Bakmayın siz Almanlar’ın havasına, bira içmekten bile vazgeçmek üzereler. Meşhur Oktoberfest yakında çay saatine dönüşürse kimse şaşırmasın
Mısırlılar birayı çorba, yani besin niyetine içermiş biliyor musunuz?
Bira göbeğinin tarihi 5 bin yıllık anlayacağınız.
Ama bira deyince akla piramitlerin değil de Münih fötrünün gelmesi boşuna değil... Çünkü birayı çorbadan popüler içeceğe çeviren Almanlar. Daha doğrusu Bavyera ahalisi... Çünkü şerbetçiotunu biraya katmayı yaklaşık 7 yüzyıl önce akıl eden deri pantolonlu adamlar, yeni lezzetin patentini de elde etmiş oldular. O gün bugündür insanoğlu ekim ayında iki önemli etkinliği hatırlar: Rus ihtilali ile Oktoberfest’i.
Bilin ki, artık fon gürültüsünün yemeğin tadını kaçırdığının bilimsel kanıtı var. Hatta aksi de geçerli, güzel müzik eşliğinde yemeğin hazmı da kolay.
Gürültülü restoranları oldum olası sevmem.
Bangır bangır müzik, avaz avaza millet... Benim kalemim değil. Eş dost yemeğe çıkıyorsam, parayla rezil olmanın en kolay yolu gürültülü bir restoran seçmek bence.
İki laf edemezsin, kalçan birbirine değecek yakınlıkta otursan da sesini duyurmak için gösterdiğin çaba sonucu ertesi gün boğaz ağrısıyla cebelleşirsin. Üstüne üstlük yediğinden de bir şey anlamazsın.
Bir de gürültüyle kaplı o atmosferde, dünyanın en harika yemeği olsa bile sana en rezili gibi gelen o yemeğe deve yüküyle para ödersin. Neymiş, yemeğe çıkmışız.
Bunlar benim şahsi fikirlerim.
Ama artık bu fikirlerimi bilimsel verilere dayandırabilirim. Birileri bunu kanıtlamış.
En sonunda bir sosyal demokrat lider uyandı. Malum AKP, CHP ve MHP ara sıra siyasi kamplar düzenliyor.
Hepsinin ortak bir özelliği var; milletvekilleri, parti yöneticileri, örgüt temsilcileri bu toplantılara tabir yerindeyse sap gibi katılıyor.
Yani yanlarında karıları olmuyor.
İnsanın aklına garip gerekçeler geliyor. Siyaset adı altında erkek muhabbeti yapmak için mi, yoksa kavga dövüş kırılan tabak çanak sesi evlerine yansımasın korkusuyla mı bu yol seçiliyor? Ya da belki karılarını yanlarında göstermekten utandıkları için eşsiz toplantı fikrine itiraz etmiyorlar.
Moda dünyası ölü hayvan derisi merakından kurtul-madıkça fırsatını buldukça kürk yazmaya devam edeceğim, ısrarla, inatla.
Kürk mevsimi açıldı. Cümlemize hayırlı uğurlu olsun. Kürk bu sezon, hiç olmadığı kadar popüler.
Ayakkabıdan paltoya, hatta kolyeye kadar her yerde kürk var.
Son yıllarda küresel ısınma gibi konular da, hayvanların kürkleri için katledilmesi gibi insanlık suçlarını sorunlar listesinde alt sıralara itti.
Bu tuzağa düşenlerin gerizekalı olduğunu düşünsem de hayatımda bir, bilemediniz birkaç kere aynı gerizekalılığı göstermişimdir.
Mail’in, cep telefonlarının olmadığı günlerde posta kutumuzu doldururdu bu mektuplar.
“Lütfen bu mektubu dikkate al” diye kibarca başlar, “Bunu bilmem kaç kişiye göndermezsen başına gelmedik kalmaz, lanetin en okkalısı sana çarpar”, yani kısaca “Allah’tan belanı bulursun” diye biterdi.
İşin yoksa git fotokopi çektir, postaneye koş, pulları yapıştır, 10 kişiye yolla. Uğraş babam uğraş.