15 Temmuz’un altıncı yıldönümünde darbe davalarının bir muhasebesi

Her yıl 15 Temmuz günü, bundan altı yıl önce yaşadığımız kâbusu yeniden hatırlamak, bu hadise üzerinde düşünmek, aynı zamanda darbecilerin yargıda hesap vermeleri sürecini gözden geçirmek bakımından bir vesile oluşturuyor.

Haberin Devamı

Bundan önceki yıllarda da yaptığım gibi, yine 15 Temmuz darbe girişimi ile ilgili olarak açılan davaların seyrine kısaca göz atmak istiyorum geçen altı yıl içinde nereden nereye geldiğimizi görmek açısından.

Geçen yıl bugün yayımlanan yazımda toplam 289 darbe davasından 288’inin birinci derece mahkemelerde sonuçlandığını belirtmiştim. Bu kez tümünün sonuçlandığını yazmam gerekiyor.

Derece mahkemelerinde son bulan davaların genel bir dökümünü yaptığımızda şu tabloyla karşılaşıyoruz. Toplam 1.634 sanığa ağırlaştırılmış müebbet, 1.366 sanığa müebbet, 1.891 sanığa 2 ay ile 20 yıl arasında değişen sürelerde hapis cezası verilirken, 2 bin 870 sanık beraat etmiş. Ayrıca, 964 sanık hakkında ceza verilmesine yer olmadığına hükmedilmiş.

Özetle, Türkiye’de 58 ilde açılan 289 darbe davasında toplam 8 bin 725 kişi hakkında hüküm verilmiş ağır ceza mahkemelerinde.

Haberin Devamı

BERAAT EDEN VE CEZA VERİLMEYENLERİN ORANI YÜZDE 44

Burada dikkat çekmemiz gereken bir durum, sanıklar hakkında çıkan beraat kararlarının sayıca hiç de küçük bir oran olmamasıdır. Toplama oranlandığında, darbe davalarında yargılanan sanıklardan yüzde 32.8’inin beraat ettiğini söylemeliyiz. Ceza verilmesine yer olmayanları da bu gruba dahil ettiğimizde aslında yaklaşık yüzde 44 gibi bir orana ulaşıyoruz.

Beraat edenler içinde darbe gecesi FETÖ’cü komutanları tarafından ellerine silah verilip sahaya çıkartılan erlerin de sayıca kabarık bir grup oluşturduğu olgusunun altını çizmeliyiz. Yargılamalarda beraat alan erlerin toplam sayısı 1.165’tir. Önemli bir bölümü hapis de yatmış olan bu durumdaki erlerin oranı, beraat kararı alan sanıkların toplamının yüzde 40.5’ine karşılık geliyor.

Bu arada, generallerin durumuna detaylı bir şekilde baktığımızda şu tespiti yapabiliriz. Biten davalarda toplam 85 general ağırlaştırılmış müebbet, 24 general müebbet, 26 general süreli hapis cezası almışken, 24 general de beraat etmiştir. Beraat eden subay sayısı ise 461’dir.

TOP ARTIK YARGITAY’IN SAHASINDA

Darbe davalarında ağır ceza mahkemelerinin mesailerini bitirmeleriyle birlikte, istinaf mahkemelerindeki küçük bir dava grubu hariç top artık tümüyle Yargıtay’ın sahasına girmiş bulunuyor.

Haberin Devamı

1 Temmuz 2022 tarihi itibarıyla Yargıtay’daki tabloya göre, temyizdeki darbe dosyalarının sayısı 263’tür. Bunu dava toplamı 289’dan çıkardığımızda, aradaki 26 davanın ya istinaf sürecinde, yani bölge adliye mahkemelerinde ya da daha farklı yargı aşamalarında olduğunu söyleyebiliriz.

Yargıtay’daki kararların dökümüne baktığımızda, 263 dosyadan 119’unun onandığı/düzelterek onandığı, 46’sının bozulduğu/kısmen bozulduğunu görüyoruz. Toplam içinde 71 dosya halen Yargıtay’ın Üçüncü Ceza Dairesi’nde incelenmektedir. Yargıtay savcılığında incelenmekte olan, yani henüz daireye intikal etmemiş olan dosya sayısı da 21’dir. Altı dosya hakkında  esasa ilişkin olmayan (iade, red gibi) kararlar verilmiştir.

Haberin Devamı

Bu arada kesinleşme durumuna bakıldığında, 119 dosya onanarak, 4 dosya ise kanun yoluna başvurulmaksızın kesinleşmiştir. 

Kesinleşme faktörü açısından, dosya bazında Yargıtay’da yolun yarısına henüz yaklaşılmaktadır. Tam bu noktada önemli bir hususu göz önünde bulundurmalıyız.  

Yargıtay aşamasında özellikle az sanıklı davalarda daha süratli yol alınmakla birlikte, kamuoyunun ilgisini toplayan Genelkurmay Çatı, Akıncı Üssü, Kara Havacılık Okulu davası gibi çok sanıklı dosyaların sonuçlanması biraz daha zaman alacak gibi görünüyor.

Genelkurmay Çatı davası Yargıtay Üçüncü Ceza Dairesi’nde incelenirken, Akıncı Üssü dosyası henüz Yargıtay’da savcılık aşamasındadır. Daireye bundan sonraki adımda gelecektir. Kara Havacılık Okulu iddianamesi ise Yargıtay Savcılığı’na tevzi edilme noktasındadır.

Haberin Devamı

Sonuçta, bütün darbe davalarının Yargıtay’da kesinleşerek sonuçlanmasının içinde bulunduğumuz 2020’li yılların ortalarına doğru uzanacağını söylemek bir kehanet olmaz.

ÖNEMLİ MAĞDURİYETLER DE YAŞANDI

Özellikle Yargıtay’daki temyiz aşamasıyla ilgili olarak yapmamız gereken kritik bir saptama var. Yargıtay sürecinde beraat eden general, subay, astsubay, askeri öğrenci, uzman er ve erlerle birlikte, birinci derece mahkemelerde ortaya çıkmış olan toplam beraat rakamı daha da yükseliyor.

Örneğin, birinci derece mahkemelerde beraat eden generallerin sayısı 24’tür. Ancak Yargıtay süreci ile birlikte bu sayı yükselmektedir. Öne sürdüğümüz gözlem aslında her rütbeki sanıklar açısından geçerlidir. Sonuçta, temyiz aşaması bittiğinde beraat eden sanıkların oranı bugünkü rakamların çok üstünde olacaktır.

Haberin Devamı

Bu durum, bizleri, 15 Temmuz darbe girişimi sonrası yapılan yargılamaların FETÖ mensuplarının hak ettikleri cezalara çarptırılmalarını sağlarken, bunun yanında büyük mağduriyetler de yaratmış olduğu gerçeğine götürüyor.

Darbeden tam altı yıl sonra bugün, 15 Temmuz 2016 gecesi kimin gerçekten suçlu kimin suçsuz olduğunu çok daha iyi ayrıştırabilecek durumdayız.

Beraat edenlerin özgürlüklerinden yoksun bir şekilde cezaevlerinde geçirmek zorunda kaldıkları yıllar, kanun hükmünde kararnamelerle ordudan ihraç edilmek, bunun berberinde getirdiği yaptırımlara maruz kalmak ve bu hak yoksunluklarının önemli ölçüde bugün de sürmekte oluşu gibi uzun bir listesi yapılabilir yaşanan mağduriyetlerin.

Bütün bir ülkeye darbeci olarak yaftalanmanın insanların ruh dünyasında yol açtığı sarsıntılara girmiyorum.

Rakamlara dökersek, 2 bin 870 beraat kararı, gerçeklikte 2 bin 870 insanın hayatının altüst olması anlamına gelmektedir.

Bu mağduriyetlerin hacmini, muhtemeldir ki Yargıtay’daki temyiz aşaması tümüyle sonuçlandığında, çok daha geniş boyutlu değerlendirebilecek durumda olacağız. Bugün o noktaya henüz yaklaşmış değiliz.

KAT EDİLEN MESAFE MAĞDURİYETLERİ GÖLGELEMEMELİ

Sonuçta, altıncı yılın sonunda yapılacak genel bir muhasebede, FETÖ’cü darbecilerin adalet önüne çıkartılıp kendilerinden hesap sorulması anlamında azımsanmayacak bir mesafe kat edilmiş olmasının değeri hiçbir şekilde hafife alınamaz. Ancak bu mesafenin önemi yargılama sürecinde yaşanan değindiğimiz mağduriyetleri görmemizi perdelememelidir.

Bu çerçevede darbeciler -olması gerektiği gibi- adalete hesap verirken, yargılama sürecinde kendilerini sanık olarak cezaevinde bulup haksızlığa uğramış olan insanların mağduriyetlerinin telafi edilmesi anlamında daha duyarlı bir bakışın geliştirilmesi zamanı çoktan gelmiştir.

Yazarın Tüm Yazıları