Okur Temsilcisi'ne mektuplar

Güncelleme Tarihi:

Okur Temsilcisine mektuplar
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 25, 2005 02:21

Başhekimin itirazı

20 Temmuz’da gazetenizde yayınlanan ‘Başhekimler İstifa Ediyor’ başlıklı haberinizde bana ait olmayan bazı ifadelerin bulunduğunu, bazı ifadelerimin de yanlış anlaşılacak şekilde verildiğini görüp, haberi yapan muhabirlerden Birsel Sancar’ı aramıştım. Kendisi de bunu doğrulayarak düzeltileceği sözünü vermişti. Ancak bunlar düzeltilmedi. Aşağıdaki hususların kamuoyuna açıklanmasında zaruret vardır.

1. Randevusuz olarak başhekimliğe gelip görüşme talebinde bulunan muhabir arkadaşlara şunları söyledim:

‘İzinsiz beyanat vermem mümkün değil. Bu saçma sapan konuda konuşmak da istemiyorum. Bir hastanedeki bütün doktorlara muayenehane açma hakkı verip sadece başhekime yasaklayan bu yasanın bana göre hiçbir mantığı yoktur. Bu yasayı çıkaranlar, siyasi sorumluluğunu da almışlardır. Onun için, sorularınızı bu yasayı kim çıkardı ise gidin ona sorun. Bakın bir yasayı beğenmeyebilir ve hatta değişmesini de isteyebilirsiniz. Ancak bir yasaya yürürlükte olduğu sürece uymak ve saygılı davranmak her vatandaş gibi bizim de görevimizdir.’

Bana ait olmayan ‘4 Ekim’i bekliyorum’ şeklindeki beyanın da özellikle düzeltilmesi gerekmektedir. Çünkü, dün (20 Temmuz 2005) başhekimlik görevimden istifa ve üniversitedeki görevime dönüş dilekçemi göndermiş bulunuyorum.

Prof. Dr. Musa TOSUN

Bakırköy Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesi Başhekimi

TEMSİLCİNİN NOTU: Muhabir Birsel Sancar, Prof. Tosun’un makamına giderek sekreterinden görüşme talebinde bulunduğunu, kendisinin görüşmeyi kabul ettiğini, içeriye zorla girmediklerini söyledi. Sancar şöyle dedi:

‘Kendisi devlet memuru olduğunu, demeç veremeyeceğini söyledi. Haber kaynağımızı zor durumda bırakmamak amacıyla, ricası üzerine teybimizi açmadık. Ancak gazetede yer alan sözleri bize kendisi söyledi. Haber yayınlandıktan sonraki gün arayıp, ‘Ben 4 Ekim’e kadar bekleyeceğim demedim, sonraki cümlelere itirazım yok’ dedi. Profesör, ‘İstifa ettiğim zaman ben size haber veririm’ demişti, ben de kendisine ‘O halde 4 Ekim’e kadar bekleyeceksiniz’ deyince itiraz etmemişti.Bu cümleyi o nedenle yazdım. Sonuç olarak haberde, yazılmasın denilen hiçbir cümleye yer vermedik.’

TEMSİLCİNİN YORUMU

Prof. Tosun’un ‘4 Ekim’i Bekliyorum’ başlığıyla gazetede yayınlanan ve karşı çıktığı sözleri şöyle: ‘Bu istifaların siyasi sorumluluğu, hiçbir mantığı olmayan bu saçma sapan kanunu çıkaranlardır. Kanunları beğenmeyebiliriz ama uygulamak zorundayız.’

Gazetede yayınlanan metinle, Profesör’ün açıklamasında ifade ettiği düşünceleri arasında pek bir fark gözükmüyor. Ancak hem ilkeli gazetecilik, hem de Hürriyet’in yayın ilkeleri açısından, demeci yayınlanan kişi, ‘Ben böyle demedim’ diyorsa, onun sözlerini dikkate almak gerekir. Bunun tek istisnası, konuşan kişinin gerçekten farklı şeyler söylediğini kanıtlayan belgeler veya ses-görüntü kaydı.

Prof. Tosun’un, ‘Gazeteci randevusuz geldi’ eleştirisi ise haksız. Çünkü gazeteci, sekreterine amacını anlatarak, izin alıp görüşmüş, odasına zorla girmemiş.


Mesut Yılmaz başlığı

YILLARDIR
Hürriyet okurum. Ama 19 Temmuz’da Mesut Yılmaz haberi için verilen başlık, beni ve birçok Rizeliyi incitti. ‘Şort Rize işi olmuş’ başlığınız, Sayın Yılmaz’ı değil de Rizelileri eleştiriyordu. Hemşerimiz Yılmaz, o fotoğrafta gerçekten rüküştü. Ancak Mesut Yılmaz’a atılan taş, hedef şaşırıp Rizelilerin gönlünü kırdı. O başlığı veren arkadaşınız, ‘Temel’ tiplemesine takılıp kalmış anlaşılan. Başlığınız maksadı aşmış, bilesiniz!.. Hürriyet’e biraz burulduk; ama yine de Hürriyetçiyiz... Bir dahaki sefere lafın nereye gittiğine dikkat ederseniz, ucuz bir espri uğruna gazetemizin saygınlığına da gölge düşürmemiş olursunuz.

Erkan ALGÜL/RİZE

TEMSİLCİNİN NOTU: Magazin Müdürü Selim Akçin, ‘Bu başlık modacı Vural Gökçaylı’nın sözlerinden oluşuyordu. Dolayısıyla sözler Hürriyet’e ait değil, modacıya ait. Bizim haber ve başlıklarda kendi görüşlerimizi yansıtmamız, ilkelerimiz gereği mümkün değil’ dedi.


Otelde ölen genç

ANA sayfanızda çıkan haberde ‘Otelde Rumen hayat kadınıyla sevişirken’ öldüğü belirtilen ve fotoğrafın altında ismi ve ilaç mümessili olduğu defalarca tekrarlanan gencin ailesini ve onurunu düşünmeden bu haberin yazılmasına nasıl onay verdiğinizi aklım almıyor. Toplumu bilgilendirmenizi takdirle karşılıyorum. Ancak haber, vefat eden bir gencin onurunu zedelemeden yapılabilir.

Cansu Özbek ÜNAL / Kadıköy-İSTANBUL

Fotoğrafa eleştiri

27 Haziran’daki gazetenizin birinci sayfasında yer alan bayanlar plaj voleybolu takımının fotoğrafı ile 29. sayfadaki fotoğraf birbirinden farklı. Soldan üçüncü sporcu, ilk sayfadaki fotoğrafta yok ve onun yerine dördüncü sporcu yerleştirilmiş. Yer problem olduysa eğer, daha küçük basılamaz mıydı? Yoksa sorun sporcunun göbeği mi? Sorun buysa, bu sporcuya yapılan bir hakaret değil midir? Çünkü ilk sayfada dört sporcunun da ismi yazılı. Başka bir sebep yoksa eğer, fotoğrafla o kadar uğraşmaya değer miydi? Hekim Ali Babacan

İşin aslı öyle değil

GAZETENİZDE, Eskişehir’de jandarmanın önüne konulan şüpheli paketin, bomba imha ekiplerinin gelmesi beklenmeden sivil polislerce tekmeyle kontrol edildiği yazılıydı. Öncelikle şunu söylemeliyim ki, şüpheli paket denilen şey, portakalların konulduğu filelere benzer bir şeydi. Dışarıdan bile içindeki soğan kabukları görülebiliyordu. Duyarlı bir vatandaşın belki de arabayla geçerken, yani hareket halindeyken görerek yaptığı ihbar sonucu olay yerine ulaşan polisler, fileye baktıklarında içinde herhangi bir tehlikenin olmadığını görmeleri üzerine fileyi tekmelediler. Oradaydım ve olan biteni de görme şansına sahip oldum. Zavallı polislerin, incelenmeden yazılmış bir haber yüzünden ceza almalarını istemediğim için bu yazıyı size yazmaya karar verdim. Tarık Erden

arikerden@hotmail.com


Aza tamah ederim

12 Temmuz 2005 tarihli Kelebek’te yayınlanan röportajda bir kavramın çok ters bir şekilde yazıldığını (Sanatkár(!) kızımızın sözleri aynen yazılmış belli ki) üzülerek bildirmek isterim. ‘Aza tamah ederim’ gibi bir ifade kullanarak galiba ‘fazla malda gözüm yok’ demek istemiş. Zira tamah etmek, daha fazlasını beklemek, istemek gündemde ise düşünülen bir duygudur. Beni asıl üzen, haber editörünün bu kelimeyi -tamah- asıl kelimeyle değiştirmemiş olması. Hürriyet kalitesinden bunu beklerdim.

Ali Eser, Y.Müh.

Eski Samsun milletvekili


TEMSİLCİNİN NOTU: Hürriyet’in yayın ilkeleri, konuşmaları, ‘böyle söylemek istiyor’ diyerek değiştirmeye engel. Söyleyen kişi, bazı şeyleri yanlış kullanıyor olsa da, bunu aynen aktarmak gerekir. Ancak eğer ortada bir yanlışlık varsa, bunu özellikle açıklamak mümkün olabilir. Gazetecilerin görevi, insanların hatalarını düzeltmek değil. Aksi halde, ‘Böyle söylemek istemiştir’ denilerek, konuşmalar çok farklı yerlere çekilebilir.

Mezopotamya Haber Ajansı

‘22 kişinin yaralandığı Çeşme saldırısını TAK üstlendi’ haberinizdeki detayı Mezopotamya Haber Ajansı’na dayanarak vermişsiniz. ‘Bu ajans nedir’ diye araştırdığımda PKK’nın sesi olduğunu, sitesinde Güneydoğu Anadolu için, Güney Kürdistan diye bahsettiğini gördüm. Taraflı ve bölücü kimliğe sahip bir ajans kaynaklı haberi internette yayımlamanızı kınıyorum.

Fatih ERTEN

fatih_erten@hotmail.com


OKURLARIMIZDAN KISA KISA

MUSTAFA DÖNMEZ (İSTANBUL) Sayfada başlık, ‘Beach’te Kan Aktı’. Bir taraftan ‘Dilinizden utanmayın, siz de Türkçe kullanın’ reklamı -ki bence çok doğru bir reklamdır- yayınlıyorsunuz, diğer taraftan ‘Beach’te Kan Aktı’ manşeti. ‘Sahilde kan aktı’ demek çok daha güzel değil mi?

MUSA ERDOĞAN Ben Almanya’da yaşıyorum. Bu sene Türkiye’ye izne gittim. İstanbul bir cennet ama insanlar cehenneme çeviriyorlar. Çarşıda sokakta ailece gezmek imkánsız. Dükkánına girdiğiniz esnaf bile yanınızdakilere aldırmadan küfürlü konuşabiliyor. Bu konuda bir yazı yazmanızı bekliyorum.

ORAL GÖZLÜ Hey yazarlar neredesiniz?.. Atatürkün çiftliği Araplara satılıyor, siz gazetenizde ‘58 Yaşındaki Kadın Doğum Yaptı’ diye manşet atıyorsunuz. Gazete ve gazeteci kalmadı.

ZEKİ DİNÇ Biz burada 5 kişi toplandık, telefon parasına da kıydık, sizi arıyoruz. Birinci sayfaya, bir tarafa Özcan Deniz’i, öteki tarafa Seren Serengil’i koymayın. Bunları arka sayfalara atın. Dünyada bir ton olay var, bunları baş sayfaya alın.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!