Bizim hala umudumuz var

Güncelleme Tarihi:

Bizim hala umudumuz var
Oluşturulma Tarihi: Nisan 07, 2020 17:23

Küresel salgına dönüşen koronavirüs ülkemizde de kendini yoğun şekilde gösteriyor. Hepimizin endişeli olduğu bu dönemi, atlatabilmemiz için birlik ve beraberlik içinde kurallara uyarak hareket etmemiz ve uyarılara kulak vermemiz gerekiyor. Bu zor günlerde Hürriyet Bursa olarak iş ve cemiyet hayatının tanınmış isimleriyle koronavirüslü yaşam hakkında kısa sohbetler gerçekleştirdik ve bir yazı dizisi hazırladık. Birlikte başarmak dileğiyle.

Haberin Devamı

Op. Dr. GÜLDEN ÖZDEN: Genel Cerrahi Uzmanı

Bizim hala umudumuz var
Koronavirüs pandemisi hayatımızın ortasına bir bomba gibi düşmüş durumda. Tüm insanlık din, dil, ırk, renk farketmeksizin tek yürek aynı kaygıları yaşıyoruz. Huzursuz bir bekleyiş içindeyiz, haberler felaket senaryosu filmlerinden birer kesit gibi. Evet sıkıntılı bir durum söz konusu, medya ve sosyal medya aracılığıyla bilgi ve tecrübe paylaşımı yapabilmek, yalnız hissetmemek çok kıymetli ancak bazı paylaşımlar kaygı seviyesini gereksiz yükseltebiliyor. Yapmamız gereken mevcut durumu kabullenmek, suküneti korumak, hekimlerin ve otoritelerin önerilerini uygulamak.

Haberin Devamı

KİŞİSEL HİJYENE DİKKAT EDİN

Uyulması gereken 14 kural televizyonda, sosyal medyada paylaşılıyor, marketler, eczaneler ya da sitelerde panolarda sergileniyor. Bu kurallar sadece koronavirüs değil tüm salgın hastlıklardan korunmak için geçerlidir. Kişisel hijyene dikkat ederek kendimizi korumak, sosyal mesafeyi koruyarak sağlıklı bireyi hastadan korumak bu kuralların temelidir. Böylece hastalığın yayılımı sınırlandırılır. Ellerimizi dışarıdan geldiğimizde ve gün içinde sık sık yıkamak, gün içinde yoğun olarak dokunduğumuz alanları çamaşır suyu ile temizlemek, giysilerimizi en az 60 derece sıcaklıkta yıkamak en önemli önlemler. Bu 14 maddeden bir tanesi de ‘güçlü bir bağışıklık sistemi için bol sıvı tüketin, dengeli beslenin, uyku düzeninize dikkat edin’ diyor.

UYKU SAATLERİ ÇOK ÖNEMLİ

Vücudumuz tıpkı bir makina gibi birlikte çalışan bir çok parçadan oluşuyor. İçeride muazzam bir haberleşme sistemi mevcut. Günlük ritim güneşin doğuşuna ve batışına göre planlanmış durumda. Tüm hormonlar ve enzimler bu saatlere göre işliyor, sinir sistemi, sindirim sistemi, bağışıklık sistemi bu saatlere göre hareket ediyor. Sirkadyen ritim olarak bilinen bu günlük döngüye göre insanoğlu için ideal uyku saatleri 23:00-05:00 arasıdır. Günlük uyku ihtiyacınıza göre uyanma saati biraz daha ileri alınabilir ancak yatma saati 23:00’ü geçmemelidir. Günlük ritmi korumak, bu ritimle hareket eden hormonların doğru zamanda doğru miktarda salınmasını sağlayarak bağışıklık sistemimizin de zamanında ve etkin çalışmasını sağlamak gerekir.

Haberin Devamı

ŞEKERLEME YAPMAYIN

Rutin sosyal yaşamımızdan uzaklaştık, eskisi gibi yorulmuyoruz, gece sosyal medya ve televizyonla oyalanıp uykuyu erteliyoruz, sabah da gittikçe geç saatte kalkıyoruz. Bu kısır döngüyle uyku saatleri her geçen gün idealden uzaklaşıyor. Siz de bu tuzağa düştüyseniz mümkün olan ilk sabah erkenden uyanıp, pencereyi açıp derin bir nefes alın, gün içinde şekerleme yapmayın ve takip eden gece ideal saatte uyuyun. Böylelikle zinciri kırmak ve sağlığınızı korumak sizin elinizde. Bir erişkinin günlük su ihtiyacı 20 kg başına yaklaşık 1 litredir. Tıpkı ellerimizi sık sık yıkamak gerekliliği gibi iç organlarımızı ve sistemlerimizi de su içerek yıkadığımızı hayal edebiliriz. Her el yıkadığımızda bir bardak da su içelim, günde en az 2 litreyi mutlaka tamamlayalım.

Haberin Devamı

YEŞİL BİTKİLER ZENGİN BİR KAYNAK

Dengeli beslenme çok kapsamlı bir başlık ve içinde yaşadığımız topluma göre farklı çağrışımlar yaratabilir. Hangi diyet programını takip edersek edelim hepsinin ortak noktası bol su içilmesi ve günlük beslenmenin büyük kısmının bitkisel ağırlıklı olması gereğidir. Hiçbir program hamur işi pastane ürünlerini tavsiye etmez, aksine kaçınmak gerektiğini vurgular. Tüm vücut sistemleri gibi bağışıklık sisteminin de düzgün çalışmak için kalsiyum, magnezyum, potasyum gibi elementlere ihtiyacı vardır ve bu elementler için en zengin kaynak yeşil bitkilerdir. Gün boyunca her öğünümüzde sebze yemekleri, salata ve meyve olmalıdır. Makarna, ekmek ve hamur işiyle sadece sistemlerimizi boğan boş kalori alımından kaçınmalıyız.

Haberin Devamı

DİYAFRAM NEFESİ EGZERSİZİ YAPIN

Özen gösterilmesi gereken bir diğer nokta da ihtiyacı olan oksijeni tüm dokularımıza ulaştırmak. Koronavirüsü diğer virüs enfeksiyonlarından ayıran en önemli özellik şiddetli akciğer bulgularına sebep olması. Hastalandığımızda akciğer kapasitemizin iyi olabilmesi için sağlıklıyken solunum egzersizleri yapmak çok önemli. Diyafram nefesi, derin nefes alma, kontrollü öksürük gibi solunum fizyoterapisi örneklerini internetten bulacağınız videolarla uygulayabilir, günde birkaç kez yapacağınız 5-10 dakikalık egzersizlerle akciğerlerinizi olası zor günlere hazırlayabilirsiniz.

C VİTAMİNİ ALIN

Bağışıklık sistemimizi güçlendirmek için kullanabileceğimiz bazı destek ürünler de mevcut. Bu desteklerin başında C vitamini, çinko ve selenyum geliyor. Yine tüm sistemlerin çalışmasında payı olan Omega-3, magnezyum, D vitamini gibi günlük yaşamımızda da kullanılması gereken ürünler bu günlerde de destekçimiz olabilir. Kaliteli uyku, bol su, sağlıklı beslenme, solunum egzersizleri, beslenme destekleri ile bağışıklık sistemimizi maksimum etkinliğe taşıyıp bu azılı düşmanın karşısına en güçlü silahlarla çıkalım. Ama hepsinden önemlisi evde kalalım, düşmanla hiç karşılaşmayalım.

Haberin Devamı

GÜLNUR SEYMEN: Erkurt Holding İletişim Şefi

Bizim hala umudumuz var
Bence içinde bulunduğumuz bu günlerde en büyük gücümüz “umudumuz”. Biliyoruz ki her kötü gün, bir gün geçer. Önemli olan bu süreçte hem fiziksel hem de ruhsal olarak kayıplarımızı en aza indirgemek. Bir iletişimci olarak yaşadığımız sıkıntılı günlerin “pozitif” etkilerine değinmek istiyorum. Yaşadığımız son 3-4 aylık süreçte başka ülkede yaşanan bir krizi, 2 dakika izleyip kumandayla haberi geçtikten sonra ilk kez unutamadık. Başkasının derdi, hepimizin derdi oldu.

‘BİRLİKTE AŞACAĞIZ’

Belki de ilk kez bu kadar dil, din, ırk gibi farklara değil de “insan” olmanın bizi bir yapan tek gerçek olduğuna odaklandığımız günler yaşıyoruz. Ülkeler yardım paketlerini, yaşadıkları coğrafyada yetişmiş ozanlarının “umut ve birlik” mesajlarıyla birbirlerine gönderiyorlar. Türkiye’nin ismini bile belki de daha önce duymamış olan bir çocuk, evinde çektiği video ile Türkçe olarak yardımlara teşekkür ediyor. Farkında mıyız? Biz ilk kez bu kadar yakın olduk. Coğrafi sınırların aslında zihinlerdeki sınırlar olduğunu ve bu dünyada yaşanacak her sorunda “birlikte” olduğumuzun farkına vardık.

HEPİMİZ HIZLA GELİŞTİK

Hep yakındığımız “tüketme” kültüründen olumsuz etkilenen çocuklarımızın bile hayata bakış açıları değişti. Çocuklarımız elindekilerle mutlu olmayı öğrenmeye ve sunulan koşulları sorgulamadan imkanları dahilinde yaşamlarını sürdürme yollarını keşfetmeye başladı.
Dijital iletişim hiç olmadığı kadar önem kazandı ve iş yapış modellerimiz hızlı bir şekilde evrildi. Şirketlerimizde kesintisiz ve geniş kitlelere ulaşan içerikleri hızla üretir ve çeşitlendirir olduk. Hepimiz hızla geliştik. Birçok kişinin yaşadığı veya yakınlarının yaşadığı bu acılar gerçek! Bundan kaçmaya çalışmak çok anlamsız ve sağlıksız olur. Bu zor günleri olduğu gibi kabullenmek ve bu gerçekle yüzleşmek gerek.

DERS ÇIKARALIM

Bu dönemde dünyadan kopmak yerine; iletişim kanallarına ve referanslara dikkat etmek olacak. Her habere inanmayalım, bilgileri sorgulayalım. Ajitasyondan, toplumları ayrıştırıcı kaynaklardan ve suçlayıcı mesajlardan kendimizi uzak tutalım. Hem beynimizi kirletmeyelim hem de ruhumuzu. Bu dönemde, beden sağlığımız kadar iç dünyamızın dengesini de korumaya odaklanalım ve bu günlerden ders çıkaralım.

‘UNUTMAK’ VİRÜSÜ

Evet, bu günler de geçecek. Ancak geçtiğinde hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Bu kara bulutlar üstümüzden çekildiğinde, başka bir dünyaya uyanacağız. Çağımızın hastalığı olan “unutmak” virüsü bu kez bizi etkisi altına almazsa hepimiz için güzel günler gelecek.

MİRAY AKOVALIGİL: Stand-Up satançısı

Bizim hala umudumuz var
Ben evde kalma süreci başladığından beri kendimi çok iyi hissediyorum. Garip değil mi? Etrafta birçok kişi “çıkamıyoruz, canımız çok sıkılıyor, nasıl vakit geçireceğiz ki?” diye söylenirken benim bu kadar eğlenmem ve günlerimi verimli geçirmemin sırrını sizlerle paylaşayım; Güne güzel başlamak, gülümsemek ve üretmek! Benim korona günlerinde bulduğum sihirli iksir bunlar. Ne kadar zor olursa olsun her sabah annemi güldürerek güne başlıyor, kişisel bakımlarımı yapıyor, kuş sütü eksik kahvaltımdan sonra sanki işe gidecekmiş gibi süslennip püsleniyor ve bilgisayarın başına geçiyorum. Ver elini işler… Bir de bakmışım akşam olmuş bile. Ve ben çok huzurluyum. Çünkü koltuk önünde sıkılıp o kanal bu kanal gezmektense kendimi geliştirdiğim bir gün daha bitmiş oluyor.

‘BOLCA VAKTİMİZ VAR’

Hiç düşündünüz mü ne zaman kendinize ayırmak ve yapamadıklarımızı yapabilmek için bu kadar vaktiniz oldu? Bugünlerde hayatımız boyunca “sonra yaparım” dediğimiz herşeyi üretmeye ve yapmaya vaktimiz var. Hem de evden çıkmadan. Öncelikle şunu hatırlamamız gerekiyor, eğer evden çıkmamızı gerektiren bir işimiz veya sorumluluğumuz yoksa biz şanslı insanlardanız ve bunun hakkını vermemek bize sunulan bu özel vaktin suistimal edilmesi olur. Bugünleri tamamen kendimize odaklanıp üreterek ve “sonra”ya bıraktığımız şeyleri yaparak geçirebiliriz.

‘YAPACAK ÇOK ŞEY VAR’

Sizce gerçekten hayat canınızı sıkmaya değecek kadar uzun mu? Gerçekten evde yapacağınız hiçbir şey yok mu? Mesela sonra başlarım dediğiniz dil eğitimi online’dan da oluyor diye biliyorum ben. Mesela tozlu raflara kaldırdığınız kara kalem çalışmalarına göz atmak için daha güzel bir fırsat sunacak mı hayat size? Peki mesela ne zamandır tutmak isteyip vaktim yok diye ihmal ettiğiniz günlüğünüze yazmak daha başka ne zaman bu kadar anlamlı olablir ki? Bunları yapalım hadi. Bunları gülümseyerek ve kendimizi iyi hissederek yapmayı ihmal etmeyelim hadi.

ÖZLEYİŞ ARDALI: SENTESERVICES İLETİŞİM

Bizim hala umudumuz var
An itibarıyla dünyada 1 milyondan fazla vakaya ve 50 binden fazla ölüme neden olan koronavirüs salgını, seyahat ve turizmden medyaya, e-ticaretten eğlenceye kadar birçok farklı sektörü etkisi altına aldı. Dünya genelinde toplumların alışkanlıklarını kökten bir biçimde değiştiren bu olağanüstü durum, en azından bir süre daha devam edecek gibi gözüküyor.

‘YENİ ÇÖZÜM YOLLARI BULACAĞIZ’

İnsanlar geçmişte değişik şekillerde felaketler yaşamış, her felaket sonucu yaratıcılığını kullanarak ortaya yeni koyduğu çözüm yolları bulmuştur. Yeni ilaçlar, yeni tedavi yöntemleri, teknolojinin daha da ileri gitmesi ve yaşam alanında aldığı aksiyonlar için yeni bir yaşam şekli oluşturmuştur. Örneğin yeni dünya düzeninde şirketlerin bir kısmı evden çalışma düzenine geçti. Teknolojinin bize verdiği nimetlerden faydalanarak işlerimizi yapmaya devam ediyoruz. Ayrıca uzaktan ofis dışı çalışmanın yöntemlerini zoraki bir şekilde deneyimlemek için bir fırsat sunmuş oldu. Ekip olabilmek veya bir toplantı yapabilmek için aynı fiziksel mekânda olmamız gerekmeden birçok uygulamayı kullanarak toplantı yapabileceğimizi gördük. Sosyal uzaklaşma ve evde zaman geçirmek zorunda olmamız nedeniyle internet ve esasen sosyal medya birbirimizle iletişim ve etkileşim içinde kalmamız açısından en önemli mecra olarak ortaya çıktı.

‘İLETİŞİM BİR ŞEKİLDE DEVAM EDİYOR’

Covid 19 mücadele sürecinde sosyal ağların kullanımı ve dijital streaming servislerinin kullanımı yüksek oranda arttı. Sosyal medyaya karşı olanlar ve bunun bir sosyalleşme şekli olmadığını savunanlar bile bu dönemle birlikte artık Instagram, Twitter, Facebook gibi sosyal medya platformlarını takip etmeye başladılar. Bu yüzden hedef kitlesi ve hatta geniş kitlelerle iletişimi devam ettirmek isteyen markaların dijital platformlar üzerinde iletişimini artırması gerekeceği bir dönem içindeyiz ve önümüzdeki 3-4 ay bu durum devam edecek.
Kriz zamanları iletişim yapmanın marka imajına katkısı, tüm pazarlama ve iletişim profesyonelleri açısından bilinen bir gerçektir. Ancak kriz zamanı yapılabilecek majör hataların bir tanesi satış amaç ve hedefli iletişim yapmaktır. Burada yapılması gereken sıradan afiş veya düz iletişim aktiviteleri yerine içinde oyunlaştırma barındıran, tüketiciyi tetikleyerek interaktif bir temas sağlayacak ve kitleler arasında paylaşımı olacak yaratıcı uygulamaları devreye almak, en etkili içeriği oluşturmak olacaktır.

İLETİŞİM YAPACAK MARKALARA TAVSİYELER

1) Hedef kitlenize markanızın neden var olduğunu anlatın.
2) Bu zorlu dönemde nasıl hedef kitlenizin yanında olduğunuzu anlatın. Tabi bu “Perakende mağazaları kapadık ama internet mağazamız açık” demekle olmuyor.
3) Marka vaadinizin ne olduğunu ve ortak amaç için ne yaptığınızı ortaya koyun.
4) Müşterilerinizin çözemedikleri veya çözümüne ihtiyaç duydukları konularda onlara nasıl yardım edebileceğinizi ortaya koyun. Bunu yalnızca satış sürecinde değil; çağrı merkezinde, ürünü eve teslim ederken, satış sonrası destek sürecinde aynı mesajı verin ve deneyimi yaşatın.
5) Bu dönemde her platform ve mecrada, müşterileriyle samimi bir iletişim içinde kalmayı başaracak samimi markaların süreçten daha güçlü ve güven veren markalar olarak çıkacağını unutmayın.
6) Tüm markaların bir sosyal sorumluluk duygusuyla sosyal teması azaltma, evimizde daha çok kalalım, bağışıklık koşullarına önem verelim mesajları verme ve hijyenle ilgili bilgilendirme yapmaları da toplumsal bilinç için önemli bir sorumluluk.

UMUT ÇANAKÇI: BBDSO Keman Sanatçısı

Bizim hala umudumuz var
Kimsenin gözle göremediği küçücük bir virüsle tüm dünya altüst oldu. Resmen bir biyolojik savaşın içindeyiz, tarihe geçecek günler yaşıyoruz. Bir ay önce bana biri gelip deseydi ki, ”çok yakında bir virüs tüm dünyaya yayılacak, bu kadar çok ölüm olacak, bu kadar büyük acılar yaşanacak, hepimiz evlerimize kapanacağız”, bunu söyleyen kişiye “sen çok bilim kurgu izliyorsun bu ara herhalde” derdim.

RUTİNİMİ ÖZLER OLDUM

Evet hepimiz evlerimize kapandık, en azından benim yakın çevrem bu durumda. Belki de hep hayal ettiğim bir düzen kurdum hayatımda. Hiç durduramadığım, yetişmekte zorlandığım zamanım şimdi yeter de artar hale geldi. Değer yargılarımı, önceliklerimi, tekrar tekrar gözden geçirme fırsatım oldu ve daha çok şükretmem gerektiğinin, sağlığımın ne kadar kıymetli olduğunun farkına vardım .Yaşarken kıymetini bilemediğim en küçük rutinimi bile özler oldum.

KAFAMIZDA SORULAR VAR

Tabii ki bu süreçte en çok sevdiğiniz şeylerden de mahrum kalıyorsunuz. İşimi çok seven bir sanatçı olarak, orkestra arkadaşlarımı ve konserlerimizi özlüyorum. Ayrıca yaşadığımız bu oldukça zorlu mücadelede, hizmet sektöründe çalışmak zorunda olan herkese minnet duygularımı iletmek isterim. Bu virüs aniden tüm dünyayı ele geçirdiği gibi maalesef ne zaman yok olup gideceği de belli değil. Sanırım hepimizin en çok merak ettiği soru, bu yaşadıklarımız bittiğinde acaba herşey eskisi gibi olabilecek mi? Hepimizin kafasında türlü türlü sorular, endişeler, tahminler var, hepsinin cevabını zaman gösterecek. Dilerim, en kısa sürede tüm bu sıkıntıların üstesinden gelir ve huzurla nefes alabileceğimiz günlere dönebiliriz.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!