Prof. Dr. Fatih Andıran

Çocuklarda gastroözofageal reflüde cerrahi tedavi

26 Mart 2019
Bebeklerde ve çocuklarda mide içeriğinin beslenme sonrası yemek borusuna kaçmasına gastroözofageal reflü (GÖR) denir. Bebeklerin beslenme sonrası anne sütünü veya mamasını çıkarmasına sık rastlanır. Bu durum çoğunlukla fizyolojiktir ve 1-2 yaşına kadar kendiliğinden geçer.

Gastroözofageal reflü, kalıtsal faktörler, çocuklarda yemek borusunun alt kapakçığının gevşeklik derecesi, beslenme bozuklukları, mide fıtığı gibi anatomik bozukluklar, nörolojik hastalıklar, beslenme tarzı ve bazı ilaçlar şikayetlerin artmasına ve böylece gastroözofageal reflü hastalığı (GÖRH) gelişmesine neden olabilir.

Bebeklerde ve çocuklarda en sık görülen gastroözofageal reflü semptomları:

● Beslenme sonrası sık, tekrarlayan kusmalar
● Özellikle beslenme sonrası öksürük veya hırıltılı solunum
● Yemek yemeyi reddetmek veya yemeyi zorlaştırmak (beslenme sırasında boğulmak veya tıkanmak)
● Mide ekşimesi, gaz, karın ağrısı veya kolik davranışı (sık ağlama ve huzursuzluk) beslenmeyle ilgili veya hemen ardından
● Ağıza besin gelmesi ve yeniden yutma

Yazının Devamını Oku

Çocuklarda böbrekte üreteropelvik bileşke darlığı nedir?

21 Aralık 2018
Bazı bebekler böbrekler ve üreter diye adlandırılan böbrek mesane arası idrar kanalı arasındaki birleşim yerinde (UPB) bir darlık ile doğarlar. Tıp dünyasında bu durum, üreteropelvik bileşke darlığı olarak adlandırılmaktadır.

Çocuklarda UPB darlığında ameliyatlı veya ameliyatsız izlem gerekebilir. Ancak bütün uygulamaların temel hedefi, böbreğin çıkışında bulunan darlığın böbreğe zarar vermesinin engellenmesidir. Çocuk Cerrahisi ve Çocuk Ürolojisi Uzmanı Prof. Dr. Fatih Andıran, çocuklarda UPB darlığı hakkında önemli bilgiler verdi.

Böbreklerin ve üreterlerin birleştiği bölgeye üreteropelvik bileşke (UPB) denir. Bu alan fetal gelişim sırasında anormal olarak oluştuğunda, tıkanıklığa neden olabilir. Üreteropelvik bileşke tıkanıklığı UPB tıkanıklığı olarak bilinen doğumsal bir durumdur.

Sağlıklı bir vücutta, böbrekler kandaki bazı atıkları filtreler ve atığı idrar haline getirir. İdrar, böbreklerde bulunan idrarın toplandığı alanlar olan böbrek havuzcuğuna akar. Sonrasında ise idrar, hiç engel olmadan üretere akmaktadır. Bu alan tıkandığında, idrar normal olarak akamaz. Bu tıkanıklık, etkilenen böbreklerde ciddi hasara neden olabilir.

UPB darlığı bazen kısmi olabilir ve zaman içinde böbrek hasarı yapmayacak şekilde kendi kendine çözülür.

UPB genellikle gebelik sırasında, doğum öncesi ultrasonda böbrekte şişlik ortaya çıkardığında saptanır. Hamilelik sırasında ultrasonun yaygın kullanımı sayesinde UPB darlığı, çocuk doğmadan bile tespit edilir. Doğum sonrasında öncelikle ultrason ve gerekirse ardından idrar söktürücülü böbrek sintigrafisi tetkikleri ile takip veya ameliyata karar verilir.

Gebelikte tanı konulmamış bebek ve çocuklarda, bazen hiç bir bulgu vermeyen bir UPB darlığı da görülebilmektedir. Ayrıca, UPB darlığı olan bebekler ve çocuklarda, şu şekilde belirtiler görülebilir:

• Alt sırt veya yan ağrı

Yazının Devamını Oku

Yenidoğanda oniki parmak barsağı tıkanıklığı

9 Kasım 2018
Duodenal atrezi olarak isimlendirilen, mideden hemen sonra bulunan ve ince barsağın başlangıç kısmı olan oniki parmak barsağı tıkanıklığı, bebeklerde en sık görülen barsak tıkanıklıklarından birisidir. Bu durumun yenidoğan bebeklerde yaklaşık 5000 ila 10000’de bir sıklıkla izlenen cerrahi bir anomali olduğunu belirten Çocuk Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Fatih Andıran, duodenal atrezinin tanı ve tedavisini anlattı.

NASIL ORTAYA ÇIKIYOR?

Duodenal atrezinin embriyolojik gelişim sırasında ince barsağın başlangıcındaki kanal oluşumundaki bir bozukluk nedeniyle oluştuğu düşünülmektedir. Duodenal atrezili bebeklerin yarısında diğer önemli doğumsal anomaliler birlikte bulunabilir. Örneğin, Down sendromu, doğuştan kalp hastalığı, pankreasın yapısal bozukluğu ve barsak rotasyon anomalileri görülebilmektedir. Duodenumda tam tıkanıklık olabileceği gibi bazen tama yakın kısmi darlıklar da görülebilir.

Günümüzde duodenal atrezi tanısında prenatal olarak gebelikte yapılan ultrason incelemesinde çoğunlukla polihidramnios/ amnion sıvısı fazlalığı ile şüphelenilir. Klasik olarak da “double-bubble” diye adlandırılan mide ve duodenumun ilk kısmındaki biriken sıvı ve doğum sonrası ise çekilen filmde çift hava kabarcığı şeklindeki bulgu ile karakteristik olan duodenal atrezi tanısı kesinleştirilir. Ayrıca bebek beslenirse genellikle safralı kusmaları olur.

TEDAVİDE NELERE DİKKAT EDİLMELİ?

Duodenal atrezili bebeklerin tedavisinde, yenidoğan bebek ameliyata hazır duruma gelir gelmez kesinlikle en kısa zamanda ameliyat edilmelidir. Duodenal atrezi ameliyatı sırasında karşılaşılabilecek sürpriz anatomik bozukluklar, tıkanıklığın tipine göre değişen cerrahi onarım yaklaşımları ve ciddi komplikasyon olasılıkları nedeniyle tecrübeli ve yetkin bir çocuk cerrahisi uzmanına mutlak gereksinim vardır. Duodenal atrezi ameliyatı sonrasında yenidoğan bebek günler içerisinde beslenebileceği gibi bu ağızdan beslenmeye başlama süreci uygun damardan beslenme ve hatırı sayılır bir şekilde sabır gerektiren haftalar da alabilir.

Duodenal atrezinin embriyolojik gelişim sırasında ince barsağın başlangıcındaki kanal oluşumundaki bir bozukluk nedeniyle oluştuğu düşünülmektedir. Duodenal atrezili bebeklerin yarısında diğer önemli doğumsal anomaliler birlikte bulunabilir. Örneğin, Down sendromu, doğuştan kalp hastalığı, pankreasın yapısal bozukluğu ve barsak rotasyon anomalileri görülebilmektedir. Duodenumda tam tıkanıklık olabileceği gibi bazen tama yakın kısmi darlıklar da görülebilir.

Günümüzde duodenal atrezi tanısında prenatal olarak gebelikte yapılan ultrason incelemesinde çoğunlukla polihidramnios/ amnion sıvısı fazlalığı ile şüphelenilir. Klasik olarak da “double-bubble” diye adlandırılan mide ve duodenumun ilk kısmındaki biriken sıvı ve doğum sonrası ise çekilen filmde çift hava kabarcığı şeklindeki bulgu ile karakteristik olan duodenal atrezi tanısı kesinleştirilir. Ayrıca bebek beslenirse genellikle safralı kusmaları olur.

Duodenal atrezili bebeklerin tedavisinde, yenidoğan bebek ameliyata hazır duruma gelir gelmez kesinlikle en kısa zamanda ameliyat edilmelidir. Duodenal atrezi ameliyatı sırasında karşılaşılabilecek sürpriz anatomik bozukluklar, tıkanıklığın tipine göre değişen cerrahi onarım yaklaşımları ve ciddi komplikasyon olasılıkları nedeniyle tecrübeli ve yetkin bir çocuk cerrahisi uzmanına mutlak gereksinim vardır. Duodenal atrezi ameliyatı sonrasında yenidoğan bebek günler içerisinde beslenebileceği gibi bu ağızdan beslenmeye başlama süreci uygun damardan beslenme ve hatırı sayılır bir şekilde sabır gerektiren haftalar da alabilir.

Yazının Devamını Oku

Çocuklarda inmemiş testis nedir? Nasıl tedavi edilir?

20 Eylül 2018
İnmemiş testis, yeni doğmuş erkek bebeklerde testislerin torbada olmaması durumudur. Bazı bebeklerde bu durum tek tarafta görülebilirken bazı bebeklerde ise iki testis torbası boş olabilir.

Zamanında ameliyatla tedavi edilmeyen inmemiş testislerin kısırlıktan kansere birçok hastalığa neden olmasının yanı sıra fıtık oluşumu, testis torsiyonu ve travmaya yatkınlık ve psikolojik etkilere yol açabileceğini belirten Çocuk Cerrahisi ve Çocuk Ürolojisi Uzmanı Prof. Dr. Fatih Andıran, inmemiş testis hakkında açıklamalarda bulundu.

Testisler, gebelik sürecinde, fetusta ilk önce bebeğin karnında böbrekler civarında gelişir. Doğumdan bir süre önce karından aşağıya doğru inerek kasık kanalından geçer ve her iki taraftaki torbalara yerleşir. Genetik, çevresel, hormonal ve sinir sistemine bağlı nedenlerle bazen bu torbaya göç işlemi gerçekleşmez ve bebek bir ya da iki testisi birden inmemiş olarak doğar.

İnmemiş testis erken doğan, prematüre bebeklerde %30-70 oranında daha sık görülür. Zamanında doğmuş bebeklerde inmemiş testis doğumda yaklaşık %4 civarında rastlanırken 1 yaşında bu oran %1’e düşer. Bunun nedeni, inmemiş testisin, bazı bebeklerde ilk 6 ayda daha sık olmak üzere bir yaş içerisinde kendiliğinden inmesidir. Testisler bir yaşına kadar kendiliğinden inmediği takdirde inmemiş testis tanısı kesin olarak koyulabilir.

İnmemiş testisler, karın içi bölgesinden başlayıp kasık kanalının herhangi bir yerinde olabilir. Eğer kasık bölgesinde bulunan bir inmemiş testis söz konusu ise bunun için yalnızca muayene yeterlidir. Ancak daha yukarılarda yani karın içerisinde bulunan testisler için kapalı ameliyatlar ile tanı ve tedavisi gerekmektedir.

İnmemiş testis tanısı kesin ise tek tedavi yolu orkidopeksi diye adlandırılan günübirlik bir ameliyattır. İnmemiş testis, cerrahi müdahale ile olması gereken yumurtalık torbasına indirilip sabitlenir. Kasık bölgesinde bulunan bir inmemiş testis söz konusu ise kasık ve yumurtalık bölgesine uygulanan kesiler ile ayaktan günübirlik bir yatış ile tedavi edilir. Karın içerisinde yani daha içeride bulunan bir inmemiş testiste kapalı ameliyatlar uygulanmaktadır.

İnmemiş testis ameliyatı için önerilen yaş aralığı 9-24 ayları arasında olmakla beraber konusunda uzman, ehil ellerde yapılacak bir inmemiş testis ameliyatı için ideal yaş 1 yaş civarındadır. Bu aylardan sonraya kalmış, geç tanı almış inmemiş testisler de mutlaka yakalandığı zaman ameliyat edilmelidir. İnmemiş testis tedavisinde, her gecikilen sürede testis yukarıda kaldıkça vücut sıcaklığının yaklaşık 3 ila 4 0C skrotum denilen torbadan daha yüksek olması ve başka bazı faktörlerle testis dokusunda zarar ve kayıp oluşabilmektedir. Ayrıca, dikkat edilmesi gereken bir diğer nokta inmemiş testis tedavisinde yıllar öncesinde denenmiş olan hormon tedavilerinin artık yeri olmadığıdır. 

Yazının Devamını Oku

Kız çocuklarında yumurtalık kistlerinin tedavisi

30 Ağustos 2018
Hemen hemen her kadının karşılaşabileceği yumurtalık (over) kisti, çocukluk çağında da nadir de olsa görülebilmektedir. Kistler, kalıtımsal durumlar, annedeki hormonların etkisi ve kızlardaki gelişimsel sorunlar nedeniyle oluşabilir. İleriki yaşlarda “infertilite” nedeni olabilecek yumurtalık kistleri; karın, kasık ağrısı ve adet düzensizliğine neden olabilir. Çocuk Cerrahisi ve Çocuk Ürolojisi Uzmanı Prof. Dr. Fatih Andıran, yumurtalık kistlerinin tedavi sürecini anlattı.

YUMURTALIK KİSTİ NEDİR?

Yumurtalık kisti, yumurtalık içerisinde oluşan içi su dolu ya da yarı katı sıvılar olan yapılardır. Dış tarafı ise bir zar ile kaplı olan kese görüntüsündedir. Her yaşta görülebilir. Anne karnındayken bebeğe geçen hormonların etkisiyle oluşur. Kız çocuklarında adet görene dek olgunlaşmamış kistler vardır ancak çocuk adet görmeye başlayınca olgun kistler haline gelir. Bu basit kistler çoğunlukla kanser değildir, çok nadiren kansere dönüşebilir.

YUMURTALIK KİSTİ HANGİ YAŞ GRUBUNDA GÖRÜLÜR?

Kız çocuklarında yumurtalık kistleri nadir görülen bir durumdur. Yumurtalık kistleri yenidoğan ve çocukluk dönemi kistleri olarak iki dönemde görülebilir.

Yumurtalık kistlerine yenidoğan dönemi ve hemen sonraki aylarda rastlanabilir. Bu kistler genellikle iyi huyludur. Nadiren kötü huylu kistlere rastlanır. Kız bebek ve çocuklarda karında şişlik, kitle ele gelmesi, karın ağrısı genellikle ilk semptomlardır ve ön tanı olarak yumurtalık kisti düşünülüp ilk inceleme olarak ultrason yapılmalıdır. Anneden bebeğe geçen hormonların etkisi belirli bir süre sonra bu over kistleri kaybolmaktır.

Kist, 5 cm’nin altındaysa cerrahi müdahaleye gerek duyulmaz. Kistler birkaç durumda tehlikeli olabilir. Kistlerin yumurtalık ile beraber kendi etrafında dönerek “torsiyone” olması, beraberinde kompleks veya katı yapıların bulunması ve yüksek östrojen/hormon salgılaması ileri inceleme ve cerrahi gerektiren durumlardır.

Yenidoğan dönemi dışında puberte öncesi veya sonrası da kızlarda yumurtalık/over kistleri görülebilmektedir. Bu kistlerin çoğu da iyi huyludur.

Yumurtalık/over kistlerinin ilk tanı aracı ultrasonografik incelemedir. Ultrason ile kistin basit veya kompleks/karmaşalı olması, overin kanlanması, boyutları ve çevre dokularla ilişkisi incelenir. Şüpheli durumlarda bilgisayarlı tomografi ve manyetik rezonans inceleme gibi ek radyolojik incelemelerin yanı sıra serumda tümör markerları ile araştırma yapılır.

YUMURTALIK KİSTLERİNDE NE ZAMAN AMELİYAT DÜŞÜNÜLÜR?

İncelemeler sonucunda özellikle yumurtanın dönmesine neden olup kanlanmasını bozduğu için over kistinin 5 cm ve üzerinde büyük olması; hormon salgılayan kist saptanması; karmaşalı, beraberinde katı yapılar bulunması gibi durumlarda over kistinin ameliyatla tedavisi gerekir.

Öncelikle laparoskopik/kapalı ameliyat yöntemleri tercih edilmelidir. Çocuklarda ilerideki fertilite ve fonksiyonları düşünülerek iyi huylu kistlerde over koruyucu cerrahiye dikkat edilmelidir. Şüpheli durumlarda ameliyat sırasında biyopsi yapılıp patolojik inceleme ile değerlendirilmelidir.

Yumurtalık kisti, yumurtalık içerisinde oluşan içi su dolu ya da yarı katı sıvılar olan yapılardır. Dış tarafı ise bir zar ile kaplı olan kese görüntüsündedir. Her yaşta görülebilir. Anne karnındayken bebeğe geçen hormonların etkisiyle oluşur. Kız çocuklarında adet görene dek olgunlaşmamış kistler vardır ancak çocuk adet görmeye başlayınca olgun kistler haline gelir. Bu basit kistler çoğunlukla kanser değildir, çok nadiren kansere dönüşebilir.

Kız çocuklarında yumurtalık kistleri nadir görülen bir durumdur. Yumurtalık kistleri yenidoğan ve çocukluk dönemi kistleri olarak iki dönemde görülebilir.

Yumurtalık kistlerine yenidoğan dönemi ve hemen sonraki aylarda rastlanabilir. Bu kistler genellikle iyi huyludur. Nadiren kötü huylu kistlere rastlanır. Kız bebek ve çocuklarda karında şişlik, kitle ele gelmesi, karın ağrısı genellikle ilk semptomlardır ve ön tanı olarak yumurtalık kisti düşünülüp ilk inceleme olarak ultrason yapılmalıdır. Anneden bebeğe geçen hormonların etkisi belirli bir süre sonra bu over kistleri kaybolmaktır.

Kist, 5 cm’nin altındaysa cerrahi müdahaleye gerek duyulmaz. Kistler birkaç durumda tehlikeli olabilir. Kistlerin yumurtalık ile beraber kendi etrafında dönerek “torsiyone” olması, beraberinde kompleks veya katı yapıların bulunması ve yüksek östrojen/hormon salgılaması ileri inceleme ve cerrahi gerektiren durumlardır.

Yenidoğan dönemi dışında puberte öncesi veya sonrası da kızlarda yumurtalık/over kistleri görülebilmektedir. Bu kistlerin çoğu da iyi huyludur.

Yumurtalık/over kistlerinin ilk tanı aracı ultrasonografik incelemedir. Ultrason ile kistin basit veya kompleks/karmaşalı olması, overin kanlanması, boyutları ve çevre dokularla ilişkisi incelenir. Şüpheli durumlarda bilgisayarlı tomografi ve manyetik rezonans inceleme gibi ek radyolojik incelemelerin yanı sıra serumda tümör markerları ile araştırma yapılır.

İncelemeler sonucunda özellikle yumurtanın dönmesine neden olup kanlanmasını bozduğu için over kistinin 5 cm ve üzerinde büyük olması; hormon salgılayan kist saptanması; karmaşalı, beraberinde katı yapılar bulunması gibi durumlarda over kistinin ameliyatla tedavisi gerekir.

Yazının Devamını Oku

Çocuğunuz doğuştan sünnetli olabilir

30 Temmuz 2018
Halk arasında peygamber sünnetli veya yarım sünnetli deyimleri Hipospadias çocuklar için kullanılır. Hipospadias, idrar deliğinin penisin ucunda değil de alt kısmında ya da penisin gövdesinde herhangi bir yere açılmasıdır. Bu durum peniste eğriliğe de neden olur. Hipospadiasın tedavisinde amaç, ameliyatla anomalinin düzeltilmesi ve penisin normal şekle getirilmesidir. Cerrahi müdahaleyle ilgili detayları Çocuk Cerrahisi ve Çocuk Ürolojisi Uzmanı Prof. Dr. Fatih Andıran anlattı.

Hipospadias denilince tek bir çeşit durum anlaşılmamalıdır. Penis ucuna yakın ve eğriliğin bulunmadığı hafif bir hipospadias seviyesinden penisin çok gerisine kadar uzanan ve hatta ciddi eğrilik bulunan çok ağır bir hipospadias derecesine kadar geniş bir cerrahi hastalık sperktrumudur. Her hipospadias derecesine göre uygun bir cerrahi müdahale ile bu kusur düzeltilebilir.

Hipospadias aslında oldukça sık karşılaşılan bir doğum kusurudur. 125 erkek doğumda bir rastlanır. Genetik, hormonal veya çevresel faktörlerin etkisiyle hipospadias oluşabilir. Hipospadiasın ağır formlarında, muayene sonrası detaylı hormonal ve diğer tetkiklerle araştırma yapılır ve bazen hormon tedavisi de eklenerek çoğunlukla birden fazla ameliyat gerektiren bir tedavi planlaması yapılabilir. Hâlbuki hafif hipospadias formlarında genellikle tek seansta bir iki gün sonda bırakılması ve kısa süreli yatış ile hipospadias ameliyatı tamamlanabilir. Hipospadiasın tek tedavi yöntemi ameliyattır. Bunun için en uygun zaman ise 6 ay ile 1,5 yaş arası olmakla beraber daha büyük yaşlara kalan çocukların da ameliyatı tabii ki mümkündür. Hipospadiaslı çocuklarda bilinmesi gereken en önemli şey bu çocukların kesinlikle sünnet ettirilmemesi gerektiğidir; çünkü hipospadias ameliyatında sünnet derisi onarım sırasında kullanılabilmektedir. Bazen çok daha ağır ve komplike olmuş vakalarda ağız içinden alından serbest doku greftlerinin de kullanılması gerekebilir.

Çoğu vakada ameliyat son derece başarılı geçer ve çocuk aynı gün hastaneden taburcu edilebilir. Ancak bazı hipospadias ameliyatlarında 1-2 gün veya 7-10 gün idrar sondasının bırakılması gerekebilir. Bu nedenle yatış süresi uzayabilir. Hipospadias ameliyatı sonrası bazen istenmeyen bir şekilde yeni idrar kanalının oluşturulduğu penisin alt kısmında idrar kaçağına neden olan bir delik (fistül) veya idrar kanalında daralma gelişebilir. Bu komplikasyonların düzeltilmesi için ek ameliyatlara ihtiyaç duyulabilir. Ameliyatın sorunsuz bir şekilde tamamlanması ve iyileşme döneminde mümkün olan en az olasılıkla bir komplikasyon oluşması için uzman seçimi büyük önem taşır. Uygun olmayan ve tecrübesiz ellerde yapılan her müdahale hipospadiasın çözümsüz ve son derece sıkıntılı durumlara dönüşmesine yol açabilir. Bu nedenle hipospadias ameliyatı, mutlaka bu konuda uğraşan ve tecrübesi olan bir çocuk cerrahı veya çocuk üroloğunca yapılmalıdır.

Yazının Devamını Oku

Çocuklarda kasık fıtığı ve su fıtığı tedavisi

9 Mayıs 2018
Çocuklarda görülen fıtıkların neredeyse tamamının doğumsal bir temeli olduğunu belirten Çocuk Cerrahisi ve Çocuk Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Fatih Andıran, doğumdan sonra çeşitli nedenlerle kapanmayan kasık kanalının fıtık oluşumu için risk yarattığı konusunda aileleri uyarıyor.

Terminolojik olarak bir iç organın, bulunduğu boşluktan komşu boşluğa geçmesine fıtıklaşma denir; karın içinde hareketli bulunan bağırsağın ve kızlarda over’in karın duvarında kasık kanalı içine taşmasına ise kasık fıtığı adı verilir. Hemen her yaşta görülebilir, doğumda hemen sonra ya da sonradan gelişebilir. Ağlama, kabızlık, öksürük, aşırı kilo alma, ağır kaldırma ya da karın kaslarını zorlayan herhangi bir hareket ise karın içi basıncı artırarak fıtığın görünür olmasını sağlar. Toplumun yaklaşık olarak %4'ünde rastlanan yaygın bir sağlık sorunudur.

Karın bölgesi fıtıklarında delikten taşma yapan organ çoğunlukla bağırsaktır. En sık rastlanılan türü kasık fıtığı olmak üzere, göbek fıtığı ve epigastrik bölge (karnın orta üst kısmı) fıtığı gibi çeşitleri vardır.

Gebeliğin 12-14. haftalarında, bebeğin karın bölgesinde gelişmeye başlayan testis ve yumurtalıklar bebek büyüdükçe özellikle 28. haftadan sonra kasık bölgesine doğru iner. Bu iniş sırasında, karın bölgesindeki organların üzerini örten periton diye adlandırılan karın zarının bir kısmı da bu ilerlemeye eşlik eder ve erkek bebeklerde torbaya, kız bebeklerde ise kasık bölgesine iner ve buralarda bir kese oluşturur. Prosesus vajinalis adı verilen bu kesenin normal şartlarda doğumdan sonra kapanması ve kasık bölgesiyle testis arasında, karın içinden bir bağlantı kalmaması gerekir. Kapanma gecikir ya da tam olarak kapanmazsa kasık fıtığına neden olabilir. Kasıktaki açık kalan kesenin içine karnın içine ait organlardan biri girer ve şişliğe sebep olur. Erkek çocuklarında ve sağ tarafta daha sık olmakla beraber kızlarda ve sol tarafta veya çift taraflı da bulunabilir.

Gelişimi tıpkı kasık fıtığı gibidir. Fakat bu kez açık kalan kesenin içine bir organ değil, sadece karın içi serbest sıvı girer ve hapsolur. Kasık fıtığına dönüşme potansiyeli yüksektir.

Kasık fıtığı bir kere oluştuktan sonra kendiliğinden iyileşmez. Bağırsak veya fıtıklaşan organların boğulma ve zedelenme riski nedeniyle tanı konulur konulmaz cerrahi olarak hemen tedavi edilmesi gerekir. Çocuk Cerrahisi ve Çocuk Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Fatih Andıran, “elektif acil operasyon” olarak değerlendirilen kasık fıtığı ameliyat zamanlamasında yaş, vücut ağırlığı veya başka bir faktörün bu ameliyat için gecikme veya erteleme nedeni olmadığını özellikle vurgulayarak sadece çok prematüre bebeklerde normal doğum zamanın göz önüne alındığını belirtti.

Su fıtığının (hidrosel) ise bebek 18 aylık olana kadar kendiliğinden düzelme ihtimali vardır ve eğer beraberinde kasık fıtığı da yoksa hidrosel ameliyatı için 1,5 yaşına kadar beklenebilir.

Her iki fıtığın ameliyatı da aynı teknikle ve genel anestezi altında yapılır. Cerrahi tedavide altın standart olmuş bir operasyonla kasık bölgesinden açılan küçük bir kesiden girilerek fıtık kesesi, komşu kanal ve damar yapılarından serbestleştirilip karın zarı bölgesinin en üst seviyesinde dikilerek kapatılır ve fıtık onarımı tamamlanır. Su fıtığında torbaya yakın kesimdeki kese kısmı da açılıp sıvısıyla beraber hidrosel kesesi de alınır. Kasık fıtığı veya hidrosel ameliyatı olan çocuk birkaç saat sonra aynı gün içinde taburcu edilir.

Yazının Devamını Oku

Utangaç (retraktil) testis, inmemiş testis değildir!

14 Mart 2018
Erkek bebeklerde, değişik sebeplerle testisler olması gereken yerde bulunamayabilir. İlk kez karşılaşıldığında ebeveynler için endişe kaynağı olan bu durum, çok büyük bir olasılıkla "utangaç testis (retraktil)" olarak adlandırılan durumu işaret ediyor olabilir.

Konu hakkında bilgisine başvurduğumuz Çocuk Cerrahisi ve Çocuk Ürolojisi uzmanı Prof. Dr. Fatih Andıran, testislerin bazen geçici olarak kasığın içine çekilebildiğini ve bunun tedavi gerektirmeyen normal bir fizyolojik durum olduğunu söyledi.

Erkek bebeklerde testis gelişimi anne karnındayken, bebeğin karnının içinde gerçekleşir. Testislerin vücudun dışındaki "skrotum" adı verilen kesenin içine yerleşmesi ise gebeliğin 7. ayından itibaren başlar. Skrotum kesesi, karın boşluğuna kremaster kaslarıyla bağlıdır. Genitofemoral sinirin uyarılmasıyla harekete geçen bu kaslar gerektiği hallerde kasılarak (kremaster refleksi), testislerin kasıklara doğru çekilmesini ve uygun olmayan çevre koşullarından, travmalardan korunmasını sağlar. Şartlar normale döndüğünde ise testisler olmaları gereken yere yani skrotum kesesine geri dönerler.

Kremaster refleksi bazı bebek ve çocuklarda aşırı aktif olabilir. Sık rastlanan bu durum tıpta "retraktil testis (utangaç testis)" olarak adlandırılır.

Kremaster refleksi aşırı aktif olan bebeklerin testisleri, heyecanlandıklarında, korktuklarında ya da üşüdüklerinde geçici olarak kasıklara doğru çekilir. Herhangi bir zamanda kesenin içinin boş olduğunu fark eden aileler endişeye kapılabilirler. Kulaktan dolma bilgilerle bu durumun, ileride ciddi üreme bozukluklarına sebep olabilecek "inmemiş testis (kriptorşidizm)" hastalığı olduğunu düşünürler. Hatta içlerinden bazıları, yanlış yönlendirmeler sonucu bebeklerinin ameliyat olması gerektiğine bile inanabilirler.

Muayenenin başında -belki üşüdüğünden belki de heyecanlandığından- kesede bulunmayan testisler, doktorun usulüne uygun elle muayenesiyle keseye inebilir. Keseye inen testisler, kesede kalır. Anne babalar da bebeklerinin banyosu sırasında, ılık su içinde bir süre kalan bebeklerinde testislerin kesenin içine indiğini görebilirler. Ancak utangaç testis, bebeklerin rutin doktor muayenesi sırasında kolay bir şekilde anlaşılabileceği gibi bazen de inmemiş testisle karışabilmekte veya ara vakalar bulunabilmektedir. Bu durumda da tecrübeli bir çocuk cerrahisi veya çocuk ürolojisi uzmanınca değerlendirilmesi doğru olacaktır. 

Burada yeri gelmişken tüm dahili ve cerrahi tıp bölümleri arasında en zorlu alanın çocuk sağlığı ve hastalıklarıyla ilgili bölümler olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Özellikle derdini, sıkıntısını yetişkinler gibi sözle ifade edemeyen bebeklerin tedavisi, ailelerin haklı endişelerinin doğru biçimde giderilmesi, tıp bilgisi ve becerisi yanında ve belki çok daha fazla vicdani bir sorumluluk da gerektirir.

Utangaç testis bir hastalık değil, normal bir fizyolojik reflekstir. Dolayısıyla tedavi gerektirmez. Ancak, çocuk büyürken nadir de olsa yukarıya yerleşmeye veya kasık kanalına doğru çekilme olasılığına karşın (ascending testis) yakın gözlem ve kontroller ile puberteye kadar izlenmeleri uygun olacaktır. 

Yazının Devamını Oku