BUGÜNE kadar hep koltuktan sahneye bakarak yazdım yazılarımı. Oradan gördüklerimi, bir sanat eleştirmeni iddiasından uzak, “benim gözlüğümden” böyle görünüyor diye anlattım. Gözüme güzel görününce, Efes’teki kedileri, köpekleri bile yazdım... Hep anladığımı zannettiklerimi, beğendiklerimi yazdım. Beni içine çekemeyenleri ise hiç taşımadım köşeme. Çünkü hep bildim ki, “oturduğun yerden dinlediğinin ardında, görmediğin bir dünya vardır...”Hayatımda ilk kez, bir konser yazısını, sahnede piyano çalıyorken fikrettim. “Steinway ve oğulları”nı saymazsanız (ki onları yok saymak yakışık almaz), sahnede sadece ben ve Dr. Cemile Cabbar... Biribirine çevrilmiş 2 piyano, ister “bir düello duruşu” deyin, ister “kucaklaşmaya hazır haldeler” diye hoş bakın. Hepsi hepsi, böyle bir yalnızlık.
#1SIRADAN bir sözlükte bile, artık ayağa düşürerek, hemen her gün yerli-yersiz kullandığımız “kadim” kelimesi için, “başlangıcı geçmişin derinliklerinde bulunan, çok, pek çok eskiye uzanan, hatta öncesiz...” karşılığını bulabilirsiniz. “Akdeniz’de gençlik ebedidir” söylencesini benimsemişler ise, “ezelden beri” fikrinde, işte bu “öncesiz”i de birlikte yaşarlar.
#1Ben söylemiyorum; “bir kez daha suç ortaklığı içindeyiz…” diye kendileri itiraf ediyor. O halde, bu unutul(a)maz ve “T’abî Mustafa Efendi’den ilhâm almış beyâtî gece” için, başka fail aramaya lüzûm yok ! Bakmayın, “bu gece, ilk defa sizler için bir araya geldik” filân demelerine; zaten her yerde “aranıyorlar…” 4 kişiydiler… Ön sıralardaydım; hepsini teşhis edebilirim…
#1Tom Odell, Agnes Obel, Moderat, Rhye, Louis Tomlinson, Tamino, Gipsy Kings by Andre Reyes, Ibrahim Maalouf konserleriyle İstanbul’da adeta şenlik var. Festivalcilerin beklediği gün geldi, ‘+1 Sunar Gezgin Salon Festivali’ 25-26 Haziran tarihlerinde Parkorman’da kapılarını açıyor. Zorlu PSM’de sahneye çıkacak Zürih Balesi’nin ‘Anna Karenina’sı haftanın kaçırılmayacak gösterilerinden.
#AjandaBİR festival, bir festivale ‘bre festival...’ demiş; ‘Ne farkımız var birbirimizden?’ Hep, ‘böyle hayalî bir soru sorulabilmiş olsaydı’ diye geçirirdim aklımdan... Ve (İKSEV’in 35 yıllık yolculuğunda...) ‘Uluslararası İzmir Festivali’nin vereceği cevabı, merak ederdim. ‘Niyet temiz olunca, akıbet de öyle olurmuş’ hani; yıllar sonra...
#1İZMİR’in “festival” hasretini kelimelere dökmek kolay... Ama bu bekleyişin “ruhunu” tarif etmek zor! “Dünya telâşı” denilen kargaşa ve kaygıların bezdiren kreşendoları arasında, kimin aklına geliyordu ki, her şeye rağmen, “yokuş bittiğinde veya zayıfladığında”, insanın varlık ve yaşama sebebi sanat bahçelerinde tazeleneceğiz?
#İzmir