Dermatolog Dr. Neslihan Dolar

Soğuk hava cildimize neler yapar?

23 Şubat 2025
Kış aylarının sert koşulları yalnızca ruh halimizi değil, cildimizi de etkiliyor. Hava sıcaklığının düşmesiyle birlikte cildin nem dengesi bozuluyor, koruyucu bariyeri zayıflıyor ve birçok deri hastalığı tetikleniyor. En sık karşılaşılan şikâyetler arasında kuruluk, egzama alevlenmeleri, ciltte hassasiyet ve kızarıklık yer alıyor. Peki kış aylarında cilt sağlığımızı korumak için neler yapmalı ve hangi yanlışlardan kaçınmalıyız?

Cildimiz, dış ortamla doğrudan temas halinde olduğu için iklim değişikliklerinden en fazla etkilenen organlarımızdan biridir.

Soğuk hava, düşük nem ve sert rüzgârın birleşimi, epidermisin en üst tabakasında (stratum korneum) su kaybını artırır. Bu da cildin kurumasına, pul pul dökülmesine ve kaşıntıya yol açar.

◊ Cilt kuruluğu (Kserozis): Kış aylarında havadaki nem oranı azalırken, kapalı alanlarda kullanılan ısıtıcılar da ciltteki su kaybını hızlandırır. Lipid bariyerinin zayıflamasıyla birlikte cilt gerginleşir, çatlaklar oluşur ve kaşıntı hissi artar.

◊ Egzama (Atopik dermatit) alevlenmeleri: Kronik egzaması olan bireylerde kışın şikâyetler artar. Soğuk hava ve kuru ortam, ciltte enflamasyonu artırarak egzama plaklarının büyümesine ve kaşıntının şiddetlenmesine neden olur.

◊ Rozasea (Gül hastalığı) tetiklenmesi: Kış aylarında ani ısı değişimleri, sıcak-soğuk geçişleri ve sert rüzgâr, rozasea hastalarında kızarıklık ve damar genişlemelerini artırır.

◊ Kılcal damarların belirginleşmesi: Soğuk hava, ciltte vazokonstriksiyon (damarların büzülmesi) yaparken, sıcak ortama geçildiğinde damarlarda genişleme olur. Bu tekrarlayan süreç, yüz bölgesinde kılcal damarların belirginleşmesine yol açar.

En sık yapılan hatalar

Kışın cilt sağlığını korumak için yalnızca doğru ürünler kullanmak yeterli değildir. Aynı zamanda bazı yanlış alışkanlıklardan da kaçınmak gerekir:

Yazının Devamını Oku

Göz altı morlukları ve tedavi yöntemleri

16 Şubat 2025
Geçen hafta göz altı morluklarının nedenlerini ele almıştım. Genetik yatkınlık, dolaşım bozuklukları, alerjiler, uykusuzluk ve hatta ekran başında geçirilen uzun saatler... Tüm bunlar, göz altlarımızı olduğundan daha koyu ve yorgun gösterebilir. Peki, bu durumun bir çözümü var mı? Neyse ki günümüzde bilim ve estetik dermatoloji, göz altı morluklarını hafifletmek için pek çok etkili yöntem sunuyor. Bugün, bu morluklarla vedalaşmanın yollarını konuşalım!

Medikal ve estetik uygulamalar

Göz altı mezoterapileri

Cilt tonu düzensizliği ve dolaşım problemlerinden kaynaklanan morluklarda kullanılır.

Cilt altına vitamin, antioksidan ve amino asit içeren özel bir karışım enjekte edilir.

Cildi besleyerek aydınlık bir görünüm kazandırır ve ince kırışıklıkları azaltır.

Göz altı bölgesinde koyulaşma, kırışıklık ve gevşeme olduğu durumlarda mezoterapi ürünleriyle redermalizasyon yaparak yani derimizin dermis tabakasını yeniden yapılandırarak hızlı bir şekilde göz altı bölgesinde aydınlanma ve sıkılaşma elde edilebilir.

Ciltte nemlenme, parlaklıkla birlikte yorgun yüz ve göz altı görünümünün düzeltilmesi, renkte açılma hızlı bir şekilde görülür. Zaman içinde hyalüronik asidin nem tutma kapasitesi ve sıkılaştırıcı etkisi cildi nemlendirip ince çizgilere çözüm olurken, içeriğinde diğer amino asitler hücre düzeyinde enerji üretimini düzenleyerek bozulmuş metabolik süreçleri düzeltir, serbest radikallerin birikmesini önler ve melanin oluşumunu engelleyerek hiperpigmentasyon yani lekenin oluşmasını önler.

Böylece etkinin çok hızlı başlayıp tekrarlayan uygulamalarla uzun sürdüğü bu yöntemle özel günlerinizde kapatıcı kullanmak zorunda kalmazsınız, sabah kaktığınızda sağlıklı canlı ve aydınlık bir cilt ve göz altıyla uyanabilirsiniz.

Yazının Devamını Oku

Göz altı morlukları ve tedavisi

9 Şubat 2025
Yorgun ve bitkin bir görünüm, çoğu zaman göz altı morluklarıyla ilişkilendirilir. Peki, gerçekten sadece yorgunluktan mı kaynaklanıyor? Aslında durum daha karmaşık. Neyse ki, bilim ve dermatoloji bu konuda birçok etkili çözüm sunuyor.

Göz altı morlukları, genetik yatkınlıktan dolaşım bozukluklarına, pigmentasyon artışından alerjik reaksiyonlara kadar birçok sebeple ortaya çıkabilir. Göz altı morluklarının en yaygın sebeplerinden biri, genetik yatkınlıktır. Aileden gelen bir diğer özellik, gözaltı cildinin ince olmasıdır. Göz çevresi cildinin doğuştan ince olan bireylerde, alttaki damarlar daha belirgin olabilir.

Genetik olarak bu duruma yatkın bireylerde, morluklar ergenlik döneminden itibaren gözlemlenebilir.

Yaşlanma süreciyle göz altındaki damarlar daha belirgin hale gelir ve aynı zamanda göz çevresindeki ciltteki pigment değişiklikleriyle birlikte morluklar daha görünür olabilir. Yetersiz uyku, göz çevresindeki damarların şişmesine ve kan akışının bozulmasına neden olabilir. Uyku eksikliğiyle vücutta stres hormonu olan kortizol artar, bu da cildin zayıflamasına, hassasiyetinin artmasına ve göz altı morluklarının belirginleşmesine neden olabilir. Ayrıca, uyku eksikliği vücutta sıvı birikimine yol açarak göz altındaki şişliği de artırabilir.

Stres, cilt sağlığı üzerinde olumsuz bir etkiye sahip olabilir. Stres, vücutta inflamasyona yol açarak göz altı morluklarını artırabilir.

Ayrıca, aşırı alkol tüketimi, sigara içmek ve düzensiz bir yaşam tarzı da göz altı morluklarının görünümünü kötüleştirebilir.

Alerjiler, özellikle mevsimsel alerjiler veya ev tozu akarları gibi iç mekân alerjenlerine karşı duyarlılığı olan kişilerde göz altı morluklarını artırabilir. Alerjik reaksiyonlar, göz çevresindeki damarlarda genişlemeye ve şişmeye yol açabilir. Ayrıca, kaşıma isteği nedeniyle göz çevresinde mikroskobik düzeyde hasar oluşabilir, bu da morlukların görünümünü daha belirgin hale getirebilir.

Hormonal değişiklikler Kadınlarda, hormon düzeylerindeki değişiklikler göz altı morluklarını artırabilir. Özellikle adet dönemi, gebelik, doğum kontrol haplarının kullanımı ve menopoz gibi süreçlerde hormonlar, cilt yapısını etkileyebilir. Bu dönemlerde vücutta sıvı tutulumunun artması, göz çevresindeki damarların belirginleşmesine neden olabilir. Hormonlar ciltteki melanin üretimini etkileyerek pigment değişikliklerine yol açabilir.

Beslenme eksiklikleri ve anemi

Yazının Devamını Oku

Modern hayat cildimizi nasıl yaşlandırıyor

2 Şubat 2025
Modern yaşamın yoğun temposunda, cilt yalnızca biyolojik yaşlanmayla değil, çevresel faktörlerin yarattığı tahribatla da mücadele ediyor. Teknolojinin etkisiyle maruz kaldığımız mavi ışık ve şehirlerdeki hava kirliliği, cildimizin erken yaşlanmasına, elastikiyet kaybına ve leke oluşumuna yol açıyor. Peki, bu çevresel tehditlerin cilt üzerindeki etkileri nelerdir ve bunlarla başa çıkmak için neler yapabiliriz?

Mavi Işık: Dijital dünyanın görünmez tehlikesi

Telefon, bilgisayar ve tablet gibi elektronik cihazlardan yayılan mavi ışık (HEV ışık), yalnızca gözlere değil, cilde de zarar verir. Yapılan araştırmalar, mavi ışığın serbest radikal oluşumunu tetiklediğini, kolajen yıkımına neden olduğunu ve hiperpigmentasyon riskini artırdığını göstermiştir. Özellikle melazma ve güneş lekesi gibi sorunlara yatkın kişilerde mavi ışık, cilt tonunu düzensizleştirebilir.

Ne yapılabilir

Geniş spektrumlu güneş kremleriyle mavi ışık koruması sağlayan ürünler kullanılmalı. Bu ürünler 3-4 saat aralıklarla cilde uygulanmalıdır.

Antioksidan desteği: C vitamini, E vitamini ve niasinamid gibi içeriklerle cilt savunması güçlendirilmeli.

Yazının Devamını Oku

Ameliyatsız gençleşmenin en etkili yolları

26 Ocak 2025
Günümüzde estetik dermatoloji, ameliyat gerektirmeyen ve doğal sonuçlar sunan yüz germe teknikleriyle ön plana çıkıyor. Bu teknikler sayesinde ameliyat olmadan genç bir cilde kavuşmak mümkün olabilir. İşte güncel ve etkili ameliyatsız yüz germe yöntemleri...

Ses dalgalarıyla gençleşme

Teknolojinin ilerlemesiyle, yüz gençleştirme çalışmalarında ameliyatsız yöntemlerin sayısı giderek artıyor.

Ses dalgalarıyla gençleşme, yüz ve vücut bölgelerinde cilt sıkılaşması, kırışıklıkların azaltılması ve gençleşme sağlamak amacıyla kullanılan bir yöntemdir.

Bu yöntemde genellikle yüksek yoğunluklu odaklanmış ultrason (HIFU) ya da radyofrekans teknolojisi kullanılır.

Ses dalgalarıyla nasıl gençleşilir?

Bu sistemde ses dalgalarının mekanik etkisinden faydalanılır. Ultrason yani ses dalgaları, hamilelerde bile bebeğe zarar vermeden kullanılan bir görüntüleme tekniğidir.

Fokuslu Ultrason, ses dalgalarının odaklandığı noktaya ulaşarak, plastik cerrahların yüz germe ameliyatlarında düzelttiği tabakaya kadar iner ve burada ameliyat gerektirmeden tek seansta kolajen uyarımı ve germe etkisi oluşturur. Bu masum ve etkili enerji sayesinde cilt altı bağ dokusu sıkılaşır, cilt sarkmasının önüne geçilir.

HIFU

Yazının Devamını Oku

Vücuttaki benler sağlığınızın sessiz habercileri

25 Mayıs 2024
Hepimizin vücudunda küçük kahverengi noktalar yani benler bulunur. Çoğu zaman bu benler masumdur ve zararsızdır. Ancak bazı durumlarda benler ciddi sağlık sorunlarının habercisi olabilir. Bu yazıda, benlerin ne olduğunu, türlerini, değişikliklerini ve nelere dikkat etmemiz gerektiğini detaylı bir şekilde ele alacağız.

Ben nedir?

Benler, derideki melanosit adı verilen pigment hücrelerinin bir araya toplanması sonucu oluşur. Genellikle kahverengi veya siyah renkte olurlar ve yuvarlak veya oval şekillidirler. Benlerin boyutları birkaç milimetreden birkaç santimetreye kadar değişebilir. Doğumdan itibaren görülebilirler veya yaşamın ilerleyen dönemlerinde ortaya çıkabilirler.

Hangi benler tehlikelidir?

Doğumsal benler (Konjenital Nevus): Doğumda mevcut olan benlerdir. Genellikle diğer benlere göre daha büyüktürler ve nadiren kansere dönüşebilirler.

Edinsel benler (Edinilmiş Nevus): Hayatın ilerleyen dönemlerinde ortaya çıkan benlerdir. Bu benlerin çoğu zararsızdır, ancak bazıları cilt kanseri riskini artırabilir.

Atipik (Displastik) benler: Düzensiz kenarlı ve farklı renklere sahip olabilen benlerdir. Melanom riskini artırdığı için bu benler dikkatle izlenmelidir.

Dikkat edilmesi gereken değişiklikler

Benlerin çoğu zamanla değişiklik göstermesi normaldir. Ancak bazı değişiklikler cilt kanserinin habercisi olabilir. “ABCDE” kuralı tehlikeli değişiklikleri anlamaya yardımcı olabilir.

Yazının Devamını Oku

Erkeklerin gözdesi ameliyatsız estetik işlemler

18 Mayıs 2024
Erkeklerin estetiğe bakış açısı son yıllarda oldukça değişti. Eskiden erkek estetiğinden söz etmek mümkün bile değilken günümüzde yüzde 40’a varan bir artış ile estetik uygulamalarda erkeklerde yerini aldı. Erkek estetiğinin bu denli artmasında estetik çalışmaların kısa sürede yapılabilmesi ve doğal sonuçları sunması da yer alıyor.

Son 5 yılda kozmetik dermatolojide yaşanan teknolojik gelişmelerin daha kısa seanslarla, acısız ve ameliyatsız uygulamaları gündeme getirmesi ise erkeklerin bu konuya olan eğilimini yükseltti.
Erkekler, fiziksel görünümlerini iyileştirmek için daha çok cerrahi müdahale gerektirmeyen, kısa sürede uygulanabilen ve doğal görünümlü estetik işlemleri tercih ediyor.
İşte erkeklerin en sık tercih ettiği ameliyatsız estetik işlemler:

BOTOKS
Botoks, alın ve göz çevresindeki mimik çizgilerinin hafifletilmesi amacıyla kullanılan bir yöntemdir. Kasların geçici olarak hareket etmesini engelleyerek kırışıklıkların oluşmasını önler. Erkekler, özellikle iş hayatlarında daha dinamik ve genç bir görünüm elde etmek için botoks uygulamalarını tercih etmektedir.

Yazının Devamını Oku

Mevsimsel saç dökülmesi doğal mı, endişe verici mi?

11 Mayıs 2024
Mevsimsel saç dökülmesi, genellikle ilkbahar ve sonbaharda yaşanan, mevsim değişiklikleriyle ilişkili bir durumdur. Bu dönemlerde, saç dökülmesinde artış görülebilir çünkü vücut, mevsim değişikliğine uyum sağlamak için hormonal ve biyolojik olarak bazı değişiklikler yaşar. Mevsimsel saç dökülmesi doğal bir süreç mi, endişe verici bir durum mu? İşte yanıtı...

S

aç dökülmesi, insanların yaşamlarının bir noktasında karşılaştığı yaygın bir durumdur. Özellikle mevsim değişiklikleri sırasında artan saç dökülmesi, birçok kişinin endişe duyduğu bir konudur.
Mevsimsel saç dökülmesi genellikle normal bir süreçtir ve bir sorun teşkil etmez. Tıpkı doğa gibi saçlarımız da ilkbaharda kendini yenilemeye hazırlanır. Ancak sürekli ve aşırı saç dökülmesi varsa, bu durumun altında yatan nedeni belirlemek için bir dermatoloğa danışmak önemlidir.

Sebepleri nelerdir?

Mevsimsel saç dökülmesi, vücudun mevsim değişikliklerine uyum sağlamasıyla ilişkilidir. Özellikle sonbahar ve ilkbahar aylarında, saç dökülmesinde artış görülmesi yaygındır. Bu dönemlerde, vücut daha önceki mevsimde büyüyen saçların yerine yeni saçların çıkmasını teşvik eder.

Bu nedenle, eski saçların dökülmesi doğal bir süreçtir ve genellikle endişe edilecek bir durum değildir. Ancak, sürekli ve aşırı saç dökülmesi varsa, bu durumun altında yatan başka bir sorun olabilir. Stres, yanlış beslenme, hormonal değişiklikler veya ciddi sağlık sorunları gibi faktörler saç dökülmesine neden olabilir.

Yalancı dökülmeler

Bazen kişiler saçlarının sürekli döküldüğünden şikayet eder. Saç dökülmesi ne zaman endişe verici hale gelir? Bu soruya cevap bulmak için saç döngüsünü anlamak önemlidir.

Yazının Devamını Oku