küçük İskender'den 'Bir Yaz Aşkı İçin Ağıt'

Güncelleme Tarihi:

küçük İskenderden Bir Yaz Aşkı İçin Ağıt
Oluşturulma Tarihi: Haziran 08, 2017 16:44

Şair küçük İskender'in yeni şiir kitabı 'Ölen Sevgilimin Şiir Defteri' bir ömrün ve ölümün ve yazın şiiri ve ağıdı. küçük İskender’in şiiri olgunluktan ve tadından baygın düşen, hoş kokulu lezzetler gibi artık. Bu yaz sahillerde, kıyılarda, bahçelerde, serin köşelerde, akşamüstlerinde küçük İskender şiirleri okunacak!

Haberin Devamı

küçük İskender için şair sıfatının yanı sıra başka sıfatlar da bulmak gerekiyor. Şiir düşünürü, şiir sarhoşu, şiir serserisi, şiir makinesi, fabrikası, tankeri, şiir tasarımcısı, şiir modacısı, şiir şefi, galiba sonunda da şiirinsan dememiz gerekiyor.
küçük İskender’in gelişi, varlığı ve sürekliliği bize pek çok şeyi gösterdi:
1. Bazılarının çok, daha çok yazması iyi bir şey.
2. Şiir, İskender özelinde olduğu gibi, örneğinde demiyorum, çünkü yok, yazıldığı gibi okunuyor, okunduğu gibi yazılıyor.
3. Başlangıçta ve halen ‘yeraltı edebiyatı’nın, şiirinin öncüsü ve en önemli elemanı olarak görülse de ona orada kal demenin âlemi yok, yerüstünün de en iyi şairi oldu.
4. Bu demektir ki, İskender aynı zamanda gerçekçilik biçimlerini de, bana kalırsa, hep başından beri düşündüğüm bir yakınlık ve benzerliktir, tıpkı Sait Faik gibi ve ondan daha da ileriye giderek birleştirdi, buluşturdu, yeni bir hayatiyet kazandırdı onlara.
5. Şiirin her şey olabileceğini göstermekle kalmadı, ne yazsa şiir olduğunu da yazdıklarıyla gösterdi. Klişe olma pahasına söyleyeceğim: küçük yazılır, büyük olur. İskender yazılır, şiir okunur.
6. ‘Şair-i Maderzat’ dedikleri, ‘anadandoğma’ şair ya da ‘şairdoğmuş’ tanımının vücut ve ruh bulmuş halidir küçük İskender. Şiiriyle ilgili henüz bir ya da birden çok kitap yayımlanmamış, sempozyum yapılmamış olması bilmem ki neyle açıklanabilir? Olsa olsa vasatlıkla. Biz bize yeter, biz bize benzeriz.
CEMAL SÜREYA’DAN NÖBETİ DEVRALAN YENİ BÜYÜK ŞAİR
7. Ben de ilk çıkışında bazı büyüklerimize benzetmiştim şiirini. Benzetmek ne haddime, yakınlıklar kurmuş, rüzgârlar bulmuştum aralarında. Nâzım Hikmet’ten Edip Cansever’e, Ataol Behramoğlu’na... Asıl başka ve çok değerli bir bağlantıyı unutmuşum, Cemal Süreya’yı. Tüm şiirler arasında ve ortasında duran bir şair olarak Cemal Süreya’dan köprü nöbetini devralan yeni büyük şair küçük İskender’dir. Cemal Süreya nasıl Garip’le İkinci Yeni’yi, Divan şiiriyle halk şiirini, tasavvufla diyalektiği buluşturmuşsa, küçük İskender de daha ileri bir hamle yaparak, yalnız şiirleri değil çeşitli müzikleri de şiirinde buluşturmuş, adeta yeni bir sentez yapmıştır. Sentez ve müzik deyince Attilâ İlhan’ı da unutmak olmaz, İskender’in rüzgârlarından biri de uzaktan uzağa da olsa Kaptan’dır ve onun hem şiirde hem de özellikle müzikte, Bizans, Ermeni, Rum, Osmanlı, Sefaradlar arasındaki müzikal sentez yorumu bilinir. Tabii küçük İskender’de bu sentez cazdan rock’a, house’dan punk’a, metalden rap’e ve dahi benim bilemediğim kimi yeni müziklere doğru genişlemiş, çeşitlenmiş ve zenginleşmiştir.
Fakat bu kez bir ‘eleji’, yani ‘ağıt’la karşı karşıyayız. Bir ömrün ve ölümün ve yazın şiiri ve ağıdı: ‘Ölen Sevgilimin Şiir Defteri’ (Can Y., Haziran 2017). Kitabın girişindeki ‘ölen sevgilinin gölgesi’ şiirinde betimlediği türden tam da, aslında kitabın ne’liğini de anlatıyor bir bakıma bu dizeler: “Hiç göstermemiştin bana bu defteri/ Kendi sağlamsa da ruhu buruşmuş/ Sararmış, kavrulmuş neyi koruyup kolluyorsa sayfalarca/ Yaşlanan defterlerin ağır gençlik hatırası/ Yaşlanan defterlerin mecbur ağır hasta tebessümü/ Safrası kandan, çapası kırık, savrulmuş” derken, hem ölen sevgiliye hem de onunla beraber bittiği anlaşılan yaza bir ağıt: “Beni neyle cezalandırdığını anlarsam şayet/ -ki suçum büyük ihtimal aklımızın bir türlü ermediği hayat/ Belki yeniden hayal ederim nerdesin neler oluyor/ Nerde canlanır buradan giden ölüler biterken o harikulade yaz.”
SONSUZ AŞKIN, YAZIN PEŞİNDEN KOŞMAK...
Şiirde canlanır. Yaşarken arkadaşlarının tanıdığı sevgili, yokluğunda şiirle daha çok varlık kazanır. Belki sonsuza dek ve aşkın güzelliği ona yazılmış şiirlerle anlam kazanır, hatırlanır, çoğalır, sonraya kalır. İskender’in “yaşarken kimse kimseye benzemez. Ölünce herkes birbirinin aynı nasılsa” dizesine ya da görüşüne, yine kendi şiiri karşı çıkar. Rahmet beklediği gibi, şiir de bekler, ve şiirle yine ‘biricik’ olur sevgili ölüler.
Hemen ardından gelen şiirse, ne tuhaf hem bir yas hem de bir yaz şiiri gibi duran, çok sevdiğim ‘tekerleksiz bisiklet’ şiiri şu dizelerle bitmiyor hayır, eski yazları yeniliyor, belki de şiir ve hayat bundan ibarettir, eski aşkların değil ama o sonsuz aşkın, yazın peşinden koşmaktır. Ne dersin İskender? Sen zaten diyeceğini demişsin, hele sonunda: “Çünkü ben de o ıslığı sen uyurken öpe öpe/ ağzından çaldımdı çekinerek/ tanrısız sanıp”. Belki de her şey bir şiirinin adı gibi, ‘Bir Yaz Aşkı İçin Ağıt’tır, kaç yaz daha vardır yasa kim bilir. Bir ‘Haziran Uykusu’dur, “dibe dal, bana dünya çıkart” dediği gibidir. küçük İskender’in şiiri olgunluktan ve tadından baygın düşen, hoş kokulu lezzetler gibi artık. Herkesin nasibine düşeni alacağı bir pazaryeri. Tam olarak böyle düşünüyorum, mümkün olsa, yani bu kadar çok okuru olmasa, her okuru için özel bir şiir yazacakmış gibi cesur, cömert, gönlübol, gözütok ve hem bireysel hem de toplumsal bir şiir!
Bu yaz sahillerde, kıyılarda, bahçelerde, serin köşelerde, akşamüstlerinde küçük İskender şiirleri okunacak!

Haberin Devamı

küçük İskenderden Bir Yaz Aşkı İçin Ağıt

ÖLEN SEVGİLİMİN ŞİİR DEFTERİ
küçük İskender
Can Yayınları, 2017
96 sayfa, 10.5 TL.

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!