Daha çok demokrasi daha çok özgürlük daha bağımsız yargı

BEN sadece aktarıyorum; Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan telaffuz ediyor bu talepleri.

Haberin Devamı

Daha çok özgürlük, daha çok demokrasi, daha bağımsız yargı temalarının Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın son günlerdeki söyleminde giderek geniş bir yer tutmaya başladığını gözlüyoruz.

Erdoğan’ın bu temalara ilişkin başlama vuruşu 24 Nisan tarihindeki partisinin TBMM grup konuşması oldu. Cumhurbaşkanı, yeni dönemde “millete taahhütlerini” şöyle açıkladı: “Yeni dönem daha fazla demokrasi dönemi, daha güçlü hukuk devleti dönemi olacaktır. Yeni dönem, daha fazla refah, daha fazla zenginlik, daha geniş özgürlük dönemi olacaktır. Yeni dönem yürütmenin daha etkin, yasamanın daha itibarlı, yargının daha bağımsız hale geldiği bir dönem olacaktır.”

Daha sonra 27 Nisan’da AK Parti’nin genişletilmiş il başkanları toplantısındaki konuşması büyük ölçüde bu temaların tekrarıydı: “Bütün bunlar için önümüzdeki dönemde ‘daha çok demokrasi’ diyoruz, ‘daha çok özgürlük’ diyoruz, ‘daha geniş haklar’ diyoruz.”

Erdoğan’ın bir gün sonra Cumhurbaşkanlığı seçimi kampanyasını açtığı İzmir mitinginde yaptığı konuşma bu temaların özellikle ekonomik büyüme ile doğrudan ilişkisini ortaya koyması bakımından önemliydi. Türkiye’nin 2023 hedeflerine ulaşabilmesi için ‘en kısa sürede iki kat daha büyümesi gerektiğini’ vurgulayan Cumhurbaşkanı, bunu bir hedef olarak ilan ettikten sonra “Bunun için demokrasi, temel haklar, özgürlükler, bunların üzerine gideceğiz” diye konuştu.

Haberin Devamı

AK Parti’nin 24 Haziran seçimlerine ilişkin açıklayacağı seçim bildirgesinde de aynı temaların ön plana çıkacağını anlıyoruz. Parlamento Bürosu Şefimiz Nuray Babacan’ın tespitleri bu yönelişin nedenlerine de ışık tutuyor. Buna göre, AK Parti’nin yaptırdığı araştırmalara da yansıdığı üzere, Olağanüstü Hal uygulamasının sürmesinin yarattığı endişelerin, demokrasiden uzaklaşıldığı ve partinin kuruluş ilkelerine aykırı devletçi politikaların ağırlık kazandığı yolunda gelen şikâyetlerin bu yönelişte etkili olduğu anlaşılıyor.

Hangi nedenle olursa olsun, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu temalar üzerinden şekillenen seçim söyleminin, bir ihtiyaca, toplumsal bir talebe karşılık verdiğini söyleyebiliriz. Kendisi, belli ki, bu mesajlar üzerinden de seçmenin desteğini yanına çekmeyi hedefliyor.

Cumhurbaşkanı’nın söylemi aynı zamanda bir durum tespitini de içeriyor. Bu kadar kuvvetli vurgular, demokrasi, temel hak ve özgürlükler ve yargı bağımsızlığının içinde bulunduğu durumun, 2018 Mayıs ayı başı itibarıyla düzeltilmeye muhtaç sorunlu bir tablo çizdiği gerçeğinin bizzat Cumhurbaşkanı’nın ağzından teslim edilmesidir.

Bir başka ifadeyle, en azından bu başlıklarda Türkiye’nin olması gereken, arzulanan noktaya henüz gelemediği sonucunu çıkartabiliriz. Olması gereken noktayla bulunulan nokta arasında bir açık olduğu aşikâr. Demek ki, yeni dönemde meselemiz bu açığın, yani demokrasi ve onun mütemmim cüzü olan diğer alanlardaki açığın kapatılmasıdır.

Kuşkusuz, AK Parti’nin 15 yılı aşkın bir süredir Türkiye’de işbaşında olduğunu hatırlarsak, bu meselelerin hâlâ başat hedefler halinde seçim taahhütleri arasında yer alıyor olması üzerinde durulması gereken bir mevzu olarak beliriyor. Ayrıca, 2007’de olduğu gibi perde arkasından askerle bilek güreşinin sürdüğü ya da sonrasında AK Parti iktidarının devletin her hücresine sızmış olan Gülenci kriminal suç örgütü tarafından kuşatıldığı, köşeye sıkıştırılmış olduğu bir dönemde de değiliz.

Örneğin, sorun yargı bağımsızlığı ise gerek birinci derece mahkemeler gerek temyiz organları bugün çok büyük ölçüde Fetullahçı unsurlardan arındırılmış durumda ve bu anlamda yargı üzerinden iktidarın hayatını zorlaştıracak bir güç odağı denklemde yok. Peki bütün bunlara rağmen, yargı bugün neden olması gerektiği ölçüde bağımsız değil?

Haberin Devamı

Keza demokrasinin önünün daha da açılması, temel hak ve özgürlükler alanındaki sorunların çözümünde iktidarın elini kolunu bağlayan mevzuat ya da zihniyet anlamında ne gibi sorunlar var? TBMM’nin 17 Mayıs’ta kapanacak olan 26’ncı döneminde AK Parti azınlıkta mıydı?
Sonuçta iktidar partisi söz konusu taahhütleri yaptığına göre, kamuoyuna bu sözlerin hedeflediği sorunları spesifik olarak tanımlamalı, bunları hangi çözümlerle aşmayı tasarladığını somut bir şekilde anlatmalıdır. Aksi takdirde bu kampanya açıklamaları soyut bir söylem olmanın ötesine geçemeyecektir.

Yazarın Tüm Yazıları