Paylaş
Malatya, 800 bini aşkın nüfusuyla ülkemizin 28’inci en kalabalık şehri konumunda. 2014 yılında büyükşehir statüsünü alan kent, Doğu Anadolu Bölgesi’nde yer almakla birlikte, Anadolu’nun orta ve güney illerinin kesişim noktasında bulunuyor. Bu konumunun ise sosyal zenginliğin yanında, farklı mutfaklardan harmanlanan bir yemek çeşitliliği kazandırdığını söylemek mümkün.
Elbette ki, Malatya’da gezdiğim, beğendiğim ve sizlere önermek istediğim mekanlardan bahsedeceğim. Ancak, öncelikle bu güzel doğu kentinin tarımsal ürün bakımından ülkemize kazandırdıklarına kısaca değinmek istiyorum.
Malatya denince herkesin aklına kuşkusuz ki ilk olarak kayısı gelir. Türkiye’nin kuru kayısı üretiminin yüzde 90’ını karşılayan Malatya, dünya üretiminde ise yüzde 67’lik paya sahip. Bu rakamlar Malatya’ya “dünyanın kayısı başkenti” unvanını kazandırmış.
Malatya’nın en az kayısı kadar başarılı olduğu bir diğer ürün dalbastı kirazı. Yeşilyurt ve Gündüzbey ilçelerinde yetiştirilen Malatya dalbastı kirazı, 2017 yılında coğrafi işaret tescili almış. Kendine özgü tada sahip olan ürünün yetiştiriciliğini desteklemek için her yıl haziran ayında çeşitli ödüllerin verildiği çiftçi yarışmaları düzenleniyormuş. Mevsiminde yeme şansı yakaladığım kirazın gerçekten harika bir aroması olduğunu belirterek, mutlaka denenmesi gereken bir lezzet olduğunun altını çizmeliyim.
Malatya gezimi, Valilik’te Basın Müdürü olarak görev yapan Sayın Halil Kılıç eşliğinde gerçekleştirdim. Bu sayede hem zamanımı verimli kullandım, hem de şehrin sembolü olan lezzetleri, en iyi yerlerde deneme fırsatı yakaladım. Kendisine buradan bir kez daha teşekkürlerimi iletmek istiyorum.
İlk olarak Gündüzbey ilçesinde yer alan Su Sesi Kır Lokantası’nda kahvaltı yaptık. Yemyeşil ağaçların içinde bulunan mekan, adını doğrular nitelikte sizlere şırıl şırıl su sesiyle, eşsiz bir ortam sunuyor. Bu huzur verici yere uğrarsanız özellikle kayısılı ve tereyağlı tatlılarını denemenizi tavsiye ederim.
Bir sonraki durağımız Malatya Bakırcılar Çarşısı’nda yer alan Öz Güngör Kebap oldu. 1975 yılından beri faaliyette bulunan restoranda, kebaplar zırhla kıyılan koyun etine sadece tuz atılarak hazırlanıyor. Kömür ateşinde pişirilerek, zengin salatalar eşliğinde servis ediliyor. Ayrıca kendi yaptıkları ayranın da çok lezzetli olduğunu söylemeden geçmeyeyim.
1975 yılından bu yana hizmet veren bir diğer kuruluş ise 7 şubesi olan Meşhur Diyarbakır Kadayıfçısı. Her ne kadar burma kadayıflarıyla ün salsa da, bana göre kayısılı dilberdudağı tatlısı da bir o kadar başarılı.
Malatya çarşısında gezerken, kendimi içeri girmekten alıkoyamadığım işletmelerden birisi Koyunoğlu Kurabiye oldu. En dikkat çekici özellikleri kayısı çekirdeğinden un yapmaları ve enfes kurabiyelerini bu unla hazırlamaları. Nefis bir tada sahip olan kurabiyeler çayın yanında harika oluyor. Şehirden ayrılırken de sevdikleriniz için ideal bir hediye olabilir.
Son olarak 1942 yılından bu yana Malatyalıların severek gittiği bir lokanta var ki, oraya uğramasam Malatya gezim kesinlikle eksik kalırdı. Yöre halkının çok sevdiği Hacıbaba Et Lokantası, sizlere fırında 12-14 saat pişirilmiş bir et servis ediyor.
Türk damak zevkine hitap eden ve yaklaşık 80 yıldır var olmasına rağmen lezzetinden asla taviz vermeyen Hacıbaba Et Lokantası’nda kağıt kebabı, kaburga dolması, kavurma ve incik olmak üzere birçok et yemeğini yiyebilirsiniz. Ayrıca Malatya tabağı isteyerek, tüm lezzetleri azar azar deneyimleyebilirsiniz.
Bu güzel doğu ilinde sadece bulgurdan bile 80 çeşit yöresel yemek yapıldığını öğrendim. İşletmesini Zeynep Hanım’ın yaptığı Sami Kasap Cafe Restoran Ev Yemekleri’nde analı kızlı, kebap köfte, etli kömbe, kiraz yaprağı sarması, içli köfte, patlıcanlı tiritli köfte, kabaklı köfte, mumbar dolması ve elmalı köfte gibi bulgurdan yapılan birçok yemeğin tadına bakma fırsatım oldu.
Malatya’ya yolunuz düşerse kayısı ve tescilli dalbastı kirazının yanında, Sami Kasap’ın köftelerini yemeden ayrılmayın. Bir de kendinize Hacıbaba’da bir et ziyafeti hediye edin.
Paylaş