‘En çok denizi özlerdim’

Güncelleme Tarihi:

‘En çok denizi özlerdim’
Oluşturulma Tarihi: Kasım 01, 2021 12:59

İkisi de 92 yaşında olan Güner ve Nedret Yücel çifti daha Türk-Alman İş gücü Anlaşması imzalanmadan tutmuş Almanya’nın yolunu. Evlendikten çok kısa bir süre Stuttgart’a gelen ve şimdi Berlin’de mutlu bir yaşam süren çiftle konuştuk göç maceralarını....

Haberin Devamı

* Almanya’ya ne zaman geldiniz?

GY: İstanbul’da doğdum. ilk, orta ve yüksek öğrenimimi İstanbul’da yaptım. Eczacılık Fakültesi’ni bitirdikten sonra 5 yıl bir eczane çalıştım. Sonra da 1959 yılının Ocak ayında evlendik ve Mart ayında da Almanya’ya, Stuttgart’a geldik.

‘En çok denizi özlerdim’

* Almanca biliyor muydunuz?
GY: Hayır hiç Almanca bilmiyordum. Ama iyi derecede İngilizce biliyordum. O nedenle Stuttgart’a geldiğimde önce orada bulunan Amerikalılara başvurdum çalışmak için. Stuttgart’ta Amerikan Hastanesi vardı, oraya gidip teğmen olan şefle konuştum. Kendimi tanıttım ve ne yapmak istediğimi söyledim. Orada çalışan bir İspanyol eczacı işi bırakıyormuş, o nedenle oturup konuştuk ve anlaştık. Ama sözleşme yapmak için yeniden gittiğimde İspanyol eczacının gitmekten vazgeçtiğini ve o nedenle bana yerlerinin olmadığını söylediler. Amerikalı şef hayret etmişti o kadar iyi derecede İngilizce konuşmama. Ama buna rağmen olmadı. Ben de boş durmayıp oturduğumuz yere yakın bir Alman eczanesinde çalışmaya başladım. Akşamları Almanca kurslarına gidiyordum. Eczanenin sahibi yaşlı bir Almandı. Bana sahip çıktı. Çalışma arkadaşlarım da iyiydi. Hepsi de bana yardımcı oldu. Eczanenin sahibi ölünce İçişleri Bakanlığı’ndan özel bir izin almam gerekiyordu. Diplomamın eşit sayılması için bunu yapmam gerekiyordu. Ama zaten bu Türkiye’de de öyledir. Sınava girdim ve kazandım. Böylece eczacı olarak çalışma izni almaya hak kazandım. Emekli oluncaya kadar da aynı yerde çalıştım. Emekli olduktan sonra da ara sıra gidip yardım ettim.

Haberin Devamı

‘En çok denizi özlerdim’

‘ALMANLARA ÇOK GÜVENİRDİM’
* Almanya’ya gelmezden önce kafanızda nasıl bir Almanya vardı?
GY: Almanlara karşı hiçbir negatif düşüncem yoktu. Mektepte hocalarım da Almandı. Hepsini de çok severdim. Sempatik insanlardı. Hepsi de bilim insanlarıydı. Bize karşı hep duyarlı davranırlardı. Çok güvenirdim Almanlara ben. Severek geldim Almanya’ya.

Haberin Devamı

‘En çok denizi özlerdim’

* Stuttgart’ta yaşarken Alman komşularınızın size yaklaşımı nasıldı?
GY: Bizim oturduğumuz binada 4 aile vardı. Hepsi de eğitimli insanlardı. Hiçbir zaman olumsuz bir şey yaşamadık. Ev sahibimiz Almancı ve oranın yerlisiydi. Beni diğerlerinden daha çok severdi. Eczaneden müşterim olduğu için evin en güzel dairesini de bize vermişti. Hep orada kaldık. Komşularımızla da ilişkilerimiz çok iyiydi. Hiçbir sıkıntı yaşamadık. Berlin’e taşındıktan sonra da Stuttgart’taki komşularımız telefonla aramayı sürdürdüler. Oradaki iş arkadaşlarım da öyle. Hâlâ da telefonlaştığımız eski arkadaşlarımız var. Berlin’de de öyle. Komşularımız bizi çok sever. Bize çok saygı gösteriyorlar.

Haberin Devamı

‘En çok denizi özlerdim’

* Türklerle aranız nasıldı?
GY: Çok iyiydi. Kayın biraderim oradaydı, eltim vardı. Eltim bir kere dünyanın en iyi insanıydı. Kardeşim, benim küçüğüm gibiydi. İki çocuklarıyla onlar vardı. Kalamış’tan arkadaşlar vardı. Orada başka insanlarla da tanıştık. Hepsiyle de ilişkilerimiz çok çok iyiydi.

‘En çok denizi özlerdim’

‘KALAMIŞ’TA SAHİLDE OTURUYORDUK’
* Türkiye’den ayrıldıktan sonra Türkiye’nin en çok neyini özlediniz?
GY: Stuttgart’taki evimizin penceresinden baktığımızda hep dağları ve yeşillikleri görürdük. O dağların arkasında deniz olduğunu düşünürdüm hep. Biz Kalamış’ta sahilde oturuyorduk. Denizi özlüyordum en çok. Ben denizi çok severdim, yüzmeyi çok severdim. Her yaz Türkiye’ye giderdik. Türkiye’ye gitmediğimiz zaman da deniz olan yerlere örneğin İtalya’ya giderdik. Deniz, deniz, deniz! En çok denizi özlerdim. Ben Almanya’yı çok sevdim. Hiç zorluk çekmedim. Ben herkesle anlaşabilen bir insanım. Çalışma arkadaşlarım da beni çok severlerdi. Hele biri vardı ki o beni ikinci annesi gibi görürdü.

Haberin Devamı

‘En çok denizi özlerdim’

* Kızınız Zeynep Stuttgart’ta doğdu, okula orda gitti. Alman arkadaşlarıyla ilişkileri nasıldı?
GY: İlk iki yıl bizim oturduğumuz bölgedeki bir okula gitti. Orada zorluk çekti. Ama komşu çocuklarıyla birlikte bahçede oynarlardı. Ama ikinci sınıftan sonra öğretmeninin önerisi üzerine biz Zeynep’i Stuttgart’ın en iyi özel okullarından birine gönderdik. Orada çok iyi arkadaşlar edindi. Hâlâ o arkadaşlarıyla yakın ilişkileri var. Hem telefonlaşırlar hem de zaman zaman buluşurlar.

‘En çok denizi özlerdim’

‘İSTANBUL’DA BİR YERE GİTMEK MACERA’
* Türkiye’ye en son ne zaman gittiniz?
GY: Herhalde 4 yıl oldu. Ama artık Türkiye’de kimsemiz kalmadı. Annem gitti, babam gitti, yeğenim gitti, kayın validen gitti. Akraba da kalmadı. Biz de artık yaşlandık. Seyahat etmek de zor gelmeye başladı. Türkiye’ye gittiğimizde de artık evden çıkamayacağız. O yüzden burada kalmayı tercih ediyoruz. İstanbul’un bir yerinden bir yerine gitmek tam bir macera. Bu yaştan sonra bu kadar eziyeti çekmeye değmez.

Haberin Devamı

‘En çok denizi özlerdim’

* Almanya’da bu kadar kalacağınız hiç aklınızdan geçer miydi?
GY: Gerçeği söylemek gerekirse hiç de geçmezdi. Hiç öyle bir şey düşünmedik. Ha bire döneriz diyorduk. O nedenle de Zeynep biraz geç dünyaya geldi. Dönemince çocuk yapmaya karar verdik. Tam 62 yıl oldu Almanya’da. Kızımız İstanbul’u seviyor. Sabiha Gökçen’den Suaadiye’ye 4 saatte gittik. Ben buradaki hayatımdan çok memnunum. İyi ki gelmişiz.

* Eşinizin en çok nesini beğenirsiniz?
GY: Mert insandır. Dürüst çocuktur, daha doğrusu adamdır. Çocukluğu kalmadı artık. Çok iyi anlaşıyoruz. Birbirimize her alanda destek oluyoruz. İnşallah böyle devam eder.

‘En çok denizi özlerdim’

‘DÜNYA ŞİMDİKİ GİBİ KÜÇÜK DEĞİLDİ’
Neden Almanya?
NY: O zamanlar Türkiye’nin siyasi durumu çok hoş değildi. 1959 yılında ben İstanbul’daki vakıflarda çalışıyordum. Çalışan bütün memurlar huzursuzdu. Ben de öyle. O dönemde sonradan rahmetli olan büyük abim Stuttgart’ta doktorasını yapıyordu. Mimardı. İnşaat mühendisliği okurken İstanbul’daki Hilton Oteli’nin inşaatında çalışmıştım. Eskişehir’de Porsuk Otelleri’nin inşaatında da. Hanımla evlendikten sonra ev bile kurmadan Almanya’ya gitmeye karar verdik.

* Sizin kafanızda nasıl bir Almanya vardı?
NY: Dünya o zamanlar şimdiki gibi küçük değildi. Almanya’yı abim oraya gittikten sonra daha iyi tanıdık. Hem bazı kitapları okuyarak hem de tatile gelen abimin anlattıklarından daha fazla bilgi sahibi olduk. Tabii filmlerden de Almanya hakkında biraz bilgim vardı. 1. Dünya Savaşı’nda Romanya’da Almanlarla birlikte görevde bulunan rahmetli babamın anlattıklarından da biraz bilgi sahibiydim.

* Yolculuk nasıldı?
NY: Türkiye’den çıkış zordu o zamanlar. Merkez Bankası’ndan döviz almak gerekiyordu. Sonradan Maliye Bakanı ve Bonn Büyükelçisi olan Ziya Müezzinoğlu o zamanlar Hazine Dairesi Başkanıydı. Onun yardımıyla Ankara’da Merkez Bankası’ndan döviz aldık. 9 Mart’ta Sirkeci’den trene bindik 11 Mart akşamı saat 21.00’de Stuttgart’ta indik.

‘En çok denizi özlerdim’

‘TÜRKİYE’DEN İŞÇİ BİLE GETİRDİM’
* İlk önce nerede çalıştınız?
NY: Stuttgart’ta geldik. Tabii Almanca bilmiyordum. Mühendistim, ama Almanca bilmediğim için Günther Drews İnşaat Şirketi’nde işçi olarak çalışmaya başladım. Akşamları da Almanca kurslarına katılıyordum. 6 ay sonra Türkiye’de de büyük inşaatlar yapan Alman şirketi Dyckerhoff Widmann Şirketi’ne girdim. Bu şirket için Türkiye’den işçi bile getirdim. Örneğin Mecidiyeköy’deki İş bulma Kurumu’na gidip işçi seçiyordum. İskeleye çıkıp kimin nasıl mala tuttuğunu görünce bu işten anlayıp anlamadığını anlıyordum. Türkçe bilmem benim avantajımdı. Nereli olduklarını sorduğumda Trabzonlu, Bolulu veya Konyalı diyenlere ‘hemen ismini söyle, seni işe alacağız’ diyordum. 25 yıl mühendis olarak çalıştım.

* İş gücü göçünden önce geldiniz Almanya’ya. Sözleşmeden sonra gelenlerin durumu nasıldı?
NY: Yeni gelenlerden bizim firma da işçi almaya başladı. Önce 30 kişilik bir grup geldi. Benim tercümanlık yapmam istendi. İşte Türk işçilerini ben o zaman tanımaya başladım. Gelenlerin çoğu Kardadenizli, Trabzonluydu. Çalışma koşulları ağırdı. Ama iyi çalışıyorlardı. Almanca bilmedikleri için hep benimle irtibat kurdular. Acil durumlarda bizim evi ararlardı hep.

‘En çok denizi özlerdim’

1986’DA FİRMA KAPANDI
* Sonradan seyahat acentelerinde çalıştınız. Bu nasıl oldu?
NY: 1974 yılında inşaat sektöründe kriz başladı. Firmalar patır patır dökülmeye başladı. 1986’da firmanın Stuttgart’taki şubesi kapatıldı. Beni Karlsruhe’ye atadılar. Ama kızımız okuduğu için oraya gitmedim. Tabii bir iş yeri bulmam gerekiyordu. Türk turistik şirketi ATT’nin sahibinden teklif geldi. ‘Ben uçak işlerinden anlamam ama yönetici olarak yardımcı olabilirim’ dedim. Sonra serbest çalıştım ve deri çanta ticareti işine girdim. 1991 yılında da şimdi ki Sun Express uçak şirketi kuruldu. Ben de 1989 yılında uçakçılığa başlamıştım. Orada iş başı yaptım. İstanbul-Ankara-Trabzon-Adana seferlerini başlattık. 1993’ün sonunda Vural Öger ATT’yi satın aldı. Bana birlikte çalışmayı teklif etti. Berlin’e gelinceye kadar birlikte çalıştık.

‘En çok denizi özlerdim’

‘AVRUPA’DA İLK TÜRK TAKIMINI KURDUK’
* Stuttgart’ta sporla da ilgilendiğinizi okudum...
NY: Evet, 1964 yılında bir grup arkadaşla Avrupa’daki ilk Türk takımlarından olan Stuttgart Türk Spor’u kurduk 1964 yılında. Bu diğer Türk dernek ve cemiyetlerini de cesaretlendirdi ve hemen hemen Almanya’nın her kentinde bir veya birden fazla spor kulüpleri kuruldu. Ama 1970’li yıllarda Alman takımlar Türk olsun, İtalyan, İspanyol, Yugoslav olsun yabancı takımlarla futbol oynamazlardı. Çünkü yasaktı. Ama zamanla bu engelleri aştık.

* Berlin nereden çıktı?
NY: Kızımız Zeynep yapımcı yönetmen. Frankfurt’ta oturuyordu. Karlsruhe’deki akademiden mezun. Berlin’e taşındı. Biz de zaten yaşlanmıştık. 2003’te onun peşinden Berlin’e geldik.

* Berlin’i sevdiniz mi?
NY: Berlin çok güzel bir kent. Caddeleri, alışveriş merkezleri, müzeleri, tiyatroları, operaları ve insanları çok güzel. Dostluklar edindim burada. Hepsi de güzel insanlar. Buluşup çay-kahve içiyoruz, yemek yiyoruz, sohbet ediyoruz. İyi de anlaşıyoruz. Berlin’den çok çok memnunuz.

* Siz de mi birkaç yıl çalışıp geri dönme düşüncesiyle geldiniz?
NY: Evet, tamamen öyle. Ama zamanla kalıcı olduk. Buralı olduk. Bundan memnunuz da. Burası da bizim vatanımız, Türkiye de.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!