Oruç, Otofaji; son yılların gençlik sırrı…

Sevgili Hürriyet okurları… Bu hafta ‘5 Soru 5 Cevap’ta ‘Ramazan’ın insani değerlere katkıları nelerdir? Oruç tutmanın faydaları nelerdir? Ramazan’a felsefik olarak bakarsak bize neler katar? İftarda çok yemek yemeye felsefik açıdan baktığımızda oruç anlamını yitirir mi? Oruç tutan ve tutmayan kişiler birbirlerini yanlış olsa da yönlendirmeli mi?’ sorularına felsefik açıdan cevap arayacağız…

Haberin Devamı

1-Ramazan’ın insani değerlere katkısı var mı?

Ramazan sadece oruç tutarak aç kaldığımız bir ay değil. Ramazan bir arınma dönemidir. Sadece insanın fizik bedenine değil, ruh bedenine, zihin bedenine de zarar veren her ne varsa bunlardan arınmaya niyet ettiğimiz bir dönemdir. Ramazan’da bize zarar veren bağımlılıklarımızdan arınmak için bir nevi inzivaya çekiliriz ya da arınma dönemine gireriz. Olanın değerini daha iyi anlamamızı sağlarken, yokluk yaşayanların halinden anlama dönemidir. En önemli erdemler yani değerler olan; saf kalplilik, saf niyetlilik, yardımseverlik, iyilikseverlik, şefkat, tok gözlülük, tevazu erdemlerini bolca hatırladığımız bir dönemdir. Bu açıdan da bakmamız insani değerlerimize katkı olup bilgelik ve aydınlanma yolunda yolumuzu kolaylaştırır.

Haberin Devamı

2-Oruç tutmanın faydaları nelerdir?

Oruç yani Otofaji… Son yılların gençlik sırrı olarak değerlendiriliyor. Nöroloji Profesörü Mark Matson’a göre; uzun açlık veya oruç sırasında ‘Brain-derived neurotropic factor’ adı verilen hormonun salgılandığını gösterdi. Bu hormonun hücreleri rejenere (yenileyerek) ederek tedavi ettiğini gösterdi. Bu hormon Parkinson, Epilepsi ve Alzheimer hastalarında çok önemli bir rol üstlenmektedir. Hatta pek çok yayında Bipolar bozukluklarda da önemli bir rol üstlendiğinden bahsedilmektedir. Tüm dinlerde ve kadim bilgilerde oruçtan bahsedilmektedir. Oruç din, ırk, mezhepler ve inancına göre uygulayış şekli değişiklik göstermektedir. Oruç, hem ruhumuz için hem de bedenimiz için çok faydalıdır. 12-18 saat süren dini ya da arınmak, şifa maksatlı tutulan oruç sırasında şunlar olur; sirtüinler yani gençlik genleri aktive olur. Somatotropin yani gençlik hormonu salgılanır. Açlık 14 saati geçtiğinde otofaji başlar ve bu mucizedir. Otofaji; kendi kendini yenilemek demektir. Bir hücre organeli olan lizozomlar otofaji yapar. Yani hücrelerimizde bulunan eskimiş organelleri, DNA’sı bozulmuş proteinleri yer, enerji olarak kullanır ve yenilerinin yapılmasını sağlar. Yani dini seçimle ya da şifa sebebiyle her ne sebeple tutulursa tutulsun oruç şifalandırır.

Haberin Devamı

3-Ramazan’ın felsefik olarak bize kattıkları neler olabilir?

En başta yardımseverlik ve iyilikseverlik erdemlerini hatırlarız. Olmayanın halinden anlamamız kolaylaşır. Tevazu erdemini hatırlarız, önümüze gelen yemek ne nitelikte olursa olsun kabul ederiz ve kalenderlik erdemimize de katkı olur. Diğerlerine şefkat duyarız. Tutan ve tutmayana karışmayarak kabul erdemi toplarız ya da koşulsuz sevmeyi öğreniriz. Olanla daha kolay yetiniriz tok gözlülüğü hatırlarız. Küfür, yalan ve yanlıştan uzak durarak nezaket, asalet, doğruluk ve dürüstlük erdemlerini toplarız. Ya da toplamaya çabalarız demeliyim. Tabii ne yazık ki sadece aç kalıp bunları aklından bile geçirmeyen de elbette olacaktır.

Haberin Devamı

4-İftarda çok yemek yemek ya da aşırıya kaçmak felsefik açıdan Ramazan’ın tılsımını bozar mı?

Çok yemek yemek ya da aşırıya kaçmak, çok çeşit aramak ve abartmak… Bunlar orucun felsefesine taban tabana zıttır. Oruç, olamayanın halinden anlama, dengeyi bulma sanatıdır. Aşırıya kaçmak bedeni yorup zarar vereceği gibi aynı zamanda idrak etmemizi zorlaştırır. ‘Orta yol; Sıratı müstakiym’ her şeyde ve her alanda orta yolu, dengeyi bulmayı ifade eder. Dengeli yemek yemek, ibadette de dengeyi yakalamak, dengeli bir insan olmak asıl hedefimiz olmalıdır. Bu sadece Ramazan’a özgü olmamalıdır. Erdemli bir insan olmak hayatımıza yayılmalıdır. Ramazan’a sıkıştırılmış din ve dinin felsefesi nafile bir çaba olacaktır, aslolan hayatımıza almaktır.

Haberin Devamı

5-Oruç tutanın tutmayana, tutmayanın tutana karışması… Her ne kadar yanlış olsa da baskı yapmalı ya da yönlendirmeli miyiz?

Oruç tutanın tutmayana baskı yapması ya da buna ‘ayıp, günah’ diye yaklaşması Tanrısal ego olur. İç dünyasını, sebeplerini, bakış açısını bilmemiz mümkün değil. Tanrı’nın işine karışmak hadsizliğin ta kendisi olur. En doğru olan sorgulayan Müslüman olmak, körü körüne, ezbere, alışmışlıklar sebebiyle değil de kutsal kitabımız Kur’an’ı özümseyerek, idrak ederek oruca ve Ramazan’a yaklaşmaktır. Örnek bir Müslüman olmak; dürüstlüğü, saf kalpliliği, saf niyetliliği, yardımseverliği, tevazu sahibi olmasıyla bolca erdemli ve insani değerlerini geliştirme yolunda çabalı bir insan olmak diğerleri için heveslendirici olacaktır. İyi bir örnek Müslüman olmak ve dinin felsefesinden, orucun faydalarından bahsetmek de davetkâr kılacaktır. Ancak en sert spirütüel yasa ‘Özgür irade’ yasasıdır. Kimsenin evladımızın, partnerimizin bile özgür iradesine müdahale etmeye hakkımız yok sadece rehberlik edebiliriz. Ramazan’ımızın mucize ötesi geçmesi dileklerimle… Hürriyet okurlarım için sevgiyle… Bilin istedim…

Yazarın Tüm Yazıları