Okur Temsilcisi'ne mektuplar

Güncelleme Tarihi:

Okur Temsilcisine mektuplar
Oluşturulma Tarihi: Ekim 11, 2004 01:44

Hürriyet’e telefon

BEN bir bilim adamıyım. Almanya’da sosyal ilimler üzerine okudum. Kanada’da Fransızca Montreal Üniversitesi’nde de öğrenimimi sürdürdüm. Bugünlerde Avrupa Birliği konusunda halkla görüşmek üzere birkaç kişiyle Türkiye’ye geldim. Bu tümüyle kişisel bir çalışma, dönüp Almanya’da izlenimlerimizi aktaracağız.

Bu çerçevede Hürriyet’i aradım.

Telefona çıkan kişiye, ‘Ben bir Türk olarak, Türk insanına Almanya’nın vize uygulamasını iyi görmüyorum, bunu Türk basını mesuliyet alacak şekilde ifade etmiyor. Oysa basın çıkıp, böyle şey olamaz diye yazmalı’ şeklindeki görüşümü ilettim. Bunu söylediğim anda, telefonla karşıdaki sesten tepki gördüm.

Karşıdaki kişi, ‘Bu bizim vazifemiz değil, devletin vazifesi’ dedi.

Ben de ona, ‘Sizin tahsiliniz yok, ne dediğinizi bilmiyorsunuz. Ben bu şekilde konuşamam’ dedim.

Tahsil lafı karşıdakini daha da çok kızdırdı. ‘Senin tahsilin olmuş da ne olmuş’ gibi laflar etti.

Oysa ben, AB konusunda karşıdaki kişinin eğitimi olmadığını söylemek istemiştim. Örneğin, ben makinelerden hiç anlamam, bu konuda cahilliğimi de bilirim. Bana göre telefona çıkan kişi de AB konusunda bilgisizdi.

Sonuçta telefon sert şekilde kapandı.

Ben bilgi vermek istedim, karşılığında böyle muamele gördüm. Hürriyet’te böyle olmamalı.

Bülent ÇELİK/BERLİN

vertkaarl@yahoo.com

TEMSİLCİNİN NOTU

Bülent Çelik adlı okurumuz, olaylı ilk telefon konuşmasının ardından Hürriyet’i tekrar arayıp Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök’ü istedi. Ancak o sırada Sayın Özkök gazete dışında olduğu için, sekreteri Bülent Bey’i bana bağladı.

Hürriyet’e her gün pek çok telefon geliyor. Okurlarımız çoğu kez eleştirmek ve uyarmak, nadiren de övgülerini bildirmek için Hürriyet’i arıyorlar.

Telefonlar çoğu kez ilgili birimlere aktarılıyor. Ancak özellikle gazetenin hazırlanmasında en kritik anlar olan 15.00-18.00 saatleri arasında, tatsız bazı konuşmalar yaşanabiliyor.

Ben Hürriyet’i eleştirmek isteyen okurlarımızın, gündem sayfalarında yer alan gazetenin künyesindeki isimleri veya sayfa üzerinde isimleri bulunan editörleri bizzat aramalarını öneriyorum. Örneğin, bir ekonomi haberi için Ekonomi Müdürü Vahap Munyar, magazin haberi için Magazin Müdürü Selim Akçin ya da yardımcıları aranırsa, hem eleştiri tam yerini bulur, hem de okur hoşnut kalır diye düşünüyorum.

Ayrıca Okur Temsilcisi’nin bir görevinin de okur eleştirilerini telefonla almak olduğunu hatırlatmak istiyorum.

İsteyen okurlarımız, 0 212 677 03 19 - 0 212 677 03 03 numaralı telefonlardan beni arayabilirler. Saat 10.30-12.00 arasında ararsanız daha iyi olur.


Ekmek fırınında mikrop aramadım

27 Eylül tarihli gazetenizde yer alan ‘Antalya Fırınlarında Rope Mikrobu Aranıyor’ başlıklı haberde, özetle, ‘Benim başkanlığımda üç kişiden oluşan bir heyetin Antalya’daki fırınlarda inceleme yaptığı ve numune alınan fırınlarda Rope mikrobuna rastlandığı, konuyla ilgili olarak Ankara’dan yardım istendiği ve ayrıca Rope mikrobunun en önemli ekmek hastalığı olduğunu söylediğim’ belirtilmektedir. Fırınların başkanlığımdaki bir heyet tarafından denetlenmesi, Rope mikrobuyla ilgili bana atfedilen sözler ve konuyla ilgili Ankara’dan yardım istenmesi haberi doğru değildir, beni ve kurumumu mesleki ve bilimsel açıdan küçük düşürücü bir haberdir. Olayın aslı şudur:

Beni arayan muhabir, bana Antalya’da ekmeklerde Rope mikrobu bulunduğunu söyledi ve bu konuda bilgim olup olmadığını sordu. Ben de kendisine dekanlığımızın anabilim dalımızdan konuyla ilgili görüş istediğini, bizim de bunu hazırlamakta olduğumuzu, bunun dışında kendisine herhangi bir beyanat veremeyeceğimi söyledim.

Olay budur.

Prof. Dr. Dilek ÇOLAK

Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi

Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı

TEMSİLCİNİN NOTU

Haberi yazan DHA muhabiri Özgür Önder, ‘Profesör, haberde yer alan sözleri aynen söyledi. Ben de buna dayanarak yazdım. Ancak elimde buna ilişkin teyp bandı yok’ dedi.

Böyle bir durumda, sadece kaydı olmayan bir telefon konuşmasına dayanarak değil, başka kaynaklara da doğrulatarak haberin yazılması daha doğru olurdu. Hürriyet’in yayın ilkeleri de bunu gerektiriyor.


Zeytin haberi

ÜZGÜNÜM
ama bir derginin araştırma yapmadan zeytin hakkında yazdıklarını siz de direkt olarak yazdınız ve okurlarınızı yanlış bilgilendirdiniz. Zeytinin hem üreticisi hem de imalatçısı olan ben de dahil pekçok firma, zeytini natürel olarak (sadece su ve tuz) tatlandırıyoruz. Bazı firmalar, zeytini oksidasyon (hava vermek) suretiyle ve rengini koruyucu birtakım maddeler kullanarak imalata sunarlar. Bunu da gıda tüzüğüne uygun olarak yaparlar, ki tüm dünyadaki zeytin imalatçıları da zeytini böyle imal ediyor. Araştırmadan yapılan haberlerin tüketici, üretici ve imalatçılarımıza zarar verdiğine inanıyorum. Halen dünyadaki natürel zeytin imal eden ender ülkelerden biri olduğumuzu bilmenizi isterim.

Bahattin ALKIN

bahattin@alkin.com.tr


Yahya Efendi kurucu değil

ÖNCEKİ hafta sonu spor sayfalarında çıkan haberde Beşiktaşlı futbolcuların Yahya Efendi türbesini ziyaret ettiklerinden bahsedilmişti. Haberin iki ayrı yerinde Yahya Efendi’nin Beşiktaş kulübünün kurucularından olduğu bahsedilmişti. Ancak Yahya Efendi 1495 yılında doğup 1571 yılında vefat etmiştir. Dolayısıyla kuruluşu 1903 olan Beşiktaş kulübünün kurucuları arasında yer alması olanaksızdır.

Bülent GARİP

bulent@publicisonline.com

TEMSİLCİNİN NOTU: Bu haber için, Cemal Kemal adlı okurumuz da ‘Bu haber, ya dikkatsizlik, ya da araştırma yapılmadan yayınlanan bir haber olsa gerek’ eleştirisinde bulundu. Spor Servisi Editörü Mehmet Arslan, hatanın haberin kısaltılması sırasında meydana geldiğini belirterek özür diledi. Ancak tabii ki böyle bir hata gazetede olmamalıydı.


Sapık doktor başlığı üzdü

7 Ekim tarihli gazetenizde, ‘Denizli’de Sapık Doktor Paniği’ diye bir haber yer aldı. Kendini doktor olarak tanıtan bir kişinin, çocuklara tacizde bulunduğu belirtiliyor. Kendini doktor olarak tanıtan bu adamın, gerçek işini bilmek mümkün değil. Doktor da olabilir; ama olmama ihtimali daha fazla. Ancak başlığı böyle atmak, bütün doktorları yaralıyor. Biz ayda 890 milyon liraya hizmet veren insanlarız. Bu tür kişiler içimizde de çıkıyor; ama bunu böyle yansıtmamanız gerekir. Bu tarz başlıklar atmayın lütfen. Eski bir okurunuz olarak bunu Hürriyet’e yakıştıramıyorum. Biraz dikkat edin lütfen.

Dr. Cüneyt AKIN

Ali Şen’in tekne kazası

GEÇTİĞİMİZ günlerde yayınladığınız ‘Ali Şen Ölümün Eşiğinden Döndü’ başlıklı haberi okuyunca, kendimin ve başka insan hayatlarının ne kadar önemsiz olduğunu anladım. Kaybolan bir balıkadamın yaşamıyla ilgili haberin, Ali Şen’in arama yaparken denize düşmüş ve tehlike atlatmış haberine dönüşmesi çok ilginç. Haberde kaybolan balıkadamdan bahsediliyor, ancak ne olduğu yazılmıyor. Bu adam öldü mü, yaralı mı, hayatından şüphe mi ediliyor?

Ahmet AYDIN

ahmeta@borusan.com


Yeni TCK’da 2 ayrı tarih

27 Eylül tarihli gazetenin birinci sayfasındaki ‘Zinasız Yeni TCK Meclis’ten Geçti’ başlıklı haberde ‘Yeni TCK 1 yıl sonra yürürlüğe girecek’, devamdaki haberde de ‘1 yıl sonra yürürlüğe girecek’ deniyor. Aynı sayfada bir başka haberde ise ‘Yasanın 1 Nisan 2005’te yürürlüğe girmesi önerildi’ şeklinde bir ifade yer alıyor. Yeni TCK, 1 Nisan 2005’te yürürlüğe girecek. Neden bu kadar tarih karmaşası yaratıldı.

Hasan SANSÜR

OKURLARIMIZDAN KISA KISA...

MEHMET BAŞPINAR (MKE YÖN. KUR. BAŞKANI VE GENEL MÜDÜR) 13 Eylül’de gazetenizde yayınlanan ‘MKE Silah Fabrikası’nda Skandal’ başlıklı haberinizde kurumumuzla ilgisi olmayan bir olayın kurumumuza mal edilerek haber yapıldığı müşahede edildi. Olayın vuku bulduğu Roketsan A.Ş. kurumumuz dışında ayrı bir tüzel kişiliktir.

ŞULE ÇETİNEL 5 Ekim’de Hürriyet’te, Çocuk Ruh Sağlığı Uzmanı Prof. Dr. Atalay Yörükoğlu’nun ölüm ilanını gördüm. Ve hemen diğer sayfalara baktım. Ama konuyla ilgili hiçbir haber göremedim. Bu da beni üzdü doğrusu. Bu kadar değerli ve tanınmış bir isim, böyle sessiz bir ölümü hak etmiyor.

DR. NESRİN IRMAK İşyerime giderken gazete okuyabilmek için çok uzun vaktim var. Ama gazete o kadar büyük bir alan kaplıyor ki, okumak mümkün olamıyor. Naçizane bir önerim olacak: Hürriyet’in boyutlarını küçültmek. İçerik olarak aynı, sayfa sayısı daha fazla ama daha rahat okunabilen ve daha çok okunan bir gazetemiz olacağına inanıyorum.

HAKAN KAYA Lütfen gazetede at yarışlarına daha fazla sayfa ayırın.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!