İdrar yolu hastalıklarını ayrı ayrı incelediğimiz zaman bazılarının mevsimsel etmenlere bağlı olmadığını görebiliriz. Örnek vermek gerekirse, hematuri bir idrar yolu hastalığı olsa da özellikle kış aylarında ortaya çıkan bir sorun değildir.
İdrar yolu hastalıklarından korunmak için genelleme yapmak doğru değildir. Bu nedenle sadece kış aylarında soğuk havaya bağlı olarak daha sık ortaya çıkan idrar yolu enfeksiyonunda ve idrar tutukluğundan korunmak için neler yapılması gerektiğine değineceğiz.
Tüp bebek tedavisinde kadın ve erkekten alınan üreme hücreleri laboratuvar ortamında döllendirilir. Vücut dışında gerçekleştirilen bu döllenmeden sonra yumurtalar anne adayının rahmine aktarılır. Tüp bebek tedavilerinde gebe kalma şansı %95’e kadar çıkar. Ancak bazı durumlarda tüp bebek tedavisi ilk seferinde başarıya ulaşmayabilir. Bu durum çiftler için moral bozucu olabilir.
Tüp bebek tedavilerinde elde edilen verilere göre ilk üç denemede gebe kalma şansı %95 civarındadır. Ancak üçüncü denemeden sonraki denemelerde kesin bir durum mevcut değildir.
Yapılan araştırmalara göre, dördüncü ya da beşinci denemelerde gebe kalma şansı ilk üç denemeye göre düşüş göstermektedir. Ancak bu başarı şansı denemelere bağlı değildir. Başarı şansını en çok etkileyen faktörlerin başında anne adayının yaşı gelir. 35 yaşının üzerindeki kadınlarda doğurganlık düşüş gösterir.
Ayrıca embriyo kalitesinde de düşüş meydana gelir. Bu faktörlerin yanı sıra rahimde meydana gelen hastalıklar ya da bu bölgede daha önceden gerçekleştirilmiş ameliyatlar da tüp bebek tedavisinin başarısını etkileyen faktörler arasında bulunur.
Tüp bebek tedavisinde üst üste yaşanılan başarısızlıkların altında farklı bir neden bulunabilir. Farklı bir durumun sonucu tedavinin başarısız olduğu durumlarda başarısızlığa neden olan faktörler ortadan kaldırıldığında tüp bebek tedavisi ile gebe kalmak mümkün olabilir. Bunun yanı sıra genetik tanı, suni ana rahmi ya da farklı sperm seçme yöntemleri de tercih edilebilir.
Normal bir tüp bebek tedavisinde embriyo üçüncü gün annenin rahmine yerleştirilir. Ancak başarısız tedavilerden sonra blastikokist transferi de seçeneklerden bir tanesidir. Blastokist transferinde embriyolar anne rahmine üçüncü günde yerleştirilmez. Döllenmeden sonraki beşinci güne kadar embriyo gelişimi yakından takip edilir. Bu sürecin sonunda en kaliteli embriyolar transfer edilmektedir. Blastokist transferi ile gebe kalma şansı daha da yükselmektedir.
Östrojen seviyelerinde meydana gelen düşüş aynı zamanda bu bölgede nem kaybına da neden olur. Ancak vajinal kuruluk sadece östrojen hormonunun düşüklüğüne bağlı değildir.
Bu durum herhangi bir yaşta farklı nedenlere bağlı olarak ortaya çıkabilir. Vajinada sperm hücrelerinin hayatta kalabilmesi ve yumurtayı dölleyebilmesi için alkali bir ortama ihtiyaç duyar. Vajinal kuruluk aynı zamanda çeşitli etkilere de sahiptir. Yanma ve batma hissi, cinsel ilişkiye ilgi kaybı, cinsel ilişki sırasında ağrı ya da idrar yolları enfeksiyonu gibi rahatsızlıklar da vajinal kuruluk ile beraber ortaya çıkabilir.
Hamilelik yaşını belirleyen en önemli şeylerden biri de kadınların ergenliğe giriş yaşının geçmiş yıllara göre giderek düşmesi. Ergenlik sürecinde meydana gelen fiziksel, hormonal ve cinsel gelişim tamamlanmadan yaşanacak gebelikler bu nedenle sorunlara neden olabilir.
Erken yaşta hamilelik beraberinde anne ölümü ya da yenidoğan ölümü gibi büyük riskler barındırır. Yapılan araştırmalara göre, gebelik yaşı düştükçe bebeklerin ölüm oranı da o kadar artıyor.
Aynı şey anne ölümleri için de geçerli. Bunların yanı sıra yetersiz beslenmeye bağlık olarak görülen anemi, yüksek tansiyon, hamilelik zehirlenmesi ve düşük gibi riskler de bulunuyor. Ayrıca annenin vücudunun henüz tam olarak gelişmemiş olmasından dolayı doğum daha zor gerçekleşir ve doğumlarda rahim yırtılması gibi istenmeyen durumlar meydana gelir.
Erken yaşta olduğu gibi geç yaşta gebeliğin de bazı riskleri var. Günümüzde 35 yaşın üzerinde gebeliğin olduğu durumlara ileri yaş gebeliği adı verilir. İleri yaş gebelikte en sık görülen komplikasyonların başında gebelik şekeri gelir. Gebelik şekeri aynı zamanda hamilelik zehirlenmesi olarak bilinin preeklampsiye daha yatkındır.
Ayrıca yaşın ilerlemesine bağlı olarak yine hamilelikte yüksek tansiyon riski de artar. Gebelikte yüksek tansiyonun ani bebek ölümünün yanı sıra gebelik şekeri gibi preeklampsi ya da eklampsi görülme riskini arttırdığı bilinir.
Tıpkı erken yaş hamileliklerinde olduğu gibi ileri yaş hamileliklerinde de düşük yapma riski de önemli ölçüde artar. İleri yaşta gebelikte düşük görülme riski, normal yaşta gebeliğe göre 4 kat daha fazladır.
Septum, en sık görülenler rahim ve vajenin gelişimine iki parça halinde başlayıp orta hatta birleşememesi sonucu oluşan anormalliklerdir. Bunlara 'füzyon defektleri' denir.
Füzyon defektleri içinde en sık görüleni septumdur. Septum rahmin bir duvar veya perde ile yukarıdan aşağıya doğru ikiye bölünmüş olmasına verilen isimdir.
Derinliğine göre yani rahmin alt bölmesine ne kadar indiğine göre şiddeti değişir. Daha az sıklıkla olmak üzere bikornus uterus, didelfis uterus ve diğer füzyon defektleri de görülebilir.
Özellikle septum düşük ve erken doğumlardan sorumlu olabilir. Önceleri sadece geç düşükler septuma bağlanırken bugün erken düşüklere de yol açabileceği kabul edilir. Septum aynı zamanda gebe kalmayı da engelleyebilir. Bu her ne kadar tartışmalı olsa da başka bir neden bulunmayan kısır çiftlerde septum sorumlu tutulur.
Tanı vajinal ultrason ile konabilir. Rahim filmi de tanıda yardımcıdır ancak septum ve bikornus ayırıcı tanısını yaptırmaz. Histeroskopi ve beraberinde laparoskopi ile tanı kesinleşir.
Biz tanıda vajinal yolla yapılan 3 boyutlu ultrasondan yararlanıyoruz. Tüplerina açık olup olmadığına bakmak istemiyorsak rahim filmi çektirmiyoruz. Histerskopi yaparken de laparoskopiyi yapılması için başka bir gerekçe yoksa uygulamıyoruz.
Septumun altın standart tedavisi histeroskopi ile kesilmesidir. Kesme işlemi makas, elektrik enerjisi veya lazer kullanılarak yapılabilir.
En fazla kabul gören yöntem elektrik enerjisi ile septumun kesilmesidir. Deneyimli ellerde tedavi çok başarılıdır ve daha önce düşük ve erken doğum öyküsü olan kadınların %90’ında doğum ile sonuçlanan gebelik elde edilebilir.
Hafif boyutta olduğunda bazı yaşam tarzı değişiklikleri, fiziksel aktivite, egzersiz, sıcak yerlerde bulunmama, baharatlı ve acılı yiyeceklerden kaçınma gibi çözümler çoğu zaman hastaların rahatlaması için yeterli olabilir.
Bu nedenle şikayetleri hafif olan hastalarda hormon ilaçları veya bitkisel ilaçların kullanılması önerilmez. Ancak bu tür şikayetler şiddetli olduğunda en etkili tedavi yöntemi hormon ilaçlarıdır.
Hormon ilaçlarının kullanımı her zaman her hastada mümkün olmayabilir veya bazı risklerinden dolayı hasta kullanmak istemeyebilir. Çeşitli nedenlerle hormon ilaçlarının kullanılamadığı durumlarda bitkisel kaynaklı ilaçlar kullanılabilir. Bitkisel ilaçlar bazı bitkilerdeki çeşitli maddelerin saflaştırılmasından elde edilir ve ilaç şeklinde eczanelerde satılır. Bunlar arasında soya izoflavonları, black cohosh (cimifuga racemosa), ginseng, don quai, evening primrose (çuha çiçeği yağı), şerbetçiotunun dişi çiçekleri gibi bitkisel östrojen kaynakları ve baharatlar bulunur. Arı poleni ekstresi de (altın phyto-caviar) %100 doğal bir kaynak olarak menopoz şikayetlerinin azaltılmasında kullanılır.
Menopoz şikayetlerinin yanı sıra kadınlarda bazen adet gördükleri dönemde de hem hormonlardaki hem de fizyolojik olarak yaşadıkları değişimden kaynaklanabilen, cinsel istekte azalma olabilir.
Cinsel fonksiyon cinsiyet hormonları (östrojen, testosteron), otonom sinir sistemi ve çevresel faktörler (yaşam kalitesi, psikolojik faktörler, yorgunluk vb) arasındaki karmaşık bir etkileşim ile düzenlenir.
Trigonellafoenum-graecum, Rhodiola gibi bitkiler östrojenik etkiler göstererek cinsel isteği azalmış kadınlarda doğal yolla cinsel isteği, cinsel ilişkiye girme sıklığını ve orgazm sıklığını artırarak cinsel fonksiyonları iyileştirir. Yorgunluk, duygu-durum ve depresif semptomlar üzerinde yarar sağlarlar.
Menopozal şikâyetlerin ortadan kaldırılmasına yardımcı olmak için bitkisel östrojenlerin (fitoöstrojenler) diyetle ya da ilaç olarak kullanılması, hormon tedavisi almak istemeyen kadınlar için bir çözüm olarak görülse de bu ilaçların kullanılması ile ilgili kararları doktorunuza danışmadan almamanız uygun olacaktır.
Hormonların eksikliğinde yaşanan sıkıntıların ötesinde, vücutta gözle görünmeyen, sinsi değişimler de olmaktadır. Özellikle kemik dokunuz ve kalp-damar sistemi bu süreçten olumsuz etkilenir.
Multimodal Hyperspektroskopi (MHS) sistemiyle rahim ağzındaki dokuda oluşan kanser, diğer yöntemlerin algılayamayacağı kadar erken safhada yakalanabiliyor. Dokunun en altında oluşan erken safha hücresel değişimlerde, HPV ve smear testlerine göre iki yıla kadar daha erken tespit mümkün!
Rahim ağzı kanseri teşhisinde gelişen teknoloji hakkında ayrıntılı açıklamalarda bulunan Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Fatih Şendağ, günümüzde 80 saniye gibi kısa bir sürede sonuç alınabildiğinin altını çizdi.
Yüksek doğruluk oranı ve kesin hızlı tanı
Smear testlerinde gözden kaçabilen kansere yol açacak öncül hücresel değişimlerini yüksek doğruluk oranları ile erkenden tespit artık mümkün. Doku örneği gerektirmeden, doktorunuzla sonucu hemen sizinle paylaşabileceğiniz, acısız ve Smear ile HPV testlerine göre 2 yıl daha erken teşhisin imkan tanıdığı ileri teknoloji şimdilerde pek çok kadına umut oluyor.
İleri teşhis ve tedavi ile başarı oranı da belirgin olarak yükseliyor. Multimodal Hyperspectroscopy teknolojisi ile benzersiz algoritmalarla, tüm rahim ağzı dokusunda derinlemesine, endoservikal kanal dahil olmak üzere non invaziv tarama ve inceleme yaparak, erken teşhis ve erken tedaviye başlama sağlanıyor. Bu da iyileşme sürecine katkıda bulunuyor.
Benzersiz ve tek!
Teşhis ise 80 saniye içinde sonucu verebilmesiyle benzersiz. 16 yaşından itibaren, cinsel hayatı aktif her kadında uygulanabilir. Kadınlarda görülen kanserler arasında meme kanserinden sonra en çok görülen kanser türü rahim ağzı kanseridir.
Smear, HPV vb. gibi testler sayesinde kansere dönüşmeye başlayan hücreler ne kadar erken tespit edilirse ölüm oranları o kadar azalma gösterir. Örneğin; çok bilinen smear testi yöntemi ile sadece rahim ağzı yüzeyindeki hücreler incelenebilir.
Ailesi, dostları, arkadaşları derken çevresindeki hemen herkesin sağlığıyla fazlasıyla ilgilenen kadınlar, iş kendi sağlıklarına, düzenli olmaları gereken muayenelere geldiğinde bir o kadar ihmalkâr ve bilinçsiz davranabiliyor. 30’lu yaşlardan itibaren kadın hastalıklarında düzenli muayene kritik önem taşıyor.
Son yıllarda HPV enfeksiyonunun yaygınlaşması ile rahim ağzı kanserleri erken yaşlarda görülmeye başlandı. Bu nedenle smear dediğimiz rahim ağzından sürüntü alınması daha da önem kazandı.
Rahim ağzı kanserinin erken teşhisi hayat kurtarıyor. Düzenli olarak yapılacak smear kontrolleri ile çok erken dönemdeki hücre değişiklikleri saptanabiliyor ve basit tedaviler ile çözüm sağlanabiliyor.
50’li yaşlarla birlikte ise menopoz dönemi başlıyor. Menopoza girmek için ortalama yaş 51, menopozun yaklaştığını gösteren en önemli belirti âdet döngüsündeki değişiklikler.
Adetlerde yoğunluk bakımından da azalma veya çoğalma olabiliyor. Adet kanaması normalden uzun veya kısa sürerken, sıcak basması ve uyku şikayetleri de artıyor. Kimi için çalkantılı geçen menopozda ani ruh hali değişiklikleri görülebiliyor. Hormon seviyelerindeki değişiklikler sebebiyle kadınlar kendilerini daha sinirli, asabi veya yorgun hissedebilirler.
Doğurganlık 35 yaşından sonra azalmaya başlar. Yaş ilerledikçe yumurta kalitesi bozulur ve gebelik zorlaşır. Özellikle âdet düzensizlikleri olanlar bu konuda uyanık olmalı.
İş ve kariyer kaygısıyla çocuk arzusunun bilinçsizce ertelenmesi bazen geri dönüşümsüz sonuçlar doğurabilir. Ailesinde erken menopoz öyküsü olan kadınların çok daha dikkatli olması ve yumurtalık rezerv testlerini yaptırmaları gerekiyor.