Sevindiren yenilgi mi?
Güncelleme Tarihi:
Almanya’da yapılan genel seçimlerin yanı sıra eyalet parlamentosu ve Avrupa Parlamentosu seçim sonuçlarını, yıllarca Hıristiyan Demokrat Birlik Parti’nin (CDU) Berlin’deki genel merkezi Konrad Adenauer Evi’nde izledim.
Farklı yaş grubundan SPD’li politikacılar ve üyeler vardı.
Tabii medya mensupları da.
Herkes heyecanla sandıkların kapanıp saat 18.00’de ilk verilerin ekranlara yansıtılmasını bekliyordu.
Brandenburg’da ilk tahminlere göre SPD yüzde 26’nın üzerinde oy almıştı.
Salonu dolduran SPD’liler, partinin bu ‘başarısını’ alkışladılar.
Saksonya seçim sonuçları ekrana yansıdığında ise az önce gülümseyen SPD’lilerin yüzleri birden asılıverdi.
Zira ilk tahminlere göre SPD, Saksonya’da yüzde 8 civarında oy almıştı.
Bu da yüzde 5’e yakın oy kaybıydı.
*
Evet, SPD, Brandenburg’daki seçimlerden en güçlü parti olarak çıkmıştı ama 2014 yılındakine göre yüzde 5.7 daha az oy almıştı.
İki Almanya’nın birleştiği 1990 yılından beri Brandenburg’da yıllarca tek başına, son 10 yıldır da Sol Parti ile oluşturduğu koalisyonla iktidarda söz sahibi olan SPD, önemli ölçüde güç kaybına uğradığı halde SPD’liler ‘en güçlü parti’ konumunu kaybetmedikleri için buruk da olsa sevinç yaşıyorlardı.
Bu bir yerde ‘sevindiren yenilgi’ gibiydi.
Kısa bir süre sonra televizyon ekranlarına CDU Genel Merkezi’ndeki atmosferden görüntüler geldi.
Orada da CDU’luların benzer bir tutum sergilediği gözden kaçmadı.
Saksonya’da ‘korkulan olmamış’ ve CDU ilk tahminlere göre oyların yüzde 32’sinden fazlasını alarak seçimlerden ‘en güçlü parti’ olarak çıkmıştı.
CDU’lular da Saksonya Eyalet Başbakanı Michael Kretschmer’in bu ‘başarısını’ alkışladılar.
Oysa ki CDU, 5 yıl öncesine göre en az yüzde 7 oy kaybına uğramıştı.
Brandenburg’da alınan ilk tahmini sonuçlar geldiğinde CDU’luların da suratları asıldı.
CDU, toplam oyların sadece yüzde 15.6’sını almıştı.
Bu da yüzde 7’nin üzerinde bir oy kaybıydı 5 yıl öncesine göre.
Bu aynı zamanda CDU’nun son 60 yılda genel seçimlerde, eyalet parlamentosu ve Avrupa Parlamentosu seçimlerinde aldığı en düşük oy oranıydı.
Yani tam bir hezimetti.
Böyle olduğu halde Saksonya’daki ‘başarı’, Brandenburg’daki ‘hezimeti’ unutturmuş gibiydi.
Evet, bu da bir yerde ‘sevindiren yenilgi’ gibiydi.
*
Saksonya ve Brandenburg’daki seçimlerin en çok sevinenleri ise sağ popülist Almanya için Alternatif (AfD) ile Yeşiller oldu.
İlk tahmini sonuçlar ekranlara yansıtıldığında AfD genel merkezinde tam bir coşku yaşandı.
İslam’ı ‘demokrasi için en büyük tehdit ve tehlike’ olarak gören ırkçı, yabancı ve sığınmacı düşmanı AfD’li Beatrix von Storch ile partinin Eş Genel Başkanı Jörg Meuthen başta olmak üzere, salonu dolduran sağ popülistler adeta bayram ediyorlardı.
Zira AfD her iki eyalette de seçimlerden ‘ikinci büyük güç’ olarak çıkmıştı.
Resmi sonuçlara göre AfD, Brandenburg’da oy oranını 5 yıl öncesine göre yüzde 11.3 artırarak toplam oyların yüzde 23.5’ini almıştı.
Saksonya da ise oy oranını yüzde 17.8 artırarak toplam oyların yüzde 27.5’ini.
Bu, AfD’nin 2013 yılındaki kuruluşundan beri Almanya’da hem genel seçimler hem eyalet parlamentosu hem de Avrupa Parlamentosu seçimlerinde aldığı en yüksek oy oranıydı.
Her ne kadar Almanya’da demokrasi, demokratik hukuk devleti, düşünceyi ifade özgürlüğü, çeşitlilik ve çok kültürlülük için ciddi bir biçimde tehlike ve tehdit sinyalleri gelmeye başlasa da, AfD’liler bu ‘başarıyı’ farklı yerlerde ve farklı platformlarda kutladılar.
*
Yeşiller de yükselişin sevincini yaşadılar.
Her iki eyalette de yüzde 5 barajını daha önceki seçimlerde zar zor aşan Yeşiller, Saksonya’da yüzde 8.6 ve Brandenburg’da yüzde 10.8 oy aldı.
Yani bir yerde Yeşiller, bu iki eyalette rahat bir nefes almanın sevincini yaşadılar.
Kendisini hep ‘Doğu Almanların sözcüsü’ olarak ‘pazarlayan’, eski Doğu Almanya’daki Sosyalist Birlik Partisi’nin (SED) uzantısı konumundaki Sol Parti ise eski Doğu Almanya sınırları içindeki Saksonya’da ancak yüzde 10.4 ve Brandenburg’da yüzde 10.7 oy alarak tam bir hayal kırıklığı yaşadı.
Yani bir yerde bu iki eyalette Sol Parti’nin yerini AfD aldı.