Prof. Dr. Nesibe Andıran

Corona virüs ile ilgili merak edilenler

18 Mart 2020
Corona virüs nedir, nasıl bulaşır? Bulguları nelerdir? Tanısı nasıl konur? Konuyla ilgili merak edilenleri Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Nesibe Andıran anlattı.

Corona virüsler (Cov) büyük bir virüs ailesidir. Bu virüsler hafif-orta şiddette soğuk algınlığından, Orta Doğu Solunum Sendromu (MERS-CoV) veya Şiddetli Akut Solunum Sendromu (SARS-CoV) gibi çok daha ciddi hastalıklara neden olabilir. 

Corona virüsler zoonotiktir, yani hayvanlarda bulunurlar, ancak hayvanlar ve insanlar arasında geçişler olur. Hayvanlar arasında dolaşan virüsler zaman içinde değişim göstererek insana bulaşma yeteneği kazanabilirler ve böylelikle insanlarda görülmeye başlar ve hastalık yapar.

Yeni corona virüs (COVID-19) daha önce insanoğlunun karşılaşmadığı bir Cov olup Aralık sonu-Ocak ayında ilk defa Çin’in Vuhan şehrindeki bir hayvan pazarında çalışan insanların grip benzeri bir hastalığa yakalanması ve şiddetli solunum yetmezliği ile ölümler görülmesi üzerine izole edilen ve insanlarda yeni görülen bir virüstür.

Yeni COVID-19’un insandan insana solunum salgılarıyla bulaştığı bildirilmiştir. Hasta kişilerden öksürük, hapşırık, gülme, konuşma sırasında çevreye saçılan virüs içeren damlacıklara yakın maruz kalma, veya bu damlacıkların bulaştığı yüzeylere temas sonrası, kişilerin elleri ile yüz, gözler ve ağza dokunması sonucu mukozalarına temas ederek bu kişilerin hastalanmasına neden olur. Verilere göre hasta bir kişi yaklaşık 4-5 kişiye virüsü bulaştırmaktadır.

Eldeki bilgilere göre 2- 14 gün kuluçka (vücutta çoğalma- bekleme) süresi vardır.

Sık görülen bulgular yüksek ateş, öksürük, nefes darlığı ve solunum güçlüğü şeklinde solunum bulgularıdır. Daha ağır vakalarda zatürre, ağır ve akut solunum yetmezliği, böbrek yetmezliği ve ölüme neden olur. Ölüm oranı yaklaşık %2-3 olarak bildirilmektedir.
Şimdiye kadar ölüm görülen vakaların çoğu 60- 65 yaş üstü ve/veya kronik hastalığı (akciğer hastalıkları, organ yetmezlikleri, kanser, diyabet, bağışıklık baskılayan hastalıklar) olan hastalar oluşturmaktadır. Genç sağlıklı erişkinlerde hastalık nispeten daha hafif seyretmektedir.

Maalasef henüz kesin bir tedavisi ve aşısı yoktur.

Yazının Devamını Oku

Büyüme hormonu özellikle gece uykuda salınıyor!

21 Ocak 2020
Uyku; çocuk gelişim ve büyüme sürecini etkileyen etmenlerin başında yer almaktadır. Çocukluk döneminde uyku saatlerinin düzenlenmesi ve kaliteli uyku; dikkat edilmesi gereken önemli bir durumdur. Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Çocuk Endokrin Uzmanı Prof. Dr. Nesibe Andıran, erken yatan ve kaliteli uyku uyuyan çocukların büyüme sürecinin daha sağlıklı olduğunu belirterek, konu hakkında açıklamalarda bulundu.

GECE UYKUSUNDA BÜYÜME HORMONU SALGILANIYOR

Çocuklarda boy uzamasını sağlayan büyüme hormonunun salınımı; özellikle gece uykuda artmaktadır (aşağıdaki grafikte görüldüğü gibi). Bu nedenle; çocukların erken uyumaları gereklidir. Yani annelerin uzun yılların deneyimine dayalı olarak çocukları için söylediği “uyusun da büyüsün” ninnisi doğru bir durumdur. Erken yatan ve kaliteli uykusu olan çocuklar, uyumayanlara göre çok daha iyi büyüyorlar.

UYKU KARANLIK BİR ORTAMDA OLMALI

Buna ek olarak, karanlıkta uyumak oldukça önemlidir. Çünkü gece karanlıkta “melatonin” hormonu da salınıyor. “Büyüme hormonunu arttırıcı” özelliği olan melatonin hormonunun salınımını engellememek için, çocuklarımızın yatak odalarında gece lambası yakmamamız ve karanlıkta uyumalarını sağlamamız gereklidir.

BÜYÜME HORMONU EKSİKLİĞİ NELERE YOL AÇAR?

Büyüme hormonunun metabolik görevleri olmakla birlikte, çocukluk çağındaki en önemli etkisi boy uzamasını sağlamasıdır. Çocuğun boyu yaş ve cinsiyetine göre 3 persentilin altında ise, ya da boyu daha önceleri daha üst persentilde iken zaman içinde alt persentile gerilemiş ise yani büyüme hızı normalden düşük ise mutlaka büyüme hormonu eksikliği açısından değerlendirilmelidir.

BÜYÜME HORMONU TEDAVİSİ NASIL YAPILIR?

Büyüme hormonu eksikliği saptanan olgularının tedavisinde rekombinant büyüme hormonu kullanılmaktadır. Büyüme hormonu eksikliği tek başına olabildiği gibi, ek olarak diğer hipofizer hormon eksiklikleri de büyüme hormonu eksikliğine eşlik edebilir. Bu durumda büyüme hormonu tedavisi ile birlikte diğer eksik hormonları da tedaviler ile yerine koymaktayız.

Büyüme hormonu eksikliğinde erken tanı ve tedavi ile çok iyi sonuçlar alınmaktadır. Çocuklar bu tedavi ile normal erişkin boylarına ulaşabilmektedir. Bu nedenle; boyu kısa olan veya boyu normal olduğu halde büyümesi yavaşlayan çocukların mutlaka endokrin uzmanı tarafından değerlendirilmesi gereklidir.

Çocuklarda boy uzamasını sağlayan büyüme hormonunun salınımı; özellikle gece uykuda artmaktadır (aşağıdaki grafikte görüldüğü gibi). Bu nedenle; çocukların erken uyumaları gereklidir. Yani annelerin uzun yılların deneyimine dayalı olarak çocukları için söylediği “uyusun da büyüsün” ninnisi doğru bir durumdur. Erken yatan ve kaliteli uykusu olan çocuklar, uyumayanlara göre çok daha iyi büyüyorlar.

Buna ek olarak, karanlıkta uyumak oldukça önemlidir. Çünkü gece karanlıkta “melatonin” hormonu da salınıyor. “Büyüme hormonunu arttırıcı” özelliği olan melatonin hormonunun salınımını engellememek için, çocuklarımızın yatak odalarında gece lambası yakmamamız ve karanlıkta uyumalarını sağlamamız gereklidir.

Büyüme hormonunun metabolik görevleri olmakla birlikte, çocukluk çağındaki en önemli etkisi boy uzamasını sağlamasıdır. Çocuğun boyu yaş ve cinsiyetine göre 3 persentilin altında ise, ya da boyu daha önceleri daha üst persentilde iken zaman içinde alt persentile gerilemiş ise yani büyüme hızı normalden düşük ise mutlaka büyüme hormonu eksikliği açısından değerlendirilmelidir.

Büyüme hormonu eksikliği saptanan olgularının tedavisinde rekombinant büyüme hormonu kullanılmaktadır. Büyüme hormonu eksikliği tek başına olabildiği gibi, ek olarak diğer hipofizer hormon eksiklikleri de büyüme hormonu eksikliğine eşlik edebilir. Bu durumda büyüme hormonu tedavisi ile birlikte diğer eksik hormonları da tedaviler ile yerine koymaktayız.

Büyüme hormonu eksikliğinde erken tanı ve tedavi ile çok iyi sonuçlar alınmaktadır. Çocuklar bu tedavi ile normal erişkin boylarına ulaşabilmektedir. Bu nedenle; boyu kısa olan veya boyu normal olduğu halde büyümesi yavaşlayan çocukların mutlaka endokrin uzmanı tarafından değerlendirilmesi gereklidir.

Yazının Devamını Oku

Erken ergenlik nedir? Erken ergenliğin nedenleri nelerdir?

21 Kasım 2019
Ergenlik dönemi fiziksel ve hormonal olarak çocukluktan yetişkinliğe geçiş sürecidir. Ergenlikte hormonal değişim ile birlikte sekonder cinsel özelliklerin belirginleşmesi, vücut yağ dağılımın değişimi, boy uzamasında sıçrama ile yetişkin boya ulaşma, erkek ve kızlarda fertilite kazanımı olur.

Ergenlik başlangıcı değişik ırklarda farklılık göstermekle birlikte, günümüzde de kullanılan yaş sınırları kızlarda en erken 8, ortalama 10-11 yaş, en geç 13; erkeklerde en erken 9, ortalama 11-12 yaş, en geç 14 yaştır. Aslında ergenliğin başlaması çocuğun takvim yaşından çok kemik yaşı ile belirlenmekte ve kemik yaşı kızlarda 10, erkeklerde 11 yaşa ulaştığında ergenlik değişiklikleri oluşmaya başlamaktadır. Kızlarda ergenlik gelişimi ilk olarak meme tomurcuklanması (gelişimi) ile başlar. Genellikle bir yere çarpınca ya da üstüne yatınca ağrı olması ile fark edilir. Az sayıda olguda genital ve/veya koltukaltında tüylenme ile başlayıp, meme gelişimi ardından gelebilir. Ülkemizde kızlarda ilk adet görme (menarş) yaşı yaklaşık 12-12,5 yaştır. Her iki cinste de kıllanma, büyümenin hızlanması, ciltte yağlanma, sivilcelenme, ter kokusunu değişmesi gibi belirtiler ergenlik sürecinin başladığını gösterir.

Ergenlik için her kişinin bireysel takvimi farklıdır ve öncelikle genetik ve etnik özelliklerden etkilenir. Bununla birlikte beslenme, egzersiz, sosyoekonomik koşullar vs. gibi çevresel faktörler, kişinin genel sağlık durumu ve ruhsal durumu da ergenlik zamanlamasını etkiler. Ergenlik başlama yaşının yanında “ilerleme hızı” yani temposu da çok önemlidir. Bu nedenle çocuklarda ergenlik gelişimi başlama ve ilerleme süreci yakından takip edilmelidir.

Bir çocukta normal yaşından önce ergenlik bulgularının başlamasına “erken ergenlik” denir. Kız çocuklarında 8 yaş öncesi meme tomurcuklanması (meme gelişimi) olması, genital bölge veya koltukaltında tüylenme, ciltte yağlanma, sivilcelenme, ter kokusunun ağırlaşması gibi belirtiler erken ergenlik bulguları olabilir. Ek olarak zamanında başlayan bir ergenlik gelişimi çok hızlı (tempolu) ilerleyip çok kısa sürede tamamlanabilir ki bu durumda da müdahale etmek gerekli olabilir. Bu çocukların mutlaka çocuk endokrinoloji uzmanı tarafından değerlendirilmesi gereklidir.

Erken ergenlik kızlarda erkeklerden daha sık görülür. Erken ergenlik şüphesi ile getirilen bir çocukta öncelikle muayene bulguları önemlidir. Kızlarda meme gelişiminin değerlendirilip evrelendirilmesi, erkek çocuklarda testis hacminin ölçülmesi, genital değerlendirme, kıllanma durumunun tayini ve ek muayene bulguları önemlidir. Gerekirse kan tetkiki ile hormon düzeyleri değerlendirilir. El röntgeni çekilip kemik yaşı tayin edilir. Kız çocuklarında karından ultrason ile yumurtalık ve rahim büyüklüğü tespit edilir. Muayene ve tetkik sonuçlarına göre uyarı testi de yapılabilir. Uzman hekim tarafından değerlendirilerek gerekli görülürse tedavi başlanır. Tıpta hastalık yoktur, hasta vardır. Yani her hasta tedavi için özel olarak kendi bulgularına ve özelliklerine göre değerlendirilmelidir. "Gerçek Erken Ergenlik" tanısı konulursa ve uzman gerekli görürse hipofize yönelik magnetik rezonans görüntüleme tetkiki de yapılabilir.

Erken ergenlik tedavi edilmediği takdirde çocukta oluşan sorunları yetişkin dönemde boy kısalığı ve psikososyal sorunlar olarak özetleyebiliriz. Genelde bu çocuklar "çocukken uzun ama erişkinde kısa olan" bireyler olarak tanımlanabilir. Bu çocuklar başlangıçta iri olmakla birlikte, ergenlik hormonu (özellikle östrojen) kemik olgunlaşmasını/kapanmasını hızlandırdığından kemik yaşı hızlı giderek normal beklenen nihai boylarına ulaşamazlar ve kısa kalırlar.

Erken ergenliğe giren kızlar yaşları küçük olmakla birlikte hormonal uyarı nedeni ile bedensel ve ruhsal olarak genç kız havasındadır, kendini karşı cinse beğendirme, süslenme, çabuk sinirlenme, vs . gibi ergen davranışları sergiler. Bu nedenlerle okulda, arkadaş çevresinde ve aile içinde uyum sorunları oluşabilir. Davranış bozuklukları, stres, içe kapanıklık gibi psikolojik sorunlara yol açabilir. Bedenen yetişkin görünmekle birlikte ancak aslında çocuk olunması ek olarak cinsel istismar açısından da risk oluşturur. Erken ergenliğin doğru tanı ve tedavisi ile bu çocukların boy potansiyelini yükseltip, psikososyal problemlerden korumak mümkün olmaktadır.

Tedavide hipofizden hormon salınımını azaltan hormon analogu tedavisi verilmektedir. 28 günde bir aşı şeklinde yapılan bir ilaç kullanılmaktadır. Tanı doğru ve uzman tarafından tedavi gerekli bulundu ise tedavi konusunda bir çekince olmamalıdır. Genelde kızlarda 11 yaş, erkeklerde 12 yaşına kadar tedaviye devam edilir. Tedavi yeterliliği muayene ve tetkiklerle izlenir. Tedavi sırasında düzenli olarak uzman kontrollerine devam etmek gerekir. Tedavi kesimi sonrası normal ergenlik süreci yeniden başlamaktadır.

Mümkünse ergenlik süreci başında çocukların uzman tarafından değerlendirilmesi ve gereken durumlarda izlenmesi önemlidir. Ergenlik olguların çoğunda normal bir süreç olmakla birlikte erken ergenlik olgularının vakit kaybedilmeden saptanması, aşırı panik yapmadan uzmana ulaşılması ve tedavi başlanması önemlidir. Erken ergenlik tedavisi mümkün bir durumdur. Geç kalınması durumunda boydan kayıp artar, hatta çok gecikme durumunda maalasef tedavi şansı kalmaz ve çocuk kısa kalır. Bu nedenle erken tanı ve tedavi önemlidir.

Yazının Devamını Oku

Yaz tatili çocuklarda obezite kontrolü için fırsat olabilir!

27 Ağustos 2019
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları & Çocuk Endokrinolojisi Uzmanı Prof. Dr. Nesibe Andıran, yaz tatilinde yapılacak spor ve aktivitelerin çocuklarda obezite riskini ortadan kaldırmak için iyi bir fırsat olduğunu belirtti.

Obezite özellikle çocuklarda günümüzün ciddi ve yaygın sorunlarından birisidir. Çocuklukta şişmanlık özellikle kentsel ortamlarda daha çok olmak üzere birçok ülkeyi önemli bir şekilde etkiliyor. Obezite sıklığında ve derecesinde artış endişe verici oranlara ulaştı. Dünya genelinde 5 yaşın altındaki aşırı kilolu çocuk sayısının 42 milyondan fazla olduğu ve her yıl artış gösterdiği tespit edilmektedir. Bu sorunu gidermek için ailelerin çocuklarını spora ve çeşitli fiziksel aktivitelere yönlendirmesi çok önemlidir.

Obezite, vücutta sağlık için risk oluşturan aşırı yağ birikimidir. Obezite, aslında bütün vücut sistemleri üzerinde olumsuz etkileri olan sistemik bir hastalıktır. Çocukluk döneminde obez olanların, erişkin yaşta da obez olma ihtimali yüksektir. Obeziteden kaynaklanan birçok risk, başlangıç yaşına ve obezite süresine bağlıdır. Çocukluk çağı obezitesi olanların yetişkin dönemde, çocuklukta temeli atılan kalp damar hastalıklarını geliştirme riski daha yüksektir. Aynı zamanda bu bireylerde kardiyovasküler hastalıklar daha erken, yani daha genç yaşta gelişir. Ayrıca diyabet (şeker hastalığı) riski de benzer şekilde artmıştır. Ek olarak kas iskelet sistemi bozuklukları ve bazı kanser türleri (endometrial, meme ve kolon kanseri) riski oluşabilir. 

Çocukluk dönemi obezitesinin tedavisi ve kilo kontrolü ile ileride bu hastalıkların gelişmesi büyük ölçüde önlenebilir. Bu nedenle, çocuklukta şişmanlığın önlenmesi ve tedavisi yüksek öncelik gerektirir. Diyabet ve obezitenin yükselişini durdurmak için çocukluktan itibaren önlem alınması gerekmektedir. Çocuklukta şişmanlık salgını ile mücadelede temel amaç, bireyin ömrü boyunca sürdürülebileceği bir enerji dengesinin sağlanmasıdır. 

Obeziteyi önlemek için mücadeleye çocukluk çağından itibaren başlamak gerekir. Öncelikle aşı yaparak hastalıkları önlemede olduğu gibi çocuklarımıza sağlıklı beslenme ve fiziksel aktivite alışkanlığı kazandırarak, obezitenin önlenmesi birincil amaçtır. Obez çocukların da yine gerekli tıbbi yaklaşım ve yaşam tarzlarının düzenlenmesi ile tedavi edilmesi gereklidir. Eğer çocuğunuz obezite riski altında ise kilo almasının nedenlerini araştırmak ve gerekli tedaviye erkenden başlamak için mutlaka bir doktora başvurmanız gerekir.

Çocukluk döneminde boy uzamasının olması, obezite tedavisinde bir avantajdır ve bunu kaçırmadan kullanmak önemlidir. Kış döneminde yoğun okul ve çalışma temposu, hava şartları gibi nedenlerle zaman ayarlaması yapmak zor olabilir. Bu nedenle yaz tatili çoçuklarda obezitenin düzeltilmesi ve kilo kontrolü için ailelere büyük bir fırsat sunar. Yaz dönemi çocuğunuzu seveceği bir spor dalına yazdırmak, yüzmesini sağlamak, çeşitli fiziksel aktivitelere devamını sağlamak için en uygun zamanı sunar.

Yazının Devamını Oku

Çocuklarda sağlıklı ve güçlü kemikler için ne yapmalı?

11 Ocak 2019
Kemikler vücudumuzun ağırlığını taşır ve fiziksel zorlanmalar sırasında ayakta durmamızı sağlar. Boy uzaması da yine kemikler üzerinden meydana gelir. Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları ve Endokrinolojisi Uzmanı Prof. Dr. Nesibe Andıran, çocuklarda kemik sağlığı hakkında merak edilenleri sizler için anlattı.

Kemik dokusu, kollajen adı verilen bir yapıya sahiptir. Esneklik sağlayan bir protein ile bu yapıyı sağlamlaştıran kalsiyum ve fosfattan oluşur. Kemik dokusu oluşumu ve kemik boylarının uzaması “osteoblast” denilen hücreler sayesinde meydana gelir. Gelişmekte olan çocukların kemik sağlığı oldukça önemlidir ve bu konu üzerinde durulması gerekir.

• Kemik sağlığı anne karnından itibaren gelişmeye başlar. Kemik büyümesi gebeliğin 6. haftasında başlar, ergenlik boyunca sürer ve iskeletin bazı bölümlerinde 25 yaşına kadar devam eder.

• Annenin beslenmesi, kalsiyum, fosfor, D vitamini düzeyi bebeğin kemik yapısını etkiler.

• Çocuğun kemik yapısının gelişimi için anne sütünün önemi de tartışılmaz bir gerçektir.

• Düzenli fiziksel aktivite ve hareket de kemik kuvvetini artıran önemli faktörler arasındadır.

• Çocukluk ve ergenlik döneminde kemiklerde kalsiyum, fosfor, çinko, magnezyum, C ve D vitaminlerinin iyi depolanması ve fiziksel aktivite kemik şeklini, gücünü ve yapısını belirler.

• Hormonal denge, genetik yapı, kullanılan ilaçlar, vücut ağırlığı gibi faktörler de kemik sağlığını etkiler. Ergenlik döneminden yetişkinlik döneminde geçildiğinde kemik kütlesinin %90’ına ulaşılır. Bu nedenle çocuk yaşlardan itibaren doğru beslenmeye özen göstermek ve spor yapmak, yetişkinlik döneminde kemiklerin sağlıklı olması açısından son derece önemlidir.

Beslenme ve yaşam tarzında yapılan hatalar nedeniyle kemik yapısında bozulmalar meydana gelir. Bu durum birçok hastalığı da beraberinde getirir.

Yazının Devamını Oku

TSH yüksekliği hangi problemlerin habercisi olabilir?

4 Aralık 2018
Çocuklarda TSH yüksekliği nedir? TSH yüksekliği neden yaşanır? TSH yüksekliği hangi problemlere neden olur?

TSH YÜKSEKLİĞİ NEDİR?

TSH yüksekliği, çocuklarda ve erişkinlerde troid bezi ve tiroid hormonu ile ilgili problemlerin en önemli işaretlerindendir. Çocuklarda ya da yetişkin bireylerde TSH değerinin yüksek ve aynı zamanda T4/serbest T4’ün düşük çıkması “hipotiroidi” yani “triod yetmezliği”nin göstergesidir. Yetişkin bireylerde ve çocuklarda farklılık göstermekle birlikte özellikle çocuklar için ciddi ve acil tedavi edilmesi gereken bir problemdir.

Tiroid yetersizliği sıklıkla karşılaşılan bir problemdir. Fakat belirtilerinin yavaş ilerlemesi nedeniyle bu durum uzun süre fark edilmeyebilir.Tiroid hormonu özellikle fetüs ve bebeklik döneminde (ilk 3 yaş) beyin ve zeka gelişimi için mutlaka gereken hormondur. Eksikliğinde irreversible yani geri dönüşsüz zeka geriliği oluşabilir. 

BÜYÜMEDE ROL OYNUYOR

Troid hormonu anne karnından ergenlik dönemine kadar büyümede rol oynayan önemli bir hormondur. Troid hormonu yeterli miktarda salgılanmadığı takdirde çocuklarda büyümede gerilik ve boy kısalığı gibi sorunlara neden olmaktadır. 

Tiroid hormonu beyin, kas ve yağ dokusunun metabolik hızının düzenlenmesinde de rol oynamaktadır. Hipotiroidi kilo alma ya da kilo verememe, yorgunluk, fazla uyuma, çok üşüme, keyifsizlik, enerji eksikliğine de neden olur. 

TSH yüksekliğinin nedenleri arasında;

• İyot yetersizliği,• Hashimoto tiroiditi,• Hipotirodizm,• Konjenital hipotiroidi,• Hipofiz Adenomu,• Troid hormonu direnci,• Lityum içeren ilaçlar, …yer almaktadır.

TSH YÜKSEKLİĞİ BELİRTİLERİ NELERDİR?

• Kaslarda güçsüzlük,• Halsizlik,• Boyun bölgesinde şişme,• İştahsızlık,• Nabız düşüklüğü,• Ses kısıklığı,• El ve ayakların soğuk olması,• Büyümede yavaşlama,• Kabızlık, cilt kuruluğu, saç dökülmesi TSH yüksekliği belirtilerindendir.

Çocuklarda ve bebeklerde TSH yüksekliği/hipotiroidi çok dikkat edilmesi gereken konulardandır. Ailede tiroid hastalığı öyküsü varsa risk daha fazla olup, mutlaka uzman tarafından değerlendirilmeli ve gereken tetkikler yapılmalıdır. Her yaş grubunda olabilmekle birlikte özellikle kızlarda ve ergenlik yaşlarında tiroid problemlerinin ortaya çıkma riski daha fazladır. TSH düzeyi yüksek ve T4 düzeyi normal olan, “subklinik hipotiroidi” olarak adlandırılan bir durum da mevcut olup, çocuklarda dikkat eksikliği, büyümenin negatif olarak etkilenmesi..vs.. gibi klinik bulgulara neden olabilir. 

TSH yüksekliği olan hastanın uzman tarafından muayene edilip, detaylı bir şekilde değerlendirilmesi, sadece TSH değil, diğer tiroid hormonlarının da ölçülüp, sebebe yönelik tetkiklerin yapılması (örneğin Hashimato için anti-TPO ölçümü, idrarda iyot düzeyi, tiroid USG ..vs..) ve sonuçlarla gerekiyorsa tedavinin geciktirilmeden başlanması önemlidir. Tedavi sonrasında ilaç dozunun iyi ayarlanması ve dikkatli bir izlem gerekmektedir. 

TSH yüksekliği, çocuklarda ve erişkinlerde troid bezi ve tiroid hormonu ile ilgili problemlerin en önemli işaretlerindendir. Çocuklarda ya da yetişkin bireylerde TSH değerinin yüksek ve aynı zamanda T4/serbest T4’ün düşük çıkması “hipotiroidi” yani “triod yetmezliği”nin göstergesidir. Yetişkin bireylerde ve çocuklarda farklılık göstermekle birlikte özellikle çocuklar için ciddi ve acil tedavi edilmesi gereken bir problemdir.

Tiroid yetersizliği sıklıkla karşılaşılan bir problemdir. Fakat belirtilerinin yavaş ilerlemesi nedeniyle bu durum uzun süre fark edilmeyebilir.
Tiroid hormonu özellikle fetüs ve bebeklik döneminde (ilk 3 yaş) beyin ve zeka gelişimi için mutlaka gereken hormondur. Eksikliğinde irreversible yani geri dönüşsüz zeka geriliği oluşabilir. 

Troid hormonu anne karnından ergenlik dönemine kadar büyümede rol oynayan önemli bir hormondur. Troid hormonu yeterli miktarda salgılanmadığı takdirde çocuklarda büyümede gerilik ve boy kısalığı gibi sorunlara neden olmaktadır. 

Tiroid hormonu beyin, kas ve yağ dokusunun metabolik hızının düzenlenmesinde de rol oynamaktadır. Hipotiroidi kilo alma ya da kilo verememe, yorgunluk, fazla uyuma, çok üşüme, keyifsizlik, enerji eksikliğine de neden olur. 

TSH yüksekliğinin nedenleri arasında;

• İyot yetersizliği,

Yazının Devamını Oku

Büyüme ve ergenlik izlemi gerekli midir?

23 Ekim 2018
Büyüme, çocukluk dönemine özgü bir özelliktir. Fiziksel ve hormonal olarak çocukluktan erişkinliğe geçiş süreci olarak tanımlanan ergenlik dönemi de, insan hayatında hızlı değişimlerin olduğu önemli bir dönem olması nedeni ile tıp biliminin özellikli bir konusudur. Gençlerin vücudunda meydana gelen değişimleri anlaması ve alışması yeterince zorken bir de yaşadıkları duygusal dalgalanmalar, sosyal hayata adapte olmalarını güçleştirir.

KIZLARDA 8-13, ERKEKLERDE 9-14 YAŞLARINDA ERGENLİĞE GİRİLİR 

Ergenlik başlangıcı ırklara göre farklılık gösterse de genel olarak, kızlarda 8-13, erkeklerde 9-14 yaşları arasında oluşan bir süreçtir. Kızlarda ergenlik süreci ilk olarak çoğunlukla meme gelişimi ile başlar. Erkek çocuklarda ise ilk belirti büyüyen testisler, ardından kıllanma ve sesin kalınlaşmasıdır. Kıllanma, büyüme hızının artması, ciltte yağlanma ve sivilcelenme gibi belirtiler hem kızlarda hem de erkeklerde ergenlik sürecinin başladığını gösterir.

Ergenlik başlangıç yaşını etkileyen en önemli faktörler etnik ve genetik özelliklerdir. Öte yandan gencin yetiştiği çevre, ekonomik imkanları, beslenme ve egzersiz alışkanlıkları da süreç üzerinde etkilidir.

ERGENLİĞİN BAŞLAMA YAŞI KADAR İLERLEME HIZI DA ÖNEMLİ

Ergenlik döneminin başlama yaşı kadar, ilerleme hızı da önemlidir. Bazı çocuklarda ergenlik başlama yaşı normal olabilir ancak süreç çok tempolu bir şekilde ilerleyerek çok kısa sürede tamamlanabilir. Bu durumda da çocukta boy kaybı ve erken yaşta ergen hale gelme söz konusudur.

Çocukların büyüme açısından (büyüme hızı) en az yılda bir değerlendirilmesi uygun olur. Böylece “babası da kısa boylu idi, ama sonradan uzamıştı. Biz de böyle düşündük, ama maalesef oğlumuz kısa kaldı” şeklinde artık müdahale şansımızın kalmadığı geç dönemdeki başvuruların önüne geçilmiş olur.

ERGENLİK BAŞLANGICINDA MUTLAKA UZMAN KONTROLÜ YAPTIRIN!

Yine her çocuk mutlaka ergenlik başlangıcında bir çocuk endokrin uzmanınca bireysel olarak boy potansiyeli, yaşına göre ergenlik durumunun uygunluğu açısından değerlendirilip, gerekirse ergenlik gelişiminin temposu açısından izlenmelidir. Bu şekilde yaşıtları arasında önce uzun boylular arasında olup erken ergenlik veya ergenliği normal yaşta başlayıp çok tempolu ilerlemesi ve kısa sürede tamamlanması nedeniyle daha sonra nihai boy olarak maalesef çok kısa kalan hastaların önüne geçilmiş olur. 

Ergenlik başlangıcı ırklara göre farklılık gösterse de genel olarak, kızlarda 8-13, erkeklerde 9-14 yaşları arasında oluşan bir süreçtir. Kızlarda ergenlik süreci ilk olarak çoğunlukla meme gelişimi ile başlar. Erkek çocuklarda ise ilk belirti büyüyen testisler, ardından kıllanma ve sesin kalınlaşmasıdır. Kıllanma, büyüme hızının artması, ciltte yağlanma ve sivilcelenme gibi belirtiler hem kızlarda hem de erkeklerde ergenlik sürecinin başladığını gösterir.

Ergenlik başlangıç yaşını etkileyen en önemli faktörler etnik ve genetik özelliklerdir. Öte yandan gencin yetiştiği çevre, ekonomik imkanları, beslenme ve egzersiz alışkanlıkları da süreç üzerinde etkilidir.

Ergenlik döneminin başlama yaşı kadar, ilerleme hızı da önemlidir. Bazı çocuklarda ergenlik başlama yaşı normal olabilir ancak süreç çok tempolu bir şekilde ilerleyerek çok kısa sürede tamamlanabilir. Bu durumda da çocukta boy kaybı ve erken yaşta ergen hale gelme söz konusudur.

Çocukların büyüme açısından (büyüme hızı) en az yılda bir değerlendirilmesi uygun olur. Böylece “babası da kısa boylu idi, ama sonradan uzamıştı. Biz de böyle düşündük, ama maalesef oğlumuz kısa kaldı” şeklinde artık müdahale şansımızın kalmadığı geç dönemdeki başvuruların önüne geçilmiş olur.

Yine her çocuk mutlaka ergenlik başlangıcında bir çocuk endokrin uzmanınca bireysel olarak boy potansiyeli, yaşına göre ergenlik durumunun uygunluğu açısından değerlendirilip, gerekirse ergenlik gelişiminin temposu açısından izlenmelidir. Bu şekilde yaşıtları arasında önce uzun boylular arasında olup erken ergenlik veya ergenliği normal yaşta başlayıp çok tempolu ilerlemesi ve kısa sürede tamamlanması nedeniyle daha sonra nihai boy olarak maalesef çok kısa kalan hastaların önüne geçilmiş olur. 

Yazının Devamını Oku

Erken ergenlik salgını mı var?

30 Temmuz 2018
Ebeveynlerin, çocuklarının gelişim süreçleriyle alakalı en çok endişe ettikleri konuların başında erken ergenlik geliyor. Hormon içerikli gıdalarla sağlıksız bir şekilde beslenme, kimyasallara maruz kalma gibi etkenler sebebiyle ergenliğe girme yaşında düşüş yaşanırken, bu durum çocukların gelişimi üzerinde olumsuz etkiler yaratıyor. Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Nesibe Andıran, erken ergenlikle ilgili önemli bilgiler verdi.

Fiziksel ve hormonal olarak çocukluk çağından yetişkinlik dönemine geçişin yaşandığı aralığa “ergenlik dönemi ”adı verilir. Ergenlik dönemiyle birlikte fertilite kazanımı oluşur, vücutta yağ dağılımı değişir, boy uzamasında sıçrama görülür.

Ergenlik başlama yaşı ırklara göre farklılık gösterir. Ergenlik başlangıcı kızlar için en erken 8, ortalama 10-11, en geç 13 yaş; erkekler içinse en erken 9, ortalama 11-12, en geç 14 yaş olarak belirtilmiştir.

Erkek çocukları için testis hacminin artması ve kıllanmayla birlikte seste kalınlaşmanın başlaması ergenlik belirtileridir. Kız çocuklarında ise ergenliğin ilk bulgusu olarak çoğunlukla meme gelişimi oluşur, az bir kısmında ise önce kıllanma başlayıp peşinden meme gelişimi gelebilir. Sivilcelenme, büyüme hızının artması, ter kokusunun değişmesi de belirtiler arasındadır.

Normal ergenliği başlatan hormon çocukluk döneminde bekleme sürecindeyken, ergenlik dönemi yaşında aktif hale gelir. Uyuyan ve baskılı bu hormonları tekrar uyandıran ve aktif hale getiren uyarıların neler olduğu henüz net olarak bilinmemektedir. 

Kızlarda daha sık görülen erken ergenlik beyin, yumurtalık tümörleri ve böbrek üstü bezleri hastalıkları gibi hormon salgılanmasını etkileyen durumlar nedeniyle oluşabilir. Ancak sevindirici olarak bu durumlar çok nadir olup, büyük çoğunluğunda altta yatan herhangi bir neden bulunmaz.

Bunun dışında düşük doğum tartılı çocukların, obezite yatkınlığı olan çocukların ve ikiz eşlerinin erken ergenliğe girme riski daha fazladır.
Hormon ve kimyasal maddeler etkisinde yetiştirilen sebzeler, meyveler, tavuk gibi gıdalar da erken ergenlikten sorumlu tutulan nedenler arasındadır. Kokulu temizlik maddeleri, plastik ürünler içerisinde bulunan bazı maddelerin de erken ergenlik başlangıcına sebep olduğu düşünülmektedir. Diklorobenzen (oda spreyleri, klozet koku önleyici, güve kovucularda vb.), Bisphenol A (plastik biberon, plastik oyuncaklar vb.) ve fitalatlar (şampuanlar, vücut ve saç spreyleri, parfümler, sabun, döşeme, duvar kaplama, plastik vs) bu konuda suçlanan kimyasal maddelerdir. Hatta kirlilik nedeni ile soluduğumuz havadan aldığımız kimyasal maddeler bile hormon sistemimizi negatif olarak etkileyebilir.

Erken ergenliğin tedavi edilmediği durumlarda ortaya çıkan sorunları yetişkin dönem boy kısalığı ve psikososyal sorunlar olarak özetleyebiliriz. Erken yaşlarda yaşıtlarına göre iri olan bu çocuklar, ergenlik hormonlarının kemik kapanmasını hızlandırması ile normal beklenen nihai boylarına ulaşamazlar ve kısa kalırlar. Yaşı küçük olmakla birlikte bedensel ve ruhsal olarak genç kız/genç delikanlı gibi olan çocuklar ergen olarak davranmaya başlarlar. Aile içinde, sosyal çevrede, okulda ve arkadaşları ile uyum sorunu yaşarlar. Bu durum ise stres, içe kapanma gibi problemleri de beraberinde getirebilir. Ek olarak “cinsel istismar” açısından da risk taşırlar.

Yazının Devamını Oku