Tahir Kum

Militan hakem olur da militan başkan olmaz mı?

15 Nisan 2021
Galatasaray Başkanı Sayın Mustafa Cengiz Karagümrük maçıyla ilgili birbirinden ilginç iddialarda bulundu...

Sayın Cengiz’in ulaştığı (!) VAR diyaloglarına göre; hakem Ali Palabıyık penaltı pozisyonuyla ilgili “Ben net olarak penaltı ve kırmızı gördüm” demiş. VAR’daki Suat Arslanboğa ise “Hayır kendisi düşüyor” cevabını vermiş. Yine Cengiz’e göre; orta hakemin “müdahaleyi net gördüm” demesine karşılık VAR’daki ona “Gel bak yoksa kariyerin biter” gibi sert sözler söylemiş.

Peki bunları başkana kim diyor. Kaynak kim?

Sağ olsun başkan onu da açık yüreklilikle açıklıyor!

"Duyumlarım!"

Ve başkan “Duyduğum başka şeyler daha var söylerim ama bunlar hiç hoş olmaz” diyerek de altına çarpıcı bir dip not düşüyor.

DİYALOG ÜFÜRME ÇIKTI

Merak ediyorum, ‘merkezi’ arıyorum! Daha o diyalogları tamamlamadan karşımdaki, “Tahir inanıyor musun, böyle bir şey olabilir mi Allah aşkına” diyerek lafı ağzıma tıkıyor. Haklı. Çünkü şu ifadeler yaklaşım, protokole ters. Normal değil. Aksi halde o gün o adamın düdüğü asılır, hakemliği biter. Bugün devam ettiğine göre, hem de sıcağı sıcağına kendisine maç verilerek, demek ki o ‘duyumlar’ tam bir üfürme!

Sayın başkan, Kerem’in pozisyonuyla ilgili bir de “Peki bu adamı cinler mi uçurdu?” diye ti’ye alıyor. Onlar mı uçurdu bilemeyiz başkan ama görünen o, ki bu diyalogları size üfleyenler fena uçmuş!

Yazının Devamını Oku

Federasyondan Trabzonspor'a tehdit: Tescilin iptal edilir!

2 Nisan 2021
Bugünlerde Nihat Özdemir federasyonuyla Ahmet Nur Çebi başkanlığındaki Kulüpler Birliği arası bir hayli gergin...

Sebebi de; Çebi başkanlığındaki Kulüpler Birliği’nin, bir süre önce Trabzon’un FIFA nezdinde yürüttüğü mücadele ile ilgili TFF’ye gönderdiği “Trabzon’un arkasındayız ve bu haklı mücadelesini destekliyoruz” imzalı mektubu... Peki ne denmişti o mektupta? Özetle; “Spor yargı sistemimiz başta olmak üzere TFF ve bağlı kurullarının FIFA tarafından belirlenen ilkeler, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin 2020 ve yine Kamu Denetçileri Kurumu’nun 2021 tarihli kararlarında önerilen sistemsel ve ilkesel değişikliklerin yapılması için gerekli adımlar ivedilikle atılmalıdır. Bu hususta Trabzon’un da FIFA nezdinde yürüttüğü haklı mücadeleyi desteklediğimizi bilginize arz ediyoruz”

SEZON BAŞI HATIRLATILDI

Peki sonra ne oldu? TFF de birliğe bir cevabi mektup gönderdi... Onlar da özetle; “Şayet sizler genel kurulumuza katılma tenezzülü gösterseydiniz bahsettiğiniz konularla ilgili hazırladığımız statü değişiklikleri yapılacaktı. Ama katılma tenezzülü göstermeyip olayı bu duruma siz getirdiniz” dedi Sonra? Trabzon’un bu başvurularına karşılık kulüplerin her sezon başı imzalayıp TFF’ye gönderdikleri taahhütnameyi hatırlatarak, “Attığınız adımları tekrar gözden geçirmenizi tavsiye ederiz aksi takdirde bunun bedeli ağır olur” tehdidiyle mektubuna son noktayı koydu. Hani o “TFF yargı kurullarının görev ve yetkilerini kabul edip kararlarına uyacağımızı; bu kararlara karşı hiçbir idari ve adli yargıya, temyiz, tashihi karar, yargılamanın iadesi gibi kanun yollarına başvurmayacağımızı; yukarıdaki taahhütlerimize aykırı hareket ettiğimiz takdirde tescilimizin iptalini ve müsabakalara iştirak ettirilmemeyi kabul, taahhüt ve beyan ederiz” yazılı her kulübün sezon başı imzalayarak TFF’ye gönderdiği o taahhütname hatırlatarak!... Kısaca TFF’ye göre; geçtim FIFA’yı Tahkim’in kararının TBMM Kamu Denetim Kurumu’na taşınması da bu taahhütnamenin ihlali anlamına geliyordu.

ÜSLUP RAHATSIZ ETTİ

Sonuç, TFF’nin cevabi mektuptaki yaklaşımı ve üslup başta Trabzon olmak üzere Kulüpler Birliği cephesinde çok hoş karşılanmadı. Ve önceki gün toplanan Kulüpler Birliği “Trabzon’a yapılan bu tehdit bize yapılmış bir tehdittir” diyerek TFF’nin bu şok mektubuna karşılık daha sert bir mektup daha kaleme alarak Riva’ya 2. mektubunu gönderdi. Ve böylece Trabzon’la TFF arasındaki uzun süredir süren ‘idari çatışma’ bu mektuplaşmalarla diğer kulüplere de sıçramış oldu. Ama her şey bir tarafa; TFF’nin “Bak taahhütnameni ihlal ediyorsun bu da lisansının iptalini yani ligden ihracını gerektirir” diyerekten Trabzon’a aba altından sopa göstermesi enteresan ve ciddi bir olay!

CENGİZ'İN İSTİFASI HAVADA MI KAPILDI?

Bir kişinin whatsapp’ınıza düşen mesajına karşılık sizin ona herhangi bir yorumda bulunmamanız ne manaya gelir? Hele hele bu mesajı gönderen kişi yıllarca omuz omuza verdiğiniz aynı masa etrafında oturduğunuz kader birliği yaptığınız ve o masanın da büyüklerinden biri ise? Peki buna göre; G.Saray Başkanı Mustafa Cengiz’in 21 kulüp başkanının yazışmalarını gerçekleştirdiği o whatsapp grubuna yazdığı “Kulüpler Birliği yönetim kurulu üyeliğinden istifa ettiğimi bilgilerinize sunarım” mesajının altına hiçbir kulüp başkanının tek bir şey dahi yazmaması... Size göre ne manaya gelmektedir? Mesela bir başkanın da çıkıp “Niye başkan, yapma başkan?” diye sormaması... Bir değerlendirmede yorum da bulunmaması... Buna karşılık hemen ardından o whatsapp grubundan bu boşalan üyeliğe tüzük gereği Erzurumspor başkanının atandığı bilgisinin paylaşılması ve peşine hayırlı olsun temennileri... Sanırım bu; son toplantılarda ciddi gerilimlere sebep olan Cengiz için diğer kulüpler tarafından beklenenden çok istenen bir durumun göstergesiydi.

NİYE BIRAKTI, BİLEN YOK

Yazının Devamını Oku

TFF'de aradığımız terazi Terim'de çıktı

27 Mart 2021
Bir ay önce oynadıkları Fenerbahçe derbisi sonrası; “Bugün burada futbolcularımıza, bize hakaret ediliyor, küfür ediliyor. Oradan geçeceksin ağzına geleni söyleyeceksin. Bu mudur seyircilik? Oradan herkes söver. Oradan herkes kabadayıdır” açıklaması yapan Galatasaray Teknik Direktörü Fatih Terim, bir ay sonra bu defa, Çaykur Rizespor karşılaşmasında, yardımcısı Ümit Davala ile birlikte, tribünde yer alan konuk takım sportif direktörüne yönelik hakaret ve küfürleri sebebiyle 2’şer maç men cezasına çarptırıldı. Nokta!

Peki sebep? Bir kısmı temsilci raporunda yer alan hakaret ve küfürler sebebiyle...

Sahadan tribünde yer alan Çaykur Rizespor Sportif Direktörü’ne yönelik, “Senin a.... k......” “Erkeksen aşağı gel a.... k......” şeklinde edilen hakaret ve küfürlerden dolayı.

Yine kullanılan “S.... p...” sözünün ‘atlandığı’ o temsilci raporuna göre. Hani o Karagümrük maçı sonrası hakem raporuna göre ‘cibilliyetsiz’ olan, temsilci raporuna göre ise ‘ciddiyetsiz’ olan Terim’e ait bu ifadeyle ilgili ortaya çıkan çelişki konusunda ‘itibar ettiğimiz temsilci raporuna’ göre. Ama bugün o rapora sığınan kişi, PFDK’ya verdiği savunmada; “Bu söz ‘kendi sahamızda deplasmanda gibiyiz a..... k......’ diye söylenmiş bir sözdür” diyerek “O temsilci raporuna itibar edilmemeli” diyor. Nereden nereye!

HOCAM TERAZİDE NEYİ TARTACAĞIZ?

Ve akşamına o kişi Twitter profiline adalet terazisi koyarak milleti adaletli olmaya davet ediyor. Ama ne için, kim için, onu bilmiyoruz. Orada neyi tartacağız bilmiyoruz. Evet bugün TFF yargı organlarının elinde Fatih Terim’in o profil resminde yer alan o adalet terazisi olsaydı eğer; hocanın, ne o Karagümrük maçı sonrası aldığı ceza, ne de bugün Rizespor maçı sonrası aldığı ceza bu kadar ‘cücük’ kalmazdı.

Mesela, “Cibilliyetsiz (ciddiyetsiz!), ahlaksız, terbiyesiz, maçın içine ettin, sen ne biçim hakemsin ulan...” gibi sözlerinin karşılığı öyle 1 maçlık ceza filan olmazdı. Mesela bu ifadeler ‘sportmenliğe aykırı ifade’ olarak değil ‘hakaret’ olarak değerlendirilirdi. Mesela hocanın aynı sezon için de aynı ihlali ikinci defa gerçekleştirmesinden dolayı talimatın 11. maddesinde yer alan ‘tekerrür’ sebebiyle, aldığı ceza böyle 2 maçta filan kalmazdı. Mesela yine TFF’nin elinde o teraziden olsaydı, 2. Terim olma yolunda büyük hızla ilerleyen Sergen Yalçın’ın “Hakem rakibi maça ortak etmek için elinden geleni yaptı” sözü yanında kâr kalmazdı. Bugün profiline o adaletin simgesi olan teraziyi koyarak adalet isteyen, önce neyin adaletsiz olduğunu açıklamalıdır. “Şu lafı kullandım diye bana 2 maç cezası verdiler, bu adalet mi şimdi?” demelidir. O terazi kefesine, o kullandığı raporlarda yer alan sözlerini koymalıdır ki toplum olarak bir tartalım.

TERİM'İN SUÇ DUYURUSU ÖRNEK ALINMALI

Yazının Devamını Oku

Ellere var da Terim’e yok mu?

24 Mart 2021
Galip gelince ‘ben’ mağlup olunca ‘herkes’ (tabii yine o ‘ben’ hariç!)

FUTBOLCULARA: “Maalesef son üç maçta 15 tane bireysel hata yapmışız. Tacı ortaya atacak bir durumu hiçbir teknik adam aklına getirmez. Bugün bazı şeylerin, ne yaparsanız yapın (hoca olarak) oyuncular tarafından doğru yapılmadığı gün olarak geçecek herhalde.”

HAKEME: “Bütün yatmalara, oynamamaya, sizin momentimunuzu önlemeye yönelik yapılan her harekete devam demeye, 5 dakikada atılan frikiğe göz yuman bir hakem vardı sahada. 1.5 metre dışarda olan pozisyonu penaltı verecek kadar hazır bir hakem. Böyle bir hakemle oynadık maçı.”

MHK’YA: “Volkan Bayarslan ilk defa üç büyük maç yönetiyor onu da ilk defa biz de denemişler herhalde. Başkasına veremezler ne olur ne olmaz diye, bize verirler onu. İki stoperimiz de cezalı. Bize bol keseden çıkıyor her maçta kartlar.”

ŞANSSIZLIĞA: Kaç maçtır 10 kişi oynuyoruz bir de böyle bir durumumuz var. Muslera vuruyor top geliyor bu tarafa dönüyor, yani yediğimiz gollerin anlatımı yok.

HAVAYA: İki gol yiyorsunuz. Bunun altından kalkmak kolay değil, hele hele bu mevsimde.

ZEMiNE: Dilinin ucuna geldi ama diyemedi! (mevsimden bahsederken) Tekrar izleyin fark edersiniz.

Hülasa... Mağlubiyeti teknik kadro hariç her yere bağladık!

Peki ellere var da hocaya yok mu? Yok ‘kalmadı’ yine! Ne güzel iş ya... Galip gelince ‘ben’ mağlup olunca, ‘herkes’ (tabii ki yine o ‘ben’ hariç!).

Yazının Devamını Oku

Galatasaray'daki gemi kaptanı ve uçak pilotu

19 Mart 2021
Galatasaray yönetimi, Türk Telekom Stadı’nın zemini konusunda kendilerini eleştiren sözleri nedeniyle Younes Belhanda ile yollarını ayırdı.

Fatih Terim’in de konuyla ilgili düşüncesi Belhanda ile hemen hemen aynıydı. Belli ki bu; yönetimin, teknik adamla ‘birlikte’ değil, kendisine ‘bilgilendirme’ yapılarak res’en alınmış bir karardı. Bu yüzden Terim’in bu operasyona yaklaşımı merak konusuydu. Ve o gün geldi. Terim, enteresan bir örnek vererek ifade etti düşüncelerini: “Uçakta türbülans olduğu zaman direkt hostese ve kabin amirine bakarsınız. Takımım da benim yüzüme, halime, tavrıma bakıyor. Galatasaraylılar da genel olarak buna bakıyor. Onun için benim enerjimin hiçbir şekilde düşmemesi lazım. ‘Bir şey yok’ demek, ‘Sakin olun’ demek benim görevim.”

CAMİADA LİDER KİM?

Terim’in kendisini konumlandırırken “Yolcuya en yakın çalışan” diyerek, ‘eleman’ yerine koyması ve bizlere Ünal Aysal’lı yılları hatırlatması gerçekten şaşırtıcıydı. Peki, türbülansa yakalanan o uçak için önemli olan hostesin ya da kabin amirinin yüzü, tavrı mı yoksa pilotun mu? Elbetteki pilotun hali ve tavrıdır. Geçtim bu tartışılacak yaklaşımı, peki bu camiada hiçbir Allah’ın kulu, başkan Mustafa Cengiz’in yüzüne, haline, tavrına bakmıyor mu? O önemli değil mi? Pilot kim bu uçakta? Lider kim bu camiada? Başarılı veya başarısız. Yetenekli veya yeteneksiz. Her ne olursa olsun camialar için aslolan başkanlık makamıdır. Terim, Belhanda konusuna “Bu Galatasaray, kendi efsanesi Fatih Terim’i gönderdi” sözleriyle nokta koyuyor, Aysal dönemini hatırlatarak. “Beni idmandan gönderdiler, saat 19.05’te noterden kağıt yolladılar” diyor. Ancak gönderildiği gün saat 15.00’teki yönetim kurulu toplantısına ısrarla davet edilmesine rağmen “Gelmiyorum” resti çektiğini es geçiyor.

NEREDEN NEREYE...

Tabii bugünkü asıl konumuz Aysal döneminde yaşananlar değil. Galatasaray efsanesi olan Terim’in kendisini ‘eleman‘ olarak konumlandırması. Hocanın aynı zamanda bu benzetmesiyle bizlere ‘gemi kaptanlığı’ yaptığı 2016 yılını da hatırlatması. Malum milli takım döneminde 2016 Avrupa Şampionası’nda yaşanan krizle ilgili o meşhur yaklaşımı: “Ben bu geminin kaptanıyım. Kaptan olarak hiçbir mürettebatımı, çalışanımı seyir esnasında fırtına çıkmasına rağmen denize atmadım. Ya denize atacaktım ya da bu şartlar altında gemiyi sağ salim limana yanaştıracaktım. Vazifemin gemiyi sağlam bir şekilde yanaştırmak olduğunu düşündüğüm için böyle yaptım.” Nereden nereye...

SÜREN'İN UÇAK MACERASI

Uçak, pilot, hostes demişken Faruk Süren döneminde yaşanan bir uçak hatırasını anlatarak konuya nokta koyalım... Süren dönemi bilindiği üzere Terim’in Galatasaray’daki ilk yıllarıdır. Terim uçak seyahatlerinde arkada oturmaktan dolayı rahatsızlık duyar. Zamanla bunu yavaş yavaş dillendirir. Ve çare olarak uçağın bir tarafına futbol takımı diğer tarafına yönetim kadrosu ve idari görevlilerin oturmasına karar verilir. Terim en ön koltuğa oturur, arkasına takım dizilir. Diğer tarafta aynı şekilde başkan Süren ve yönetimi. Bu şekilde ilk seyahattir ve Süren espriyi patlatır: “Ama yine olmadı, pilot önde kaldı!”

FENERBAHÇE KİMLERE TESLİM?

Yazının Devamını Oku

'Birliğimiz' bildiğiniz gibi!

11 Mart 2021
Yenilenen yüzümüzle çok yakında sizlerleyiz” İmza; Kulüpler Birliği.

Vakfın resmi sitesine girdiğinizde karşınıza çıkan mesaj bu... Ama verdikleri o ‘ilk mesaja’ bakarsanız,‘Yüz eski yüz’! Hani o; belki kuruluşundan bugüne görülmemiş bir iştahla göreve soyunan ama hafta sonu yayınladıkları bildiriyle ‘ilk’ resmi mesajı; “MHK ve hakemler ayağınızı denk alın” tarzında ultimatom olan o Kulüpler Birliğimiz! Hani o; başkanlığını Beşiktaş Kulübü Başkanı Ahmet Nur Çebi’nin yaptığı ‘birliğin’; Beşiktaş maçının hemen ardından gece yarısı, işte bu “Biz sizi düzeltmesini biliriz” tarzı, zamanlaması manidar, üstü kapalı o tehdide imza atan birliğimiz... Hayaller ‘yeni’ gerçekler ‘eski’, besbelli! Ama asıl acı olanı, perde arkasında önemli konularda ciddi ve yoğun uğraşlar veren bu yeni yapının yol güzergahının öncekilerden bir farkının olmaması... Ne yazık ki, onların da maddi ve manevi çöküşe uğrayan Türk futbolunun birincil sorununun ‘hakemlik müessesesi’ olduğunu sanmaları. Yola; giderek buharlaşan gelirler ve devleşen o borçlara çare arayarak çıkmak yerine, ‘eski tas eski hamam’ koyulmalarıdır. Sanırım ‘yenilenme’ sürecinin henüz tamamlanmamış olmasından.

VARSA YOKSA 'VAR'!

Dünyanın yatırımını yaparak bir VAR sistemi kurduk ama gel gör ki; daha doğru dürüst nasıl kullanıldığını bilmiyoruz. Düşünün; 3. yılımız olmasına rağmen daha bu konuda ‘alfabeyi geçemeyen’ kulüp başkanları, yöneticiler, teknik adamlar, futbolcular var... Maalasef ama maalesef bunların arasında ‘öğretmen görünümlü’ meslektaşlarımız da... Peki ya kullanıcılar? O taraf da bir tuhaf! 3 yılda tam 4 kez el değiştirmiş... Hepsinin tarzı kullanımı birbirinden farklı... Bu, araç olsa çok el değiştirmekten ‘ağır hasar kayıtlı’ notu düşülür, kesin elde patlardı! VAR’ı yanlış ve hor kullandığımız kesin. · DEDiK ya 3. sınıfta olmasına rağmen daha bu konuda alfabeyi sökemeyenler var diye!... Çünkü o alfabenin ön sözünde, “VAR’ın görevi maçı yönetmek değil, skandal hataları önlemek” der... Devam eder, “VAR en doğru kararı değil, açık ve bariz hatayı arar” diye... Ama gel gör ki; biz de her şey VAR’dan bekleniyor. Kulüplerini yönetirken her şeyi devletten bekleyenlerin, sahadaki hakemi es geçip her şeyi VAR’dan beklemesi gayet normal olsa gerek!

<div style="margin: 0 auto; max-width: 100%; min-width: 300px;"><div style="position: relative; padding-bottom: 56.25%; height: 0; overflow: hidden;"><iframe style="width: 300px; min-width: 100%; position: absolute; top: 0; left: 0; height: 100%; overflow: hidden;" src="https://embed.dugout.com/v2/?p=eyJrZXkiOiJuNnlCWHFtViIsInAiOiJzcG9yYXJlbmEiLCJwbCI6IiJ9" width="100%" height="400" frameborder="0" scrolling="no" allowfullscreen="allowfullscreen" data-mce-fragment="1"></iframe></div></div>

YAŞASIN 'ALGI'

Girilmez levhası olan yola girmenin bir bedeli vardır ama maalesef bu ülke futbolunda gidilmez yola girmenin bir bedeli yok... Tıpkı kırmızı kart gören Mustafa Muhammed konusunda PFDK’nın verdiği 1 maçlık o skandal cezaya karşılık kulübü Galatasaray’ın Tahkim Kurulu’na başvurarak buna itiraz etmesi. Ne yapacak Tahkim Kurulu o 1 maçı kaldırıp, kırmızı kart görmüş futbolcuya bir sonraki maç oynama izni mi verecek? Veya cezasını 45 dakikaya mı düşürecek? Talimatın 94. Maddesinin 4. Fıkrası “Oyundan ihraç edilen futbolcular ve diğer kişiler o müsabakayı takip eden ilk resmi müsabakada oynayamaz veya görev alamazlar” der. Uluslararası talimatlarda... Bir nevi futbol oyun kuralıdır bu... Peki o zaman; kırmızı kartın karşılığı ‘otomatik men’ iken bu yola girmek niye? Kitaptan, kuraldan, talimattan bi haber toplumu “Bak TFF yargı organları taleplerimizi hep reddediyor” algısı oluşturmak... Bunu başardığınız kesin.

MAZERETİM VAR

Bir puan kaybı, bir yenilgi düşünün ki hocam (Fatih Terim) o maçtan sonra çıkıp ‘mazeretsiz’ bir basın toplantısı gerçekleştirsin. Yok. Google’da YouTube’ta varsa, söyleyin. Artık aklı başında taraftarını da baydı. Hiç aynaya bakmak yok, sabah evden çıkarken hariç! Ligin ilk yarısı kulübün ekonomik yapısı, yapılamayan transferler, 2. yarısı federasyon, hakemler... Kazanırken ‘teknik adam’ kaybederken, ‘hakem’ faktörü. Hocanın yeni modası, aleyhlerine hataları dakika ve saniyesiyle vermesi, sanırım bu hafta 3. oldu. Ama Marcao’nun hakemi 2 metre sürüklemesini atlıyor... Başkandan kapalı kapılar ardından hocaya eleştiriler gırla gidiyor... Ama gel gör ki mikrofonlar uzatıldığında ‘çıt yok’. Duyduğum, hocanın “Yalnız bırakıldım ve kişilere sözüm yok” vari sözlerini sarf ettiği çıkışları başkanın sabrını fena taşırmış. Hatta başkanın 14 Ocak’taki açıklamalarının kurgusu da gerçekleşenden farklıymış. Belki de Albayrak ve Günay’dan gelen ‘istifa tehdidi’ Cengiz’e planını değiştirtti, bilemem... Ama şunu söyleyebilirim. Birkaç ay öncesine kadar hoca ile başkan ayrı takılıyordu. Şimdi başkanı, yöneticisi, hocası hepsi ‘ayrı’ takılıyor. Belki de seçim atmosferinden! Anlayacağınız G.Saray’da sorun sadece ‘zemin’ değil...

Yazının Devamını Oku

Mostafa Mohamed'in kırmızı kart kararı sonrası tartışma devam ediyor! 'Verilen karar...'

6 Mart 2021
Şükür ligde bir haftayı daha geride bıraktık. Maçlar bitti geriye yine bağrışlar-çağrışlar kaldı...

Ne oynanan futboldan ne alınan sonuçlardan bahseden var... Ne de rakibinin oynadığı futbola saygı duyan, alkışlayan. Ortalık yine her zamanki gibi toz duman. Ve ortada yine aynı senaryo! Senaryonun adı da; ‘adaletsizlikten pay isteme.’ Nasıl mı? Birazdan anlatacağım, taze bir örnekle... Bakmayın siz milletin konuşurken bir anda vitesi 1’den 5’e çıkartırcasına sesini yükselterek “Adalet istiyoruz adaleeeeet” diye bağırmasına çağırmasına... Anadolu kulüplerinin hepsini bilmem ama şu ‘büyüklerin’ bağırmalarının altında bu ‘amacın’ yattığından yüzde yüz eminim. Tıpkı bunun yansımasını TFF’nin Mustafa Muhammed kararında gördüğümüz gibi..

GÖKHAN ZAN KARARINI ATLAMIŞLAR!

Önceki gün yayınlanan o deklarasyonda ne diyor Galatasaray Kulübü: “Futbolcumuz Mustafa Muhammed’in ihracı ciddi ve aşikar bir hatadır. Lütfen geçmişteki o emsal kararda olduğu gibi oyuncumuzla ilgili ceza uygulamasını kaldırın.”

Derken de 2007 yılındaki o karara dönemin MHK’sının görüşüne ve FIFA’nın 2005 yılındaki 948 sayılı sirkülerine atıf yapıyor. Bakıyorum takvime, 2021’i gösteriyor. Aradan geçmiş tam 14 yıl. Öyle ki kararın altında imzası olanların Hilmi Ok hoca başta olmak üzere bir çoğu hayatta bile değil. Üzerine talimatlar 1500 kere değişmiş. Çıkmış Galatasaray Kulübü hukukçuları ‘fi tarihinden’ bir emsalle “Bu kartı kaldırın” diyor.

Belli ki kulübün hukukçuları sayfaları geriye doğru çevirirken 2013’teki Gökhan Zan kararını atlamışlar! Boşu boşuna geriye dönük 6 yıllık kararlar incelenmiş. Hatırlasanıza, 2013’de dönemin Tahkim Kurulu çıkıp Gençlerbirliği maçında kırmızı kart gören Gökhan Zan’ın cezasını erteleyip bir sonraki Kayserispor maçında oynatmadı mı? Oynattı. Siz de ta 2007’lere gidip Rüştü Reçber kararını emsal göstereceğinize daha taze olan hem de kendi oyuncunuz Gökhan Zan ile ilgili verilen kararı emsal göstererek, Mustafa Muhammed’i kurtarsaydınız daha iyi olmaz mıydı? Şimdi soruyorum size; “Bu adalet istemek midir, yoksa geçmişte yapılan adaletsizliği emsal göstererek” adaletsizlikten pay istemek midir?

1 MAÇ CEZAYA ŞAŞIRMADIM

Geçmişte yaşadık, bugün de yaşıyoruz. Federasyonlardan her an bu tip bomba sürpriz kararlar çıkabiliyor. Ki bu dönem alâsı yaşanıyor. Fenerbahçe maçında gördüğü kırmızı kart iptal edilen Başakşehirli Rafael’e kadar gitmeye de gerek yok. Mesela 2 hafta öncesi TFF’nin İstanbulsporSamsunspor maçında kabak gibi yapılan kural hatası konusunda yaptığı hülleyi. Sanırım “Bir ayda iki kural hatası fazla olur” düşüncesindendir! Hakemin, 2. sarı karttan oyundan attığı futbolcunun daha önceden sarı kartının bulunmadığının ortaya çıkmasından sonra vaziyeti ‘birilerinin yardımıyla’ (!) raporuna “4. hakemimin uyarısıyla rakibine dirsek attığı için direkt kırmızı kartla oyundan attım” diyerek kotarması gibi... Sonrasında da hakem raporu doğrultusunda ‘kural dışı hareketten’ minimum 3 maç men cezası alması gereken o oyuncunun ‘İstanbulspor’un mağduriyetinin göz önüne alınıp’ bir nevi eyyam yapılarak sadece 1 maç ile cezalandırılması. Enteresan di mi?

BENİ YANILTMADILAR

Yazının Devamını Oku

‘Çubuklu’dan parçalı ‘Bulut’luya!..

24 Şubat 2021
F.Bahçe’de bazı gençler dert yanıyor: ‘her kafadan bir ses çıkıyor’

Hâlâ anlamış değilim neden Erol Bulut diye? Ta imza atmadan, adı ilk zikredildiğinde yazdığım o ilk yazıdan bugüne... Neden, neden, neden?

Teknik direktör kariyeri; Anadolu’da iki takım çalıştırmaktan öte olmayan Erol Hoca’nın albenisi neydi acaba? Eğer bu; Alanyaspor gibi bir Anadolu takımında gösterdiği bir sezonluk başarıysa ki, öyle görünüyor, peki o zaman o takımın bu sezonki başarısına ne diyeceksiniz? Yani sihrin onda değil de, takımda çıkmasına...

Bugüne dek ne takım mühendisliğini gördük ne de taktisyenliğini. Elektrik desen, değil 110,
10 watt bile gelmiyor! Aykut Kocaman için “Soğuk ve donuk” diyorduk, meğerse beterin beteri varmış, onu da gördük. Kenardan sahaya yansıyan ne bir taktik var ne de bir enerji. Bırakın sicili micili de bakın bakalım ezeli rakibinizin hocası Fatih Terim’e. Sahaya ve camiasına verdiği o enerjiye.

Sanki Erol Hoca’nın görevi başka? Öyle duruyor inanın kenarda. Farklı bir dünyada yaşıyor sanki. Duruşu da, konsantrasyonu da, mesajları da çok farklı. Tıpkı son Göztepe maçı öncesi, üstüne vazife olmadığı halde yayıncı kuruluşu eleştirip yanlış topa girmesi gibi. En azından yer ve zamanlama açısından...

EROL HOCA KOPMUŞ BESBELLi

Mesela Erol Hoca, kenarda zaman zaman dizinin üzerine çökerdi. Bakın şimdiler de o da yok. Hoca kopmuş besbelli. Belki de en yakınındakilerinden (!) bizim kulağımıza kadar gelen o eleştiri ve suçlamaların, onun da kulağına çalınmasındandır, bilemem. Olması da gayet normaldir. Bu kadar varlık içinde yokluk çekiliyorsa eğer. Haa, hata onda mı? Bence hayır. Hata, onu ‘bu kapasitesiyle’ böyle bir göreve layık

Yazının Devamını Oku