Anne sütü hiçbir şeyle kıyaslanamaz

Anne sütü bilinen en besleyici gıdadır. Yerini hiçbir şey tutmaz. Anne sütü ile beslenen çocuklar daha güçlü, daha sağlıklıdır. O çocuklar kolay kolay da hastalanmaz.

Haberin Devamı

Sağlığımızla oynuyorlar!
Bu bilinen bir cümledir ve sık sık duyarız. Duyunca da nedense şaşırır kalırız. Öyle ya bu kadar “mühim” hatta biraz da “kutsal bir emanet” sayılan bir şeyde aldatmaca olur mu diye düşünürüz.
Ama gerçek farklıdır. “Sağlık” aldatmacalara çok açık bir alandır. Aldatmacaların sayısı da türü de oldukça fazladır.
Yeni bir aldatmaca konusu da “anne sütüne benzeyen” besinler alanıdır. Kimi inek sütünü, kimi keçi sütünü, kimi de zeytinyağını anne sütüyle aynı kefeye koyar.
Eşek sütünü bile anne sütü ile kıyaslayıp pazarlayan uyanıklar var. Oysa bunların hiçbiri ne anne sütüne benzer, ne de anne sütünün yerini tutabilecek özelliklere sahiptir.
Nedeni şu: Anne sütündeki kadar bol omega-3 içeren herhangi bir süt bulamazsınız. Omega-3/omega-6 dengesinin anne sütü kadar iyi korunduğu başka bir besin de yoktur.
Her sütte bir miktar demir var ama hiçbirinin içindeki demir anne sütündeki kadar iyi emilmez. Hiçbir sütün hazmı da anne sütü kadar kolay ve rahat olmaz.
Bitmedi! Hiçbir süt, anne sütü kadar bağışıklığımızı da güçlendirmez. Alerjik reaksiyonları önlemez. İleride gelişebilecek alerjilere ve hatta kilo sorununa karşı çocuklarımızı korumaz, koruyamaz.
Hiçbir süt, anne sütü kadar kemiklere güç katmaz. Unutmayın, anne sütü emen çocukların ileri yaşlarda kansere yakalanma riskleri bile azalıyor.
Özeti şudur: Anne sütü bilinen en besleyici gıdadır. Yerini hiçbir şey tutmaz. Anne sütü ile beslenen çocuklar daha güçlü, daha sağlıklıdır. O çocuklar kolay kolay da hastalanmaz.

Haberin Devamı

Salçada sağlık var 

Özellikle “ev yapımı” salça ilaç niyetine tüketebileceğiniz kıymetli bir besin.
Her ev yapımı salçanın üzerine dikkatsizce atlamak da bir başka yanlış. Bunların içinde de kötü ve sağlıksız üretilenler, hileli olanlar var.
Ayrıca ev yapımı kalitesinde üretilen, içine katkı eklenmeyen, markalı, cam kavanoza yerleştirilmiş endüstriyel salça ürünleri de var.
Salçanın hikmeti lezzetinden değil, içindeki likopenden geliyor. Zira likopen en güçlü antioksidanlardan biri.
Yaklaşık 600’den fazla üyesi bulunan karotenoidler ailesinin de en mühim temsilcilerinden. Özellikle kalp damar hastalıkları ve kanserlerden (bilhassa da meme, prostat kanserlerinden) korunmada, bağışıklığı desteklemede mükemmel işler gören bir madde.
Başka besinlerde de bulunabiliyor ama likopen demek domates ve tabii ki öncelikle de salça demek.
Küçük birkaç ayrıntıya daha değinmemek domatese haksızlık olur. Domateste likopenden başka hikmetler de var. Posa oranı yüksek. Kalorisi düşük. Potasyumu güçlü. C vitamini bakımından da oldukça zengin.
Domates pişirildiğinde likopeninden faydalanma oranı en az 10 kat artıyor.
Bazı besin duyarlılık testlerinde (bunların çoğu güvenliği olmayan testlerdir) domatese hassas olduğunuz çıkarsa da sakın inanmayın.
Hele hele salçadan asla ama asla vazgeçmeyin.

Haberin Devamı

Kilo sorununuz varsa

- Her sabah tartılın.
- Sadece yediklerinizi değil, içtiklerinize de dikkat edin.
- Ne kadar yediğiniz de, ne yediğiniz de mühimdir, ikisini de izleyin.
- Borcunuzu ödeyin. Ertesi öğünde kısıtlamaya gidin.
- Yemeği kaçırdığınızda egzersizin dozunu yükseltin.
- Acıkmadan yemeyin.
- Yavaş ve sakin yiyin.
- İyice çiğneyin.
- Doyunca bırakın.
- Bol ve sık su için.

Protein tozları böbreği bozabilir

Protein tozları gençlerin, özellikle de kas geliştirenlerin sık kullandıkları destekler.
Ne var ki bunların da fazlası zarar verebiliyor. Her şeyden önce birçoğunun içinde maalesef hormon ve benzeri katkılar var.
Bunlar doğal hormon sistemini bozarak cinsel güçsüzlükten kısırlığa kadar gidebilen birçok probleme yol açıyor.
Ayrıca aşırı protein yüklemesi yaparak böbreklerde ürik asit taşlarının oluşumuna da yol açabiliyorlar.
Özellikle peyniraltı proteini tüketenlerin dikkatli olmalarında fayda var.

Haberin Devamı

Hayal kurmaktan korkmayın 

Hayal etmek sadece yeni şeyler üretmeye, farklı ve yaratıcı fikirler geliştirmeye yaramıyor.
Aynı zamanda beynin de işine geliyor, hoşuna gidiyor.
Nedeni şu: Nörologlara göre bir tür beyin jimnastiği anlamına da geliyor.
İster boş durun, ister işinizle gücünüzle uğraşın ama fırsat buldukça beyninizin hayallere dalmasına müsaade edin.

Keten tohumu meme dostu 

Bana sorarsanız kadınların 40’lı yaşlara doğru yavaş yavaş keten tohumu ile tanışmaları ve ondan daha iyi faydalanmanın yollarını öğrenmeleri lazım.
Nedeni şu: Keten tohumunun bilinen en güçlü “lignan” kaynaklarından biri. Bitkisel lignanlar bitkisel östrojen ailesinin üyelerinden.
Keten tohumunda susam veya chia tohumlarıyla kıyaslandığında çok daha yüksek miktarda lignan var. Daha fazla lignan daha az meme kanseri anlamına gelebildiği için bu bilgi çok önemli.
Eğer keten tohumundan hoşlanmıyorsanız bari chia ya da susam tohumundan istifade edin. Günde 10-20 gram keten tohumu işinizi görecektir.
Chia tohumuna gelince: Günde iki çorba kaşığı öğütülmüş chia tohumu mükemmel bir seçimdir.

 

Yazarın Tüm Yazıları