Ayşegül Domaniç Yelçe
Ayşegül Domaniç Yelçe
Ayşegül Domaniç YelçeYazarın Tüm Yazıları

Mavi-Yeşil Gelecek: Marmara Projesi

Merhabalar sevgili okurlar.

Haberin Devamı

AB Yeşil Mutabakat süreci ve Marmara Denizi Eylem Planı bağlamında gerçekleştirilmek üzere UNDP Küresel Çevre Fonu Küçük Hibeler Programı desteği ile Etki Çemberleri Vakfı tarafından yürütülen Mavi-Yeşil Gelecek: Marmara Projesi’nin amacı; farklı sektörlerin ve sektör oyuncularının kendi içinde bir araya gelerek birbirlerine bilgi, deneyim ve kazanımlarını aktarmaları, sektör olarak ihtiyaç duyulan sürdürülebilirlik yatırımlarına dair aksiyon planlarını oluşturmaları şeklinde belirlenmiş bulunuyor.

Proje ile, sektör kuruluşlarının sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşma konusundaki çalışmalarını öncü bir şekilde yürütmelerine destek olunması amaçlanıyor.

Bu proje için 7 sektör çemberi kurulması planlanmış durumda: Denizcilik ve Lojistik, Balıkçılık ve Gıda, Yapı, Tekstil ve Moda, Tarım, Kimya-Kozmetik-İlaç ve Turizm.

Haberin Devamı

Çemberlerin Amacı: Döngüsel ekonomi pratiklerini ve atık yönetimini sektörün AB uyum ve diğer rekabet unsurları açısından değerlendirerek, iklim krizinden kaynaklanan su kıtlığı ve diğer sorunların bertaraf edilmesi, kırılganlığın azaltılması ve dayanıklılığın artırılması için sektördeki şirketlerin kendileri için bir çerçeve belirlemesi. Burada mevzuatın getirdiği yükümlülüklerin ötesine geçerek Etki Çemberleri Vakfı’nın www.musilajsizmarmara.com sayfasında yer verilen, gönüllü akademisyen ve uygulayıcıların geliştirdiği “Yap – Yapma – Onar - Azalt” Metodolojisi’ nin sektöre uyarlanması öneriliyor. Şirketlerin gerek sektör olarak kararlaştıracakları gerekse de kendi etki alanlarında yapacakları değişimler için ilham alanı oluşturulması amaçlanıyor.

“Atık neden sandığımızdan büyük problem?” sorusuna, “Çünkü iyi tasarım ve döngüsel yaşam süreçlerinde atık oluşmuyor.” diye cevap veriyor söz konusu Vakıf ve devam ediyor. “Doğa bunun en yakın örneği. Doğada fonksiyonellik esas, hiçbir unsur atıl kalmıyor ve atık olarak gündelik süreçlerden uzaklaştırılmıyor. Biz ilgilenmek istemediğimiz konuları; ‘mış gibi’ yaparak, uzaklaştırarak ortadan kaldırdığını sanan bir türüz. Birbirimize bakarak hizalanıyor, kendi değerimizi bulmak için ‘şey’ ler alıyor, yapıyor, kullanıyor ve sonra da onları atıyoruz. Döngüsel yaşamda bu doğrusal al-yap-at mantığı yok, hayat bir başka formda devam ediyor, çeşitlilik bu şekilde yaşamı sürdürülebilir kılıyor.”

Haberin Devamı

Çok yakınımızda Marmara Denizi’ nde yaşadığımız müsilaj olayında gerek evsel gerekse endüstriyel kaynaklı atıkları doğaya uygun şekilde dönüştürmek yerine Deniz’e onlarca yıldır bırakmamızın sonuçları ile karşılaştık. Denizin kendini temizlemesi tüm evsahipliği yaptığı insan ve diğer canlılar için oksijen üretmesini sağlıyor. Sağlıklı bir toplum için, kapsadığı ve beraberindeki tüm canlıların sağlıklı olması gerekiyor. Pandemide gördük ki, hepimiz iyi olursak iyileşiyoruz. Dolayısıyla insan türü ve diğer türlerin çeşitliliğini sosyal ve biyolojik olarak korumak, bütünün yüksek hayrı ve bütünsel iyilik için kendimizi yeni bir döneme hazırlıklı kılmak durumundayız. Bu dönemde daha çok afetler bizi bekliyor, çünkü tıpkı Marmara Havası’ nda olduğu gibi, artan küresel ısınma ile birlikte insan eliyle bozulmuş ekosistem döngüsünde atıklarımızın, toksinlere maruz kalan hücrelerden yoğunlaştırılarak dışarı atılarak su kolonunda biriken toksik maddelerin besin zinciri yoluyla diğer canlılara etki etmesi kuvvetli olasılık. Bunun yanı sıra canlılığını yitirerek dibe doğru çökmeye başlayan biokütlenin bakteriyel bozunmaya başlaması dip canlılarının kullandığı oksijeni de tükettiğinden, biyolojik çeşitlilik için ciddi riskler oluşturuyor.

Haberin Devamı

Mikroyosun patlamalarının, insan faaliyeti kaynaklı atıkların her türlü faaliyetlerimizin sonucunda nehir, göl ve denizlere akması ve su sıcaklıklarındaki küresel ısınma kaynaklı olarak da doğanın özündeki canlılığını yakalamakta zorlandığı değerlendirildiğinde, Etki Çemberleri Vakfı; Marmara Denizi için önerilerini “yap-yapma-azalt-onar” çerçevesinde oluşturmuş bulunuyor. Bu konuların bir kısmı için halihazırda onarıcı çemberleri ile grupları içinde çalışmaya başlamış durumda. Diğerleri için de aktif ve iyi oyuncular onlarla birlikte pozitif etki odağında çalışmaya davet ediliyor. 

Etki Çemberleri Vakfı’ nın Marmara Denizi özelinde önerileri:

  • Mevcut müsilaj vakası, dip canlılığını daha fazla etkilemeden hazırlanmış olan acil eylem planları ile ortak ve kollektif hareket için tüm paydaşlar aktif sorumluluk almalı; biokütle dipte çürümesi ya da denizin içinde parçalanmasına müsaade edilmeden mümkün mertebe denizden hasat edilmeli,
  • Biyolojik arıtma tesisleri ile atık sular, alıcı ortamda mikrobiyolojik biyoçeşitliliği değiştiremeyeceği şekilde arıtılıp mümkünse deşarj edilmeden karasal kullanıma geri döndürülmeli,
  • Marmara Denizi ve Boğazlar’ da deniz trafiği, sintine ve balast suyu deşarjı sıkıdenetimlerle kontrol altında tutulmalı,
  • Aşırı Balıkçılık, kıyı tarımı ve su ürünleri faaliyetleri, denizin kendini iyileştirme kapasitesini bozduğu ve besin zincirini kırarak biyolojik çeşitliliğe de zarar verdiği için burada da kolektif ve iyi uygulamalar için teşvikler sunulmalı, denetim ve kontrol yönetmelikleri gözden geçirilmelidir.

Kişisel ve kurumsal olarak toplumun bütünsel iyiliğini etkileyen, sürdürülebilir kalkınma amaçlarına hizmet eden süreçlerde çözüm odaklı yaklaşım geliştirmek üzere kurulan Etki Çemberleri Vakfı; hepimizi, kendimizle ilgili konularda etki yaratmak üzere bekliyor.

Haberin Devamı

Engellerimizi hissettirmeyecek, engelsiz bir yaşam dileği ile...

 

 

Yazarın Tüm Yazıları