Başbakan Yardımcısı Arınç: (1)

Güncelleme Tarihi:

Başbakan Yardımcısı Arınç: (1)
Oluşturulma Tarihi: Ocak 09, 2015 22:59

- "(Fransa'daki terör saldırıları) Şimdi bu olayın karşılığında Müslümanlar, camiler hedef gösterilirse, dindar insanlar, sakallı veya örtülü insanlar hedef gösterilirse, yüksek bir kavgaya sebebiyet verir. Bugünkü olaylar durduğu yerde kalmaz, Allah saklasın daha büyük yangınlar da çıkabilir. O yüzden siyasetçiler de söylemlerine dikkat etmeli, medya da bunu körükleyen yayınlar yapmamalı" - "Bu olayları isterse Müslüman yapsın, isterse Budist yapsın, dini, kimliği, rengi önemli değil, elinde silahla şiddet uygulayan bir insan teröristtir, kime karşı yaparsa yapsın bunun hiçbir zaman da tarifi veyahut da cevaz verilmesi veya mazur görülmesi mümkün değil" - "Ortadoğu'da ismini çok duyduğumuz, El Kaide'den El Nusra'dan başlayarak, sonunda IŞİD veya DAİŞ dediğimiz örgüte kadar, bunların yurtdışıyla yani Avrupa ülkeleriyle de bağlantıları var" - "Çok şükür diğer ülkelere baktığımız zaman Türkiye'de taban bulamadıklarını ve Türkiye'den geçişlerin çok az olduğunu görüyoruz. Bu, Türkiye için bir başarıdır"

Haberin Devamı

BURSA (AA) - Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Fransa'daki terör saldırılarına ilişkin, "Şimdi bu olayın karşılığında Müslümanlar, camiler hedef gösterilirse, dindar insanlar, sakallı veya örtülü insanlar hedef gösterilirse, yüksek bir kavgaya sebebiyet verir. Bugünkü olaylar durduğu yerde kalmaz, Allah saklasın daha büyük yangınlar da çıkabilir. O yüzden siyasetçiler de söylemlerine dikkat etmeli, medya da bunu körükleyen yayınlar yapmamalı" dedi.

Bursa'da, AS TV'de canlı yayınlanan "Platform Özel" programına katılan Arınç, Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun, bronşit ve yorgunluk nedeniyle solunum yollarının fevkalade olumsuz etkilediğini söyledi.

Doktorlarının duruma el koyduğunu, "İstirahat etmeniz lazım, arkadan yurtdışı seyahat geliyor, yolculuk ve kongrelerdeki enfeksiyon kapma vesaire sebebiyle biz sizi göndermiyoruz" dediğini aktaran Arınç, Davutoğlu'nun bugün Karabük'teki AK Parti Olağan İl Kongresi'ne katılamadığını hatırlattı.

Haberin Devamı

Arınç, Davutoğlu'nun yarın da Bursa ve Yalova kongrelerinde bulunamayacağını ifade ederek, şöyle konuştu:

"Bir ihtimal, 'Doktorlar bugünkü istirahati kafi görürlerse, yarın Bursa'yı tekrar yapabiliriz' demişti. Kendisi aradı, dedi ki 'Bana izin vermiyorlar, kusura bakmayın, Bursa'ya da çok selamlarımı iletin, inşallah yakın bir zamanda kısmet olur.' Biz de kendisine acil şifalar diledik. Pazar günü de aslında iki ilin kongresi vardı; Antalya ve Isparta, herhalde oralara da gidemeyecek. 3 günlük istirahatin arkasından pazar akşamı kendisinin söylediği kadarıyla Merkel'in daveti üzerine Almanya ziyareti vardı, inşallah onu gerçekleştirecek. Bir günlük bir ziyaret, salı günü de Bakanlar Kurulumuzu yapacağız."

- "Kınıyoruz, lanetliyoruz"

Fransa'nın başkenti Paris'teki terör saldırılarına ilişkin bir soru üzerine Arınç, bundan duyduğu üzüntüyü dile getirdi. Arınç, şöyle devam etti:

"Tabii çok acı bir olay. Bunu fevkalade büyük bir üzüntüyle kınıyoruz, lanetliyoruz. Terörden çok acı çekmiş bir ülkenin insanı olarak, bizim ülkemizde de buna benzer maalesef masum insanların hayatına kıyanlar oldu. Çocuklarımızı, kadınlarımızı, sadece asker ve polisimizi değil, anne karnındaki bebekleri bile katleden, acımasız, insanlığa karşı suç işleyen terör ve teröristler... Bugüne kadar bunun acısını çok çektik. Dolayısıyla dünyanın neresinde olursa olsun terör amacıyla insanları sorgusuz sualsiz, hiçbir sebebe dayanmadan masumiyet içinde öldüren insanlar birer canidir, katil sürüsüdür, bunlarla mücadele edilmelidir."

Haberin Devamı

Terörle mücadelenin, bir ülkenin tek başına yapabileceği bir iş olmadığını, dolayısıyla bütün dünyada teröre karşı ortak mücadele yapılması gerektiğini vurgulayan Arınç, Türkiye'nin en yakın dostları Afganistan ve Pakistan'ın terör kıskacında olduğunu, Bangladeş ve Hindistan'da bile terör eylemleri yaşandığını belirtti.

- "Elinde silahla şiddet uygulayan bir insan teröristtir"

Arınç, Batılı ülkelerde, Avrupa Birliğinde, ABD'de, "Teröre karşı ortak mücadele edelim" dediklerinde karşılarına çıkan sorunlardan birinin, terörün tarifi olduğunu ifade etti.

Bazı terör örgütlerinin kendilerini özgürlük mücadelesi yapan gruplar olarak gördüğünü, kimilerinin de hak arama mücadelesi yaptığını iddia ettiğini dile getiren Arınç, şu değerlendirmelerde bulundu:

Haberin Devamı

"Bir başkası, 'Biz ezilen insanlarız, sesimizi ancak böyle duyurabiliyoruz' diyor. Terörün Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyinde de BM literatüründe de uluslararası sözleşmelerde de belli bir tanımı var. Bizde de Terörle Mücadele Kanunu var, orada terör tarif edilmiştir. Aynı zamanda Türk Ceza Kanununun bazı maddelerinde de 'Bu suçlar terör amacıyla işlenirse onlar da terör suçudur' denilmiştir fakat bu konuda tam bir netlik de maalesef yok. Üçte ikisi diyor ki 'Bunların hepsi terördür, buna karşı beraberlik yapalım', üçte biri de 'Hayır bunlar terör değildir' diyerek mazur göstermeye çalışıyor. Biz o üçte ikinin içindeyiz Türkiye olarak ve bu olayları isterse Müslüman yapsın, isterse Budist yapsın, dini, kimliği, rengi önemli değil, elinde silahla şiddet uygulayan bir insan teröristtir, kime karşı yaparsa yapsın bunun hiçbir zaman da tarifi veyahut da cevaz verilmesi veya mazur görülmesi mümkün değil."

Haberin Devamı

- "Yapılan iş vahşettir, yapılan şey terördür"

Başbakan Yardımcısı Arınç, her ülkede olduğu gibi Fransa'da da terör saldırıları yaşanabildiğini belirtti.

Bazı terör olaylarının engellenemediğini anlatan Arınç, şunları kaydetti:

"Buna karşı tedbirler alınmalıydı, istihbaratıyla, güvenlik meselesiyle, belki buna karşı bir dayanışma içinde başka ülkelerle de işbirliği yapılabilirdi ama ne yaparsanız yapın, nasıl Türkiye'de bazı eylemleri maalesef önleme imkanımız yoksa Dolmabahçe'de, Sultanahmet'te olduğu gibi, daha önce başka yerlerde olduğu gibi, Paris de dünya metropollerinin en büyüklerinden biri, bu iki kişi nasıl olacak, bir tane de şoför bulacaklar, bir arabayla gidecekler, dışarıdaki iki polisi öldürüp, içeri girip, 12 kişiyi de orada katledecekler. Tabii ben ülkemde yaşananlara da bakarak, en azından terör konusunda, bir şeyler söyleme hakkını kendisinde gören bir insan olarak, içinden teröristlerin indiği bir aracın kapılarının açık tutulduğunu görüyorum, şoför de direksiyon başında. Onlar işlerini bitirip koşuyorlar, arabayla uzaklaşıyorlar ama hayret ediyorum o nasıl bir yoldur ki nasıl bir caddedir ki araç yolun ortasında duruyor, ne önden gelen var, ne karşıdan giden var, yani onlar işlerini rahatlıkla bitirip kaçana kadar herhangi bir kişiden, vasıtadan, yerden müdahale yapılmıyor, çekilen bütün görüntüler olayın işlendiği binanın teras katından amatörce insanların çektiği görüntüler."

Haberin Devamı

Arınç, Bursa'nın bile bir sokağında, caddesinde bir aracın yolun ortasında durup 3-5 dakikadan fazla bekleyemeyeceğini, Paris'teki olay mahallinin ya müdahale edilemeyecek kadar sapa bir bölümde kaldığını ya da gerçekten yolun bazı yerlerinden kesildiğini veya bir başka zaafiyetin söz konusu olduğunu ifade etti.

"Yapılan iş vahşettir, yapılan şey terördür" diyen Arınç, saldırganlarının Cezayir asıllı olmalarının da hiç önemli olmadığını dile getirdi.

- "Türkiye bu konuda çok hassas"

Arınç, son zamanlarda farklı terör örgütlerinin, farklı amaçlarla ortalığı kana buladıklarını ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Ortadoğu'da ismini çok duyduğumuz, El Kaide'den El Nusra'dan başlayarak, sonunda IŞİD veya DAİŞ dediğimiz örgüte kadar, bunların yurtdışıyla yani Avrupa ülkeleriyle de bağlantıları var. El Cezire televizyonuna bir mülakat vermiştim, orada da sordular; 'Türkiye üzerinden DAİŞ'e katılmak üzere gelip geçenlerden ne kadar yakaladınız, ne kadarını sınır dışı ettiniz?' diye. Onlara bin rakamını verdim. 6 bin kişiye yakın olanı, pek çok ülkeden farklı olarak geleceğini bize haber verdikleri takdirde biz Türkiye'ye sokmuyoruz. Girmiş olanları da hemen yakalıyoruz, sınır dışı ediyoruz veya yargıya veriyoruz. Çok şükür ki Türkiye bu konuda çok hassas ama milyonlarca turistin geldiği Türkiye'ye, bir insan turistik pasaportla geliyorsa ve bize kendi ülkesinden herhangi bir bildirim de olmamışsa, Interpol, istihbarat vesaire aracılığıyla bu insan bizim üzerimizden Lübnan'a, Irak'a geçebilir, başka bir ülkeye gidebilir, İsrail'e gidebilir."

- "Türkiye'de taban bulamadıklarını görüyoruz"

O taraflara geçişleri kontrol edememe, 910 kilometrelik bir sınırı her an her dakika ciddi şekilde denetleyememe imkanı doğduğuna göre, bu kişiler hakkında kendilerine bilgi verilmesi gerektiğini dile getiren Arınç, ancak o şekilde derdest edebileceklerini söyledi. Arınç, şu bilgileri verdi:

"(Hangi ülkelerden ne kadar insan bu örgütlere katılıyor?) denildiğinde, Fransızlardan, Belçikalılardan, İngilizlerden, İtalyanlardan çok yani Avrupa ülkelerinin pek çoğundan DAİŞ'e katılmak üzere giden, bizim üzerimizden geçmese bile başka yollarla giden pek çok insan var. Bugün DAİŞ'in 10-15 bin civarında bir gücünden bahsediliyor, bunun hemen hemen yarısına yakını, dışarıdan gelen savaşçılar. Onlar, cihatçılar ismini taksa da biz terörist diyelim veya savaşçı diyelim. Bunların büyük bir kısmının Irak veya Suriye dışında da irtibatı var. Bunlar sadece Pakistan'dan, Hindistan'dan gelmiyor, çok az Türkiye'den gidiyor. Bulduklarımızı yakalıyoruz ama bulamadıklarımızın ölüm haberleri o taraftan gelince 'Filan şehirden de filan gitmiş ve sonunda cenazesi gelmiş' diyoruz. Çok şükür diğer ülkelere baktığımız zaman Türkiye'de taban bulamadıklarını ve Türkiye'den geçişlerin çok az olduğunu görüyoruz. Bu, Türkiye için bir başarıdır ama Avusturya'dan, İngiltere'den, Fransa'dan, diğer ülkelerden, ne kadar saçlı sakallı da olsa tiplerinden hemen anlamak mümkün..."

- "İslamofobi, İslam düşmanlığı, ırkçılık veya yabancı düşmanlığı"

Arınç, bu vahşete bu sürünün içine katılmak için ülke dışından bir şekilde bu tarafa bir geçiş olduğunun söylenebildiğini ve bunların hangi milletten olduğunun da öğrenilebileceğini belirterek, şöyle dedi:

"Şimdi bu insanlar Cezayir asıllı Müslümanlar diyelim. Cezayir yıllarca Fransızların sömürgesi oldu. 300 sene Osmanlı bayrağı altındaydı, bunlar da 30 sene kadar sömürgecilik yaptılar, sonunda çekip gittiler. Öldüler, yaktılar, yıktılar ve Fransızlar burada büyük bir sömürgecilik örneği verdiler. Esasen Afrika'nın hemen hemen üçte biri eski Fransız sömürgesidir. Hem Batı ülkeleriyle, Senegal ve çevresiyle hem Orta Avrupa'daki pek çok ülkeyle bütün kaynaklarını sömürmüşlerdir, insanlarını da geçmişte bir kısmını köle olarak Fransa'ya getirmişlerdir. En fakir kesim onlardır, dışlanmışlardır, günübirlik işlerde çalıştırılıp, açlığını giderinceye kadar kendilerine imkan verilmiştir. Bu bir nefreti meydana getirebilir. Bunun karşılığında da insanlar kendilerini temsil etme imkanı bulamazlarsa zora gidebilirler. Dolayısıyla o ülkelerde yaşayanların Cezayir'de yaşayanlar başta olmak üzere diğer sömürülmüş ülkelerden gelenler potansiyel olarak mevcut otoriteye karşı bir tepki içerisinde olabilirler. Özellikle son yıllarda İslamofobi, İslam düşmanlığı, ırkçılık veya yabancı düşmanlığı da hemen hemen Avrupa'nın pek çoğunda giderek yükseldi."

- "Korkuların, nefret söylemlerinin süratle giderilmesi lazım"

Bülent Arınç, aşırı sağ veya ırkçılığın son Avrupa Parlamentosu seçimlerinde de federal parlamento seçimlerinde de çok yükseldiğine dikkati çekti.

Yabancı düşmanlığını körükleyen her şeyin kültürel anlamda da siyasi anlamda da tepkilerini farklı olarak ortaya koyabilecek grupların da bir tehlike oluşturduğuna değinen Arınç, şu ifadeleri kullandı:

"Büyük geçmiş olsun demeliyiz. Tabii kıstırıldıkları yerde öldürüldükleri anlaşılıyor. Rehinelerin de kurtarılmış olduğunu biliyoruz. Bunun sonu gelmeyebilir. O yüzden çok ciddi tedbirler alıp, en azından teröre karşı olan ülkelerin birbirleriyle yardımlaşması lazım ve bu fobilerin, korkuların, nefret söylemlerinin süratle giderilmesi lazım. Şimdi bu olayın karşılığında Müslümanlar, camiler hedef gösterilirse, dindar insanlar, sakallı veya örtülü insanlar hedef gösterilirse, yüksek bir kavgaya sebebiyet verir. Bugünkü olaylar durduğu yerde kalmaz, Allah saklasın daha büyük yangınlar da çıkabilir. O yüzden siyasetçiler de söylemlerine dikkat etmeli, medya da bunu körükleyen yayınlar yapmamalı. Çünkü Türkiye'de başta Diyanet İşleri Başkanımız olmak üzere Avrupa'daki Müslüman gruplar da bütün bu terör eylemlerini kınadılar, 'geçmiş olsun' dediler ve Fransız halkıyla dayanışma içinde olduklarını ifade ettiler."

(Sürecek)

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!