Hakan Gündoğan

Kadının Olmadığı Yerde Hayat Yoktur

8 Mart 2019
Öncelikle tüm kadınların 8 Mart Dünya Kadınlar Gününü kutlamakla başlayalım. Her ne kadar birçok coğrafya ya da kültürde kadınlar hakettikleri değeri görmeseler de onlarsız bir yaşamın devamının mümkün olmadığını herkes kabul etmektedir.

Aynı şekilde kadınlığı sadece annelik statüsüne indirgemekte kendilerine bir o kadar haksızlıktır. Zira bir kız çocuğu daha doğduğu gün etrafındaki herkesi mutlu ederken, onun büyüdüğünü, kendine yeter hale geldiğini, hatta yeri geldiğinde annesine sırdaş, babasına destek olduğunu görmek sadece ebeveynleri için değil toplum içinde ayrı bir mutluluk kaynağı olacaktır.

O genç kız büyüyüp bir anne olduğunda mucizevi döngü tekrardan başlayacaktır. Bir kadın anne iken çocuğunu sadece beslemekle kalmayacak ona hayatı boyunca kol kanat gerecek, cocuğunun dayandığı dağı olacak, her yere düştüğünde kalkmasına yardımcı olacak ve ister yakın ister uzakta olsun bir çocuğun şartlar ne olursa olsun hayat boyu yanında olacağını bildiği yegane varlık olma şerefine erişecektir.

Kadın sadece bir anne olarak çıkmaz hayatta karşımıza…

O bazen bir kızkardeş bazen de kızkardeşten öte bir dosttur aynı zamanda. Duygularınızı, sırlarını paylaşabileceğiniz, maddi manevi yanınızda olacağını bildiğiniz arkadaşınızdır zor zamanlarda başınızı omzuna yaslayabileceğiniz.

Okul arkadaşınızdır kadın ilkokulda yemeğinizi bölüştüğünüz, hatta sizin yerinize ev ödevlerinizi yapan, hastayken kaçırdığınız dersleri başınızda durup size tekrar eden. Üniversite arkadaşınız olur bir başka kadın evden uzakta hasret çekerken ailenize, gelir o boşluğu doldurma şansı olmayacağını bilse bile çaba gösterir, diğer fakülteden aşık olduğunuz kızı ya da oğlanı anlatırken gözyaşları içinde siz, en güçlü duvar olur arkanızda kadın.

Bazen hiç ummadığınız şekilde hayatınıza girer kadın bir komşu olarak, daha ocak kurulmadan çorba yapar size elleriyle, çocuklarınıza bakar kendisininmiş gibi bırakmak zorunda kaldığınız zaman, hatta sizden önce hatırlar o çocukların doğumgünlerini elinde çiçekler, hediyeler beliriverir kapınızda siz daha ne olduğunu anlamadan.

Profesyonel hayatta çıkar kadınlar karşınıza değişik formlarda, iş kollarınızda. Öğretmendir çoğu zaman hayatımıza aklımıza düşen ilk kadın annemizden sonra, ve şaşırarak başka bir kadını sevebileceğimizi öğreniriz cinsiyetten bağımsız. Bazen doktordur o kadın, daha bebeksinizdir ve soğuk steteskopu değdirmeye kıyamaz vücudunuza ovalarda ovalar birazcık ısınsın diye ya da ağlar sizinle beraber kanser olduğunuzu söylemek zorunda kaldığında. Bazen profesyonel sporcudur kırdığı rekorlar ile hele erkek egemen bir toplumda gösterdiği direnç ve azimle ilham olur diğer kadınlara hatta erkeklere.

Kadının olmadığı yerde hayat yoktur, hem gerçek anlamda hem de metaforik olarak, dolayısı ile bu kadar önemli bir varlığın değeri sadece bir gün değil her zaman hatırlanmalıdır haklarını vererek, saygıda kusur etmeyerek.

Yazının Devamını Oku

Bişektomi İşlemi Nedir? Bişektomi Nasıl Yapılır?

6 Mart 2019
Bişektomi olarak bilinen yanak yağının alınması operasyonu tecrübeli bir plastik cerrah tarafından uygulandığında genellikle yüz güldürücü sonuçlar alınan bir işlemdir ancak özellikle uygun olmayan kişilere ya da özenli bir cerrahi uygulama yapılmadığı takdirde düzeltilmesi oldukça zor deformitelere neden olabilir.

Tecrübeli bir plastik cerrahın elinde bişektomi operasyonu teknik olarak basit bir işlem olarak görülse de asıl önemli nokta uygun hasta seçimidir. Yanak yağı ya da tıbbi adı ile “Bishat Yağ Yastıkçığı” orta yüz bölgesinde ve elmacık kemiklerinin hemen alt tarafında bulunan ve özellikle ağız çevresi mimiklerinin yumuşakca çalısmasına yardımcı olan ve etrafındaki sinirleri koruyan özelleşmiş bir yağ katmanıdır. Genetik olarak eğilimli kişilerde bu yağ yastıkçığı fazla miktarda büyüyebilir ve yanak dolgunluğuna katkıda bulunup yüzün şişman gözükmesine sebep olabilir. Bu durumda yeterli miktarda yağ çıkartılması yüzün ovalleşmesine ve elmacık kemiklerinin daha belirgin olmasına yardımcı olabilir.

Bişektomi yaptırmayı düşünen kişilerin bilmesi gereken en önemli konunun bu yağ yastıkçığının ilerleyen yaşla birlikte zaten küçüleceğidir. Bişektomi sırasında yeterli miktarda yağ alınmış olup şu an için memnun olan kişilerde bile ilerleyen yıllarda halk arasında “avurtları çökmüş” olarak ifade edilen hastalıklı ve çökük bir yüz görünümünün ortaya çıkma ihtimali mevcuttur.

Bişektomi planlanmadan önce mutlaka yüzün diğer anatomik yapılarının bu “yanaklı yüz” görünümüne katkıları ya da eksiklikleri değerlendirilmelidir. Özellikle elmacık kemiklerinin az gelişmesi ya da alt çene çiğneme kasının (masseter hipertrofisi) büyümesi sonucunda yüzün tombul göründüğü durumlarda uygulanacak bir bişektomi operasyonu yüzün oranlarını daha da olumsuz yönde etkileyecektir. Bu durumun önüne geçilmesinin en iyi yolu eğer mevcut ise bu durumların giderilmesinden sonra bişektomi operasyonunun gerekli olup olmadığının belirlenmesidir.

Elmacık kemiğini belirginleştirmenin en kolay ve basit yolu bir dolgu uygulaması iken yine masseter kası hipertrofisi de botoks enjeksiyonu ile rahatlıkla azaltılabilmekte ve yüzün ovalleşmesine yardımcı olmaktadır. Bişektomi operasyonu öncesi eğer bu durumlar mevcut ise öncesinde çözümü önemlidir.

Bahsedilen bu uygulamalar Bişektomi sonrası da (özellikle mutsuz kişilerde) tedavi planına eklenebilir ancak aşırı miktarda yanak yağının alındıktan sonra gelişen deformitelerin çözümü oldukça güçtür. Yanakların aşırı çöküklüğü ile sonuçlanan durumlarda deformite eğer hafif ise çökük bölgeye dolgu enjeksiyonu yeterli olurken daha ağır durumlarda yağ dokusu enjeksiyonu yapılması gerekebilir. Yanak derisinin neredeyse ağız içi mukozasına yapışmasına varan derecelerde olan deformitelerde ise yüz germe teknikleri ile yüzün yanlarından deri kaldırılıp, deforme bölgeye ulaşılıp buraya doku takviyeleri yapmak gerekmektedir.

Sonuç olarak Bişektomi yaptırmadan önce uygun bir aday olup olmadığınızı bilmeniz ve olası karşılaşabilinecek deformiteler ve bunların giderilmesi için ne gibi tedavi yöntemleri olduğu konusunda fikrinizin olması önemlidir.

Estetik, Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Hakan Gündoğan

Yazının Devamını Oku

Doğumdan sonra eski formunuza kavuşmak ister misiniz?

7 Temmuz 2015
‘Doğum sonrası estetiği’ ile bu isteğiniz artık hayal olmaktan çıkıyor!

Hamilelik sonrası karın ve memelerde oluşan deformasyon sık görülen bir sorun. Estetik, Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Hakan Gündoğan, doğum sonrası eski vücuda kavuşmanın yollarını anlatıyor.

Amerika da popüler olan adıyla ‘Mommy Makeover’ ya da ‘Hamilelik Sonrası Estetik Cerrahi’ konsepti, genel olarak hamileliğin kadın vücudu üzerinde yarattığı geri dönüşümsüz etkileri hamilelik öncesi haline ve belki de daha iyi hale getirmek için hamilelik ve doğum sürecinden en çok etkilenen bölgeler olan karın ve memelere yönelik birtakım cerrahi yöntemleri içermektedir.

Bir kadın hamile kaldığı andan itibaren vücudu, tüm önceliği içinde gelişmekte olan bebeğe verir. Hormonal ve mekanik değişiklikler vücudun hemen her organında etkili olmakla birlikte en bariz etkilerini, karın bölgesi ve memeler üzerinde gösterirler. Normalde bir portakal büyüklüğünde olan rahim, bebeğin büyümesi ile birlikte karın duvarını ileri doğru itmeye başlar ve belki de en geri dönülmez etkilerini karın kasları ve onları birbirine bağlayan bağlar üzerinde göstererek bu yapıların neredeyse geri dönüşümsüz biçimde esnemelerine neden olur. Özellikle ince yapılı kadınlarda görülen ve deri fazlalığı minimal olmasına rağmen bombe ve hatta bazen hamileliğin başındaymış görüntüsü veren karın çıkıntısının asıl nedeni işte bu gerginliğini kaybetmiş karın kaslarının karın içi organları yeterince destekleyememesi ve bu organların adeta dışarı doğru fıtıklaşmasıdır.

Hamilelik ilerleyip bebek büyüdükçe sadece karın kasları ve bağlar değil aynı zamanda üzerindeki deri altı yağ dokusu ve derinin kendisinde de değişiklikler olmaktadır. Deri altı yağ dokusu, yeterli örtü ve korumayı sağlamak amacı ile kalınlaşırken deri ise içeriğindeki elastik lifler sayesinde genişleyen karın hacmine uyum sağlamak amacıyla gerilip esnemektedir. Bu gerginlik, derinin elastik liflerinde ayrılmaya neden olacak kadar çok ya da genetik olarak lifler zayıf ise özellikle göbeğin alt kısmında olmak üzere çatlaklar gelişebilir. Deri ve deri altı düzeyinde tüm bu değişiklikler memelerde de ortaya çıkmaktadır. Aynı zamanda göbek deliği de gerginliğe bağlı olarak şekil değiştirip daha çıkıntılı ve daha büyük bir hal alacaktır. Doğal olarak tüm bu değişiklikler özellikle ikiz gebeliklerde ve hamilelik sırasında aşırı kilo alma (özellikle 15-20 kg’dan daha fazla) halinde çok daha belirgin hale gelmektedir.

Hamilelik sırasında, yine vücudun koruyucu mekanizmalarından biri olarak yağ birikimleri ortaya çıkabilir. Yağ birikimleri, nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte özellikle bel, basen ve kalça bölgeleriyle birlikte vücudun başka bir bölgesinde de görülebilirler. Genellikle hastaların doğum sonrası bellerinde kalınlaşma şikayetlerinin ana nedeni işte bu yağ toplanmalarıdır.

Hamilelik sonrasında sırt, bel, basen, diz içi ve boyun bölgelerin de yağlanma şikâyeti olduğunda Liposuction son derece uygun seçenek olup işlem sonrası genellikle yüz güldürücü neticeler alınma olasılığı yüksektir. Bu bölgelerin yağ yoğunluğu kolajenden daha zengin olup üzerlerindeki deri de sıkı ve gerilmeye daha uygundur. Öte yandan özellikle hamilelik sonrası karın bölgesine Liposuction işlemi yapılmadan önce hastaların çok dikkatli değerlendirilmesi gerekir.

Yazının Devamını Oku