Htvmelisalphan

Yaşam tarzına saldırılar bitmiyor

Metrobüste bir adam öpüşen bir çifte sözlü olarak saldırarak kendisini ahlak bekçisi ilan etti ve ne kadar yerli ve milli olduğunu vurgularcasına “Ben Avrupalı değilim” diye bağırdı. Buna benzer pek çok olay önceden de yaşandı. Öpüştüğü için insanları darp edenler, silah çekenler var bu ülkede. Bu şiddet yanlısı hadsizlere, olaylara seyirci kalanlara ne oluyor derseniz... Göstermelik gözaltılar yapılıyor, dava açılsa da, neticede hiçbir şey olmuyor! Bunun farkında olan, namusu kadın üzerinden tanımlayan ve ahlak bekçiliğine soyunan erkekler de palazlandıkça palazlanıyor ve bu saldırılar katlanarak artıyor.

İdamı, hadımı değil, çocuk istismarını nasıl önleyeceğimizi konuşmalıyız

Geçtiğimiz hafta üst üste basına yansıyan çocuğun cinsel istismarı ve ensest saldırı vakaları yine infiale neden oldu. Ama dikkat ederseniz, en çok cezalar konuşuluyor. Ne zaman böyle bir olay olsa “İdam cezası gelsin, suçlular hadım edilsin” diye çığlıklar yükseliyor. Oysa bizim hepsinden önce konuşmamız gereken mesele, Türkiye’de çocuk istismarını nasıl önleyeceğimiz.

Melis Alphan yorumluyor: “Türkiye’de kadınların evlenme değil, boşanamama sorunu var”

Türkiye’de kadınlar en çok boşanma sürecinde şiddet görüyor. Kadınlar boşanma, nafaka, çocuğun velayeti, yeniden evlenme gibi taleplerinde eşleri ya da eski eşleri tarafından şiddete maruz kalıyor. Yöneticiler enerjilerini kadın cinayetlerini azaltma yönünde harcamak yerine, boşanma oranlarına odaklanmış durumdalar. Melis Alphan, “aile arabuluculuğu” gibi yöntemlerin önerildiği, kadını ve çocuğu korumayan politikaları eleştiriyor ve “Türkiye’de kadınların evlenme değil, boşanamama sorunu olduğunu” söylüyor.

Melis Alphan, erkek şiddetindeki cezasızlığın doğurabileceği endişe verici sonuçları yorumluyor

Melis Alphan, “Kadın cinayetleri ve erkek şiddetinde cezasızlık bireyleri kendi adaletini kendi arama yoluna itebilir, bu endişe verici” diyor.