Bu kilolar gidecek bu diyabet önlenecek!

İnsülin direnci, toplumsal geleceğimize yönelik en önemli tehditlerden biri. Sadece şeker hastalığına değil, takip eden çoğu hayati tehlikeli birçok soruna yol açıyor. Peki, buna karşı neler yapabiliriz? Dikkatle okuyun..

Haberin Devamı

Geleceğİmİzİ tehdit eden mühim bir problem var.

 

Çok büyük bir toplumsal sağlık tehdidi bu. Adı İNSÜLİN DİRENCİ. İlk sonucu KİLO FAZLALIĞI.

 

Neticesi ŞEKER HASTALIĞI.

 

Süreç yalnızca şeker hastalığına yakalanmakla bitse neyse. Onu tansiyon yüksekliği, kalp damar hastalığı, felçler, bellek bozuklukları, görme kayıpları, böbrek yetmezlikleri de izleyebiliyor.

 

Tahminlere göre en az beş yetişkin vatandaşımızdan birinde aynı sorun var. Beklenen netice olarak da her 7-8 yetişkin vatandaşımızdan biri gizli ya da açık şeker hastası. Bu nedenle de son 10 yılda diyabete yakalananların sayısı ikiye katlandı. Kısacası konu önemli mi önemli. Acil çözümler gerekiyor. Peki, çözüm ne?

 

Haberin Devamı

GELENEKSEL BESLENME

 

Öncelik beslenme yanlışlarımızdan vazgeçmekte. Beslenme modelimizi değiştirip “geleneksel” beslenme modelimize yeniden geri dönmekte.
Sadece bu yeter mi? Yetmez! Tembellik de bırakılacak! Daha aktif bir hayat tarzı oluşturulup yürüyüş ağırlıklı bir egzersiz programı çoluk-çocuk, kadın-erkek, yaşlı-genç hepimizin vazgeçilmezi yapılacak.

 

Bitmedi! Bu ikili adeta bir “vatandaşlık görevi” haline getirilecek. Devlet de bu süreçleri kolaylaştıran, destekleyen projeler geliştirecek.
Bu ikisi kâfi mi? Bana güvenin, kâfi! Sadece bu ikisini yapsak fazla kilolar da gider, yetişkin tipi diyabet (tip 2 şeker hastalığı) sorunu da minimuma iner. Önerdiğim sloganı da başlıkta yazdım: Bu direnç kırılacak, bu kilolar gidecek, bu diyabet önlenecek…

 

ACİL ÇÖZÜM GEREKİYOR

 

Elİmde Sağlık Bakanlığı ve Hacettepe Üniversitesi tarafından yürütülen bir çalışmanın sonuçları var.

 

Haberin Devamı

Rakamlar ürkütücü. Geleceğimizle ilgili son derece mühim, tehlikeli sinyaller veriyor.

 

O rakamlara göre ne çocuklarımız, ne de yetişkinlerimiz egzersiz yapmıyor. Daha da kötüsü egzersiz yapmak bir yana aktif hayatı bile çoktan unutmuş, sandalyelerine, koltuklarına yapışmış durumdalar. Ve yine ne çocuklarımız, ne de büyüklerimiz doğru dürüst beslenmiyorlar. Kötü, faydasız, zararlı, hastalık davet eden şeyler yiyip içiyorlar. Netice ortada. Obez ve hastalıklı bir topluma dönüşmemiz kimseyi şaşırtmamalı.

 

10 MÜHİM HATIRLATMA

 

- D vİtamİnİ fakiri bir toplum haline geldiğimizi, özellikle yetişkin kadın nüfusta her dört kadından üçünde D vitamini noksanlığı tespit edildiğini,
- Neredeyse günde 20 grama yaklaşan “aşırı tuz tüketimi” nedeniyle dünya şampiyonluğuna oynamaya aday bir ülke haline geldiğimizi,
- Çok faydalı zannederek bol bol tükettiğimiz doğal meyve sularının, bal ve pekmezin de kısıtlanması gereken şekerli gıdalar kategorisine girdiğini,
- Dondurmaların çoğunun taze sütten değil, süt tozundan imal edildiğini,
- Yalnızlık probleminin büyüyen bir sağlık tehdidi haline dönüştüğünü ve uzmanlar tarafından en az sigara kadar tehlikeli bir sorun ilan edildiğini,
- Margarin eklenmiş yiyeceklerin bilerek veya bilmeyerek eskiye oranla daha çok tüketildiğini, özellikle pastane ve fırın ürünlerinin çoğunun bol bol margarin içerdiğini,
- Hazır kremaların, salata soslarının, ketçapların, hatta çorbaların bile içine fruktoz bazlı şeker eklendiğini,
- Artan şeker tüketimimiz ve beyaz ekmek ağırlıklı beslenme modelimiz sayesinde diyabetin salgın haline dönüştüğü bir ülke haline geldiğimizi,
- Sosis ve salam gibi işlenmiş et ürünlerinde sağlığımıza son derece zararlı maddeler olduğunu bilmemize rağmen hala yemeye devam ettiğimizi,
- “Hareketsiz Hayat!” sorununun en az “yanlış beslenme” kadar mühim bir toplumsal sağlık tehdidine dönüştüğünü unutmayın.

 

 

Haberin Devamı

KANSERSEVER 10 HATA

 

- Alkol tüketimini abartmak.
- Füme, salamura besinlere yüklenmek.
- Şeker kullanımını çoğaltmak.
- İşlenmiş et (sosis, salam) yemeye ısrarla devam etmek.
- Yanmış, kömürlenmiş kırmızı eti (mangal keyfi) fazlaca sevmek.
- Kızarmış, yanmış, karamelize olmuş her türlü besini sofradan eksik etmemek.
- Trans yağ yüklü cipsler, kızartmalar, fırın, pastane üretimi unlu ürünlerden vazgeçmemek.
- Küflenmiş nemli pul biber ve kuruyemişler gibi afratoksin içeren gıdaları korkmadan tüketmek.
- Tatlandırıcı alışkanlığını bırakmamak.
- Kızartmalık yağları tekrar tekrar kullanmak ve bu yağları “atık toplama istasyonları”na vermek yerine lavabolara dökerek “kanserojeni” doğaya da yayma yanlışlığına düşmek.

 

Haberin Devamı

DÜNYA BU DİYETİ KONUŞUYOR!

 

YARINDAN itibaren Kelebek’te yeni bir diziye başlayıp kısa notlar halinde “insülin direncini kırmaya yarayabilecek bilgiler, beslenme notları, aktivite tavsiyeleri, daha da önemlisi herkese uyabilecek diyet listeleri” yayınlamaya çalışacağız. Kilo probleminiz varsa eğer örnek diyet listelerini uygulamaya hemen başlayın. Nedeni şu: GLİSEMİK İNDEKS DİYETİ hemen herkesin güvenle ve rahatlıkla uygulayabileceği bir beslenme modeli. DÜNYA BU DİYETİ KONUŞUYOR! Detayları yarından itibaren Kelebek’te izleyin. 

Yazarın Tüm Yazıları