Kimsin sen?

“Seni sürekli başka biri yapmaya çalışan bir dünyada kendin olmak, işte en büyük başarı.” (Ralph Waldo Emerson)

Haberin Devamı

Doğadan kopuş hızla sürerken, şehir hayatının başkalaştırdığı benliklerle tabiatı yok etme güdüsünün, damarlarımıza sirayet eden ısrarcı istilası ile yaşıyoruz. Kimlik bunalımı yaşadığımız ve aslında yaşadığımız bu bunalımın ne anlama geldiğini bir türlü çözemeyerek, girdiğimiz anlaşılmaz davranışlara yakıştırdığımız ruh hallerini isimlendiriyor ve ‘doğru’ diye yaşıyoruz. Sürekli arayış içinde olduğumuz ancak neyi aradığımızın farkında olamadığımız, dizginleyemediğimiz arzuların bizi getirdiği eşiğin anlamını da bilmiyoruz. Bu ruhsal çalkantının doğayla alışverişinde mutlak hâkimiyete ve bu hâkimiyetin susup sessiz kalan doğanın tüm bileşenlerini kontrol altına aldığımız sanrısına kapılarak hazırladığımız sonumuzun bir işareti belki de. Binlerce yıl önce doğanın bir parçası olarak başlayan yolculuğunun içinden sıyırdığı bedenine zamanla yüklediği kibirle; içinden çıktığı doğanın gerçek duruşuna ve kendi doğallığına da isyan etmiş insanoğlu. Gönlünün söylediğini aklına, aklının söylediğini gönlüne dinletememiş. Kapana kısılmış her seferinde. Asırlarla keşfettiği doğruları inkar ederken, hükmetmenin, boyunduruk takmanın büyüsüyle bir süre sonra avlanıp karnını doyurduğu hayvanlardan farklı görmemiş kendinden olanı. Elinde sopayla diğerine çoban olmuş, başkasının elindeki daha büyük sopaya köle olmuş. Bilemedim, içinden çıkamadım çünkü, “insan ne karmaşık bir hayvan, anlaşılması mümkün olmayan bir et yumağı. İnsani duygu ne, hayvani duygu ne? Hangisi doğru farkında bile değil ki...”

Kimsin sen

‘SUS BARBATUS’

Bir romanın yazım evrelerini aşama aşama yazarının ruh haliyle birlikte hissettiren bir sergiye ilk kez şahit oldum. Bir doğa, hayvan ve insan romanı ‘Sus Barbatus’; aslında sakallı bir yaban domuzu türünün de adı. Yazar Faruk Duman’ın Yapı Kredi Yayınları’ndan yayınlanan üç ciltlik “Sus Barbatus” romanını yazarken kullandığı karalama defterleri, sayfa kenarlarına aldığı notlar, kafasında canlandırdığı sahne veya figürlerin çizimleri, romanın kronolojik gelişimine göre sergilenmiş. Çizimlerine hayranlık duyduğum Farabi’deki ‘Tosca Art Galeri’nin küratörü ressam ‘Selin Saygılı’ kitabın hem kapağı hem de içeriğindeki resimleri çizmiş. Henüz okumadım ama Orhan Kemal ve Cevdet Kudret roman ödüllerine layık görülmüş olması mutlak okunması gerektiğine işaret. Bir modern zaman masalı lezzetindeki romanın damağa bırakacağı tadı merak ediyorum. Serginin tanıtım metnindeki “Doğanın tahrip edilmediği, ütopyaların geçerli olduğu, emeğin ve adaletin saygınlığını yitirmediği, masumiyetin egemen olduğu zamanlar…” cümlesi, romanın özlediğimiz insani duyguları yeniden yeşertmesi anlamında uyarıcı olduğu izlenimi veriyor. Sergiyi gezerken Yazar Faruk Duman’ın bedeniyle karşılaşamadım ama ruhu Barbatus’la birlikte neredeyse serginin her köşesindeydi, hissettim. Sevgili Selin ruhen ve bedenen hep orada. ‘Tosca Art Galeri’deki sergi 3 Nisan’a kadar devam edecek. Gidin ve Barbatus’un peşine takılın, seveceksiniz.

Kimsin sen

‘YABAN OTU TERBİYECİSİ’

Geçenlerde Ankara’nın Kahramankazan ilçesindeki bir çiftlikte gittiğim tadım, gerek mekan gerekse tattığım yemekler anlamında sıra dışılığın hiç karşılaşmadığım farklı bir boyutuydu. Çiftliğinin her türlü işinden tek başına üstesinden gelen adam; ayrıca nefis yemekler de pişirebiliyordu. ‘Erim Demirel’ Amerika’nın en iyi üniversitelerinden ‘Purdue’nün Uçak Mühendisliği Bölümü’nde burslu okuyup mezun olmuş bir Ankaralı. Gurur verici bir eğitimden sonra Fransa’da savaş jeti fabrikasında başladığı iş yaşamı; inandığı ‘Pasifism(savaşa ve şiddete karşı olmak)’e ters düşmesi vicdanen zorluyor ve aniden bırakıyor. Bir süre İspanya’da ‘Dressage(At terbiyeciliği)’ konusunda uzmanlaşsa da, bu sefer yaptığı sporun ekonomik boyutlarının altından kalkamıyor. Küçükken Ankara ve Kahramankazan çayırlarında dolaşırken doğayla kurduğu iletişim ve keşfettiği yabani otların peşine yeniden düşmek, belki de onları terbiye etmek arzusu ile dedesinden kalma Kahramankazan’daki çiftliğine yerleşip rahatlıyor.

Kimsin sen

ERİM ÇİFTLİĞİ

Ankara’ya has yaban otların bir kısmını yaşama tutunmaları için kendi çiftliğinde yeniden yeşerten sevgili Erim, yurtdışı deneyimleri sırasında çeşitli kurslarla geliştirdiği gastronomik bilgisini de pekiştiriyor. Pişirip www.erimciftligi.com adresinden satışa sunduğu nefis ‘Kiş, ekmek ve mezeler’de kullandığı bu yabani otları katık yaparak kendine has yeni bir damak tadı geliştirmiş. Tamamen kendi çiftliğinde yetiştirdiği, otlar, sebzeler, meyvelerin yanı sıra; yine kendi çiftliğinde doğal beslenen kaz, ördek ve Fransız cinsi tavuklardan oluşturduğu menüsünü incelediğimde sağlığımın düzeldiğini bile hissettim. En az iki en çok sekiz kişilik gurupları tek başına ağırlayabilen sevgili Erim, çiftlikte geçireceğiniz koca bir günü sadece siz ve dostlarınıza ayırıyor. Önce @erim.ciftliği Instagram hesabını tıklayın. Sonra bilirsiniz Kahramankazan çok yakın.

Yazarın Tüm Yazıları