Sosyal medya depresyonu

ÖNCE şu bilginin altını dikkat ve önemle çizelim: ÇOCUK VE GENÇLERİMİZİN RUH SAĞLIĞINI İLGİLENDİREN SORUNLARDA CİDDİ BİR ARTIŞ VAR! Bu endişe verici gelişmenin pandemi sürecinde daha da zirve yaptığı konusunda bizim uzmanlar da fikir birliği içindeler. Ruh sağlığı uzmanları, çocuk ve gençlerde eskiye oranla özellikle “DEPRESYON”a, “KAYGI BOZUKLUĞU”na ve “TAKINTI MERKEZLİ RUHSAL SORUNLAR”a daha sık rastlandığına işaret ediyorlar. Ayrıntılara gelince...

Haberin Devamı

BİR ŞÜPHE
FACEBOOK’TAN AÇIKLAMA BEKLENİYOR

GEÇTİĞİMİZ günlerde basına sızan yakın tarihli bir Facebook araştırması, sadece bizde değil hemen her ülkede sosyal medyanın öncelikle de Instagram’ın çocuk ve gençleri depresyona sokabileceğini gösteriyor. Facebook’un dikkatlerden kaçırmaya çalıştığı, önemsizleştirmeye gayret ettiği bu raporun kısa başlıkları geçtiğimiz günlerde The Wall Street Journal tarafından haberleştirildi. Facebook araştırmasının sonuçları net ve açık: SOSYAL MEDYA GENÇLERİ, ÖZELLİKLE DE GENÇ KIZLARI DEPRESYONA SÜRÜKLEMEDE ÖNEMLİ BİR “TETİKÇİ” GÖREVİ ÜSTLENEBİLİYOR. Ayrıca Instagram, neredeyse her 3 genç kızdan birinde “OLUMSUZ BEDEN ALGISI”nı daha da körüklüyor. Ve yine Instagram, “BEDEN İMAJ KAYGISI”nın zirvede olduğu ergenlerde “BEDENLE BARIŞIKLIK MESELESİ”ni daha da öne çıkararak “YEME BOZUKLUĞU” meselesini de büyütebiliyor. ÖZETİ ŞUDUR: Çocuk ve gençlerimizin sosyal medya kullanımları söz konusu olduğunda aileler ve eğitimcilerimizin daha dikkatli olmalarında fayda var.

Haberin Devamı

Sosyal medya depresyonu

GÜNÜN SORU
COVID-19 NE ZAMAN BİTECEK

BU güncel soruya en doğru yanıtları geçtiğimiz günlerde gazetemiz yazarı Fulya Soybaş, “Türkiye Bunu Konuşuyor” köşesinde uzman açıklamalarına dayanarak vermeye çalıştı. Hatırlayalım: Salgının başından beri dikkatle izlediğimiz uzmanların tümü, “Aşılanma yaygınlaştıkça salgın törpülenip küçülecek, ciddi bir problem olmaktan çıkacak” Alpay Hoca’nın (Prof. Dr. Alpay Azap) deyimiyle gerçekten de “Çoğu gitti, azı kaldı!”gibi bir durumla karşı karşıyayız. Anlaşılan o ki önümüzdeki ilkbahar ortalarında pandemiyi bugünkünden çok daha az önemseyecek ve konuşacağız. Peki, yabancı uzmanların görüşü ne? Onlar ne diyor? İsterseniz gelin, o uzmanlardan birine, Dr. Sarah Gilbert’in fikirlerine kulak verelim.

Sosyal medya depresyonu

Haberin Devamı

BİR GÖRÜŞ
DR. GİLBERT: AŞILARA GÜVENMEYE DEVAM EDELİM

OXFORD Üniversitesi bünyesindeki Vaksinoloji Enstitüsü’nü yöneten ve AstraZeneca aşısını geliştiren Dr. Sarah Gilbert diyor ki: “Ortaya çıkabilecek yeni varyantlardan fazlaca korkmamıza gerek yok. YETER Kİ AŞI OLALIM! Peki, neden mi korkmayalım? Korkmayalım çünkü virüs tamamen mutasyona uğrayamaz. Ve bu virüs hücrelerimize girebilmek için hücre duvarındaki ACE2 reseptörlerine tutunmak zorunda. Dolayısıyla halen uygulanan ve virüsün Spike proteinine karşı bağışıklık geliştiren mevcut aşılarımız bize ciddi bir koruma sağlamaya devam edecektir. Bilelim ki bu virüs, Spike proteini ACE2 reseptörüyle etkileşime giremeyecek kadar muazzam bir değişim (mutasyon) gösterecek olursa böyle bir yeni varyantın hücre içine girmesi zaten imkânsız hale gelecektir. İŞTE BU NEDENLE VİRÜSÜN, AŞILARIN GELİŞTİRDİĞİ BAĞIŞIKLIKTAN KAÇARAK DAHA BULAŞICI/ÖLDÜRÜCÜ YENİ BİR VİRÜSE/VARYANTA DÖNÜŞEBİLME İHTİMALİ OLDUKÇA DÜŞÜKTÜR. Diğer taraftan biliyoruz ki virüsler toplumda yayıldıkça zaten zamanla daha az öldürücü olma eğilimine girerler.”

Haberin Devamı

Kısacası Dr. Gilbert de bizim uzmanların görüşüne katılıyor, COVID-19’un zamanla soğuk algınlığı ve/veya solunum yolu enfeksiyonlarına neden olan mevsimsel bir hastalığa dönüşeceğini düşünüyor.

Sosyal medya depresyonu

BİR UYARI
FARKINDA MISINIZ

TOPLUMSAL SAĞLIK” en az “BİREYSEL SAĞLIK” kadar önemli bir noktadır. Ve bu mühim “gelecek ayrıntısı”nı tehdit eden 10 önemli gelişmenin boyutları hızla büyümekte, çoğalmaktadır. İşte o gelişmeler:

1)Ormanlarımız azalıyor, “ormansızlaşma tehdidi” büyüyor.

2)Erozyon meselesi topraklarımızı çalıyor.

3)Nehir ve göllerimiz kuruyor.

4)Susuzluk tehdidi büyüyor.

5)Sera gazı etkisi ülkemizi de hızla çölleştiriyor.

6)Geleceğimizin iklimsel garantisi sayılan buzullar hızla eriyor.

Haberin Devamı

7)Nüfusumuz artıyor ama çölleşme ve erozyon nedeniyle tarımsal üretimimiz düşüyor.

8)Açlık değilse bile gizli bir “yetersiz beslenme” salgını hızla büyüyen bir toplumsal tehdit haline geliyor.

9)Kontrolsüz ve hızla artan şehirleşme sorunu uyuşturucu ve benzeri suçların oranını yükseltiyor.

10)“Çekirdek aile yapılanması” da, “çekirdek toplumsal örgütlenmeler” de hızla çözülüyor.

Sosyal medya depresyonu

ÖNEMLİ
HANGİ SU

ERTUĞRUL Özkök ve Mehmet Yılmaz “Günde ne kadar su içmeliyiz?” sorusuna yanıt aramaya devam ederken -ki bence doğru yoldalar- çok önemli bir soruyu ısrarla ıskalıyorlar.

O soru şu: SAĞLIK İÇİN HANGİ SU?

Biliyorsunuz, bütün suların içeriği aynı, kimyasal yapıları sabit: Her su “H2O”dan ibaret. Suları birbirinden farklı kılan şey ise “içerikleri!” Eğer içtiğiniz suyun size H2O’dan daha fazla fayda sağlamasını (!) istiyorsanız o suyun miktarı kadar içeriğine de dikkat etmelisiniz. Tavsiyelerim şunlar:

Haberin Devamı

1)“MİNERAL ZENGİNİ” yani “PH DEĞERİ YÜKSEK/ALKALİ GÜCÜ YÜKSEK” suları tercih ediniz. Bilelim ki alkali zengini suları tüketmek alkali rezervlerimizi güçlendirecek, neticede o su sağlığımıza daha da iyi gelecektir.

2)İçtiğimiz suyu “ANTİOKSİDAN GÜÇLER” yani “TARÇIN” ile “ZENCEFİL” ile “ELMA” veya “LİMON” ile zenginleştirmemizde fayda var. Antioksidan güç, “paslanma”mızı ve “kronik hastalıklar”a yakalanmamızı azaltacaktır.

3)Bunlarla da yetinilmemeli, suyumuza farklı renk ve lezzette doğal başka mucizeleri (maydanoz, salatalık, ananas, şeftali dilimleri gibi) eklenmeyi de ihmal etmeyerek onu “ŞİFASI YÜKSELTİLMİŞ”, şekersiz, zararsız ama lezzetli bir içecek haline getirmemizde de fayda var.
Özetle “Günde ne kadar su içelim?” tartışmasına girmeden önce Özkök ve Yılmaz’a şu bilgiyi hatırlatalım: Su ve sağlık ayrılmaz bir ikilidir, içtiğiniz suyun içeriği en az miktarı kadar önemlidir.

 

 

Yazarın Tüm Yazıları