Fatma Yiğitoğlu

Vücuttaki yağ yakımını arttırmak için neler yapılabilir?

18 Nisan 2019
Vücuttaki yağ yakımını arttırmak için neler yapılmalı? Yağ yakım hızını arttıran besinler nelerdir? Spor yapmadan tek başına yağ yakan tarifler var mıdır? Su içmenin diyet üzerinde etkisi nedir? Su içimini kolaylaştıran yöntemler nelerdir? Uzman Diyetisyen Fatma Yiğitoğlu, vücuttaki yağ yakımını arttırmanın yollarını anlatıyor.

                     

Yazının Devamını Oku

Vücuttaki ödemi azaltmak için yapılması gerekenler nelerdir?

19 Mart 2019
Vücuttaki ödemi azaltmak için neler yapılmalı? Uzman Diyetisyen Fatma Yiğitoğlu, vücutta bulunan ödemi azaltmanın yollarını anlatıyor.

                      

Yazının Devamını Oku

Çocuklar için evde yapabileceğimiz sağlıklı atıştırmalıklar!

22 Şubat 2019
Kış aylarında bağışıklık sistemi zayıflayan çocukların, abur cubur istekleri de bununla birleşince vücut direnci iyice düşüyor. Sağlıksız abur cubur yiyeceklerden çocukları uzak tutabilmek mümkün mü? Çocuklarımız için evde yapabileceğimiz sağlıklı atıştırmalıklar nelerdir? Çocukların abur cubur isteklerini bastırabilecek atıştırmalık tariflerini ve sorularımızın yanıtlarını Uzman Diyetisyen Fatma Yiğitoğlu'ndan aldık.
Yazının Devamını Oku

Ekmek yiyelim mi yemeyelim mi?

21 Şubat 2019
Geleneksel sofralarımızın enerji kaynağı olan ekmek, gündemde olan besinlerden biridir. Ekmek tüketip tüketmeme konusunda ciddi bir bilgi karmaşası bulunmaktadır. Bu konuyla ilgili birçok soruyla da her gün karşılaşmaktayım. Ekmeği yemeyelim mi? Ekmek yersem, zehir mi yemiş olacağım? Ama burada sorulması gereken soru, bu değildir. Asıl soru ‘Hangi ekmeği tüketmeliyim’ sorusu olmalıdır. Yani; doğru tahılı seçip, doğru ekmeği yemeliyiz.

BEYAZ EKMEĞİN BESLEYİCİ DEĞERİ ÇOK AZ         

Beyaz undan yapılan ekmek, rafine edilmiş undan yapılmış ekmektir. Glisemik indeksi yüksek olan bu rafine unun besleyici değerleri çok azdır. Çünkü beyaz unu elde etmek için tahılın kepeğini ve özünü yani ruşeym kısmını çıkartılıyor. Kepek yani kabuk kısmı besinsel lifler ve fitosterollerden zengin olan tabaka çıkartılıyor. Ruşeym yani özü ise asıl besinsel gücü oluşturan kısımdır. B ve E vitamini açısından zengin tohum özüdür. Beyaz undan yapılmış ekmeği tüketirseniz, kepek ve ruşeymini kaybetmiş sadece nişasta ve gluten kısmı tüketmiş olursunuz. 

TAM TAHILLI EKMEĞİN BESLEYİCİ DEĞERİ ÇOK YÜKSEK

Tam tahıllı un ise, tahılın kepeği ve ruşeymi içinde kalacak şekilde öğütülür. Böylece tam tahıllı un besleyici değeri çok daha yüksek ve lezzetli olur. Kepek kısmı, besinler lifler ve fitosteroller açısından zengin tabakadır. Ruşeym yani tohumun özü protein, yağ, vitamin ve minerallerce zengin depodur. Tam tahıllı un, beyaz undan yaklaşık 3 kat kadar daha fazla vitamin ve mineral içerir. Tahılın aroma ve tat kısımları kepek kısmında olduğu için beyaz undan daha lezzetlidir.

NE KADAR SAĞLIKLI DA OLSA FAZLASI KİLO YAPIYOR

Ekmek tüketimi konusunda önemli bir kısım ise tam tahıllı undan yapılan ekmek de olsa ekmeğin porsiyon miktarıdır. Ne kadar sağlıklı undan yapılmış ekmek de olsa fazla tüketmekten kaçınmalısınız. Herkese göre değişen günlük ekmek tüketim miktarı vardır. Fazlasını tüketmek kilo almanıza neden olur. Bu yüzden günlük ekmek porsiyon miktarınız kadar tüketin. Ayrıca sadece ekmek porsiyon miktarını kontrol etmek yetmez. Börek, kurabiye, lahmacun, kepekli makarna gibi diğer ekmek türevi olan besinlerinde porsiyonunu kontrol etmelisiniz. Ekmeği az yer ama yerine ekmek türevlerini çok yerseniz yine sağlıklı miktarı aşmış olursunuz.

[fotogaleri=2142,2231,3863]

SAĞLIK AÇISINDAN TAM TAHILLI UNUN FAYDALARI 

- Glisemik indeksi düşüktür.- Kan şekerini hızla yükseltmez ve kan şekeri üzerinde dengeleyicidir.- Uzun süre tok tutar ve hızlı acıkmazsınız.- Kolesterolü düşürmede yardımcıdır.- İçerdiği posa sayesinde kabızlığın ilacıdır.- Kalın barsak kanserlerine karşı koruyucudur.

Tam tahıllı un veya siyez unlu ekmekler seçin. Bu ekmekler ekşi maya ile yapılmış olursa daha da sağlıklı olacaktır. Sonuç olarak, sağlıklı undan yapılmış ekmeğinizden vazgeçmeyin ve doğru miktarlarda tüketin.

Beyaz undan yapılan ekmek, rafine edilmiş undan yapılmış ekmektir. Glisemik indeksi yüksek olan bu rafine unun besleyici değerleri çok azdır. Çünkü beyaz unu elde etmek için tahılın kepeğini ve özünü yani ruşeym kısmını çıkartılıyor. Kepek yani kabuk kısmı besinsel lifler ve fitosterollerden zengin olan tabaka çıkartılıyor. Ruşeym yani özü ise asıl besinsel gücü oluşturan kısımdır. B ve E vitamini açısından zengin tohum özüdür. Beyaz undan yapılmış ekmeği tüketirseniz, kepek ve ruşeymini kaybetmiş sadece nişasta ve gluten kısmı tüketmiş olursunuz. 

Tam tahıllı un ise, tahılın kepeği ve ruşeymi içinde kalacak şekilde öğütülür. Böylece tam tahıllı un besleyici değeri çok daha yüksek ve lezzetli olur. Kepek kısmı, besinler lifler ve fitosteroller açısından zengin tabakadır. Ruşeym yani tohumun özü protein, yağ, vitamin ve minerallerce zengin depodur. Tam tahıllı un, beyaz undan yaklaşık 3 kat kadar daha fazla vitamin ve mineral içerir. Tahılın aroma ve tat kısımları kepek kısmında olduğu için beyaz undan daha lezzetlidir.

Ekmek tüketimi konusunda önemli bir kısım ise tam tahıllı undan yapılan ekmek de olsa ekmeğin porsiyon miktarıdır. Ne kadar sağlıklı undan yapılmış ekmek de olsa fazla tüketmekten kaçınmalısınız. Herkese göre değişen günlük ekmek tüketim miktarı vardır. Fazlasını tüketmek kilo almanıza neden olur. Bu yüzden günlük ekmek porsiyon miktarınız kadar tüketin. Ayrıca sadece ekmek porsiyon miktarını kontrol etmek yetmez. Börek, kurabiye, lahmacun, kepekli makarna gibi diğer ekmek türevi olan besinlerinde porsiyonunu kontrol etmelisiniz. Ekmeği az yer ama yerine ekmek türevlerini çok yerseniz yine sağlıklı miktarı aşmış olursunuz.

[fotogaleri=2142,2231,3863]

- Glisemik indeksi düşüktür.
- Kan şekerini hızla yükseltmez ve kan şekeri üzerinde dengeleyicidir.

Yazının Devamını Oku

Emziren annelere özel 15 beslenme önerisi

29 Ocak 2019
Bebeğin gelişimi ve bağışıklık sistemi için emzirme döneminde beslenme çok önemlidir. Emzirme dönemi, hem anne hem bebek için yeterli ve dengeli olarak yiyeceklerin alınması gereken bir dönemdir.

Emzirme dönemde asıl amaç, sütün verimliliğini ve kalitesini düşürmeden beslenme düzeninin oluşturulmasıdır. Ayrıca emzirmenin güzel bir tarafı da bebeğiniz için verimli süt üretirken kilo kaybı da sağlanır. Çünkü süt üretimi için vücut enerji harcar. Sağlıklı bir anne kilosuna göre ayda 1-3 kilo kadar zayıflayabilir. Şunu da bilmeniz gerekiyor, emzirme döneminde iki kişilik beslenmenize gerek yoktur. Ama bir yandan da yetersiz beslenerek zayıflamak da doğru değildir. İşte emziren annelerin bilmesi gerekenler…

1- Emzirme dönemi yoğun ve karışık geçtiği için anneler hep öğün atlar ama süt kalitesi ve verimliliği için en önemli şey öğünleri düzenli yapmaktır.

2- Demir eksikliği kadınlarda sık görülen problemlerden biridir. Bu yüzden kahvaltıda çay içmeyin. C vitamininin demir emilimini artırdığını unutmayın. Kahvaltıda bir adet mandalina veya ½ orta boy portakal tüketirseniz demirin emilimini artırırsınız. Demir kaynakları olan kırmızı et, kuru üzüm ve pekmez tüketimini aksatmayın.

3- Kalsiyum kaynakları olan süt ve süt ürünlerini, kadınlarda sık görülen kemik erimesini önlemek için mutlaka günde 4 porsiyon tüketin. Eğer inek sütü sizde gaz problemi yaparsa keçi sütü tüketebilirsiniz. Ayrıca kefir de içebilirsiniz.

4- Folik asit hem gebelik hem emzirme döneminde önemlidir. Yeşil yapraklı sebzeleri tüketmeye özen gösterin. Günde en az 1 kere yeşil salata tüketin.

5- Omega 3 doymamış yağ asidi tüketimi bebek ve anne için önemlidir. Balık tüketirken güvenilir ve taze olmasına dikkat edin. Haftada 2 gün balık tüketmeye özen gösterin.

6- Süt artırıcı komposto ve hoşafları şekersiz yapın. Taze ve kuru meyvelerin kendi doğal şekeri yeterlidir.

7- Haftada 1-2 gün tatlı tüketmek isterseniz sütlü tatlıları tercih edin.

Yazının Devamını Oku

Bu besinler ödem attırıyor

11 Ocak 2019
Zayıflama sürecinde en sık karşılaştığınız problemlerden biri, ödemdir. Tartıya çıktığınızda beklediğiniz rakamı görmeyi hayal ederken, maalesef bunu ödem engeller. Kadınların daha sık yaşadığı ödem, kilo kaybınızı görmeyi engellerken hatta kilo aldığınızı bile görebilirsiniz. Özellikle doğum kilolarını verme sürecinde bu durum hayli moralinizi bozabilir.

ÖDEM NEDİR?

Ödem, vücutta cilt altında sıvı birikimidir. Genellikle el, ayak bileği etrafı, bacaklarda ve karın bölgesinde oluşur. Ödemi günlük hayatınızda daha az yaşamak istiyorsanız şunlara dikkat etmeniz gerekir:

    Günlük tuz tüketiminizi azaltın.Tuz yerine yemeklerinizi baharatlarla güzelleştirin.Biraz hareketlenmeniz lazım. Gün içerisinde çok oturuyorsanız mutlaka saat başı kalkıp 2-3 dakika hareket edin.Günlük su tüketiminize dikkat edin. Her gün en az 1,5 litre su içinKahve ve çayı çok tüketiyorsanız, azaltın.Alkollü ve gazlı içecekleri azaltın.Haftada toplam 150 dakika yürüyüş yapın.

ÖDEM ATTIRAN BESİNLER

Ananas: Antioksidanlar, enzimler, mineraller, vitaminler açısından zengindir İçeriğinde bulunan bromelain enzimi sayesinde yağ yakımını destekleyerek kilo vermeye yardımcıdır. Ayrıca bölgesel ödemi de engelliyor. Bu etkileri sayesinde selülit oluşumunu önleyen mucizevi besinler arasında yer alıyor.

Yeşil çay: Bitki çayları içinde yeri ayrı olan yeşil çay ödem atmada, zayıflamada etkilidir. İçeriğindeki kateşin ile yağ yakımını hızlandırıyor. Ama aşırı içmeyin. Çünkü çarpıntı yapar.

Zencefil: Yağ yakımı için önemlidir. Ayrıca kanın pıhtılaşmasını azaltan fonksiyonu sayesinde dolaşımı rahatlatıyor. Antiseptik özelliği ile kandaki iltihabı temizleyen zencefil, iyi bir antioksidandır. Zencefil hem ödem atmanıza yardımcı olur hem de vücut direncinizi artırır.

Tarçın: Tadı, kokusu ve rengi ile favori baharatlardan biri olan tarçın çok sayıda antioksidan içerir. Potasyum deposu tarçının kabuk veya toz halinde tatlı tadı sayesinde, çok sayıda içeceğe karıştırabiliriz.

Rezene: Pek çok vitamin ve mineral içeren bu şifalı bitkide başta sodyum, kalsiyum, potasyum, magnezyum ve fosfor gibi faydalı minerallerin dışında bolca A ve C vitamini bulunur. Şifa amacıyla rezenenin yaprakları ile çay yapılırken tohumları ve kökü gaz giderici olarak kullanılmaktadır.Şimdi bu bitkileri doğru şekilde kaynatıp veya bazılarını da demlemeniz gerekiyor.

Tavsiye ettiğim ödem atıcı suyu şöyle hazırlanacaksınız:

Malzemeler:

    Ananas (1/2 ananas kabuğu),Zencefil (1-2 adet fındık büyüklüğünde)Yeşil çay (3 poşet veya 1 yemek kaşığı yeşil çay),Kabuk Tarçın (3 adet),Rezene tohumu (1 tatlı kaşığı kadar)Limon (½ orta boy limon suyu)

Hazırlanışı:

    1 litre kaynar suyun içine ananas kabuğu, zencefil, yeşil çay, tarçın, limon suyunu yaklaşık 10 dakika kaynatın.15-20 dakika kadar demleyin.Demlenme sırasında rezeneyi, bitki çayı demleme süzgecinde son 5 dakikada ekleyin.Afiyetle, mis gibi tarçın kokan ödem atıcı suyunuzu 1 gün içinde içiniz.Ayrıca tüm gün boyunca 1,5 litre suyu da içmelisiniz. 2 gün üstü üste uygulayabilirsiniz.Daha sonraki günlerde günlük 1,5-2 litre su tüketimine ve sağlıklı beslenme kurallarına uymanız gerekir. Doğru beslenme ve fiziksel aktiviteyi yaşam tarzınız haline getirmeniz gerekir.

Ödem, vücutta cilt altında sıvı birikimidir. Genellikle el, ayak bileği etrafı, bacaklarda ve karın bölgesinde oluşur. Ödemi günlük hayatınızda daha az yaşamak istiyorsanız şunlara dikkat etmeniz gerekir:

Ananas: Antioksidanlar, enzimler, mineraller, vitaminler açısından zengindir İçeriğinde bulunan bromelain enzimi sayesinde yağ yakımını destekleyerek kilo vermeye yardımcıdır. Ayrıca bölgesel ödemi de engelliyor. Bu etkileri sayesinde selülit oluşumunu önleyen mucizevi besinler arasında yer alıyor.

Yeşil çay: Bitki çayları içinde yeri ayrı olan yeşil çay ödem atmada, zayıflamada etkilidir. İçeriğindeki kateşin ile yağ yakımını hızlandırıyor. Ama aşırı içmeyin. Çünkü çarpıntı yapar.

Zencefil: Yağ yakımı için önemlidir. Ayrıca kanın pıhtılaşmasını azaltan fonksiyonu sayesinde dolaşımı rahatlatıyor. Antiseptik özelliği ile kandaki iltihabı temizleyen zencefil, iyi bir antioksidandır. Zencefil hem ödem atmanıza yardımcı olur hem de vücut direncinizi artırır.

Tarçın: Tadı, kokusu ve rengi ile favori baharatlardan biri olan tarçın çok sayıda antioksidan içerir. Potasyum deposu tarçının kabuk veya toz halinde tatlı tadı sayesinde, çok sayıda içeceğe karıştırabiliriz.

Rezene: Pek çok vitamin ve mineral içeren bu şifalı bitkide başta sodyum, kalsiyum, potasyum, magnezyum ve fosfor gibi faydalı minerallerin dışında bolca A ve C vitamini bulunur. Şifa amacıyla rezenenin yaprakları ile çay yapılırken tohumları ve kökü gaz giderici olarak kullanılmaktadır.

Yazının Devamını Oku

Düşük kalorili diyetler oburluk yapıyor!

19 Aralık 2018
Kadınların daha çok tercih ettiği, negatif sonuçları olan popüler diyetlere hızlı zayıflamak için sık başvurulur. Popüler diyetler, sağlığı düzeltmek yerine özellikle fiziksel görünüm için daha çok tercih edilir.

3 HAFTADAN FAZLA UYGULANIRSA İŞTAHI ARTIRIYOR

Popüler diyetlerin sayısı giderek artmakta ama maalesef uygulayanların sayısı da artmaktadır. Popüler diyetlerden biri olan düşük kalorili diyetlerin negatif sonuçları kısa sürede vücudunuza yansır. Bilimsel çalışmalarda düşük veya çok düşük kalori diyetlerin 3 haftadan fazla yapılması, vücutta stres düzeyinin artırarak, strese bağlı kortizon seviyesini de artırdığı görülmüştür. Stres ve kortizon kısır döngü şeklinde birbirlerini daha da tetikliyor. Kortizon ve stres birlikte artarsa, karşınıza vücutta daha negatif bir sonuçlar veren tablo çıkıyor. Çünkü uzun süreli, düşük kalorili diyet yaparken artan kortizon, iştahı da artıyor. Bu da yetmiyor kortizon ağırlık artışına da neden oluyor. Bu kısır döngüde kilo verememek veya kilonun belli yerlerde durması ise üzücü sonuçlara yani psikolojik problemlere de neden oluyor.

YAŞAM KALİTESİ DÜŞÜYOR    

Düşük kalorili diyet yapmak için tek tip beslenilmesi veya belli besinlerden başka besin tüketilmemesi gerekir. Bu durumda vücut gerekli olan besin öğelerini yeterli düzeyde alamaz ve vitamin mineral eksikliği görülür. Saçlarda dökülme, halsizlik, dikkat eksikliği, kansızlık gibi birçok istemediğimiz durumlara neden olur. Hem vücudunuz vitaminsiz hem de yaşam kalitesini düşürenler etmenler ortaya çıkar.

METABOLİZMA HIZINI GİDEREK YAVAŞLATIYOR

Tabii ki metabolizma hızımız da aynı yerde kalmıyor. Düşük kalorili diyetlerde metabolizma hızınız giderek azalıyor. Hızlı kilo kayıpları, çoğunlukla hızlı kilo almak ile sonuçlanıyor. Bu tür diyetlere başvuran kişilerde kilo ver-al durumları fazladır. Her kilo verip tekrar aldığınızda metabolizmanız giderek daha da azalacaktır. Bilimsel çalışmalarda metabolizma hızının yaklaşık %20-50 oranında azaldığı görülmüştür.Halbuki, bu tür durumlar yerine stresini artırmayan, kortizonu devreye sokmayan, yüzünüz de solukluk oluşturmayan, performansınızı düşürmeyen ve psikolojinizi bozmayan sağlıklı diyetleri tercih edin. Zayıflama demek sadece kilo kaybı değil, sağlıklı bir görünümle eşlik eden vücudunuzun ayarlarını bozmadan olmalıdır. Sağlıklı zayıflamak için yeterli besin öğelerini içeren ve sürdürebilir bir diyet yaparak kalıcı kilo kaybı sağlayınız.

Popüler diyetlerin sayısı giderek artmakta ama maalesef uygulayanların sayısı da artmaktadır. Popüler diyetlerden biri olan düşük kalorili diyetlerin negatif sonuçları kısa sürede vücudunuza yansır. Bilimsel çalışmalarda düşük veya çok düşük kalori diyetlerin 3 haftadan fazla yapılması, vücutta stres düzeyinin artırarak, strese bağlı kortizon seviyesini de artırdığı görülmüştür. Stres ve kortizon kısır döngü şeklinde birbirlerini daha da tetikliyor. Kortizon ve stres birlikte artarsa, karşınıza vücutta daha negatif bir sonuçlar veren tablo çıkıyor. Çünkü uzun süreli, düşük kalorili diyet yaparken artan kortizon, iştahı da artıyor. Bu da yetmiyor kortizon ağırlık artışına da neden oluyor. Bu kısır döngüde kilo verememek veya kilonun belli yerlerde durması ise üzücü sonuçlara yani psikolojik problemlere de neden oluyor.

Düşük kalorili diyet yapmak için tek tip beslenilmesi veya belli besinlerden başka besin tüketilmemesi gerekir. Bu durumda vücut gerekli olan besin öğelerini yeterli düzeyde alamaz ve vitamin mineral eksikliği görülür. Saçlarda dökülme, halsizlik, dikkat eksikliği, kansızlık gibi birçok istemediğimiz durumlara neden olur. Hem vücudunuz vitaminsiz hem de yaşam kalitesini düşürenler etmenler ortaya çıkar.

Tabii ki metabolizma hızımız da aynı yerde kalmıyor. Düşük kalorili diyetlerde metabolizma hızınız giderek azalıyor. Hızlı kilo kayıpları, çoğunlukla hızlı kilo almak ile sonuçlanıyor. Bu tür diyetlere başvuran kişilerde kilo ver-al durumları fazladır. Her kilo verip tekrar aldığınızda metabolizmanız giderek daha da azalacaktır. Bilimsel çalışmalarda metabolizma hızının yaklaşık %20-50 oranında azaldığı görülmüştür.
Halbuki, bu tür durumlar yerine stresini artırmayan, kortizonu devreye sokmayan, yüzünüz de solukluk oluşturmayan, performansınızı düşürmeyen ve psikolojinizi bozmayan sağlıklı diyetleri tercih edin. Zayıflama demek sadece kilo kaybı değil, sağlıklı bir görünümle eşlik eden vücudunuzun ayarlarını bozmadan olmalıdır. Sağlıklı zayıflamak için yeterli besin öğelerini içeren ve sürdürebilir bir diyet yaparak kalıcı kilo kaybı sağlayınız.

Yazının Devamını Oku

Kilo koruma dönemi için 7 beslenme tüyosu

5 Kasım 2018
Zayıflamak, zor ve uzun bir süreçtir. Zayıflamak için verdiğiniz emek kadar kilo koruma dönemi için de aynı emeği vermeniz gerekir.

Sağlıklı zayıflamak, düşük kalorili diyet yapmak değildir. Sağlıklı zayıflamak ve her zaman sağlıklı kilonuzu korumak istiyorsanız, size uygun sürdürülebilir bir diyetle yaşam tarzı haline getirmeniz lazım. Eğer yaşam tarzı değişikliğini sağlayıp ve beslenme alışkanlığınızı değiştirirseniz, kilo koruma dönemi başarılı geçecektir.

Kilo koruma döneminin zor olmasının diğer bir nedeni beynin verdiği sinyallerle de ilişkilidir. Zayıfladıktan sonra kilo vermiş olursunuz ama vücudun hafızası kolay değişmez. Kilo verdikten sonra metabolizma hızı yavaşlar ve yağ miktarı azalır. Beyin bu durumu tekrar eski haline getirmeye çalışır. Eğer kötü ve sağlıksız bir diyet ile zayıflarsanız tekrardan kilo almaya başlarsanız. Ama yaşam tarzı değişikliğini sağlarsanız, beynin verdiği sinyaller değişine kadar kilonuzu korursunuz.

1- Mutlaka 7-10 günde bir evdeki tartınızda tartılın. Çünkü tartılmak, kilonuzu koruma da yardımcı olacaktır.

2- Eğer anlamsız şekilde iştahınız açık ve kendinizi sürekli atıştırma/yemek tüketiyorsanız size önemli bir tüyo verelim. Üst üste 3 gün 60-70 dakika yürüyüş yapın. Spor sırasında endorfin yani mutluluk hormonu salgılanır. Mutluluk hormonu hem sizin genel stresini hem de duygusal açlığınızı azaltır. Böylece iştahınızı kontrol altına alabilirsiniz.

3- Kalorisi yüksek bir öğün veya tatlı tüketirseniz mutlaka telafi için 1-2 gün sağlıklı öğünler tüketin. Ertesi gün su tüketimini en az 2,5 litreye çıkarın.

4- Haftada 2-3 öğününüzü dışarıda tüketebilirsiniz. Ama daha fazla sayıda dışarıda yemek yiyorsanız, sağlıklı menüler yapan yerler tercih edin.

5- Su içmeye devam etmelisiniz. Günlük yaklaşık 2 litre sadece su için. Diğer içeceklerin miktarını ayrı hesaplayın. Su içmeyi azaltmak, kilonuzu tekrar almanıza neden olur.

6- Alışveriş listesi yapın. Liste yapmak hem sağlıklı besinleri sürekli seçmenizi sağlayacak hem de fazla kalorili besinlerden sizi uzak tutacaktır.

Yazının Devamını Oku