Kenan BAŞARAN - Tüm Köşe Yazıları - Sayfa 11

Kenan Başaran

Bu yeni kadro 'Come To'ların sonu mu?

25 Kasım 2018
Kenan Başaran yazdı.

Fikret Orman yönetimi bütün transferlere imzaları, “Burada imzalar kalplere atılır” yazılı panonun önünde attırdı. Ne var ki endüstriyel futbolda imzalar, milyon Euro’lara atılıyor. Ekonomik sıkıntılarda o kalplere imza attığı söylenenlerin neler yaptığı bugün ortada...

Beşiktaş’tan yeni kontrat isteyen bazı ‘Come to’lar (Babel, Adriano ve Pepe) Kayseri’de yoktu. Sakatlarmış! Elbette futbolcuların paralarını istemeleri hakları, lakin ne olursa olsun önce ‘oyun’ demelerini de yeğlerim... Şenol Güneş için dünkü maç bir yol ayrımıydı. Artık bir karar vermesi gerekiyordu:

Ne olursa olsun oynamak isteyen ve kendisine inananlarla sezonun bundan sonrasını planlamak zorundaydı. Necip, Pektemek, Güven, Dorukhan, sadece sakatlıklardan ötürü şans bulmuş değildi. Güneş, bu değişimi şampiyonluğu kaybetse de -ki büyük oranda zora girmiş durumda zaten- sürdürmeli. En azından sezon sonunda yenilenmiş bir takım bırakır. Ha bu arada diğer ‘as’lar da belki yeniden ‘oyun’a döner... Ankaragücü maçını çözen adam Adem Ljajic’ti. Çünkü durarak oynamıyor. Topu çıkarmakta zorlanan savunmaya da destek veriyor, en uçta al verler de yapıyor. Nitekim skora da doğrudan etki etti. Dorukhan, Genk maçında formayı hak ettiğini göstermişti. Güven Yalçın’a dair
ben kararımı ta Altınordu ile oynanan hazırlık maçında vermiştim. Her şey bir yana; enerjisi yeter... Dün görüldüğü gibi, son vuruşta da son derece özgüvenli ve serinkanlı... Pektemek, hem iyi bir uç santral, hem de özverili. Golünü de attı... Fatih Aksoy’un, Roco’dan eksiği olmadığını da gördük.

MiLiMLiK OFSAYTLARA RAZI MISINIZ?

VAR’dan önce ofsaytlarda 10 santimin, 20 santimin lafının edilmemesi gerektiğini savunurdum. Gözün yanılma payına hürmet edilmesini savunurdum. Şimdi VAR geldi, goller ‘milimlik ofsayt’larla iptal ediliyor. Ve taraftarlar şimdi de buna isyan ediyor. VAR, CAR, HAR... Tüm bunlardan önce insanların
birbirine güvenmesi lazım...

DERBi SEZON FiNALi OLUR

Yazının Devamını Oku

Başarının sırrı 'ağa primi'

23 Kasım 2018
Ülkemizde futbolcu milletini en çok motive eden prim, başkanın soyunma odasına inip “Bu maçı alın size helalinden 10’ar bin lira” dediği prim, yani ağa primi...

Futbolda başarı için altyapıdan kurumsallaşma ve düzgün bir ekonomiye kadar, bir çok kriter sayıyoruz. Ama futbol öyle bir oyun ki, aslında normal şirketler için geçerli olan bir çok doğru hareket, bu oyunda hiçbir işe yaramayabiliyor.

Bakın Ali Koç, uzun vadeli bir planlama için Phillip Cocu ile yola çıktı ancak yolu yarılamadan ayrılmak zorunda kaldılar. Hiç hesapta olmayan Erwin Koeman ile ise işler şimdilik yoluna girmiş görünüyor. Belki Koeman da, Stefan Zweig’in tayin ettiği ‘yıldızının parladığı an’a Fenerbahçe’de denk gelecek.

İthaki Yayınları’ndan çıkan ‘Rakamların Oyunu’ kitabının tezine göre futbolda başarılı olmanın yüzde 50’si iyi bir takım, teknik direktör, doğru oyun, yönetim vs. ise yüzde 50’si de şansa bağlı! Kitap bunu atılan goller üzerinden iddia ediyor ama saha dışında da tesadüflerin önemli bir yeri olduğunu görüyoruz.

Futbolda aslında ‘sürekli doğru’ yoktur. Başarı için belli bir dönem için geçerli olan doğrular vardır. Bu nedenle kendinizi sürekli yenilemek zorundasınız. İki sene üst üste şampiyon olan Beşiktaş’ı yere göğe sığdıramazken, bugün aynı ekibin yanlışlarını tartışıyoruz. Şurası muhakkak ki, futbolda en önemli eşik, zirvedeyken attığınız veya atmadığınız kararlarla yapıyorsunuz. Başarıyı elde ederken, kendinizi sert bir eleştiriden geçirmek zorundasınız. “Biz şampiyon olduk ama aslında çok doğru işler yaptığımız söylenemez” diyorsanız, kupaya rağmen değişim düğmesine basmalısınız. Bunun tersi de geçerli. Bazen ikincilik veya üçüncülükler, uzun süreli şampiyonlukların müjdecisidir.

YABANCILAR DA ‘EN BÜYÜK BAŞKAN BİZİM BAŞKAN’ DİYOR!

Özellikle Türkiye’de futbolda başarıya dair öne sürülen tüm önermeler, gerçeklerle kıyaslandığında anlamsız kalabiliyor. Türkiye’de başarının en önemli anahtarlarından biri ‘prim’dir! Bunu fiilen işin içinde olan insanlardan bizatihi duyduğum için söylüyorum.

Son yıllarda kulüpler prim sistemini değiştirdi. Artık ‘puan başı’na prim veriliyor. Ve bu primler de sezon sonunda hesaplara yatırılıyor. Ancak bunun oyuncuların haftalık performanslarına çok fazla olumlu etkisi yok. Futbolcu milletini en çok motive eden prim, başkanın soyunma odasına inip “Bu maçı alın, size helalinden 10’ar bin lira” dediği primler. Bu para onlar için ‘çerez’ olsa da büyük bir haz veriyor ve maça daha iyi motive oluyorlar.

O primi maçtan sonra gidip bir günde alışveriş merkezinde harcamaktan çocuksu bir keyif alıyorlar. Buna ‘paracı’ olmaktan ziyade ‘iddialaşma’yı sevmek diyebiliriz. Ben bu tür primlere ‘ağa primi’ diyorum. Ülkemize gelen yabancı futbolcular da başlangıçta şaştıkları bu primin tadına vardıktan sonra “En büyük başkan bizim başkan” tezahüratına katılıyor... Medyadaki haberlere göre Beşiktaş yönetimi önümüzdeki 3 maç için özel prim verecekmiş. Bakalım, sonuçlar nasıl olacak?

Yazının Devamını Oku

Önce karar ver Türkiye

21 Kasım 2018
TÜRKİYE'nin temel sorunu sistem ve planlama.

Eğitimde de, sağlıkta da futbolda da sıkıntı aynı. Sürekli değişen sistemlerin yarattığı istikrarsızlık. A Milli Takım'ın esas sorunu teknik direktör değil. Mesele önceliklerimizin ne olduğudur? Yabancı kontenjanında kulüpler mi gözetilecek, Milli Takım mı? Önce bunda anlaşalım. Bakın, yarın yerli ağırlıklı bir kontenjana geçilse ama kulüpler Avrupa'da tökezlese, yine şikâyet edeceğiz.

Gelelim bugünlere: Lucescu, Uluslar Ligi'ni bir hazırlık aşaması gibi kullandı. Oluşturduğu takım bir nevi 'Milli Takım Akademisi' havası veriyor. Motivasyonla değil, taktiksel disiplinle oynayabilecek bir ekip. Sabredersek gerçek test yeni yıldaki Euro 2020 elemeleri olacak. Şu konuda da karar verelim: Biz 'adam gibi adam'lardan mı, yoksa bu çocuklar gibi futbolculardan oluşan bir Milli Takım mı istiyoruz?

Maça gelince... Üç pasta hızlıca kalemize akan Ukrayna karşısında ilk devre ağırlıkla savunmada kaldık. Ofansif bölgede çok zayıf kaldık. Kaleyi bulan bir şutumuz dahi olmadı. Oğuzhan'ın durumu malum ama Cengiz Ünder'in de milli performansı tatminkâr değil.

TOPÇU DEĞiL, ÇiMCi ALIN!

DÜNKÜ maçta iki takımın da top kayıpları bir hayli fazlaydı. Özellikle bizim takımımızın pas başarı oranı da düşüktü. Bunun temel nedeni Antalya Stadı'nın zemini. Futbol turizminin başkentliğine oynayan Antalya kendini böyle bir zeminle mi tanıtıyor dünyaya?

İyi futbol için iyi topçudan önce sanırım iyi çimci lazım bu ülkeye! 

DiSiPLiNE OLMUŞ 'MOR COŞKUSU' LAZIM

İKİNCİ

Yazının Devamını Oku

Güneş'in arzusu da adaleti de kayboldu

16 Kasım 2018
Kenan Başaran yazdı.

na Rıza Çalımbay’ı özetleyen bir cümle kur derseniz şu olur: “Basit goller yedik...” Çalışkanlığıyla futbolculuğunda ‘Atom Karınca’ lakabını alan Rıza hoca, teknik direktörlüğünde de çok çalışmasına rağmen ‘basit goller’e bir türlü mani olamadı.

Son zamanlarda Şenol Güneş de kaybedilen puanları açıklarken, Çalımbay gibi bir ezber oluşturmaya başladı: “O golü atsaydık, eleştirmeyecektiniz...” Sivas yenilgisi sonrası “Radikal bir değişim yapacak mısınız” diye sorduğum soruya çok uzun bir cevap verse de aslında cevap vermedi. Verdiği
cevap, kabaca kaybettikleri maçları aslında kazanabilecekleri maçlar olduğuydu... Benim için Güneş’e dair bu sezon oluşan en büyük kuşku işte bu kaybedilen maçları açıklama biçimi. “O gol olsaydı...” Buna karşın verilecek cevap da; “Ama olmadı.” Güneş, geçen sezondan beri birikerek oluşan sorunları
da görmezden gelerek, “Şimdi kalkıp ‘Negredo niye gitti’yi mi konuşacağız” diyor. Elbette... Negredo mevzusu bu sezonun özetidir. Çünkü bu takımın bugün en büyük sorunu gol. Ve ‘vurduğu gol olan’ bir golcünün alınamaması Negredo satışının doğru zamanda yapılamamasından kaynaklandı. Diğer yandan Güneş’e kulak verip bugün sahada olan takıma bakalım.

1 - Vida-Pepe ikilisi, şöhretlerine karşın savunmanın kalitesini yükseltmedi. Tosic-Marcelo mumla aranıyor.

2 - Oğuzhan dökülüyor, kabul. Peki Babel, Atiba, Love, Larin, Lens, Caner? Bu oyuncular da dökülmüyor mu?

3- Yedek kulübesinden yapılan müdahalelerle bu sezon kaç puan alındı? Güneş’in ilk iki sezondaki skoru korumak için Necip’i sahaya sürdüğü veya gol atmak için Töre’yi, Kerim’i soktuğu o basit ama sonuç alan dokunuşlarını görüyor musunuz?

4 - Rakip analizleri iyi yapılıyor mu? Geçen sezon sadece Şampiyonlar Ligi rakipleri analiz ediliyordu. Bu sezonsa Başakşehir ve Genk maçına çalışıldığı anlaşılıyor.

Yazının Devamını Oku

Fenerbahçe Beşiktaş'ı geçer

12 Kasım 2018
Ülkeyi gençlere emanet eden Mustafa Kemal Atatürk’ün anıldığı haftada Şenol Güneş de nihayet gençlere güven duydu.

Genk maçında Dorukhan’ı, dün de Güven’i ilk 11’de ilk kez oynattı. Daha cesur davranıp Genk maçında takım savunmasını yükselten Dorukhan’ı da ilk 11 başlatabilirdi. Altınordu ile oynanan hazırlık maçında Güven’deki coşkuyu ve oyun zekâsını, izleyen herkes görmüştü. Dün onun için harika bir başlangıç oldu. Sadece attığı gol değil, sürekli arayışta olması ve kendini saklamayıp pas bağlantılarına girmesi de kayda değerdi. Elbette, yürüyeceği çok yol var.

19'luk Güven, daha attığı golün sevincini bitirememişken Beşiktaş gol yedi. Olabilir, lakin aynı golü daha kaç kez yiyecek bu takım? Karius gidiyor, Tolga geliyor ama yenilen gol değişmiyor. Karius sakatlandığı için mi ilk 11’de yoktu, yoksa ilk 11’de olmadığını anladığı için mi sakatlandı? Bunu bilemiyoruz. Kalede istikrar şart. Kalecisi sık sık değişen bir takımın başarı şansı düşüktür. Güneş, ne yaparsa yapsın, kalecide sabit kalmalı. Tolga Zengin, ağzıyla kuş tutsa bile işi zor.

1-1’den sonra Güven’in şutu dışında Beşiktaş’ın Sivas kalesini yokladığı doğru düzgün pozisyonu yok. Ayağı top yapan çok sayıda isim sahada olsa da ataklar bir türlü sonuçlandırılamadı. Güneş, Oğuzhan’ı kazanmak istiyor ama o pek istemiyor. Bu çocuğun bir sırrı mı var, anlayamıyorum. Ayağı en düzgün adam pas hatasıyla 2. golü yedirdi. Ve taraftarla arasında bir yara daha açıldı. Yazık!

YAS DEĞİL, ANLAMAK
10 KAsıM’da gerek kulüpler gerekse bir çok sporcu, Mustafa Kemal Atatürk’e dair çok güzel paylaşımlarda bulundular. Verilen mesajların da yastan ziyade, onu anlamaya yönelik olması da çok mühim. Finali de dün Beşiktaş, Vodafone Park’ta yaptı skorborda yansıttığı bu görüntüyle gerçekleştirdi. Evet,esas olan onun fikirlerini yaşatmaktır.

BEŞiKTAŞ TOPTAN DÖKÜLÜYOR
Güneş'in iflas eden Oğuzhan’ı oyunda tutması mümkün değildi. Pek iyi olmayan Atiba’yı çıkarması da doğruydu. Fakat, takımın (tribünün de) kimyası öyle bozulmuştu ki, hiçbir pansuman tutmadı. VAR’ın Sivas’ın 3. golünü iptal etmesi Beşiktaş’ı biraz gayrete getirse de sonrasında yine VAR ile iptal edilen penaltısı da aynı şekilde modunu düşürdü.

Başakşehir ve Genk maçında verilen dirilme emareleri dün skor 1-1 olduktan sonra yalan oldu. Sadece Oğuzhan mı dökülüyor? Hayır. Beşiktaş hocasıyla, taraftarıyla ve yönetimiyle toptan dökülüyor. Bir takımın kaptanı yuhalanıyorsa, yönetimi protesto ediliyorsa ve takımı da iki maç üst üste aynı performansı ortaya koyamıyorsa gayrı düzen bozulmuştur orada. Böyle giderse F.Bahçe bile gelir Beşiktaş’ı geçer. Radikal bir değişim şart!

Yazının Devamını Oku

Bir Gomez'i olsa, 3-1 kazanmıştı

9 Kasım 2018
Uzun bir aradan sonra maçın nasıl oynanması gerektiğine Beşiktaş karar verdi. Kendi karakterinden ziyade rakibin oyun karakterini düşünen bir planla çıktı.

Şenol Güneş’e “Topu rakibe ver, geride kalabalık dur ve hızlı geçişle gol ara” planını yaptıran elbette İstanbul’da 4-2 kaybedilen maçtı. Dünkü maçın ilk devresine bakınca, “İstanbul’da fırtına gibi esen o Genk nerede” diyen çok kişi olmuştur. Genk esemedi çünkü Beşiktaş, kendi alanı kadar, kanatları da boş bırakmadı. Hücuma çıkarken de topu daha verimli kullanan Kartal, atağı sonlandıramayacağını anladığındaysa topu geriye oynadı. Güneş’in Genk stratejisi bir yerde Başakşehir’in kendisine karşı kullandığı stratejinin bir benzeriydi. Siyah beyazlılar öne geçince, topla ilişkisini de biraz daha artırdı.

DORUKHAN TERCİHİ

Güneş’in Dorukhan gibi bir taze kana ilk 11’de yer vermesini alkışlıyorum. ‘Şanslı çocuk’ Lens de ilk 11 başladı ama şanssız şekilde 12’de sakatlanıp çıktı. Yerine giren Pektemek, Quaresma’ya gol asisti yaparken, kendisi de penaltı gibi bir pozisyonu harcadı. Ama Pektemek’in santral görevini fena yapmadığını düşünüyorum.

Güneş, taraftarın topun ağzına koyduğu Oğuzhan’ı da kanat germeye devam ediyor. Eski çizgisinden hâlâ çok uzak olsa da dün golde atak başlatıcı olurken, Pektemek’i de golle burun buruna getiren isimdi. 2. devre Genk, ihtirasını artırdı ama pozisyon bulamıyordu. Aksine 2. gole yaklaşan Beşiktaş’tı. Özellikle Babel’in kafa vuruşu, maçı Beşiktaş adına tescilleyebilirdi. Tartıya konulduğunda net pozisyon üstünlüğü Beşiktaş’ındı ki Genk, golü uzaktan bir şutla buldu.

Beşiktaş’ın bu sezon neden istikarsız olduğunun fotoğrafıdır bu: Güneş, sırayla denediği ama iki hafta üst üste verim alamadığı 3 golcüsünü de dün kulübede oturtarak maça başladı. Sanırsın ‘Millet Kıraathanesi’! Üçünün de şu fotoğrafa birlikte bakıp utanması ve “Yahu bari birimiz ilk 11’de başlayacak vaziyette olsaydı” demesi lazım.

'KIRAATHANE GİBİ'

Beşiktaş’ın bu sezon neden istikrarsız olduğunun fotoğrafıdır bu: Güneş, sırayla denediği ama iki hafta üst üste verim alamadığı 3 golcüsünü de dün kulübede oturtarak maça başladı. Sanırsın kulübe, kıraathane! Üçünün de şu fotoğrafa birlikte bakıp utanması ve “Bari birimiz ilk 11’de başlayacak vaziyette olsaydı” demesi lazım. Bari kulübede kitap filan okuyun!

Yazının Devamını Oku

Haftalık golcüyle nereye kadar?

4 Kasım 2018
Şenol Güneş, yaratıcılık yerine 'direnci' tercih ederek başladı maça zira kadro yapısı bu tabloyu işaret ediyordu. İki defansif orta saha oyuncusu ve çift forvetle pres koymak istedi ancak topu iyi dolaştıran Başakşehir'e karşı bunu en fazla 10 dakika yapabilirsiniz.

Sahadaki en yaratıcı isimler biri Babel, diğeri Lens... Birinin kuvveti eskisi gibi değil, diğerinin duygusu hiç yok. Lens bizim ligimiz için aşırı 'cool'. Bem öyle diyorum da siz ona gamsız deyin gitsin... Güneş ilk devre defalarca fırçalasa da ikinci devreye de onunla başladı. Maç içinde dahi çok dalgalı bir performans ortaya koyan Love için ne demek lazım bilmiyorum. Bu kadar top ezen bir golcüyle nereye kadar?

Dün sahada olan bazı Beşiktaşlılar 'en iyiler' olduğu için değil, Tolgay ve Oğuzhan döküldüğü, Ljajic ve Güven tercihe edilmediği yer alıyordu.

Göz nizamı geçerli olsa Başakşehir daha maçın başında öne geçecekti ama Riva'daki VAR hakemi milimlerle ölçülebilecek bir ofsayt bayrağı kaldırdı. Topu Beşiktaş'a bırakan ev sahibi "Bırakın oynasınlar, bırakın oyalansınlar" diyordu Güneş'in ekibine adeta.

Ve Avcı'nın talebeleri bir duran topta, evrensel çaptaki 'Pepe-Vida-Atiba' savunmasına çok ucuz bir gol attı.

Bu sene ağırlıkla '1 gol'e bağlayarak puanları toplayan Başakşehir'e karşı maçı çevirmek çok zordu. Avcı'nın ekibi düne kadar son 12 puanı sadec 3 gol atarak toplamıştı. Hasılı Başakşehir'e karşı geri düşmek sizi ancak beraberliği kurtarmaya teşvik edebilirdi.

Kendi oyuncusunda kenardaki top toplayıcı çocuklara kadar herkese bağırıp çağıran Güneş'in ne gibi taktiksel reçeteleri vardı acaba?

Kazandığı Rize maçından belliydi

Hava toplarına hakim Başakşehir karşısında Güneş, ikinci devreye de Lens ile başlayıp bir 15 dakika daha tahammül etti. Zaten sakatlandığı için 25'te Adriano çıkınca akıllı oyun oranı düşen Beşiktaş'ta Ljajic ve her şeye rağmen Tolgay'ın erken düşünülmemesi düşündürücüydü.

Yazının Devamını Oku

ÇARŞI, KADİR İNANIR MI, AHMET MEKİN Mİ OLACAK?

2 Kasım 2018
Selvi Boylum Al Yazmalım filminde Ahmet Kadir İnanır aşkı, Ahmet Mekin sevdayı temsil ediyordu. Şenol Güneş de “Aşk biter, sevda sürer” demişti. Şimdi taraftarın seçim yapması gerek.

Fikret Orman şokta! Çünkü Genk maçında taraftar kendisini protesto etti. Tribünler “Yönetim bu takım senin eserin” diye bağırdı. Bu tepkiyi sadece Genk maçına bağlayamazsınız.

1. Geçen sezon şampiyonluğun kaybedildiği G.Saray derbisinden bu yana oluşan birikim.
2. Yaz transfer dönemindeki planlama hataları.
3. Başarılı dönemde oluşan kibirli dil.

Güneş’in de kadro yönetimine dair hataları oldu. Net bir golcü alınacağını varsayarak, eldeki golcülerini kamuoyu önünde eleştirdi.

1. Negredo’ya önce “Bizimle değilsin” sonra “Kurtarıcımızsın” denildi. İspanyol, form tutmuşken satıldı.
2. Negredo’ya güvenirken Pektemek ve Love küstürüldü.

Negredo gidince Larin’e bel bağlandı. Ancak Kanadalı, oynadıkça geriledi; hemşerisi Atiba’nın aksine... Dön dolaş Love ve Pektemek...

Yazının Devamını Oku