Yaşlanmanın bilimi

YAŞLILIK konusuyla ilgili hastanelerde bir bölüm olduğunu çoğu kimsenin bilmediğini fark edince, bu konuya odaklandım ve Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Emre Kumral’la görüştüm. Gerontoloji olarak bilinen yaşlılık bilimi sadece fizyolojik yaşlanmayı değil, ileri yaşlarda ortaya çıkan hastalıkları ve sosyal sorunları da inceleyen bir disiplin.

Haberin Devamı

Yaşlı kişilerin bakım ve tedavisi anlamına gelen “geriatri” konusunda önemli bilgiler veren Prof. Dr. Kumral, “Literatürde 65- 74 arası yaşlılık, 75- 89 arası ihtiyarlık, 90 yaş ve üzeri ise ilerlemiş ihtiyarlık dönemi olarak sınıflandırılır. Bireyin kronolojik yaşı ile biyolojik yaşı arasında farklılıklar olabileceği de unutulmamalıdır. Normal fizyolojik yaşlanmanın kesin tanımını yapmak zordur. Hücre içi mekanizmalarla düzenleme olasılığına karşın, yaşlanma işlevi birtakım çevresel etkenlerle yönlenir” diyor.

6 GENEL TEORİ MEVCUT
Yaşlanmaya neden olan hücre içi mekanizmaların henüz tam olarak açıklık kazanmadığına da dikkat çeken Prof. Kumral, bu konuda genetik, programlanmış yaşlılık, edimsel hasar, serbest radikal, immünolojik ve stres olmak üzere 6 teorinin bulunduğuna dikkat çekiyor. Kumral, kalp kapaklarının kalınlaşıp sertleştiğini, fiziksel efora karşı toleransın azaldığını ve iş yapma kapasitesinin düştüğünü, dolaşım bozuklukları oluşabildiğini, solunum kaslarının zayıflaması ve kamburluk gibi nedenlerle soluk alıp vermenin azaldığını, ağız içinde oluşan değişimlerden kaynaklı iştahın azalabildiğini, kemik kırığı riskinin arttığını dile getirdi. Bunların yanı sıra beyin hücrelerinin doğumdan itibaren azalmaya başladığını kaydeden Prof. Dr. Kumral, “Yaşlılarda beyin ağırlığı ve hacmi yaklaşık yüzde 10 oranında azalmıştır. Refleksler yavaşlar ve sinirlerdeki iletim hızı yüzde 10- 15 oranında azalır. Uyuma paterni değişir. Yakın hafıza zayıflar fakat öğrenme etkilenmez. Algılamada azalma söz konusudur. Cevap zamanı uzamıştır. Bu durum kazalara neden olabilmektedir. 65 üstü kişilerin yaklaşık 1/ 3’ünde sosyal ilişkilerini etkileyebilecek düzeyde işitme kaybı vardır. Tat alma ve koklama duyusu da azalır” dedi.

DEMANS HASTALIĞINA DİKKAT
Prof. Dr. Kumral, sözlerini şöyle sonlandırdı: “Ortalama insan ömrünün belirgin şekilde arttığı son yıllarda yaşlılık ile bire bir orantılı olarak demans insidansı da belirgin şekilde yükselmiştir. Demans özellikle gelişmiş ülkelerde yaşlı popülasyonun en sık görülen hastalığı ve dördüncü en sık ölüm nedeni haline gelmiştir. Demans hastalığının geri dönüşsüz ve ilerleyici bilişsel yıkımın yol açtığı klinikle seyreder. Bu yüzden erken tanısı ve bu progresif gidişatın durdurulabilmesi ya da en azından yavaşlatılabilmesi hem hasta ve hasta yakınları hem de ülke ekonomisi yönünden büyük önem arz etmektedir.”

Yazarın Tüm Yazıları