Buğra Adil Buyrukcu

Güneş yanığı deyip geçmeyin!

23 Haziran 2024
Yapılan güncel araştırmalar artık bizlere net bir şekilde gösteriyor ki, güneş yanığı olan kişilerin cilt kanserine yakalanma riski çok daha fazla.

Bu nedenle güneşe her korunmasız çıktığınızda sadece cilt kızarması ya da içi su dolu kabarcıklarla bu durumu atlatabileceğinizi düşünmeyin. Çünkü güneşin zararlı ışınları, deri hücrelerinde kalıcı hasara neden olarak, kanser gibi ciddi hastalıkları da beraberinde getiriyor. Kısacası güneşin hiç ama hiç şakası yok.

Plajlarda şezlonglara uzanarak güneşlenmek, hepimizi mutlu ediyor. Ancak kavurucu sıcakları yaşadığımız bugünlerde güneş yanığına karşı da önlem almamız şart. Sadece tatil beldelerinde değil şehir hayatında da sıkça yaşanılan sorunlardan biri olan güneş yanığı, aslında herkes için büyük bir tehlike. Genellikle ciltte kızarıklık, içi su dolu kabarcıklar ve ağrı ile kendini gösteren güneş yanığı, vücutta enfeksiyona yol açabiliyor ve deride kalıcı iz bırakabiliyor. Ancak asıl tehlike, UVA ve UVB ışınlarının deri hücrelerinde DNA hasarına neden olarak, cilt kanserine yakalanma riskini artırması. 2023 yılında yapılan güncel bir araştırma güneş yanığı olan kişilerde cilt kanseri gelişme riskinin iki kat arttığını gösterdi. Sorun oldukça ciddi ama bu tehlikeleri önlemenin çok basit bir de yolu var; o da güneşten korunmak.

GÜNEŞ YANIĞI İLE İLGİLİ BİLİNMESİ GEREKENLER

Elbette ki, bazı zamanlar güneşten kendimizi koruyamayıp, güneş yanığı sorunuyla karşı karşıya kalıyoruz. Peki, bu durumda ne yapmamız gerekiyor? Güneş yanığı olduğunuzu nasıl anlarsınız? Güneş yanığına ne iyi gelir? sorularının yanıtlarını gelin bugün hep birlikte inceleyelim. Çünkü bu konuyla ilgili toplumumuzda doğru bilinen birçok yanlış var ve bu yanlış uygulamalar, cildinize daha çok zarar veriyor. Bu nedenle güneş yanığına karşı nasıl müdahale edilmesi gerektiğini bilmek oldukça önemli.

GÜNEŞ YANIĞI NASIL OLUR?

Bizler için tehlikeli saatlerin 11.00 ile 16.00 olduğunu artık biliyoruz. Özellikle öğle saatlerinde koruyucu sürmeden güneşe çıktığınız zaman, güneş yanığı olma ihtimaliniz oldukça yükseliyor. Güneş yanığı belirtilerinin birkaç saat sonra ortaya çıkması da yanılgılara neden olan önemli bir konu. Çünkü yanmadığını düşünen birçok kişi, daha uzun süre güneşleniyor ve bu durum da güneş yanığını kaçınılmaz kılıyor. Eğer bir de güneş koruma kremi kullanmadıysanız, o zaman ikinci derece yanığa kadar giden bir sonuç ile karşı karşıya kalıyorsunuz.

Yazının Devamını Oku

Kurban Bayramı'nda et tüketimine dikkat!

16 Haziran 2024
Hepimizin ortak mutluluk günlerinden olan Kurban Bayramı‘nda yine şahane sofralar kurulacak, sevdiklerimizle hoş sohbetler ederek, tatilin keyfini çıkaracağız.

Ancak et yemeklerinin ağırlıklı olduğu bu sofralarda otururken, her zamankinden biraz daha temkinli olmakta fayda var. Aksi taktirde mide ve sindirim sistemi problemleriyle karşı karşıya kalabilirsiniz. Peki, ağız tadıyla bir bayram geçirebilmek için nelere dikkat etmeli? İşte ayrıntılar…

Şahane bayram sofralarında ister istemez beslenme alışkanlıklarımızda değişiyor. Aslında bu özel zamanlarda farklı lezzetleri tatmak ve sevdiklerimizle bir arada olmak bizlere de çok iyi geliyor. Bu nedenle bayramda kesinlikle diyet yapmaya çalışmayın. Gözünüz sofralarda yer alan kavurmada, tatlıda, böreklerde kalmasın. Herhangi bir sağlık sorununuz yok ise ağız tadıyla et tüketin ve ikram edilen lezzetleri kabul edin. Yani bayramı, bayram gibi geçirin. Ancak tüm bu beslenme özgürlüğünü yaşayabilmek ve sağlığımıza zarar vermemek için elbette ki, birkaç noktaya dikkat etmemiz de şart. Ama merak etmeyin. Bunlar kesinlikle uygulaması basit ve bir o kadar da sağlığınızı koruyacak ayrıntılar.

HER ŞEYİN TADINA BAKIN AMA ABARTMAYIN!

Bu yıl Kurban Bayramı sıcak yaz günlerine denk geldi. Bu nedenle ağır yemeklerin süslediği bayram sofralarında her şeyin tadına bakarken, abartıya kaçmayın ve yemeklerinizi küçük porsiyonlar halinde tüketmeye özen gösterin. Havaların oldukça sıcak olduğu bu dönemde özellikle su tüketimine de dikkat edin. Günlük 2,5 veya 3 litre su içmeye çalışın.

ETİ DİNLENDİRİN, YUMUŞAMASINI BEKLEYİN

İyi kalite hayvansal protein içeren kırmızı et; demir, çinko, fosfor, magnezyum gibi minerallerin yanı sıra B1, B6, B12 ve A vitaminlerinin en iyi kaynaklarından biri. Bu nedenle zaten günlük beslenmemizde mutlaka yer almalıdır. Ancak bayram günü kesilen hayvan eti, rigor mortis (ölüm katılığı) sebebiyle sert olacaktır. Bu durum da etin zor pişmesine ve zor sindirilmesine neden olarak beraberinde şişkinlik ve hazımsızlığı getirir. Bu nedenle etler, mutlaka bir gün dinlendirilmeye bırakılmalıdır. Kesimin hemen sonrasında etin buzdolabına konulması ise kalitesini ve lezzetini azaltır. Bunun önüne geçebilmek için de parçalara ayrılan etlerinizi kesimden hemen sonra serin bir yerde 6 saat dinlendirin ve sonrasında buzdolabına yerleştirin.

Yazının Devamını Oku

Yaz keyfini kaçıran hatalar

9 Haziran 2024
Sıcak yaz günlerinin keyfi gerçekten ayrı bir güzel oluyor. Ancak bu zamanlarda yapılan bazı hatalar, hastalanmamıza yol açmalarının yanı sıra hayati tehlikeyi de beraberinde getirebiliyor.

Yaz tatilini sağlıklı ve zinde geçirebilmek için gelin bugün, aslında hepimizin bildiği ama bazen göz ardı ettiği bu hataları birlikte hatırlayalım.

UZUN SÜRE GÜNEŞLENMEK

Özellikle tatil zamanı sahillerde uzun süre güneşlenmeyi hepimiz seviyoruz. Ancak aşırı sıcaklarda uzun süre güneşe maruz kalmak güneş yanıklarını ve hayati tehlikeye neden olan güneş çarpmalarını da beraberinde getiriyor. Özellikle 11.00 ve 16.00 saatleri arasında güneşe çıkmak oldukça tehlikeli. Aşırı sıcaklar, ayrıca tansiyon yükselmesini ve kalp krizini de tetikleyebilir. Tabii uzun süre güneşe maruz kalmanın cilt kanseri riskini artırdığı ve foto yaşlanmaya neden olduğu da unutulmamalı. Bu nedenle güneşlenme sürenizi kısa tutmalı ve mutlaka güneş koruma kremi kullanmalısınız.

HAVANIN SICAK OLDUĞU SAATLERDE SPOR YAPMAK

Sağlıklı bir yaşam sürmenin kilit noktalarından biri de spor yapmaktır. Ancak sıcak olan saatlerde yürüyüş yapmak, koşmak ya da diğer spor aktivitelerini gerçekleştirmek oldukça tehlikeli. Bu nedenle yaz aylarında egzersiz saatinizi ya akşam yemeğinden önceye ya da akşam yemeğinden 2 saat sonrasına erteleyin.

KLİMAYLA YAŞAMAK

Yazının Devamını Oku

Güneşin cildimizdeki yıkıcı etkileri

2 Haziran 2024
Yaz aylarında güneşle buluşmayı ve sıcaklığını hissetmeyi hepimiz çok seviyoruz. Ancak güneş ve cildimiz arasında çok hassas bir denge olduğunu bilmemiz şart.

Çünkü doğru zamanda ve sürede güneş ışınlarına maruz kalmak cildimize fayda sağlarken, gün boyu güneşlenmek erken yaşlanmadan cilt kanserine kadar birçok ciddi sağlık sorununu beraberinde getiriyor. Tüm yılın yorgunluğunu ve stresini geride bırakmak için tatil planları yapılmaya başladı. Güneş, kum ve denizin verdiği huzurlu anlara kavuşmayı eminim ki, birçok kişi sabırsızlıkla bekliyordur. Ancak tatil zamanı plajlarda saatlerce güneşin keyfini çıkarmak her ne kadar bizleri mutlu etse de güneşin zararlı ışınlarına karşı tedbirli olmamız ve bazı önlemler almamız gerektiğini unutmamamız gerekiyor. Çünkü güneşin bu zararlı ışınları, cilt sağlığınız için geri dönüşü olmayan hatta, hayati öneme sahip sağlık sorunlarına bile yol açabiliyor.

GÜNEŞİN CİLDİMİZE VERDİĞİ ZARARLAR

Güneş ve cildimiz arasındaki ilişki oldukça hassastır ve bu dengenin bozulması hiç de iyi sonuçlanmaz. Çünkü güneşin dost olmayan yüzü, cildimiz için gerçek bir düşmandır. Korunmasız bir şekilde bu düşmanla karşı karşıya kalan cildinizde oluşabilecek sağlık sorunlarını şu şekilde sıralayabiliriz:


-Deri kanserine yakalanma riskini artırır: Tüm dünyada görülme sıklığı artan ve 7’den 70’e herkesi tehdit eden deri kanserinin en önemli nedenlerinden biri, uzun süre güneş ışınlarına maruz kalmaktır.

-Güneş yanıkları: Güneşin ultraviyole A ve B ışınlarının deri hücrelerini yakması ve hasara uğratması olarak tanımlanan güneş yanıkları, yazın en sık karşılaşılan sorunlardan biridir. Güneş yanıkları, kesinlikle göz ardı edilebilecek bir durum değildir. Çünkü güneş yanıkları ilerleyen yaşlarda cilt kanserine yakalanma riskini artırır.

-Foto-yaşlanmaya neden olur: 

Yazının Devamını Oku

Sağlıklı güneş kremi nasıl seçilir?

26 Mayıs 2024
Güneşin altında vakit geçirmeyi ve muhteşem enerjisini hissetmeyi hepimiz çok seviyoruz. Ancak bunu yaparken güneş koruma kremlerini sürmeyi de ihmal etmememiz gerek. 

Çünkü güneşin zararlı ışınlarına uzun süre maruz kalmak, erken yaşlanmadan, cilt lekelerine hatta cilt kanserine bile neden olabiliyor. Artık sıcak havalar iyice etkisini göstermeye başladı. Yaz mevsimi ise kapıda. Ancak her ne kadar güneş ışınlarının D vitamini sentezi gibi büyük bir faydası olsa da zararlı UV ışınları da sağlığımız açısından büyük tehlikeleri beraberinde getiriyor. Geçen haftaki yazımda D vitamini sentezini artırabilmek için hangi saatlerde ve nasıl güneşlenilmesi gerektiğini ayrıntılı bir şekilde anlatmıştım. Bugün de güneşin zararlı ışınlarından korunmamızı sağlayan güneş koruma kremlerinden bahsedeceğim. Bu konuyu çok önemsediğimi söyleyebilirim. Çünkü piyasada güneş koruma kremi adı altında satılan ancak hiçbir işe yaramayan ve üstelik içerdikleri maddelerle de sağlığımıza zarar veren ürünler bulunuyor. Bu nedenle bu hafta sağlıklı güneş kremi nasıl olmalıdır, evde doğal malzemelerle güneş koruma kremi nasıl yapılır konularını sizlerle paylaşacağım. Hazırsanız başlayalım.

NEDEN GÜNEŞ KREMİ KULLANMAK ZORUNDAYIZ?

Öncelikle konuya giriş yapmadan önce neden güneş koruma kremi kullanmak zorunda olduğumuzu bir hatırlayalım. Bilmemiz gereken en önemli ayrıntılardan biri, güneşten bize ulaşan UVA ve UVB ışınlarının güçlü bir radyasyon yayarak, cildimizin koruyucu bariyerine hasar verdiğidir. Güneşin bu zararlı ışınlarının cildi erken yaşlandırdığı, lekelenmesine neden olduğu ve cilt kanserlerine yakalanma riskini artırdığını biliyoruz. Öyle ki, az miktarda UV ışınına maruz kalmak bile deri kırışıklıklarının oluşumunu tetikleyebiliyor. Bu nedenle UVA ve UVB ışınlarının genetik zararlara ve bağışıklık sisteminin zayıflamasına neden olduğunu aklımızdan hiç çıkarmamamız gerekiyor.

HANGİ GÜNEŞ KREMİ DAHA SAĞLIKLIDIR?

Güneş koruma kremleri, cildi güneşin zararlı ışınlarına karşı koruyup, radyasyon etkilerinin cilde geçmesini engelleyen ürünlerdir. Piyasada satışa sunulan çok sayıda güneş kremi türü bulunuyor. Ancak bunların içinden sağlığa zarar vermeyen ve cilt yapısına uygun olanını seçmek oldukça önemli. Çünkü güneş koruma kremlerinin içinde de gerçekten sağlığımıza zarar veren oldukça fazla madde var. Özellikle oksibenzon veya homosalat maddelerine çok dikkat etmelisiniz. Satın alacağınız güneş kreminin içeriği oksibenzon veya homosalat gibi zararlı madde içeriyorsa, o üründen kesinlikle uzak durmalısınız. Avrupa Birliği standartlarına göre bir güneş koruma kremi içerisinde oksibenzon yüzde 2,2 ve homosalat da yüzde 1,4 oranında olması gerekiyor. Ancak yüzde 15 veya yüzde 6 oranında oksibenzon içeren çok fazla güneş kremi var. Bu nedenle ürünlerin etiketlerini çok iyi okumaya özen gösterin.

KORUMA GÜCÜ YÜKSEK OLAN ÜRÜN HANGİLERİDİR?

Yazının Devamını Oku

Güneşteki mucize: D vitamini

19 Mayıs 2024
D vitamini değerlerinizi düzenli olarak kontrol ettiriyor musunuz? Eğer bu önemli moleküle hak ettiği değeri vermiyorsanız, çok ciddi hastalıklara yakalanma riskiyle karşı karşıya olduğunuzu bilmelisiniz. Çünkü D vitamini eksikliği, başta kanser olmak üzere kemik erimesi, diyabet, kalp rahatsızlıkları, romatizma, kronik yorgunluk ve depresyon gibi daha birçok hastalığın oluşmasının ana nedenleri arasında.

Yaz aylarının gelmesiyle birlikte güneşin zararlı etkilerini daha çok konuşuyoruz. Ancak konuşulması gereken çok önemli bir konu daha var. O da güneşin dost yüzü. Doğru saatler ve sürede güneşe çıkmak, vücudumuzun D vitamini sentezi yapabilmesi açısından oldukça önemli. Özellikle yaz ayları, D vitamini depolarımızı doldurabilmemiz açısından çok kıymetli zamanlar. Geçmiş yıllarda D vitamininin sağlığımız açısından ne kadar önemli bir molekül olduğu pek bilinmiyordu. Ancak son yıllarda yapılan güncel araştırmalar, D vitamininin bağışıklık sistemini güçlendirmesine destek olmasının yanı sıra sağlam bir hafıza, güçlü kemik ve kaslar, iyi çalışan kalp ve damar sistemi, kanserden koruma, kan basıncını dengeleme, kan şekerinin düzenlenmesi ve depresyondan koruma gibi görevleri olduğunu da gösterdi. Bu nedenle ona sadece sıradan bir vitamin gözüyle bakmak, büyük bir hata olur.

YILDA BİR KEZ DEĞERİNİZE BAKTIRIN

D vitamin eksikliği, bazı kişilerde belirti göstermez. Ancak çoğunlukla yorgunluk ve genel vücut ağrısı gibi semptomlara neden olur. Ciddi eksiklik durumunda ise kemik ağrısı, yürümekte zorlanma, sık sık hasta olma, eklem ağrıları, değişken ruh hali, depresyon, uykusuzluk, baş ağrısı, saç dökülmesi gibi belirtilerle kendini gösterir. Bu nedenle herkesin yılda 1 kez D vitamini ölçümü yaptırması oldukça önemlidir. Değerlerinizin düşük çıkması durumunda doktorunuzun önerdiği dozda ve sürede D vitamini takviyesini kullanmanız gerekir. Çünkü her şeyin fazlası zarar olduğu gibi D vitamini değerlerinizin çok yükselmesi de farklı sağlık sorunlarının oluşmasına neden olabilir.

GÜNEŞİN DOST YÜZÜNDEN FAYDALANIN

Diğer vitaminlerden farklı olarak D vitaminini sadece besinlerden karşılamamız mümkün değildir. Yağlı balıklar, yumurta sarısı, sakatatlar ve süt ürünlerinde az miktarda D vitamini bulunur. Ancak vücudumuz için yeterli miktarı karşılamazlar. Bu nedenle güneşin dost ışınlarıyla doğru saatlerde ve sürede vücudumuzu buluşturmamız şarttır. Elbette ki takviyelerle de D vitamini eksikliği giderilebilir. Ancak güneşlenerek ürettiğimiz D vitamini, çok daha etkilidir.

Yazının Devamını Oku

Ultra işlenmiş gıdalar sağlığınızı çalıyor

12 Mayıs 2024
Marketlerden her gün satın aldığınız paketlenmiş gıdaların ya da vakitten kazanmak için yemeyi tercih ettiğiniz fast food ürünlerin ölümcül sağlık sorunlarını da beraberinde getirdiğini biliyor musunuz?

Güncel bir araştırma, uzun süre ultra işlenmiş gıdalarla (UİG) beslenmenin kanser, kalp hastalıkları, zihinsel rahatsızlıklar ve diyabet başta olmak üzere 32 sağlık sorunuyla yakından ilişkili olduğunu gözler önüne serdi.

Dondurulmuş gıdalar, dondurmalar, hazır çorbalar, cipsler, işlenmiş etler ve daha birçok gıda, marketlerin en göz önündeki raflarında yer alarak, albenisi yüksek ambalajlarıyla insanları cezbediyor. Gezmeye çıktığınızda çocuklarınızla birlikte yediğiniz fast food ürünler ve gazlı içecekler ise birçok kişinin beslenme rutininin bir parçası. Ancak hayatınızı kolaylaştırdığını düşündüğünüz bu gıdalar, en tehlikeli sağlık sorunlarına yakalanma riskini de beraberinde getiriyor. “Hocam, bu ürünler her yerde satılıyor. Bu kadar tehlikeli olsa satılır mıydı?" dediğinizi duyar gibiyim. Evet, haklısınız. Her yerde karşınıza çıkıyor. Ancak ultra işlenmiş gıdaların (UİG) neler olduğunu bilmek, satın almamak ve bu konuda bilinçli olmak sizin elinizde. Çünkü bu ürünleri her tükettiğinizde kanser, kalp-damar hastalıkları, diyabet, obezite, zihinsel sorunlar başta olmak üzere 32 ciddi sağlık sorununa yakalanma riskiniz artıyor ve ömrünüz kısalıyor. İngiliz tıp dergisi British Medical Journal'da (BMJ) yayınlanan güncel bir araştırmanın bulguları da bu tehlikeyi bir kez daha doğruluyor.

ULTRA İŞLENMİŞ GIDALARIN DAVET ETTİĞİ HASTALIKLAR 

Araştırmanın sonucu, oldukça çarpıcı. Çünkü ultra işlenmiş gıdalarla uzun süre beslenen kişilerin 32 farklı sağlık riskiyle karşı karşıya kaldığını doğruluyor. Listenin üst sıralarında ise kanser ve kalp hastalığına bağlı ölümler, lösemi, merkezi sinir sistemi tümörleri, meme, kolorektal, pankreas ve prostat kanserleri, diyabet, ruh sağlığı sorunları, uyku problemleri, astım, zihinsel bozukluklar, hipertansiyon, Crohn hastalığı, ülseratif kolit, abdominal obezite, hiperglisemi, metabolik sendrom, alkol dışı yağlı karaciğer hastalığı ve akciğer rahatsızlıkları gibi sağlık sorunları yer alıyor.

PEKİ ULTRA İŞLENMİŞ GIDALAR NELER?

Ultra işlenmiş gıdalar, genellikle kolayca erişilebilen, yağ, şeker, nişasta, tuz ve çeşitli katkı maddeleri içeren gıdalardır. Bu gıdaların içinde vücudumuza fayda sağlayan vitamin, mineral ve lifler bulunmaz. Bu ürünler, raf ömrünü uzatan kimyasalları, renklendiricileri, tatlandırıcıları ve koruyucuları içerir. Market reyonundaki yerlerini alana kadar da yoğun işlemlerden geçirilirler. Bu gıdaları tanıyabilmenin en basit yolu ise iyi birer etiket okuyucusu olmaktan geçer. Çünkü bu gıdaların etiketlerinde uzun bir bileşen listesi bulunur.

Yazının Devamını Oku

Her şeyin başı sağlıklı bağırsaklar

5 Mayıs 2024
Bağırsaklarınız ne kadar sağlıklı? Bu sorunun cevabı oldukça önemli. Çünkü bağırsak sağlığının bozulması vücudunuzda yıkıcı etkilere neden olabiliyor.

Hatta ruh halinizi, davranışlarınızı ve stres seviyenizi etkileyebiliyor. Bu nedenle sağlıklı bir bağırsak florasına sahip olmak oldukça önemli. Bunu sağlamanın en kolay yolu da bağırsak dostu besinleri tüketmekten geçiyor. Günlük yaşantımızda en çok ihmal ettiğimiz organlarımızdan biri de bağırsaklarımızdır. Oysaki bağırsaklarımız kendisinde bir sorun olduğunu çoğunlukla hazımsızlık, şişkinlik, gaz, ishal atakları, kabızlık, karın ağrısı ya da yorgunluk hissi gibi belirtilerle gösteriyor. Ancak bizler bu sinyalleri normal bir durum olarak görüyor ve önemsemiyoruz. Ama oluşan bu belirtilerin hepsi aslında birer kırmızı alarmdır ve bağırsak florasında dengesiz bir durum olduğunu gösterir. Bu nedenle bu tarz sıkıntıları sürekli yaşıyorsanız mutlaka bir hekime başvurmanızı öneririm. Çünkü son 10 yılda yapılan araştırmalar artık net bir şekilde bağırsaklarda oluşan her türlü rahatsızlığın tüm vücudu doğrudan etkilediğini bizlere gösterdi. Hatta bağırsak sağlığının artık bağışıklık sisteminin zayıflaması, otoimmün hastalıklar, endokrin sistemiyle ilgili bozukluklar, kalp ve damar hastalıkları, Parkinson, Alzheimer, diyabet, sindirim sorunları, alerjik hastalıklar, obezite, psikolojik bozukluklar ve kanser gibi rahatsızlıklarla bağlantılı olduğu biliniyor.

BAĞIRSAKLARIMIZIN DA BİR DENGESİ VAR

Bağırsaklarımızın biyolojik bir dengesi var. Bu denge, faydalı ve zararlı bakteriler ile mantarlar arasında gelişiyor. Bağırsak florasında bulunan ve yararlı etkiler oluşturan canlı mikroorganizmalara probiyotik, faydalı ya da faydasız bakterilerin beslenmesi yani yaşaması ve sağlıklı bir şekilde devam edebilmesi için gerekli olan besin maddelerine de prebiyotik diyoruz. Bağırsak mikrobiyatasının sağlıklı olabilmesi için de probiyotik ve prebiyotiklere ihtiyaç duyuyoruz. Ancak beslenmeyle aldığımız gluten, gluten benzeri protein, kötü huylu şekerler, bitkilerde kullanılan ilaçlar, hormonlar, GDO’lu ürünler, iyi yıkanmadan tüketilen her türlü toksik ürün, dışarıdan aldığımız ağır metaller, antibiyotikler gibi ilaçlar, bağırsak duvarını ciddi bir şekilde yıpratarak, probiyotik dengeyi bozuyor. Bu nedenle beslenme tarzımızda köklü değişiklikler yaparak, bağırsak sağlığımızı korumamız gerekiyor.

BAĞIRSAK DOSTU BESİNLER

Genel ruh halimizin ve beden sağlığımızın artık bağırsaklarımızın durumuyla yakından alakalı olduğunu biliyoruz. Bağırsaklarımızı korumanın ise basit ama en etkili yolu, sağlıklı bir beslenme tarzını benimsemek. Ayrıca bağırsak sağlığımızı koruyan muhteşem gıdalar da mevcut. Üstelik bu besinler, sadece bağırsaklarımızı değil, birçok hastalığa karşı vücudumuzu da koruyor.

Ev yapımı yoğurt

Yazının Devamını Oku