Mehlika Öktem Boz

Ah şu mide bulantıları!

9 Temmuz 2015
Hamilelikte sizi perişan eden mide bulantılarının etkilerini nasıl azaltabiliriz? İşte uzmanından tavsiyeler...

Hamileliğin sevimsiz belirtileri başladı; korkunç mide bulantıları ve kusma… Genellikle gebeliğin 6. haftası başlayıp 12 ila 14. haftasına kadar şiddetle devam eden ve hayat kalitemizi etkileyen bulantılara keşke bir çare bulunabilse. Birçok kadının yaşadığı bulantı ve kusmalar kiminde hafif seyrederken bazı kadınlarda özellikle ikiz gebelik yaşayan bizlerde biraz daha fazla hissedilebilir. Yapılan araştırmalar hamile kadınların yaklaşık dörtte üçünün mide bulantısı ve kusma yaşadığını göstermektedir. Umarım siz dörtte birlik şanslı gruptasınızdır.

Bu konuda kesin bir bilgi yok ancak ilk suçlu olarak artan hormonlar düşünülmekte. Beta HCG hormonun ikiz gebelikte daha da hızlı artışı, östrojen hormonunun hızlı artışı, koku alma duyusundaki keskinleşme bu sevimsiz mide bulantıları ve kusmanın daha şiddetli yaşanmasına neden olur. Sanki hiç bitmeyecekmiş gibi gelen ve insanı bezdiren, halsiz-güçsüz bırakan ve hayat akışını engelleyen kusmalar insanın kâbusu haline dönüşür. Bizzat çok ağır geçirdiğim bu süreç hamileliğim en hatırlamak istemediğim dönemidir. Verilen B vitamini içeriği yüksek olan takviyeler hiçbir işe yaramazken doktorunuzun tavsiyesiyle bulantı kesici bazı ilaçlar kullanabiliyorsunuz. Her ne kadar doktor zararsız olduğunu söylediyse de içinizdeki yeşermeye başlayan annelik duygusu ilaç kullanmanıza engel olabiliyor.

Beslenme uzmanı olarak bu yazıda vereceğim her türlü tavsiyeyi bizzat denedim fakat bu ısrarcı kusmaları engelleyemeyebilirsiniz. Ama denemekte yarar olduğunu söylemem lazım. Eğer kusmalar şiddetli ve artarak devam ediyorsa muhakkak doktorunuzun bunu bilmesi ve beslenemediğiniz için gerekli damara yolundan takviyesini yapması gerekmektedir. Nitekim bende bu dönemde şişe şişe serumlardan nasibimi aldım. Umarım vereceğim tavsiyeler işinize yarar ve bu süreci sıkıntısız atlatmanıza yardımcı olur.

Bu süreç içerinde beslenememeniz sizde suçluluk duygusu yaratabilir. Ancak bilmelisiniz ki bebeklerinizin bunlardan hiç haberi yok. Onlar sizin depolarınızdan alması gereken besinleri almakta ve gelişimini sürdürmekte. Henüz mercimek boyutunda bile olmayan bebeğin günlük kalori ihtiyacı çevrenizdekilerin söylediği gibi sen iki canlısın yemen gerekir noktasına gelmedi.

Öncelikle bu konu çok hassas ve uzun olduğundan önümüzdeki 2 hafta boyunca size bu işin püf noktalarından bahsedeceğim.

Bulantıyı hafifletmenin en önemli yolu kan şekerinin düzenli olmasıdır. Çok açlık veya çok tokluk bulantı ve kusma hissini arttırır. 3 ana öğün yapmak yerine 6-7 öğün yaparak besin miktarlarını hacim olarak azaltarak tüketin. Günlük programınızı dışarıda ya da iş yerinde olduğu günler muhakkak yanınıza ara öğün atıştırmalıkları alın. Ve bunları midenizin kaldırabildiği besinler olarak tercih edin. Size önerim kuru meyveler, kavrulmamış fındık, badem, tahıllı çubuklar, kepekli hazır kızarmış ekmek, leblebi, ayran, süt vb. Hiç bir zaman kendinizi uzun süre aç bırakmayın.

Protein içeriği yüksek peynir, süt gibi ya da kompleks karbonhidrat içeren esmer unla yapılmış bir kek veya poğaça yemeniz sabah daha rahat uyanmanızı ve güne daha konforlu başlamanızı sağlar.

Gece boyu aç kalan midenin asit salgısı bulantıyı arttırır. Boş mide bulantı hissinin en büyük tetikleyicisidir. Başucuna koyacağınız tahıllı kahvaltılık gevrekler veya çubuk kraker gece boyunca da kalktığınızda ya da sabah uyanır uyanmaz yediğinizde bulantı hissini hafifletir.

Yazının Devamını Oku

Bu bir mucize…

30 Haziran 2015
Artık vücudunuzda 3 tane kalp var!

Heyecanla beklenen 2. adım geldi! Kese oluştuktan sonra ilk hedef bebeğin kalp atışlarını duymaktır. Genelde 6. haftada kalp sesleri duyulmaya başlanır. İkiz annelerinde bu heyecan 2 kat fazla olur. Çünkü her zaman keselerden birinin tutunamayıp kalp atışlarının oluşmama riski mevcuttur. Sizlere çift yumurta ikizi annesi olarak duyduğum heyecanı anlatabilmem mümkün değil. Heyecan, korku, sevinç…Tüm duyguların harmanlandığı o an…İlk bebeğimizin kalp sesini duyduk, peki ya diğeri? İkincisini duyacağımız o ana kadar benim kalp atışlarım yükseldi. Sonunda 2. bebeğimin de kalp atışlarını duyabildim...Kalp atışları sanki hızlı hızlı yürüyen bir askerin postallarından çıkan sesler gibi gelmişti o an bana…İnsan gerçekliğine inanmakta zorluk çekiyor. Şimdi içimde benimkinden hariç 2 kalp daha mı var!

Henüz bir bebek şekline bile gelmemiş olmalarına rağmen kalp atışlarını duymak, insanı hem çok duygulandıran hem de gerçekten hamile olduğuna inandıran önemli bir deneyim. İnsan adeta o anı dondurmak istiyor. Sadece biz anneler değil, benzer duyguları babalar da gözleri dolarak yaşıyorlar. Sevgi dolu babaların birer parçası olan minik kalpler…O minik kalpler bir gün üzülmesin, kırılmasın, incinmesin diye harcanan emekler, anneliğin ve babalığın anlamı değil mi zaten…

Yoktan var olma savaşında olan minik kalplerin annesi olarak kendimize iyi bakmamız, bebeklerimize iyi bakmamız anlamına gelir. Doğduktan sonra yeterince titizleneceğimiz miniklerimiz için, şimdi kendimize bakma zamanı. Çok ağır kaldırmamak, ağır egzersizler yapmamak, alkol ve sigaradan uzak durmak, sağlıklı beslenmek, kabız olmamak ve en önemlisi stresten uzak durmak başlıca görevlerimiz arasında. Sağlıklı beslenmek için belki daha önce yemediğiniz lezzet olarak hoşlanmadığınız bir çok şeyi yemeniz gerekebilir. Özellikle protein hücre oluşumda önemli rol oynadığından kaliteli protein kaynaklarını tüketmeniz, eğer tüketemiyorsanız tüketmek için değişik tarifler aramanız şart.

Balık, yumurta, peynir,süt, et ve kuru baklagiller bunların başında gelmektedir. Yumurtanızın tam pişmiş olmasına dikkat etmelisiniz. Yumurtayı haşlanmış olarak tüketemiyorsanız omlet, krep, yumurtalı ekmek ve iyi pişmiş bir menemen olarak tercih edebilirsiniz. Et tüketiminde zorlananlar için kıyma veya sulu yemeğe parça et koymak veya köfte olarak tüketmek, sarımsak ve baharatlarla yada kaşar peyniri ile lezzetlendirerek öğünlerinize dahil etmek mümkün olabilir.

Süt tüketiminde zorlananlar için alternatif olarak kefir, ayran ve yoğurdun yanı sıra sütün yarattığı gaz probleminden dolayı tüketemeyenlere laktozsuz sütü önerebilirim. Balık, omega içeriği bakımda oldukça önemli bir protein kaynağıdır ve gebelikte tükettiklerimiz arasında muhakkak olması gereken bir besin kaynağıdır. Özellikle ağır metal içeren dip balıklarından uzak durmanızı tavsiye ederim. Balık sevmeyen kişilere önerim balık köftesi, balık çorbası ve balık güvecidir.

Çeşitli sebzelerle harmanlanmış balığın kokusunu çok alamayacağınız için tüketimi de daha kolay olacaktır. Kuru baklagiller de vazgeçilmez bitkisel protein kaynağıdır. Gaz şikâyetine karşı önceden ıslatmak veya tüketim sonrası rezene çayı içmek iyi bir alternatif olacaktır. Kuru baklagilleri tüketemeyenlere alternatif çorbalar ve içine kuru börülce, fasulye, mercimek ilave edilmiş salatalar olabilir. Kabızlığa karşı alacağınız en etkin önlem bol su içmek ve posalı yiyecekler ile beslenmektir.

Beslenme programınızın posa içeriğini arttırmak için bol salata, sebze, meyve ve kuru meyve tüketimi şarttır. Tuz ve şeker sadece gebelikte değil hayatınız boyunca bedeninizin düşmanı olarak görmeniz gereken lezzet vericilerdir. Ödem oluşmaması için yapılan tuz kısıtlamasında alternatif olarak baharatları kullanabilirsiniz. En azında geçiş sürecini kolaylaştırır. Şeker yerine ise meyve tüketimine ağırlık vermeniz kilo takibi açısından da önemlidir. Özellikle sigara kullanan annelerin şimdi kendi sağlıklarından ziyade bebekleri için sigarayı bırakmaları gerekmekte. Genetik kodların oluştuğu bu önemli süreçte bebeğin geleceği için zararlı tüm alışkanlıklardan uzaklaşmak tartışılmaz bir konudur. Anne olmanın yüceliği de fedakârlıktan geçmiyor mu? Kendi annemizin fedakârlığını şimdi çok daha iyi anlıyoruz.. Daha bizi bekleyen bu uzun yolculukta kim bilir neler için özveride bulunmamız gerekecek.

Anne olmanın sorumluğunu taşıyan tüm özel kadınlar, minik kalplerinize sevgiyle sarılın…

Yazının Devamını Oku

İlk annelik hissi!

18 Haziran 2015
Bir veya çoğul gebelikte kesenin tutunup kalp atışlarının duyulduğu ilk 12 haftayı atlatmak çok önemlidir.

Kan tahlilini yaptırıp, Beta HCG hormonun yüksek olduğunu görüp de, inanmakla inanmamak arası yaşanan his. Gülmek ve aynı anda ağlamak…

Tatlı bir telaş sarar etrafını insanın, doktor randevusuna kadar kendi içinizde acabalarla gider gelirsiniz. Ta ki doktor, ‘hayırlı olsun, keseniz oluşmuş’ diyene ve ‘artık kalp atışlarını bekleyeceğiz’ diyesiye kadar.

İşte ben o an anne oldum! Doktora dedim ki ‘iyi bakın, bende iki tane kese var’... Ben minik meleklerimin ikiz olduğunu ve beni minicik kalpleri ile beklediklerini o an hissettim. Her gebelikte olduğu gibi doktorun önemli uyarısı ‘keseler tutunamayabilir’ oldu. İşte ben de bebeklerimle ilk o zaman konuşmaya başladım. Onlara ‘sıkı tutunun annecim ikinize de çok ihtiyacım var, ikinizi de çok seviyorum’ dedim. Sanki minik birer kangurularmış gibi içimde onları heyecanla taşımayı ve bu işi sonunda kadar sağlıkla götürmeyi arzuladım. Nitekim tutunma ile yaşanabilecek kaygıları atlatalı epey zaman oldu.

Bir veya çoğul gebelikte kesenin tutunup kalp atışlarının duyulduğu ilk 12 haftayı atlatmak çok önemlidir. Yoktan var olan bir canlı sizin içinizde oluşum çabasındadır. Dolayısıyla bu dönem dahil gebeliğin tüm haftalarında beslenme çok önemlidir.

Bu ilk 12 haftada beslenme uzmanı olarak uyarıda bulunmam gereken birkaç nokta var. Öncelikle yüksek miktar kafein tüketimi ve diüretik yani idrar söktürücü özelliği olan besinlerden uzak durmak gerekmektedir. Toplum olarak çay-kahve tüketimini severiz. Kimse de sosyal hayatımınız bir parçası olan bu ikramın riskli olabileceğini tahmin etmez. Ayrıca son yıllarda sağlıklı beslenme konusundaki hassasiyetimizin artmasıyla hayatımıza giren bitki çaylarının da idrar söktürücü özelliğinden dolayı riskli olan grup arasındadır. Özellikle adaçayı, papatya, mate çayı, mısır püskülü, kiraz sapı en fazla risk taşıyanlardandır.

Son dönemde yapılan bazı araştırmalarda yeşil çayın gebelikte fazla tüketiminin fetusun yani bebeğin karaciğerinde harabiyet yapmasıyla ilgili bazı çalışmalar bulunmaktadır. Salatalarımızın vazgeçilmezi olan maydanozda ne kadar sağlık deposu olsa da gebeliğin ilk 3 ayında dikkatli tüketilmesi gereken riskli besinlerdendir. Özellikle kaynatılıp suyunun içilmesi veya miktar olarak fazla maydanoz tüketmek düşük riskini arttırabileceğinden bu dönemde tüketilmesini istemediğimiz bir besindir. Gebelikte omega-3 tüketiminin önemine sonraki haftalarda değineceğim ancak balık yerine tüketilen özellikle karides, midye gibi ağır metal içeren deniz mahsulleri de oldukça sakıncalı grup içerisindedir.

İlk dönemde muhakkak alınmasını tavsiye ettiğimiz besinlerde var elbette. Hücre oluşumunu olumlu yönde etkileyen folik asit takviyesinin yapılması önem taşımaktadır. Doktorunuzun destek olarak takviyede bulunmasının yanı sıra besin tüketiminize yeşil yapraklı sebzeler, brokoli, bamya, pancar, kuru baklagil ve buğdayın embriyosu olan rüşeymi eklemeniz de yararlı olacaktır.

Ayrıca whey proteini de embriyonun tutunumu için oldukça önemli bir proteindir. Whey proteini peyniraltı suyunda, yoğurtta (özellikle yoğurdun suyunda) ve sağlık iksiri olan kefirde bulunur. Üstelik kefirin probiyotik içerinin yüksek olması bu dönemde yaşanmasını istemediğimiz kabızlık sorununa da çözüm yaratır. Her hafta değinmeye çalışacağım beslenme kısmı ayınıza hatta haftanıza göre değişkenlik gösterecektir.

Yazının Devamını Oku

İkizi bir arada

10 Haziran 2015
Bizler özel kadınlarız. Aynı anda birden fazla bebeğe sahip olmak inanılmaz büyük bir şanstır!

Tüm ikiz ve çoğul gebelik yaşayan anneler ve anne adayları, hepinize merhaba.

Hem bir beslenme uzmanı, hem de ikiz gebelik yaşayan anne adayı olarak, sizlerle bilgilerimi, araştırmalarımı ve tecrübelerimi "İKİZİ BİR ARADA" adlı köşemde paylaşacağım. Ayrıca yazılarımda sağlık, estetik, beslenme ve bebeklerin gelişimine de değineceğim. Doğal yolla veya microenjeksiyon yoluyla toplumda popülasyonu oldukça artan ikiz ve çoğul gebelik hakkında her şeyi paylaşacağımız bu köşede, sizlerinde duygu ve düşüncelerinizle birlikte, sorularınıza da yer vermeye çalışacağım.

Hamile kalmak ve bebek beklemek başlı başına bir heyecanken, hemen ardından birden fazla febeğin geleceğini öğrenmek tarif edilemez bir mutluluk...

İlk öğrendiğinizde hissettiğiniz karmaşık duygular, hepimizin yaşadığı ve asla çekinilmemesi gereken insani duygulardır. Korku, heyecan, kaygı, sevinç ve tarif edilemez nice duygular hamileliğin de beraberinde getirdiği hormonlarla oldukça karışık bir hal alır. Bu karmaşık duygularla mücadele ederken, bir de çevreden gelen olumsuz yorumlar olacaktır ki, bunlar bizleri asla korkutmamalıdır. "Eyvah nasıl bakacaksın" " allah kolaylık versin" "iki çocukla işin çok zor" "yardımcın var mı?" "Yandın!" "İşi bırakacak mısın?" gibi çevreden gelen olumsuz konuşmalara izin vermemek ve bunlardan etkilenmemeye özen göstermek gerekir!

Bizler özel kadınlarız. Aynı anda birden fazla bebeğe sahip olmak inanılmaz büyük bir şanstır! Hamilelik dönemi, bebek bakımı ve birey yetiştirmek tüm bebekler için özen gösterilmesi gereken hassas dönemlerdir. Bu yüzden bir veya birden fazla bebek bekliyor olmanız, bu durumu daha önemli ya da önemsiz hale getirmez. Mide bulantıları, kilo alımı, çatlaklar, kabızlık, doğum süreci, anne sütü, gaz problemi, uykusuz geceler ve anneliğin getirdiği birçok sorumluluk tek bebekte de yaşanırken, bizlerde önemli olan bu süreci nasıl yönettiğimiz ve bakış açımızdır.

Öncelikle rahatlamanızı ve güzel bebeklerinize tutkuyla nasıl bağlanacağınızı hayal etmenizi istiyorum. Tüm olumsuz düşünceleri beyninizden silin. Ne kadar şanslı ve özel olduğunuzu düşünün. Üstelik bir de şu açıdan bakın; bu iki çocuğa farklı zamanlarda sahip olsaydınız ve aralarında 3-4 yaş fark olsaydı... İşte bu durumda yaşayacağınız sıkıntı ve göstereceğiniz özveri çok daha fazla olacaktı. Farklı ilgi - alaka bekleyen yaş gruplarına hitap etmek ve yetişmek zorunda kalmak, çocuklar arası dengeyi kurabilmek oldukça zor ve meşakkatlidir. O yüzden arkanıza yaslanın ve harika bir çoğul gebelik geçirmeye hazırlanın...

Yazının Devamını Oku