Minik Alperen'in ölümüne neden olanların yargılanmasına başlandı (3)

Güncelleme Tarihi:

Minik Alperenin ölümüne neden olanların yargılanmasına başlandı (3)
Oluşturulma Tarihi: Kasım 09, 2017 21:58

Minik Alperen'in ölümüne neden olanların yargılanmasına başlandı (3)

Haberin Devamı

ARZU G.: 'ALPEREN'İN YATAKTA ÖLDÜĞÜNÜ SÖYLEYECEKSİN' TALİMATI ALDIM
Karşıyaka 2. Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen davada savunmasını yapan ve kreşte öğretmen olan tutuksuz sanık Arzu G., ifadesinde telefonla ilginç bir talimat aldığını söyledi. Tutuklu sank servis sorumlusu Talmer İ.'nin çalan stelefonunu kendisine verdiğini belirten Arzu G., "Telefonun ekranına baktığımda Ahmet S. yazıyordu. Telefondaki Ahmet S. 'Arzu sen misin?' dedi. 'Evet benim' dedim. 'Şimdi söyleyeceklerimi dikkate al, hiç bir şekilde doğruyu söylemeyeceksin. Alperen'in yatakta öldüğünü söyleyeceksin, aile zaten kabullendi" dediğini söyledi. Arzu G., ifadesinde şöyle konuştu:
"0-2 yas grubu öğretmeniydim. Sabah 08.30 sıralarında okula geldim. Okula geldiğimde servis çoktan gelmişti. Bütün çocuklar okuldaydı. Bütün çocuklarla birlikte kahvaltıya geçtik. Kahvaltıdan sonra ana salona geçtik. Çocuklara oyuncak verdik. Nurcan öğretmen doğum günü hazırlığı için bahçeye geçince 15 öğrencisini bana bıraktı. Benimde 10 öğrencim vardı. Bütün çocuklar bende. Diğer yanda Hiragül kucağımda, ağlayan bebeklerim vardı. O esnada yardım için Dilara bahçeye çıktı. Ne kadar durdu bilmiyorum ama tekrar içeri girdi. Daha sonra doğum günü için çocukları dışarı çıkarttılar. Çok kalabalık olunca benim baktığım çocuklar bebek olduğu için mutfağa aldılar. Pasta kesimini yaptılar. Bize de verdiler. Daha sonra kendi bebek grubumun üst değişimini yaptım. Kimisinin altlarını aldım. Uykuya geçtikten sonra uyumayan öğrencilerimle ilgilendim. Saat 16.30-17.00 sıralarında kendi grubumdaki bebeklerin yoklamasını aldım. Daha sonra yandaki 3 yas grubu yoklamasına baktım. Alınmamıştı. Ben almak istedim. 'Alperen burada mı?' diye sordum. Yoktu. Dilara, 'Sabah Alperen'i aldık' dedi. 'Emin misin, Alperen'i aldıysanız, Alperen burada olur. Alperen yok" dedim. Dilara, Nurcan öğretmenin yanına gitti mutfağa. Dilara bir soru sordu ama ne sordu bilmiyorum. Nurcan öğretmen de Alperen'in olmadığını söyledi. Hep beraber Tamer İ.'nin odasına gittik. Alperen'i aldınız mı?' diye sorduk. O da 'Evet evinden aldık' dedi. 'İsterseniz okula bakın' dedi. Biz de okulda hiç görmediğimizi söyledik. Tamer İ. cebinden servis aracının anahtarını çıkarıp 'Araca bakın' dedi. Ben o an şok oldum. Nurcan öğretmen ve Dilara araca gitti. Ben Alperen'i Nurcan öğretmenin kucağında gördüm. Ağladım. Nurcan öğretmen Alperen'i Tamer İ.'nin odasındaki halıya uzandırdı. İçeride aşçı Tülay abla, Nurcan öğretmen ve Tamer vardı. Tamer bey telefon ile eşi Yurdagül İ.'yi aradı, 'Çocuk öldü çabuk gel' dedi. Aradan 5 dakika geçmeden Yurdagül İ. geldi. Ben o sırada 112'yi aradım. O ara Yurdagül İ. bana 'Kapat kapat, biz özele götüreceğiz' diyerek zorla telefonu kapattırdı. Nurcan hoca Alperen'i kucağına aldı, Yurdagül hocanın aracı ile hastaneye götürdüler. Zaman geçtikten sonra Tamer beyin telefonu çaldı. Biriyle konuştu ama kimle konuştu bilmiyorum. Tamer bey kamera kayıtlarını söküyordu. Ekranını söküp bir poşete koydu. Bunları Tülay hanıma verdi, nereye götürdü bilmiyorum. Tamer bey 'servise çıkalım' dedi. Ben itiraz ettim. Israrla çıkacağımızı, diğer çocukların velilerinin beklediğini söyledi. Çıkmak zorunda kaldım. Çocukları ailelerine teslim ediyordum. Tamer beyin telefonu çaldı. Bana telefonu verdi. Telefonun ekranına baktığımda Ahmet S. yazıyordu. Telefondaki Ahmet S. 'Arzu sen misin?' dedi. 'Evet benim' dedim. 'Şimdi söyleyeceklerimi dikkate al, hiç bir şekilde doğruyu söylemeyeceksin. Alperen'in yatakta öldüğünü söyleyeceksin, aile zaten kabullendi. Doğruyu söylersen meslek hayatın biter' dedi. Ben ağladım. Bana 'Hiç ağlama daha kötü şeylerde olabilir' dedi. Eda öğretmen okulda yoktu sonradan okula gelmişti. Bana, 'Yatakta oldu diye söyle, fazla detaya girme' dedi. Bizi ilçe emniyet müdürlüğüne götürdüler. O anda Ahmet beyin baskı ve tehdidi aklıma geldi. İlk onun dediği gibi ifade verdim. Ancak vicdanım rahat değildi. İfadeden sonra Ahmet bey yanıma geldi. 'Benim dediğim gibi mi ifade verdin' dedi. Bende 'evet' dedim. O an Ahmet beyin yüzünde rahatlama görünce vicdanım rahat değildi. O an Nurcan öğretmen de gelmişti. Birlikte polise doğruları anlatarak gerçekleri anlattım."
UYKU APNESİ VAR MI DİYE SORMUŞLAR
Talihsiz Alperen'in babası Serkan Sakin ise ifadesinde sabah çocuğunu annesinin verdiğini belirterek, "Saat 09.00 sıralarında kalktım. İşe gittim. İsten çıkınca eşimi aradım. 'Çiğli'de alışverişe gidelim' dedi. O sırada bana Yurdagül İ. tarafından telefon geldi. 'Alperen bayıldı. Acilen hastaneye gelin' dedi. Birinci attıkları konum başka bir hastaneydi. Bu sırada zaman geçti. İkinci konum doğruydu. Hastaneye geldiğimiz de Yurdagül, Nurcan, Ahmet S. ve bir kaç kişi vardı. Gelip bana, 'Alperen'in uyku apnesi var mı, uyku krizi geçirir miydi' diye sorular sordular. Bizi acilden içeri almıyorlardı. Kimse bana haber vermedi. Yaklaşık 40 dakika acilin önünde bekledik. Daha sonra çocuğumu görmek için illa gireceğim deyince içeriden doktor gürültüye çıkıp 'ne oluyor burada' dedi. Bende Alperen'in babası olduğunu söyledim. İçeri aldılar. Bize çocuk geldiğinde öldü dediler. Eşim düştü bayıldı. Bize uyku krizi, uyku apnesi var mı diyen kişiler yanımdan uzaklaştı. Dışarıya çıktığımızda bir kişi gelip beni teselli etmeye çalışıyordu. Onun daha sonra Ahmet S. olduğunu öğrendim. Bana 'Bunları 17 senedir tanıyorum. Emin olun, çocuklarınıza iyi bakmışlardır' diye söyledi. Kim olduğunu sorunca yanımdan uzaklaştı. Eşim bağırdı, 'çocuğuma ne yaptınız, kamera kayıtlarını istiyorum' dedi. Uzakta Yurdagül İ. telefon ile konuşuyordu. Sanıkların tamamından şikayetçiyim. İşimi kaybettim, ailemin içerisinde çok büyük yıkım var" dedi.
2 GÜN BOYUNCA UYKUDA ÖLDÜ DİYE BİLDİM
Anne Buket Sakin ise verdiği ifadesinde bitkin ve üzgün olduğu belirterek, şunları söyledi:
"Sabah 06.45 civarında uyandım. Alperen'i giydirdim. Sütünü verdim. Her sabah 240 mg içen çocuk sadece 70 mg süt içti. Uyur bir şekildeydi. Şişeyi tekrar tuttum. 'Anne istemiyorum' dedi. Saat 07.05'te Dilara K. telefon ile aradı, 'Biz çocuğu almaya geliyoruz' dedi. Alperen'i kucağıma aldım. Ayakkabılarını giydirirken gözlerini açtı, 'anne okula mı gidiyoruz' dedi. Bende 'evet' dedim. Aşağıya indik, 10 dakika bekledik. Servis aracı geldiğinde kucağımdan Alperen'i alırken oğlum bana baktı. Alperen'in hiç koltuğu değişmezdi, o günde aynı yere oturttular. Alperen bana baktı kafası döndü. Servis aracı uzaklaştı. Akşam 17.12'de Yurdagül beni aramış ancak ben duymamış. Ardından eşim Serkan'ı aradı. Serkan daha sonra bana döndü, 'Eşyaları bırak Alperen kreşte bayılmış' dedi. Hemen arabaya bindik, adresi tam tespit edemediğimiz için Yurdagül İ.'yi aradım. Telefonda 'Alperen'e ne oldu' dedim. 'Alperen bayıldı, doktorlar bize bir şey söylemiyorlar' dedi. Adresi bilmediğim için telefonuma konum attı. Asıl hastaneye 600 metre mesafede bir yerin konumunu attı. Hastanede Alperen'i bulamadık. İkinci konum atıldı. Asıl hastaneye gittik. Yurdagül acilin girişinde bizi bekliyordu. Bekledik acil önünde. Yanıma Nurcan gelip, Alperen'in uyku krizi olup olmadığını sordu. Ben de olmadığını söyledim. Doktorlar bizi içeri aldılar, Alperen'in geldiğinde öldüğünü söylediler. Yavrum gözleri açık masada mosmor yatıyordu. Dışarı çıktım Yurdagül'e kamera kayıtlarını istediğimi, oğlum nasıl bu hale geldiğini sordum. Yurdagül sustu. Ondan bana, Alperen'in öğle uykusuna yatırıldığını, bütün çocukların geldiğini, Alperen'in gelmediğini, uykuda öldüğünü söylediler. Ben iki gün oğlumun bu şekilde öldüğünü biliyordum."
AĞIR CEZADA YARGILANMASI TALEP EDİLDİ
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı avukatı Müjgan Bilgen Özen, sanıkların yargılama sonucu, asliye ceza mahkemesinin vereceği cezanın aştığını düşündüklerini, dosyanın Karşıyaka Nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderilmesini talep etti. Müşteki avukatları da, dosyanın ağır ceza mahkemesine gönderilmesini talep etti. Tutuklu sanıkların avukatları, müvekkillerinin tahliyelerini talep etti. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı avukatı Müjgan Bilgen Özen, tutuklu sanıkların tutukluluk hakinin devamını, tutuksuz sanıkların tutuklanmasını talep etti. Hakim, tanıkların saatin geç olması nedeniyle bir sonraki celse dinlenilmesine, sanıkların ağır cezada yargılanması taleplerinin reddine, tutuksuz sanıkların tutuklu yargılanması taleplerinin reddine ve eksikliklerin giderilmesine karar vererek duruşmayı erteledi.
ACILI BABA ADALETE GÜVENDİKLERİNİ SÖYLEDİ
Duruşma sonrası konuşan baba Serkan Sakin ,''Mahkememiz 20 Kasım’a ertelendi. Sanıklar ve biz dinlendik. Aynı acıyı yaşadık. Adalete güvenimiz tam. İnşallah adalet tecelli edecektir'' dedi. Ailenin avukatı Fikret Türkyılmaz ise, ''Alperen’in ölümü servis yönetmeliklerinin değişmesine sebep oldu. Servis araçlarının denetlenmesine sebep oldu. Alperen’in vefatı bu konuda diğer çocukların mağdur olmasını engeller diye düşünüyoruz. Adaletin tecelli etmesi için mücadele ediyoruz'' dedi.
Duruşma tutuksuz sanık ve tanıkların dinlenmesiyle devam edecek.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!