Okuma yazma becerileri eğitimin temelidir

Güncelleme Tarihi:

Okuma yazma becerileri eğitimin temelidir
Oluşturulma Tarihi: Kasım 25, 2019 11:40

“Çocukluk dönemimizdeki bir sihirli andır; anlamlandıramadığımız, karışık şifrelerle dolu bir kitap sayfasının anlamlı bir yazıya dönüştüğü an… Kelimeler sizinle konuşur, şifreler çözülür. O an tüm evrenin kapıları açılır ve artık bir 'okuyucu' olarak geri dönüşü olmayan bir yolda ilk adımlarınızı atmaktasınızdır.” Alberto Manguel

Haberin Devamı

Okuma-yazmaya hazırlık çalışmaları, çocuğun ileri ki yıllarda kazanacağı becerinin okul öncesi dönemdeki gelişimsel belirtileridir. Bu hazırlık süreci, çocuğun okuma-yazma becerilerine yönelik bilgi, beceri ve tutumlarının yanısıra bunları destekleyecek ortamları da kapsar. Okuma-yazma becerilerinin gelişiminde, eğitim-öğretimin sonraki kademelerine temel oluşturan okul öncesi dönem okuma-yazmaya hazırlık çalışmaları, ulaşılabilir kaynakları içeren ev ortamı ve aile-çocuk etkileşimi kilit rol oynuyor.

İLK DENEYİMLER DOĞDUĞU ANDAN BAŞLIYOR
Erken okuma-yazma becerilerinde kritik öneme sahip bu temel unsurlar derinlemesine araştırıldığında, bu önemin daha iyi anlaşılabilmesi adına, 0-6 yaş olarak nitelendirdiğimiz okul öncesi dönemin başlı başına incelenmesi gerekiyor. Bu doğrultuda yapılan çalışmalara bakıldığında ise, okuma-yazma deneyimlerinin yeni doğan dönemine uzandığı görülüyor. Yeni doğan bir bebeğin çevresindeki bir kitaba ilk bakışı, kitaptaki bir resme verdiği ilk tepki onun okuma-yazma becerilerinin gelişim sürecindeki ilk deneyimleridir. Çocuklar daha sonra çevrelerinde gördükleri logo, etiket ve marka gibi yazılı materyalleri tanımaya ve anlamlandırmaya çalışırlar. Bu aşamadan sonra ise artık kitaplarda, kartlarda, etiketlerde, tabletlerde, televizyonda gördükleri şekillerin tekrarlayan semboller olduğunu fark ederler ve bu durum çocuklarda okuma-yazma becerilerinin gelişmeye başladığını gösterir.

Haberin Devamı

AİLE, KİLİT ROL
Okuma-yazma becerilerinin gelişiminde kilit rol oynayan etmenlerden biri olan aileyle iletişim ve zengin uyaranlar içeren çevre, bu becerilerin gelişimine pozitif katkılar sağlıyor. Ailenin gelir düzeyi, okur-yazarlık seviyeleri, okuma alışkanlıkları önemli. Okuma-yazmaya hazırlıkta aile-çocuk etkileşimi gibi aile ve ev ortamının özellikleri çocuğun dilsel ve okuma-yazmaya yönelik becerileri üzerinde etkili. Ayrıca ailenin çocuğun bu becerilerine karşı tutumları, inanışları da okuma-yazmaya hazırlık aşamasında önem kazanıyor.

Kansas Üniversitesi’nde çalışan çocuk psikologları Betty Hart ve Todd R. Risley tarafından 2003 yılında farklı ekonomik ve eğitim düzeylerinden gelen 42 aile ile bu ailelerin yeni konuşmayı öğrenen bebekleri üzerinde yürütülen bir araştırmada, çocuklar yedi aylıktan üç yaşına kadar her ay bir saat süreyle takip edilerek ebeveynler ve çocukların birbirleriyle ilişkileri ve çocukların maruz kaldıkları toplam kelimeleri kaydedildi. Araştırmanın sonucunda, eğitimli anne-babaların bebeklerinin saat başı ortalama 2 bin ile 2 bin 500 sözcük duyduğu; işçi aile çocuklarının 1.000 ile 1.500 sözcük duyduğu ve devlet yardımıyla yaşayıp işsiz ve çok düşük gelirli grupda yer alan ailelerin bebeklerinin ise sadece 500 kelime duyduğu saptandı. 34-36 aylıkken çocukların kelime hazinelerinin, konuşma kalıplarının ve dile hakimiyetlerinin ortalama yüzde 85 oranında ailelerininden geldiği; yüzde 86 ile 96 oranında çocuklardaki kelime hazinesinin ailelerin kullandığı kelimelerden oluştuğu ortaya çıktı.

Haberin Devamı

ORTAMA DİKKAT
Okuma-yazmaya yönelik ilk deneyimlerin yaşandığı ev ortamı önemli. Materyallerle iç içe olan, yetişkinlerle birlikte okuma yazma etkinliklerine katılan, onların okuma-yazmaya yönelik deneyimlerini gözlemleyen çocuklar daha hızlı öğrenir.

Aile katılımını etkin kılan okul öncesi eğitim programları, çocuğa kazandırılan becerilerin kalıcı olması ve bu becerilerin günlük yaşama aktarılmasına yardımcı olması açısından, çocuğun gelişimine olumlu katkı sağlar. Ailenin okul öncesi eğitime etkin katılımı, okuldaki çalışmaların evde pekiştirilmesini desteklemek ve böylece eğitimde devamlılığın sağlanması için gerekli. Eğitimde sürekliliğin sağlanması da eğitimdeki başarıyı arttırıyor.

Haberin Devamı

KELİME ZENGİNLİĞİ VE DİL GELİŞİMİNE KATKI SAĞLIYOR
Yapılan araştırmalara göre anne-babaların çocuklarına okuma-yazmaya hazırlık sürecinde iyi birer rol-model olabilmeleri dikkat etmesi gerekenler şöyle:
Çocuklar doğdukları andan itibaren çevreyle etkileşim içinde olduklarından onlara sıklıkla kitap okuma gelişimleri açısından faydalı. Bu nedenle anne-babalar çocuklarına kitap okuma için özellikle ayrılmış bir zaman dilimi yaratmalı. Kitap okuma, hikâye anlatımı gibi okuma-yazmaya yönelik etkinlikler, çocukların, okuma-yazma becerileri ve dil gelişimlerinin temelini oluşturur. Ailelerin çocuklarıyla birlikte kitap okuması ve yazılı materyal zenginliği, onların kelime zenginliği, ses bilgisel duyarlılık becerisi, alfabe bilgisi ve okuma-yazmaya karşı olumlu tutum geliştirme gibi özellikler üzerinde etkili. Ayrıca kitap okurken ailelerin çocukla yakın temas halinde olması, ses tonu ve yüz ifadelerini etkili bir şekilde kullanması ve gerekli yerlerde hikayenin devamını çocukların kendi yaratıcılıklarına bırakarak sonlandırmalarını istemesi etkileşimli kitap okuma sürecinde faydalı.

Haberin Devamı

BEBEKLİKTEN İTİBAREN İLK ADIM ATILMALI
Çocukların anne-babalarını ve evdeki diğer yetişkinleri sıklıkla okurken görmeleri çocuğa iyi birer rol-model olmaları açısından çok önemli. Okuma-yazmaya hazırlık sürecinde çocukların dil gelişimini destekleyici etkinlikler de faydalı. Bu süreçte bebekler doğdukları andan itibaren yetişkinler; şarkı, tekerleme söyleyebilir, söylenen şarkının, tekerlemenin ritmine uygun olarak bebeği hareket ettirebilir. Bebeklerle iletişim kurarak, onlara duygularını ifade edip, iletişim amaçlı davranışlarına karşılık verebilir. Bebeklere yüksek sesle hikâye ve masal okuyarak onun okuma-yazmaya yönelik bu ilk deneyimlerini desteklerler.

Haberin Devamı

EV ORTAMINDA KİTAP OLMALI
Çocuklara kitap, dergi ve gazetelerle zenginleştirilmiş bir ev ortamı sunulması onların ilgilerini bu yönde arttırır. Ayrıca ev ortamında çocuklara yönelik kitapların bulunduğu ve onlara ait düzenlenmiş özel bir alanın olması yararlı olur. Bu alan için mutfak ya da farklı odalarda minik raflı bölümler de oluşturulabilir.

Anne-babalar çocuklarıyla birlikte belli aralıklarda kitap ödünç almak ya da hikâye okumak için kütüphaneyi ziyaret edebilir. Ayrıca evde yapılan etkinliklerin dışına çıkarak çocuklarla birlikte hayvanat bahçesi, müze, çiftlik gibi çocukların yeni ve farklı deneyimler yaşayabilecekleri ve kelime hazinelerinin zenginleşebileceği ortamlardan da faydalanabilirler.

Çocuklara hediye olarak kitap alınması, onların kitaba karşı olumlu tutum kazanmalarını sağlar. Gezilerin ardından çocuklarla birlikte resim yapılmalı, resimlerdeki hikayeler anne-babalar tarafından not edilmeli, sonrasında da bu resimler birleştirilerek çocukların kendi kitaplarını kendilerinin yapmaları, onları okuma-yazmaya hazırlık sürecinde motive edebilir. Aileler günlük olaylardan, gezi ve etkinliklerden konuşabilmeliler. Çocukların izlediği televizyon programlarının içeriği ve süresi, bilgisayar, tablet ve internetle geçirdikleri zaman anne-babaların kontrolü altında olmalı. Ev ortamını zenginleştirmek adına anne-babalar çocuklarına kâğıt, kalem, hamur, tebeşir, yazı tahtası gibi birçok yazı materyali sağlamalı. Onların okul öncesi ve ilköğretim döneminde işitme ve görme kontrollerinin düzenli olarak yapılması, daha sonraki yıllarda ortaya çıkabilecek problemlerin erken teşhisini oluşturur

Aileler ve çocukların bakımıyla ilgilenen kişiler, onları diğer bireylerden daha iyi tanımanın yanı sıra çocuklarla her gün etkileşim olanağına sahip. Bu yüzden okuma-yazmaya hazırlık aşamasında ailelerin tutumları ve değerleri, çocukların okumayı öğrenme motivasyonları üzerinde çok etkilidir.

SON SÖZ…
Bütün anne-babalar çocuklarının öncelikle sağlıklı, mutlu daha sonrada başarılı birer birey olarak yetişmelerini ister. Okuma-yazma becerileri de çocukların gelecekteki okul başarılarını belirleyici temel faktörlerden biri niteliğinde olduğu için son derece önemli. Ailelerin çocuklarını başarılı görme arzusu aynıyken çocuklarına bu süreçte yardım etme yöntemleri ve anlayışları farklılaşıyor. Bu süreçte önemli olan ailelerin, okuma-yazma sürecini çocukların doğdukları andan itibaren desteklenebileceğinin bilincinde olmaları. Bu süreçte aileler çocuğun ev ortamını zenginleştirerek ve çocuklara günlük yaşamdan birçok etkinlik sunarak onların gelişimini destekleyebilir.

Erken çocukluk ortamlarında okuma-yazmaya hazırlık çalışmaları, asla okuma-yazma öğretimi anlamına gelmiyor. Buradaki amaç, oyun gibi çeşitli etkinlikler yoluyla farkındalık kazandırmak, çocukların erken okuryazarlık becerilerini desteklemek, ileride iyi birer okuyucu olmaları için onları hazırlamaktır.

PROF. DR. EBRU AKTAN ACAR KİMDİR?
1993 yılında Boğaziçi Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Psikoloji Bölümü’nden mezun oldu. 1996 yılında Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Anaokulu Öğretmenliği Bilim Dalı’nda yüksek lisansını, 2001 yılında Marmara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü Okul Öncesi Eğitimi Bilim Dalı’nda doktorasını tamamladı. 1997 yılında Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Eğitim Fakültesi İlköğretim Bölümü Okul Öncesi Öğretmenliği Anabilim Dalı’nda Araştırma Görevlisi olarak görev yapmaya başladı. 2002 yılında Yardımcı Doçent, 2010 yılında doçent, 2017 yılında da profesör ünvanını elde etti. Halen aynı üniversitede Temel Eğitim Bölümü Okul Öncesi Eğitimi Anabilim Dalı’nda Öğretim Üyesi olarak görev yapıyor. Ayrıca ÇABA Çok Amaçlı Erken Çocukluk Eğitimi Merkezi’nin (ÇABAÇAM) Proje Koordinatörlüğü’nü yürütüyor. Çalışma alanları arasında; erken okuma becerileri ve okuma-yazmaya hazırlık çalışmaları, dünyadaki erken çocukluk eğitimi model ve yaklaşımları, barış eğitimi ve farklılıklara saygı gibi konular yer alıyor. Ulusal-uluslararası burslar ve projeler kapsamında farklı ülkelerde araştırma ve alan gezileri yürütan Acar, çok sayıda ulusal-uluslararası yayını ve proje çalışmaları bulunuyor.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!