuştuk.

Motosiklet sevdası nasıl başladı?
- 10 yaşından beri bisiklet ve özellikle motosiklet merakım var. Annemle babam bu zevkimi katiyen tasvip etmedikleri için gizlice sokağa çıkıp komşumuzun küçük moped’ini ödünç alır ve etrafta bir tur atardım.



Peki motosikletle dünyanın dört bir yanına gitme fikri nasıl oluştu?
- Annemle babamın işleri gereği sıklıkla İran içinde yer değiştirdik. İlkokulu bitirdiğimde beş farklı vilayette, beş farklı okulda eğitim almıştım. İleri ki, yıllarda okumak için Avrupa ve Amerika’ya gittim. Türkiye’ye göç ettikten sonra da meslek yaşamıma uluslararası seyahatler yapan bir satış görevlisi olarak başladım. Bütün bu deneyimler dünyayı motosiklet sırtında gezme hayalleri kurmamda etkin oldu. Dolayısıyla motosiklet aşkım ve seyahatlerle örülü geçmişimi birbirinden ayıramam.

Yazının Devamını Oku

Hasankeyf yok ediliyor!

3 Ekim 2017
Yapımı büyük ölçüde tamamlanan Ilısu Barajı nedeniyle sular altında kalacak Hasankeyf’te kayalar düşürülmeye başlandı. Anadolu, Dicle Vadisi’nin doğal ve kültürel hazinelerle bezeli tarihi şehrini kaybediyor. İşte Hasankeyf ile ilgili son durum...

Batman’ın Hasankeyf ilçesinin mücadelesi yarım asırlık geçmişe sahip. Tarihi 12 bin yıl önceye giden, nice akınlara, istilalara direnen Hasankeyf, yıllardır gündemde olan Ilısu Barajı’na dayanamadı. Dicle üzerindeki barajın inşaatının yüzde 98’i tamamlandı. Şimdi su tutma aşamasına geçildi. Birkaç aya kadar Hasankeyf’in sular altında kalacağı belirtiliyor…

Geçen haftalarda Hasankeyf’te yapılan kaya düşürme çalışmaları büyük tepki çekti. Önce dinamitle patlama yapıldığı iddia edildi, ancak bölgeden aldığım bilgilere göre patlatmayla değil, hidrolik ve mekanik sistemlerle kayalar tek tek düşürüldü.

Batman Valiliği tepkiler üzerine açıklama yaptı. Vali Ahmet Deniz, dinamit kullanılmadığını, dağcıların tehlikeli kayaları düşürdüğünü söyledi: “Mağaraların bir kısmı dolgu yapılarak iyileştiriliyor. Buralarda da birtakım dezenformasyonlar, çürümeler var. Tamamen tarihi dokuya zarar vermeden çalışmalar devam ediyor. Tehlike arz eden alanların temizlenmesi ve güçlendirme çalışmalarından sonra kale yeniden turizme ve vatandaşların ziyaretine açılacaktır.”Fotoğraf: Cüneyt OğuztüzünDinamitli ya da dinamitsiz… Fark etmez. Gerçek şu ki, 12 bin yıllık tarih, Anadolu’nun en güzel yerleşimlerinden Hasankeyf göz göre göre yok oluyor. 550 yıllık Zeynel Abidin Türbesi geçen aylarda yerinden taşındı. Henüz ihalesi yapılmamış olsa da en az yedi eserin daha taşınacağı söyleniyor. UNESCO Dünya Mirası kriterlerinin 10’undan dokuzuna sahip Hasankeyf, hem taşınarak hem de su altında bırakılarak parça parça yok ediliyor…




Yıllardır Hasankeyf’in kurtulması için kampanyalar yapıldı. Sivil toplum örgütleri çabaladı, bilim insanları açıklamalar yaptı. Atlas da 2005 yılında okurlarının katılımıyla özel bir yolculuk düzenlemiş, “Hasankeyf’e Sadakat Treni” ile yöreye giderek doğal ve kültürel hazinelerle bezeli şehrin korunması çağırısında bulunmuştu. Ancak bütün tepkilere rağmen Hasankeyf’i kurtaracak hiçbir adım atılmadı, tarihi şehir yok olmaya mahkum edildi.

Yazının Devamını Oku

Türkiye’nin en iyi 10 motosiklet rotası

3 Ekim 2017
Motosikletle yolculuk ederken virajları, yolları, sürati ve rüzgârı hissederek seyahat etmek gibisi var mı? Kış gelmeden motosikletle yolculuk yapmanın tam zamanı! Manzaranın, sürüş keyfinin ve adrenalinin tavan yaptığı en iyi rotaları seçtik. Listemizde yeni başlayanlardan deneyimli sürücülere kadar çeşitli rotalar var.

JÜRİ
Serkan Ocak – Hürriyet Seyahat Yayın Yönetmeni
Cem Batırbaygil – Motoron Dergisi Editörü
İlker İyicik - Yamaha Satış Sonrası Hizmetler Müdürü
Tankut Güzel – Motosikletli gezgin
Berna Canyoran - Motosiklet Endüstrisi Derneği eski başkanı
Nadiye Çağlar – Motosikletli gezgin

Yazının Devamını Oku

Öteki Alaçatı’yı şimdi keşfedin

18 Eylül 2017
“Her güzelliğin bir bedeli var” diye boşuna dememişler. Alaçatı son yıllarda bu bedeli ödüyor. Eleştiriliyor, topa tutuluyor. Ancak bana göre Alaçatı’nın şimdi tam zamanı. Neden mi? Buyurun...

Ege’de pek çok yerde tatil şimdi başlıyor. Nedenini söyleyeyim: Okullar açıldı. Çocuklu aileler şehirlere döndü. Öğretmenler, bazı memurlar işbaşı yaptı. Tatil beldeleri boşaldı.  Yaz aylarından yüzbinlerce kişinin bulunduğu Alaçatı’da şimdi daha az kişi var.

Kalabalığın arasında kaybolan kimi değerler artık gün yüzüne çıktı. Birkaç örnek vereyim:
Alaçatı Arts&Crafts. Burası 250 yıllık eski bir Rum evi. Evin ahır olan kısmında Serap Yurdaer seramikten şahaserler yaratıyor. İsviçre Havayolları’ndan emekli olan Yurdaer, 15 yıl önce gelmiş Alaçatı’ya. Hacımemiş’te atölye kurmuş. O gün bugündür beldenin değişimine de bizzat tanık olmuş. “Alaçatı’nın gerçek kimliği bu değil” diyen Yurdaer’e göre, Alaçtılıların çoğu beldeyi terk etti. Eski evler ahırlar hepsi otel, restoran ve bar oldu. Kışın bunların da yüzde 90’ı kapalı. Hiç bir şey kontrol edilmiyor. Gürültüyle Mücadele Derneği kuruldu ancak o bu da fayda etmedi. Gürültü sorunu devam ediyor. Seramik ustası Yurdaer’in bir yandan yaptığı seramikle inceliyorum bir yandan da çözüm önerilerine kulak veriyorum: “Bu gelişim kimsenin hoşuna gitmiyor. Önce nerelerde hatalar yapıldığı tespit edilmeli. Denetimler artırılmalı. Kötü gidişata son verilmeli...”



Yazının Devamını Oku

Dinle Piri’yi, gez dünyayı

28 Ağustos 2017
Seyahat sevenler, bir tur programı doğrultusunda gezmek isteyenler artık çok farklı bir uygulama var hayatımızda; Piri. Anlamadığınızı tekrar dinleyin. Belki soru soramayacaksınız ama yanınızda ne bir kalabalık derdi olacak, ne de gürültüden anlatılanları anlamama...

Tophane’de Kılıç Ali Paşa Cami’nin önündeyim. 25 durağı olan ‘Karaköy’ turunun başlangıç noktası burası. Dış kapıdan girer girmez Türkiye’nin en iyi rehberlerinden aynı zamanda Hürriyet Seyahat’in yazarı Saffet Emre Tonguç başlıyor anlatmaya: “Dönemin sultanı III. Ahmet, cami yaptırmak isteyen Kaptan-ı Derya Kılıç Ali Paşa’ya neden karaya bir cami yaptırmak istediğini sormuş. ‘Senin yerin deniz, denize yaptır’ demiş. Kılıç Ali Paşa da denizi doldurup Mimar Sinan’a yaptırmış bu çok önemli eserini...”

Bu ve bunun gibi daha nice bilgiyi Tonguç’tan dinliyorum. Ancak canlı canlı değil, kulağımda, cep telefonumdaki bir uygulamadan. Piri’den...Seyahat sevenler için müthiş bir uygulama. Anlamadığımı tekrar dinliyorum. Belki soru soramıyorum ancak ne kalabalık bir grup bekleme derdim var, ne de gürültüden anlatılanları anlamama...

Piri, genç girişimci Çağlar İşçioğlu’nun bir projesi. Bir sesli yürüyüş aplikasyonu. İşçioğlu, çok uluslu bir teknoji şirketinde çalışırken istifa edip dünyayı gezmeye başladı. İki yıl boyunca Çin’den Peru’ya kadar dünyayı dolaştı. Döndüğünde ise artık kafasında çok bir fikir vardı: Piri.Kendisi gibi bir sivim toplum örgütü olan YGA (Young Guru Academy) mezunları ile birlikte mobil uygulamayı geliştirmeye başladı. Şimdiye kadar da Amsterdam’dan Kars’a, Fener-Balat’tan Bursa’ya 17 farklı tur rotasının sesli kayıtları yaptı.

İşçioğlu ile Piri’nin nasıl çalıştığını görmek için Tophane’de Kılıç Ali Paşa Cami’nde buluştuk. Uygulama AppStore ya da Google Play’den ücretsiz indirilebiliyor. Ancak her rotanın farklı fiyatları var. Karaköy Turu’nunki 17.99 TL. Bazı turlar Turkcell kullanıcılarına bazıları ise İş Bankası Maximum kart kullanıcılarına indirimli ya da ücretsiz.Uygulamayı kullanmak için turun başlangıç durağında bulunmak gerekiyor. Başlangıç noktasında otomatik olarak kayıt başlıyor. Kayıtlar canlı yapıldığı için kendinizi normal bir turda gibi hissedeceksiniz. Bir durak bittiğinde uygulamanın haritası sizi diğer bir durağa yönlendiriyor. Sıradaki yere vardığınızda uygulama yine otomatik olarak başlıyor.

 ‘Karaköy: Harmanlayan Liman’ turunda Tophane Çeşmesi’ndenden Türk Ortodoks Patrikhanesi’ne Fransız Geçidi’nden Hırdavatçılar Çarşısı’na tam 25 durak bulunuyor... Gezinin süresi sizin aralardaki duraklara yürüme hızınıza göre değişiyor. İsterseniz bir kafede oturup kahve için, aceleniz varsa hızlı yürüyerek tüm turu bitirin. Ya da uygulamayı indirdikten sonra bir kısmını daha sonraya bırakın... Bu tur sizin turunuz, kimseye bağlı olmadan... Piri’nin Anadolu turlarının kayıtlarını ise Türkolog Ali Canip Olgunlu yaptı.Uygulamaya her geçen gün yeni rotalar ve özel bölümler ekleniyor. Görme engelliler için de ayrı bir bölüm olacak...

Piri’deki kaydı tamamlanmış turlar şunlar:

Yazının Devamını Oku