Musul-Kerkük hemen alınsın!

Güncelleme Tarihi:

Musul-Kerkük hemen alınsın
Oluşturulma Tarihi: Eylül 21, 2000 00:00

Haberin Devamı

Alparslan Türkeş'in Körfez savaşı sırasında Turgut Özal'a yazdığı tarihi mektup

Ortalığı karıştıracak bir kitap daha

Son zamanlarda birbiri ardına gelen

12 Eylül sonrası tartışmalarına bir yenisi daha ekleniyor. Gazeteci-yazar Aslan Tekin'in önümüzdeki hafta piyasaya çıkacak olan ‘‘Alparslan Türkeş'in Liderlik Sırları’’ adlı kitabı bugüne kadar hiç bilinmeyen bir mektubu ortaya çıkartıyor. Mektup, Körfez Savaşı sırasında MHP Lideri Alparslan Türkeş tarafından dönemin Cumhurbaşkanı Turgut Özal'a yazılmış. Musul ve Kerkük'ün alınmasını isteyen Turgut Özal'a tam destek veren Türkeş mektubunda, Özal'a izlemesi gereken strateji konusunda öneride bulunuyor ve petrol gelirlerini ABD ve İngiltere'ye terketmek pahasına da olsa Musul ve Kerkük'e girilmesini istiyor.

Tekin'in kitabında olaylar hakkında verdiği bilgiler özetle şöyle: ‘‘Özal, Musul'a girilsin dediği dönemde destek bulamadı. Şimdi öğrendiğimize göre bu sırada Türkeş, Özal'dan gizli bir görüşme istiyor. Ancak Özal gizli görüşme önerisini geri çeviriyor. Bunun üzerine Türkeş bu mektubu kaleme alıyor. Bu mektuptan Türkeş'in Musul-kerkük'ün alınmasını desteklediğini anlıyoruz. Türkeş, devletin çıkarı için sevmediği biriyle bir araya gelebilen biriydi. Bu desteği neden gizli tuttuğu meselesine gelince. Bir kere Ordu buna karşıydı. İkincisi gerekli oy desteği yoktu üçüncüsü de ülkücü camianın Özal'a karşı nasıl bir öfke duyduğunu biliyordu. Hatta yardımcısı Rıza Müftüoğlu, 'Neden petrol gelirlerini ABD ve İngiltere'ye bırakıyoruz' diye sorduğunda Türkeş şu cevabı veriyor: ‘‘Önemli olan almak sonra şartlar değişir' oluyor.’’

TOKALAŞMA KRİZİ

‘‘1985'te Türkeş hapisten çıktığında evi ülkücü camianın akınına uğradı. Bu durumdan Evren ve arkadaşları rahatsız oluyor. durumu bilen Özal eski bir MHP'li milletvekiliyle Türkeş'e ‘‘Bir süre tatile çıksın ve kimseyle görüşmesin. Konsey üyeleri rahatsız’’ şeklinde haber gönderiyor. Türkeş düşmanı bile olsa devlete karşı çok saygılı biri. Kalkıp Antalya'ya tatile gidiyor. Bu sırada bir pazar günü aynı tatil köyüne Turgut Özal'ın da geleceğini öğreniyor. Başbakan'ı karşılamak için açık renk takım elbise giyiyor, kravat takıyor ve lobiye iniyor. Özal karşısına geldiğinde hoşgeldin demek için elini uzatıyor. Ama Özal'dan hiçbir hareket yok. Türkeş'in elini sıkmıyor. Bu olayın duyulmasından sonra ülkücüler çok öfkeleniyor. Ülkücü camia Özal'ı bu olaydan sonra bir daha affetmedi.’’

‘‘1992'de Ermeni Savaşı devam ederken Türkeş, Azerbaycan'a dört kişi gönderiyor. Bunların arasında Azeri kökenli olduğu için Atilla Kaya (Ülkü Ocakları Başkanı) var. Eğitim işini ise, emekli uzman bir astsubay üstleniyor. Türkeş kampın adını da Rüzgar Kampı koyuyor. Ancak bu dört kişi gidip amaçlarını Elçibey'e anlattıklarında, Elçibey izin vermiyor. Dört arkadaş Elçibey'den yüz bulamayınca Çeçenistan'a geçip Cevher Dudayev'le görüşüyor. Dudayev olumlu yaklaşınca Elçibey de kampın kurulmasına izin veriyor. Kampta Özbek, Türkmen ve Türkiye'den giden gençler eğitilmiş. Bu kampta eğitilenlerin Gürcistan ve Ermenistan'da yaptığı çok büyük 5-6 bombalama olayı var. Elçibey düşürüldükten sonra ise, Aliyev, Türkeş'e haber göndererek destek istiyor. Türkeş'in cevabı ‘‘Elçibey'e ihanet edemeyiz’’ olunca Aliyev, kampa izin vermiyor. Bunun üzerine de Türkeş kamptakileri Türkiye'ye geri çağırıyor. Daha sonra Aliyev'e karşı girişilen darbe girişiminde bu kampta eğitim görenler var mıydı, bilinmez. Ancak varsa da ferdi girişimlerdir.’’

KOMANDO KAMPLARI

‘‘Türkeş'in lider olarak ortaya çıktığı yıl 1944'tür. O yıl yaşanmasaydı belki Türkeş olmayacaktı. Bir yıla yakın hapis yatıyor. Çıktıktan sonra iki defa ABD'ye gönderiliyor. Birincisinde eğitim, ikincisinde de görev. Daha sonra, Çankırı'da gerilla öğretmenliği yapıyor. Komando kamplarının çıkışını da bu çerçevede değerlendirmek lazım. Bu kamplar belki bir hazırlık belki de bir sezgiydi. Türkeş'in bir sözü vardır 'En kötü demokrasi en iyi ihtilalden daha iyidir' diye. Kendisi böyle söylese de ihtilalci insanlar bu duygudan belki de hiçbir zaman vazgeçemiyorlar.’’

Petrol menfaatlerinin bir bölümü ABD ve İngiltere şirketlerine teklif edilmeli

Alparslan Türkeş'in, Körfez Savaşı sırasında Musul ve Kerkük'ü almak isteyen 8. cumhurbaşkanı Turgut Özal'a gizlice yolladığı mektup:

Sayın Cumhurbaşkanım,

Yüksek müsaadelerinizle aşağıya 'Körfez Politikası' ile ilgili görüşlerimi beyan etmek istiyorum.

Körfez krizi ile ilgili dış politikanız her bakımdan ülkemiz menfaatlerine uygun ve isabetli bir politikadır.

Bugün yürütülen Körfez politikasını asıl baltalayanlar dış kaynaklardır. Başta Yunanistan, bu yönde faaliyetlerini Batı ülkelerinde yoğunlaştırmaktadır. Yunanistan ve bazı Avrupa ülkeleri Türkiye'nin ABD ile birlikte hareket edip barış masasında ülkemizin söz sahibi olmasını Ortadoğu'da kuvvetli bir Türkiye istemedikleri için sakıncalı bulmaktadırlar.

Batılı bazı ülkeler Ortadoğu'daki şu andaki menfaatleri açısından da Türkiye ABD müşterekliğini uygun görmemektedirler.

Yunanistan'ın Batı ülkelerini tahrik etmedeki nedeni Kıbrıs ve Ege sorununun çözümünde Türkiye'nin güçlü olması ihtimalidir. Yunan lobisinin katkısıyla Avrupa ülkelerinden bazıları Türkiye'nin ABD'nin yanında Irak'a karşı savaşa girmesini engellemeye çalışmaktadırlar.

Bu propagandaların tesiri altında iç muhalefet tesir altında kalmaktadır. Bu sebeple iç politikanın da yeniden dengelenmesi çalışmalarının yürütülmesi bana göre önem kazanmaktadır.

Şu an zat-i alilerinizin liderliğinde yürütülen Körfez politikasının sonuna kadar sebatla götürülmesi ve ABD güneyden taarruza geçerken Türkiye'nin de kuzeyden Irak'a girmesi belki de yarım yüzyıl ileri gitmesine sebebiyet verecek derecede önemlidir. Ancak takdir buyurulacağı gibi zafer kazanmak için de gerekli her türlü hazırlığın da yapılması şarttır.

Körfez krizi ile ilgili dış politikanız her bakımdan ülkemiz menfaatlerine uygun olmasına rağmen bu politikanıza karşı yurdumuzda şiddetli bir muhalefet havası estirilmektedir. Eskiden beri kamuoyu oluşturmada çok başarılı olunmasına rağmen nedense son zamanlarda dış politika konusunda bu husus ihmal edilmiş gibi görülüyor. Memleket içi kamuoyunu ve dünya kamuoyunu körfez politikamız lehinde hazırlamak için acele ve ciddi çalışmalara ihtiyaç vardır. Bunun için cumhurbaşkanlığına bağlı halkla ilişkiler müşavirliği adı altında uzman kişilerden oluşan bir teşkilat kurulmalı ve bu teşkilat içinde bir yurtiçi kamuoyu oluşturma bir de Avrupa ve Amerika kamuoyu oluşturma daireleri ile enformasyon dairelerinden oluşan birimlerle ilmi bir şekilde aydınlatma faaliyetine girişilerek kamuoyu desteği sağlanmalıdır.

Körfez krizi Türkiye için tarihi bir fırsatı ortaya çıkarmıştır. Musul ve Kerkük'ün bizim tarafımızdan alınması çok önemlidir. Bu uğurda gerekli desteği sağlamak için gerekirse el altından gizlice bu bölgedeki petrol menfaatlerinin bir bölümü ABD ve İngiltere şirketlerine teklif edilmelidir. Özetle yürütmüş bulunduğunuz Körfez politikasının tam başarıya ulaşması için her zaman emirlerinize amade bulunduğumu arz etmek isterim.

Dr. Arslan Tekin kimdir?

1953 Yozgat Yerköy doğumlu. Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi'ni bitirdi. İstanbul Üniversitesi Türk Dili bölümünde doktora yaptı. Milliyet, Tercüman, Yeni Günaydın, Akşam gibi çeşitli gazetelerde çeşitli kademelerde çalıştı. Bazı eserleri: Balkan Volkanı, İmralı'daki Konuk, Kovulacak Güçler, Edebiyatımızda İsimler ve Terimler ve Milliyetçi Harekette Dr. Devlet Bahçeli Dönemi.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!