Demokrasi tembelliği yapmayın

HEPİMİZ duyuyoruz, sizler de böyle yorumlar duyuyorsunuzdur.

Haberin Devamı

“Türkiye’nin gündemi bizi o kadar yordu ki, haberleri izlemiyorum. Gazetelerin başlıklarına bakıp geçiyorum. Film seyrediyorum, dizi izliyorum, daha çok belgesel takip ediyorum...”

İçimden değil, böyle söyleyenlerin yüzlerine söylüyorum.
Bu ülkenin geleceğinden hepimiz sorumluyuz.
Bu ülkenin demokrasisini hepimiz güçlendirmek zorundayız.
Bu ülkenin gündemiyle hepimiz ilgilenmeliyiz.
Elbette film izleyin, elbette dizi izleyin, elbette belgesel takip edin.
Ama haberleri de izleyin, gazeteleri de okuyun.
Çünkü sadece Türkiye için değil, bütün dünyada değişim rüzgarları esiyor.
Sadece Amerika’da değil, başta Avrupa’nın geleceği, Çin’in güçlenmesi tartışılıyor.
Nerede oturursanız oturun, bazı gelişmelere, “Bana ne...” diyemiyorsunuz.
Çünkü dünyanın bir ucundaki bir başka gelişme sizi İzmir’de, Denizli’de, Balıkesir’de bulabiliyor.
Herhangi bir yerde ya da coğrafyada atılan bir adımın sizin için fırsat mı, yoksa tehdit mi yaratacağını şimdiden tahmin edemiyorsunuz.
O yüzden demokrasi tembelliği yapmayın.
Ve süreçlere dahil olun.
Başka Türkiye yok çünkü...

Haberin Devamı


Kafamı kurcalayan sorular

İZMİR Buca’da aynı aileden dört kişi öldürüldü.
Bu olayla ilgili bir beşinci kişinin cesedi daha bulundu.
“Cinnet...” demek yeterli mi bilmiyorum.
Çünkü benzer bir haberi iki hafta içinde bizim bölgemizden üçüncü kez veriyoruz.
Türkiye geneline baktığımızda her gün Buca’dakine benzer haberleri okuyoruz.
Kadın cinayetleri bitmiyor, şiddet olaylarının arkası kesilmiyor.
Ne oluyoruz?
Nasıl bir ruh hali içindeyiz?
Öfkemizi nasıl kontrol edemiyoruz?
Krizleri nasıl yönetemiyoruz?
Mutlu değilsek başkalarının da mutsuz olmasını istemek yanlış bir mantık değil mi?
Toplumsal baskıların bireyin hayatını kast edecek kadar neden artmasına izin veriyoruz?
Ve daha birçok soru var kafamda...
“Türkiye’nin gündemi bizi o kadar yordu ki, haberleri izlemiyorum” diyenler var ya, bence bu konulardan kaçamazlar.
Ve hepimizin toplumun normalleşmesinin sağlanmak için yapması gerekenler var.
Bunu da eğitimle yapmalıyız.
Ve hemen yapmalıyız.


Beş gün üstü rezervasyona kampanya yaptıralım

Haberin Devamı

MESLEKTAŞIM Tanyel Yılmaz, “Turizmde tanıtımı kesmeyelim” yazım üzerine aradı, hem bilgi verdi, hem bir öneride bulundu.
Haber şu...
Reina saldırısı sonrasında teröre karşı Türkiye ile dayanışma amacıyla bu sene tatil için Türkiye’de rezervasyon yapma çağrısı yapan İngiliz gazeteci Simon Calder’ın önerisine olumlu tepki gösteren İngilizler, Kalkan’daki bir otelde yaptırdıkları rezervasyonla umut ışığı olmuş.
Kalamar Hotel yöneticisi Umut Dülger, bu zor günlerde destek olan İngiliz turistlere jest yaparak teşekkür mektubu yazmış, Calder’i Kalkan’a davet etmiş.
Calder’in yazısı kısa sürede karşılık bulmuş, bazı otellerde İngilizler şimdiden yaptıkları rezervasyonlarla 2016 Mayıs ayını yakalamış.
Sevgili Tanyel’in önerisi ise şöyle...
“Kalkan’da arkadaşımın oteline İngiliz rezervasyonu şimdiden patlamış durumda. THY ile de konuştum. THY Türkiye’de 5 gün ve üzeri otel rezervasyonu yapana artı 2 gün verse eminim bunun birini oteller, diğerini de kendileri karşılayabilir. Ya da 5 gün ve üzeri kesin rezervasyonu olana özel kampanyalı fiyat verebilirler.”
Neden olmasın?
Bana iyi bir fikir gibi geldi.

Haberin Devamı


Hakareti hoş göremiyorum artık

SOSYAL medyada adam asanlara, adam kovduranlara, linç girişiminde bulunanlara, iftira atıp yalan yazanlara, dedikoduyu gerçekmiş gibi sunanlara...
Eleştiriyi iftiraya, hedef gösterme boyutuna taşıyanlara kötü bir haberim var.
“Eleştiri hakkımı kullanmıştım” demeyin, “Ben öyle duymuştum da demeyin”, “Ben aslında başkasına bir şey demiştim, ona dememiştim” de demeyin, “Yanlış anlaşılmış” hiç demeyin...
Çünkü örnek kararlar ortaya çıkmaya başladı.
Hele bu yazılar, çiziler, sövmeler, adam asmacalar birden fazla tekrarlandıysa söyleyeyim cezalar ertelenmiyor da...
Hep söylüyorum.
Sosyal medya sorumsuz medya değildir.
Eleştirinin başımızın üzerinde yeri var; ama hakareti, iftirayı artık hoş göremiyorum.
Kimse de kusura bakmasın.

Yazarın Tüm Yazıları