Melis Çalapkulu

Öldürmeyen acı, belki de mutlu eder...

6 Ekim 2022
Kimilerinin dudağına değdirmekten bile çekindiği acı biber, kimileri içinse vazgeçilmeyen bir tutku. Rengi, şekli, kurusu, tozu ve sosuyla envai çeşidi olan bu lezzet, içinde gastronomik açıdan kuvvetli aromalar da barındırıyor. Mutfak Dostları Derneği’nin bu konuya meraklı başkanı Alparslan Baloğlu’na göre “Acı biber tatmak rollercoaster’a binmek gibi”...

Günümüzde artık acı biberin vücudu hastalıktan koruyup beyinde mutluluk hormonu salgılattığını bilmeyen yok. Ancak gastronomi açısından bakıldığında biber içinde hâlâ keşfedilmeyi bekleyen birçok farklı aroma saklıyor. Mutfak Dostları Derneği Başkanı Alparslan Baloğlu, ciddi bir acı bibersever... Bu konuyu konuşmak için ondan daha iyi bir isim olamazdı. Baloğlu; Adapazarı’na yerleşmiş, göçmen bir ailenin çocuğu. “Babam ve dedem acı biber meraklısıydı. Dedem kahvaltıda kızarmış ekmeğe tereyağı sürer, üzerine süs biberi koyardı” diye çocukluğunu anlatan Baloğlu, “Acı biber yemekten nasıl zevk alınır” deyince de şöyle yanıtlıyor: “Bilirsiniz ki ölmeyeceksiniz! Rollercoaster’a binmek gibi...”

Baloğlu’nun iyi bir kebabın yanında getirilen pulbiberden tatmin olmayıp yanında taşıdığı acı biberi cebinden çıkararak Adanalı bir ustayı şaşırttığı bile olmuş. Nedenini sorduğumda “Amaç her zaman o yemeğin çeşnisini arttırmak” diye anlatıp ekliyor: “Acı, dilimizin tat reseptörlerini açabildiği gibi, perdeleyebilir de... Kullanılan miktar, eşleşme, oran çok önemli. Çorba içerken hafif bir acı biber takviyesi alıp üzerine turşu yerseniz, artık beşinci tat olan ‘umami’ye doğru yaklaşırsınız. Bu da ekşi, tatlı, arada acı notalar olan bir tanıma doğru gidiyor.”

Peki, neden herkes acı biber yiyemiyor? Bu, kişinin dilindeki reseptörlerle ilgiliymiş: “İnsanın acıya karşı en hassas olduğu yer, dilin alt kısmının alt damara bağlandığı yerin en gerideki sağ ve sol kısmıdır. Bu bölgeye acı sürmek, tarihte işkence yöntemi olarak da
kullanılmış. Biz genellikle dilimizin üst kısmındaki reseptörlerle acıya dokunuyoruz. Ama yerken, çiğneyip yutkunurken arka yanlardan aşağıya inen kısım kontrolsüzse, yani herhangi bir lokma desteği yoksa, oraya temas ediyor.”

Dünyada acı yeme yarışmaları da yapılıyor. Baloğlu’nun dediğine göre bu yarışmalara katılanlar öncesinde ağızlarının içini kalın bir yağla sıvıyormuş, en çok kullanılan yağ da balina yağıymış.

Gelelim bize... Türkiye’de makul acılar arasında sayılan Edirne Karaağaç biberi, ciğer tavanın yanında sunuluyor. Diyarbakır Çermik biberi, hastayken içtiğimiz çorbanın yanında iyi hissettiriyor. İnce kabuklu Kırşehir Cemele biberi pastırma ve sucuğun olmazsa olmazı. Kayseri Cırgalan biberi de makul acılardan... Ancak Türkiye’de doğru bir ‘skoville’ (biberlerin acılık birimi) ölçümü yapılamıyor. Ülkemizdeki en acı biber, Hatay Samandağ biberi. Almanya’da yapılan acılık seviyesi ölçümünde 50 binle-125 bin ‘skoville’ arasında çıkmış. Dünyanın en acı biberiyse Kuzeydoğu Hindistan’daki Naga bölgesinde yetiştiriliyor. Bu biber varyasyonunun ‘skoville’ derecesi 1-1.5  milyon.

Yazının Devamını Oku