'Öğrenciye veliye sürpriz olmayacak'

Güncelleme Tarihi:

Öğrenciye veliye sürpriz olmayacak
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 21, 2018 01:11

Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, liselere geçiş sistemiyle ilgili, “Önümüzdeki yıl sınavın çocukları huzursuz eden bölümleriyle ilgili önlem alacağız. Çok daha dingin bir sınav dönemi geçecek. Yumuşak bir geçişle bu sınavın ağırlığının hafiflediği dönemi göreceğiz. Hiçbir öğrencimiz, velimiz sürprizle karşılaşmayacak. Oyunun ortasında kurallar değişmeyecek” dedi. Ankara Palas’ta ilk kez medyanın Ankara temsilcileri ve eğitim muhabirleriyle bir araya gelen Selçuk’un açıklamaları şöyle:

Haberin Devamı

BAKAN DEĞİL ‘GÖREN’ OLMAYA ÇALIŞACAĞIM
“BİZ aslında bilimi konuşacağız. Matematiği, sanatı, sporu, ahlakı konuşacağız. Konuşacağımız bilimin evrensel olması çok önemli. Eğitim öncelikle milli seviyede kurulmaz, önce evrensel seviyede kurulur. Çünkü eğitimin mesajı insandır. Mesajı insan olan şey önce evrensel olur ondan sonra millileşir. Bunu ilkesel olarak ortaya koyarsak meseleye bakış açımızı da ortaya koymuş oluruz. İki ay içerisinde üç yıllık bir program açıklayacağız. Hangi ay, hangi sene ne yapmak istediğimizle ilgili program sunacağız. Nereye gelmek istediğimiz konusunda arzu ve hayallerimizi paylaşacağız. Hiçbir öğrencimiz, hiçbir velimiz sürprizle karşılaşmayacak. Oyunun ortasında kurallar değişmeyecek. Elbette beceremeyeceğimiz, başaramayacağımız şeyler olacak. Temel kavramımız adalet olacak. Ben bakan olmaya değil, gören olmaya çalışacağım.

Bizim yenilenerek dönüşmek için ‘gemiyi kenara çekip sıfırdan yapıyoruz, her şeyi değiştiriyoruz, reform yapacağız’ öyle bir şeyimiz yok. Bunlar işlevsel değil. Mümkün olduğu kadar kimseyi rahatsız etmeden bir noktaya gelmek maksadındayız. O yüzden ‘şunu toptan değiştiriyoruz, bunu getiriyoruz’ bu bizim dilimiz değil. Yenilenerek dönüşümü gerçekleştireceğimiz ama bunu yaparken de kırıp dökerek ani değişiklikler ve virajlarla yapmayacağımız bir şey.

Çocuklarımızın anlam temelli bir matematik öğreniminin önündeki engel zaten eğitim sisteminin kendisi. Yani sınav temelli bir sistem. Eğer biz zaman içerisinde sınav temelli bir sistemin ateşini düşürüp ve gerçekten insanların bulundukları bölgelerde tabii bir akışla eğitim almasına fırsat veren bir yapıyı götürebilirsek, o zaman sınavın baskısı azalacak ve biz bu süreçte öğretim programlarındaki sınav temelli ağırlığı ve baskıyı azaltıp çocuğun üç senede gördüğü matematiği belki altı senede vereceğiz.

SAKİN VE DİNGİN SINAV DÖNEMİ
Her şekilde biz önümüzdeki sene bu sınavın çocukları huzursuz eden kısımlarını, bölümlerini bunlarla ilgili her türlü önlemi alacağız ve çok daha sakin, dingin bir sınav dönemi geçecek. Fakat siz derseniz ki bundan sonraki sistem bu sene başlıyor mu? Böyle bir şey mümkün değil. Zaten şu sıra çalışıyoruz, çıkabilecek olası sorunların mümkün olduğunca azaltılması konusunda çok ciddi tedbirlerimiz var. Bunu zaten yapacağız ama bir sonraki seneye bu çocukların bu sınavdan çok daha az zarar görmeleri ve çok daha yumuşak bir geçişle ama birkaç sene içerisinde de bu sınavın ağırlığının hafiflediği bir dönemi göreceğiz.”

ATANAMAYAN ÖĞRETMENLER İNSAN MESELESİ
Atanamayan öğretmen meselesi bizim için bir istatistik meselesi değil, bu bir insan meselesi, evinde işsiz oturan bir insanın hissiyatı, belki evlenecek olan bir gencin evlenmekle ilgili yaşadığı sıkıntı meselesi. O yüzden sayılar üzerinden bu tür konuları konuşmak bana çok doğru gelmiyor.

Öğrenciye veliye sürpriz olmayacak

Gamze Kolcu - Ziya Selçuk

PERFORMANSI UYGULAMAYACAĞIZ
Çok net bir mesaj; öğretmen performansıyla ilgili ilan edilen şeyin işlevsel olduğunu düşünmüyorum ve böyle bir şeyi Bakanlık olarak uygulamayacağız. Ben önce kendi performansımdan başlamayı tercih ederim. Sözleşmeli öğretmen arkadaşlarımın, meslektaşlarımın sağlık durumuyla ilgili bir konu var. Dün de kendileriyle yarım saat kadar görüşme fırsatım oldu. Durumlarını anlattılar, paylaştık, dertleştik. Sağlık özrü konusunda bir kolaylık, rahatlama getireceğiz.

Önümüzdeki sene liseye başlayacak olan öğrencilere mevcut sınav sistemiyle ilgili bir taahhütte bulunulmuş, denilmiş ki ‘LGS’nin böyle bir yapısı var, bu sene de bir örneğini gördünüz.’ Bizim bu çocuklara ‘Bu sene tekrar değişiyor’ demek gibi bir söylemimiz olmayacak. Oyunun ortasında kuralın değişmeyeceği bir süreç yaşanacak.

(Yeni müfredat) Şu anda müfredatın iyi ya da kötü olmasıyla biz ilgilenmiyoruz. O müfredatı uygulayacak öğretmen becerilerine bakıyoruz.

50 SENELİK KONU
Eğitim en muhafazakâr kurumdur. Çünkü çocukların hayatıyla ilgili bir konu var. Ama bu muhafazanın bizi nasıl zehirlediğini de bilmek zorundayız. Bize biraz izin verin, çalışalım. Hemen bir şey beklerseniz eski hataları yaparız. Bu 50 senelik bir mesele.

HER DEVLET KENDİNİ KORUR
(FETÖ ile mücadele) Eğitim artık bir milli eğitim meselesi olmaktan çıktı, bir milli güvenlik meselesi, toplumun bekası meselesi haline geldi. Dolayısıyla her devlet kendini korur. İster komünist ister faşist ister başka bir devlet olur, ne olursa olsun her devlet kendini korur. Elbette herhangi bir sosyal, dini vesaire örgütsel çalışmanın nasıl kontrol edileceği ulusal bir güvenlik meselesi ve bunu Milli Eğitim Bakanlığı olarak biz kendi içimizde bilinçli olarak gözetip bu konuda hassasiyet göstermek durumundayız.

ORTA EĞİTİM TUZAĞI
“Nasıl orta gelir tuzağı varsa Türkiye’nin orta eğitim tuzağı var. O sebeple biraz zaman gerekiyor. Sadece biz doğru işi iyi yapabiliyor muyuz? Eğer ilk düğmeyi sağlıklı iliklersek bunun yolu evrensel anlamda açık. Sınav öncelikle huzursuz etmeyecek. Çocuk herhangi bir şekilde bir sınava başlamışsa onunla mezun olacak. Daha sonraki dönemde de alttan itibaren o sınavın niye gereksiz olduğu ve sınavın çok kısmi bir işlev olarak sistemde yerini bırakacağı ve sınavın daha çok ülkenin fotoğrafını çekmek için kullanılan bir şey olacağı döneme geliyoruz. Bunu yaptığımızda siz önümüzdeki sene diyelim LGS yerleştirmeleri ile ilgili bu sene bazı kurgular var. Birkaç ay önce bunlar kurulmuş bir kılavuz çıkarılmış ve biz buna uymak durumundayız şu anda. Benim tercih ettiğim bir şey mi? Çok net olarak hayır. Ama bu ‘ne yapalım önceki dönemde yapmışlar’ demek değil. Burada bir devamlılık esas ve biz bunu göğüsleriz ve ne gerekiyorsa yaparız.”

TALİM VAR TERBİYE YOK
(Öğrencilerin sosyal medya kullanımı ve güvenliği) Bu aslında eğitim gibi evrensel bir sorun. Eğitim, insani bütünlük anlamında bakıldığında akıl, duygu ve fizik merkezinde çalışır. Bizim eğitim sistemimiz tümüyle akıl ya da bilişsel alan dediğimiz kısma hitap ediyor. Yani talim var, terbiye yok, duygu ve şahsiyet gelişimi konusunda bir eksiğimiz var. Sosyal medya konusunu basit bir internet ulaşımı meselesi olarak görmüyoruz. Bunun bir davranış alışkanlığı, terbiye meselesi bunun bir aile meselesi olduğunu görüyoruz. Bizim okul merkezli bir yaklaşıma sahip olmamız sosyal medyayı da nasıl kontrol edeceğimizin ipuçlarını verebilir.”

BAKMADAN GEÇME!