Hacer Boyacıoğlu

Ankara Eczacı Odası Başkanı Ercanlı: İlaçta yeni bir modele ihtiyaç var

3 Şubat 2023
*Ankara ilacın da başkenti olabilir *Savunma sanayi modeli başkentte ilaca da uygulanabilir *Dermokozmetikte de eczanelere güvenin *Dışı birebir aynı içi deterjan kokan sahte yüz jelleri var

İlaçta sıkıntı iddiaları gündemdeki yerini korurken, Eko-Nabız sayfası konuyu en iyi bilen isimlerden birini konuk etti. Ankara Eczacı Odası Başkanı Taner Ercanlı, alınan önlemlerin sorunu gidermediğini belirtirken, “Pansuman tedbirler işe yaramıyor” diyor. Yeni bir modele ihtiyaç olduğunu belirten Ercanlı’ya göre ilaç sektörel, stratejik ürün olarak konumlandırılmalı. Ercanlı böyle bir modelin kurulması durumunda Ankara’nın savunma sanayiinde olduğu gibi ilaç sanayiinde de ‘başkent’ olabileceğini belirtiyor. Ercanlı’ya yönelttiğimiz sorular ve aldığımız yanıtlar özetle şöyle:

Fotoğraflar: Selahattin SÖNMEZ

ANTİBİYOTİKLER, TÜP BEBEK İLAÇLARI, ÇOCUK ŞURUPLARI...

*İlaçta hâlen sıkıntı var mı?

Bu dönem için söylenebilecek şey hasta olmamak lazım. Bize depoların söylediği yüzde 25’in üzerinde ilaç yok. Her dört ilaçtan biri yok diyebiliriz. Bir gün belli miktarda ilaç geliyor ama ertesi gün tekrar sıkıntı oluyor. Net olan şey ise ilaç yokluğunda oran yüzde 15’in altına hiç düşmedi. Görünen o ki pansuman tedbirler işe yaramıyor. Mevcut ilaç fiyat kararnamesi, 18 yıl öncesinden. İlaç fiyat kararnamesi de ilaçla ilgili politikalar da neredeyse 20 yıl öncesinin politikaları. Yeniden sıfırdan bir ilaç politikası belirlenmeli. Bunu sağlamadığımız müddetçe, sadece kura dayalı bir sistemle bu sorun çözülmez. Şu anda antibiyotiklerin, çocuk şuruplarının bir kısmında, tüp bebek tedavisinde kullanılan ilaçlarda, hormon preparatlarında, özellikle ithal gelen ilaçlarda sıkıntı var. İlaç fiyat kararnamesi ilaç yokluğuna da yol açıyor. Ayrıca yeni nesil ilaçların, nanoteknolojik ilaçların yüzde 80’i de gerçek kurla kararname kuru arasındaki farktan dolayı Türkiye’ye gelmiyor. Bu da ikincil bir ilaç yokluğu demek.
Dünyada artık kişiye özel ilaçlar geliştiriliyor. Fiyatın yanı sıra ilaçların ruhsatlandırılmasında sürecin uzaması da ilacın bulunmasında sıkıntıya neden olabiliyor. Uygulanan ‘İlaç Fiyat Kararnamesi’ ne eczacıların ne ecza depolarının taleplerini karşılıyor ne de vatandaşa çözüm oluyor. Eczacıyla vatandaş karşı karşıya geliyor. Muhakkak bu sistemin değişmesi gerekiyor. Bunu yaparken de tüm sektör oyuncularıyla bir araya gelinmesi gerekiyor. İnanır mısınız eczacıların whatsapp gruplarında konuşulan tek konu ‘bu ilaç siz de var mı’ konusu. Takasla veya eczaneler arasında yardımlaşmayla sorun hafifletilmeye çalışılıyor.

Yazının Devamını Oku

Türkiye Halciler Federasyonu Başkanı Tavşan: Ankara meyve-sebze ve balıkta şanslı

27 Ocak 2023
*Meyve-sebze fiyatları 2-3 yıl önceyle artık kıyaslanmamalı *Bir ürünün maliyeti artık 10 TL’nin altında değil *Mart ve nisanda da kuraklık olursa meyve-sebzeye yansır

Türkiye uzun süredir devam eden kuraklığı tartışırken, Türkiye Halciler Federasyonu Başkanı Yüksel Tavşan, mart ve nisan yağışlarında da sıkıntı olursa meyve ve sebzede olumsuz bir tablo çıkabileceğini söyledi. Meyve ve sebze fiyatlarının artık 2-3 yıl öncesiyle kıyaslanmaması gerektiğini belirten Tavşan, maliyetlerdeki artışa dikkat çekti. Tavşan ile yaptığımız söyleşinin öne çıkanları ise şöyle...

Fotoğraflar: Selahattin SÖNMEZ

*Piyasada işler nasıl?

Mevsim doğası gereği soğuk. Dolayısıyla sera ürünleri ön planda. Meyveler genelde depodan geliyor. Narenciye gibi birtakım meyveler Antalya’dan daldan geliyor. Geri kalanı elmadır, armuttur, nardır hep depodan geliyor. Bir-iki aydır işler ağır; ağır bir piyasa var. Biraz halkın alım gücüyle ilgili ama tabii bir de yaz tatili, okulların açılması falan derken, o dönem biraz daha sakin geçiyor. Halde domates-biber fiyatları 20 TL civarında, tabii kalitesine ve bölgesine göre değişiyor. Burada 20 liraya olan bir ürünün dışarıda 30 lira olması da normal.

BOŞUNA TARTIŞIYORUZ

*O zaman fahiş fiyat çok yok diyebiliriz mi?

Meyve-sebze diğer ürünler gibi değil. Fabrikasyon bir üretim yok, biz tabiata bağımlıyız. En yakın ürün 3-4 aylık bir periyotla üretilebiliyor. O ürün bolsa fiyatı düşük oluyor, yoksa fiyatı yüksek oluyor. Mesela kuru soğan geçen yıl bu vakitler perakendede 1 liraydı. Bu sene 8 lira. Eğer ihracat sınırlaması olmasaydı, yine soğan konuşuyor olurduk. Çünkü geçen yıl çok ucuz olduğu için üretici kaçtı, hava koşulları etkiledi, bir de bazı ülkelerde kuru soğan üretimi düşünce soğan fiyatı arttı.

Yazının Devamını Oku

TOBB AKGK Başkanı Yılmazyiğit: Kadınlar kadınlara mentorluk yapmalı

20 Ocak 2023
*Başkentte kadın girişimci bilgiye ve teşviklere daha kolay ulaşıyor...

TOBB Ankara Kadın Girişimciler Kurulu Başkanı Belma Yılmazyiğit, Ankaralı bir kadın sanayici. Birçok çalışmayla şimdilerde kadın girişimcileri yönlendirmeye çalışan Yılmazyiğit, “Ankaralı bir firma olmanın ve sanayici avantajlarını hep yaşadım” diyor. Daha çok kadın girişimci olması için kadınların kadınlara mentorluk yapması gerektiğini belirten Yılmazyiğit, Ankaralı kadın girişimcilerin avantajının da bilgiye ve teşviklere daha kolay ulaşması olduğunu vurguluyor. Yılmazyiğit’le yaptığımız sohbette öne çıkan başlıklar şöyle:

*Ankara sanayiinde bir kadın olarak yer alıyorsunuz. Zor mu Ankara’da kadın sanayici olmak?

Her fabrika bir kale. Çünkü biliyoruz ki her fabrika ekonomimizi daha ileriye götürecek, ülkemizin refah seviyesini yükseltecek. Kalenin komutanlığını, liderliğini yapmak, vizyonunu hep yukarılarda tutmak bunun için çok çalışmak elbette zor ama çok da keyifli. Ankara sanayisinde bir kadın olarak yer alıyorum doğru ama ben bunu kadın-erkek olarak ayırmak istemiyorum. Sanayici olmak kolay değil. Üretmek, üretimi sürdürebilmek günümüz ekonomik koşullarında yılmadan yeni yollar arayarak sürekliliği sağlamak çok zor.
Ankara Türkiye’nin başkenti, önceleri memur ve üniversiteler şehri olarak anılırken, bugün güçlü sanayisiyle hakkı olduğu yere gelmiş durumda. İhracatta ilk beş içindeyiz. Ankara’da ya da başka bir şehirde işinizi kuruyorsanız süreç aynı. Ancak sürekliliğini sağlamak konusunda Ankaralı bir firma olmamın avantajlarını yaşadım, gördüm. Okuldan mezun olmuş mimar bir genç kadın olarak ilk işim de sanayinin içindeydi. Sonrasında yolumu kendi adımlarımla yürümeyi tercih ettim. Bunu yaparken önümde hazır bir yol yoktu, her bir taşı kendim yerine koydum. 1995 yılında firmamı kurdum. O yıllarda kendi firmasını kuran Ankaralı ilk kadın sanayici olarak başarmanın, kazanmanın ancak çok çalışmakla olacağı bilinci ile gece gündüz durmadan çalıştım. Fabrikamda prefabrike üretimini yaptığım her binanın, her kampın bizzat şantiyesine giderek, başından sonuna takip ettim. Sevgili eşim bu zorlu süreçte hep yanımda en büyük desteğim oldu. Çalışan bir kadın olarak hayatınızda daha çok çalıyor daha çok özverili oluyorsunuz. Önce işiniz, aileniz sonra kendiniz geliyorsunuz. Bir kadın sanayici işveren olarak sektöre ilk girdiğim dönemde oğlum küçüktü. Bu sürecin içinde olmak, birlikte büyümek, şimdilerde işinizi ikinci kuşağa bırakmada daha kolay geliyor. Eminsiniz, arkanızdan aynı rüzgârı sürükleyecek güvendiğiniz biri var.

Fotoğraflar: Mert Gökhan KOÇ

İKİNCİ NESİL KADIN GİRİŞİMCiLER SAHADA

*Ankara’da kadın girişimcilik hak ettiği yerde mi?

Yazının Devamını Oku

Ankara’da otomotiv müşterisi bilinçli

13 Ocak 2023
*Araba almak isteyen hemen alsın *GGYD’de amaç Türk ismini almak

Genç Girişim ve Yönetişim Derneği (GGYD) Başkanı Nezih Allıoğlu, aynı zamanda uzun yıllardır bir otomotiv firmasının distribütörlüğünü yürütüyor. Allıoğlu’yla yaptığımız sohbette hem otomotiv piyasasındaki olası gelişmelere baktık hem de GGYD’nin yaptığı çalışmalara değindik. “Araba almak isteyen hemen alsın” diyen Allıoğlu ile yaptığımız keyifli sohbetin satır başları şöyle...

FOTOĞRAFLAR: Mert Gökhan KOÇ

*Otomotiv dünyasıyla başlarsak işler nasıl gidiyor?

Şu anda herkesin en büyük isteği ÖTV muafiyetli araç bulabilmek. Çünkü engellilere yönelik ÖTV muafiyetli araçta sınır 450 bin lira idi, bu sınır 1 milyon 4 bin liraya yükseldi. Bir süredir kimse araç alamıyordu. Tutar yükseldi ama alınabilecek araç sınırlı. Şöyle bir rakam vereyim. Aralık 2021’de 62 bin araç satılırken, Aralık 2022’de 115 bin araç satıldı. Yine araç bulunamıyor. 100 bin araç daha olsa yine satılırdı. Bunun birçok nedeni var. Talep sadece otomotive değil, her ürüne var. İnsanlar getiri elde edemeyince döviz sabit kalınca ya arsa alıyor ya otomotiv ya da çamaşır deterjanı alıyor. Türkiye’de satılan araçların yüzde 60’ı ithal ve dövize bağlı. Dövizin artacağını düşünenler de buna yöneliyor.

ARABA İSTEYEN 1.5-2 AY BEKLİYOR

*2023’te piyasada ne beklemeliyiz?

Tedarik olsa şu anda satılanlardan yüzde 20 daha fazla satış olur. Normal koşullarda ise yüzde 7-8’lerde bir artış bekliyoruz. Tabii bu mevcut parametrelerin böyle devam etmesi halinde. Son rakamlara göre araç satışları 783 bindi, bunun 850 binlere çıkışı sürpriz olmaz.

Yazının Devamını Oku

Emlak piyasasında Ankara’nın 2023 falı

6 Ocak 2023
ATEM Başkanı Akçam:*Gölbaşı, Etimesgut, Keçirören, Etlik-Ovacık yıldızı parlayacak bölgeler.*Emlakta köpük gitti, fiyatlar inmez.*Ankara’da en çok Afgan, Iraklı, İranlı ve Suriyeliler konut alıyor.

Ankara Tüm Emlakçılar Odası Meslek Odası (ATEM) Başkanı Hakan Akçam, 2023 yılında Ankara’da konut fiyatlarında düşüş beklemediğini belirtti. Eko-Nabız’ın konuğu olan Akçam, “Gölbaşı, Etimesgut, Keçirören, Etlik-Ovacık yıldızı parlayacak bölgeler” derken, başkentten en çok Afganlar, Iraklılar, İranlılar ve Suriyelilerin konut aldığını vurguladı. Akçam’la yaptığımız sohbetten öne çıkan başlıklar şöyle:

5 YIL ŞARTI RANTA DÖNÜŞMEMESİ İÇİN ÖNEMLİ

*Son gelişmelerden başlarsak, açıklanan sıfır konuta destek projesi nasıl işleyecek?

Bu proje ilk ev sahibi olanları kapsayacak. Ankara özelinde bakarsak da Ankara’nın yeni inşa edilen alanlarını etkileyecek. Bunların başında Çayyolu, Ümitköy, büyük çoklu projelerin olduğu yerler, Mamak tarafı, yine toplu konutun yoğunlaştığı Pursaklar, Gölbaşı geliyor. Ciddi yansımaları olacağını düşünüyoruz. Öncelikle bu proje sadece sıfır konutta geçerli olacak, ikinci el konutlara dönük bir düzenleme yok. Bitmiş ya da devam eden projeler kapsama girecek. Projeyi yapan firma ile Emlak Konut bir anlaşma yapacak, bu çerçevede alıcılara yüzde 5 iskonto uygulanacak. İlk etapta 100 bin konut olacak, yüzde 0.69 faiz üzerinden 15 yıl ödeme yapılabilecek ve ilk 3 yıl ödeme daha düşük olacak. Toplam rakamlara baktığınızda 1 milyon liralık bir konuta 15 yıl içinde bir milyon 900 bin lira ödeme yapılacak. Ödemeler belirlenirken, hane gelirinin yüzde 40’ını geçmemesi de esas olacak. Ayrıca 5 yıl boyunca konutunu satamayacak. Bunu önemsiyoruz çünkü böylelikle ihtiyacı olanlar sisteme girecek, bir rant mekanizmasına dönüşmeyecek. Bir de projedeki iller bölgelere ayrılmış durumda. Birinci bölgede İstanbul var. Bu bölgede ev almak isteyenlerin bir yıl burada oturması gerekecek. Ankara ikinci bölgede yer alıyor. Vatandaş konut almak istiyorsa bankaya veya katılım bankasına gidecek. Banka denetimini yapacak. Projenin de kişinin de kriterlerine banka bakacak.

*Bu projeden Ankara piyasası nasıl etkiler?

Burada önemli bir detay var. Fiyatları stabil tutmak gerekiyor. Bu yapılabilirse başarı sağlanır. Şu anda vatandaş konuta ulaşamıyor. Bu proje biraz daha ulaşabilir hale getirecek. Aslında daha çok insana ulaşmak için ikinci el piyasası da sisteme dahil edilmeli. Emlak Konut, Gayrimenkul Yatırımcıları Derneği (GYODER), Türkiye Müteahhitler Birliği gibi büyük oluşumlara bağlı şirketler kampanyadan yararlanabilecek gözüküyor. Bir süredir konut kredilerine ulaşımda sorun var, son 1.5 aydır bu sorun daha da arttı. Bazı bankalar 300 bin liranın üstünde kredi vermiyor. Bu kampanyayla krediye ulaşım imkanı artarsa, sonuçlar olumlu olur. Tabii ciddi bir denetim mekanizması da olmalı. Başlangıç için 100 bin konuttan bahsediyorlar, bu sembolik. Sonrasında ise projenin yaygınlaştırılacağı söyleniyor. Biz böyle bir projeyi uzun süredir bekliyorduk. Arsa konusunda da destek vereceklerini belirtiyorlar. Bir süre sonra özel bankaların da katılacağını düşünüyorum. Rekabet olursa daha güzel sonuçlar çıkar.

Yazının Devamını Oku

Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Seyit Ardıç: Bütün OSB’lerin başkanı olacağım

30 Aralık 2022
*Hedef Cumhuriyet’in 100. yılında Ankara’yı sanayinin de başkenti yapmak

Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanlığı görevini geçtiğimiz günlerde devralan Seyit Ardıç, ilk söyleşisini Hürriyet’e verdi. Eko-Nabız sayfasının konuğu olan Ardıç, yeni dönem için iddialı hedefler belirlemiş durumda. “Cumhuriyetimizin 100. yılında Ankara’mızı sanayinin de başkenti yapacağız” diyen Ardıç’la yaptığımız sohbetin ana başlıkları şöyle:

ASO’NUN KAPILARI 7 GÜN 24 SAAT AÇIK OLACAK

*Yeni dönemde ASO’yu nasıl bir yapıda göreceğiz, yönetiminizdeki öncelikler neler olacak?
ASO, başkentimizi sanayi ve teknolojide lider yapma vizyonu doğrultusunda çalışıyor. Bundan sonra da Ankara sanayicisinin yüksek katma değer üretmesine, rekabet gücünün artırılmasına katkı sağlayacak ve başta Ankara olmak üzere ülkemizin ekonomik, teknolojik, sosyal ve kültürel gelişiminde yol gösterici olma hedefiyle çalışacak. Odamızın 40 meslek komitesinde dokuz bine yakın sanayicimiz ile Türkiye’nin üretimi, istihdamı, ihracatı için çalışmaya devam edeceğiz. Bunu yaparken bakanlıklarımız, kamu kurum ve kuruluşlarımız ve tüm paydaşlarımızla birlikte hareket edeceğiz. Hiçbir ayrım gözetmeksizin, tüm farklılıklarımızı bir kenara koyarak, Cumhuriyetimizin 100. yılında Ankara’mızı sanayinin de başkenti yapmak için taşın altına elini koyan herkesle birlikte yürüyeceğiz. Ankara Sanayi Odası’nın kapıları 7 gün 24 saat herkese açık olacak. Bizim için her fabrika bir kale... Yeter ki sanayicimiz üretsin biz hep yanınızda olacağız.

BAŞKENTİN SANAYİSİNDEN SANAYİNİN BAŞKENTİNE

*Ankara’nın sanayide ve ekonomide ikinci yapıda kalan bir görünümü var. Bu görünümü değiştirmek için ne yapılmalı?

Yazının Devamını Oku

TOBB Tarım Sektör Meclisi Başkanı ve TYSB Başkanı Karakuş: Büyük zincirler üreticiyi adeta köle haline getiriyor

23 Aralık 2022
‘Türkiye’de son 15 yılda alışveriş yapısı değişti. Üreticileri az sayıda piyasa oyuncusu teslim aldı. Büyük zincirler üreticiyi adeta köle haline getiriyor.’

FOTOĞRAFLAR: Mert Gökhan KOÇ

EKO-Nabız sayfasına bu hafta son dönemde gündemden düşmeyen tarım sektörünün önemli bir temsilcisi konuk oldu. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Tarım Sektör Meclisi Başkanı ve Türkiye Yem Sanayicileri Birliği Başkanı Ülkü Karakuş, “Üretici küserse gelmiyor. Bakın çiftçinin yaş ortalaması 57-58’i bulmuş. Millilik, milliyetçilik torununa ve çocuğuna iyi bir sistem bırakmakla olur. Tarım yönetilmez, yönlendirilir” yorumunda bulundu. Çok tartışılan zincir marketlere ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Karakuş, “Büyük zincirler üreticiyi adeta köle haline getiriyor” dedi. Karakuş ile yaptığımız sohbetten öne çıkanlar şöyle oldu:

BİR ŞİŞE MANTARI 5 LİRA, BİR YUMURTA 2.5 LİRA

-Niye biz sürekli olarak gıda fiyatlarını tartışıyoruz?

Ben bu sektöre girdim gireli fiyat artışları en fazla gıdada olur ama mevsimsel olarak en fazla düşüşte gıda da olur. Türkiye’de yıllık kişi başı tavuk tüketimi 25 kilogram, kırmızı et tüketimi 13 kilogram, yumurta tüketimi de 15 kilogram. Hayvansal ürünler hayati önemde. Burada üreticinin merkeze konulması gereken bir politika gerekiyor. Süt; 3-4 yıldır hedef fiyatın gerisinde. Örneğin bir şişe mantarı 5 lira ama en ucuz protein kaynağı yumurta 2.5 lira. Burada şöyle bir parantez açalım. Hayvansal üretimin yüzde 70’lik maliyetini yem oluşturur. Dolayısıyla bir üründeki fiyat artışını biz yem sektörü olarak önceden görürüz. Buradan yola çıkarak bakarsak, son 3 aydır yem fiyatlarında bir artış yok. Hatta dövizde olağan dışı bir şey olmazsa önümüzdeki birkaç ayda yem fiyatlarının stabil kalabileceğini de söyleyebilirim. Ama süt fiyatı 7.5 liradan 10 liraya çıktı. Neden? Çünkü süt fiyatlarına müdahale edildi. Bunun sonucunda kesilen hayvan sayısı çok olunca arz problemi oluştu, anası olmadan danası da olmuyor. Çünkü tarım yönetilmez, yönlendirilir.

SÜTTE OLAN ETTE DE OLACAK

-Bu fiyat artışları ete de yansır mı?

Yazının Devamını Oku

TESK Başkanı Bendevi Palandöken: Esnafa da BES modeli gelsin

16 Aralık 2022
“BES’deki teşvik gibi esnafa destek verilsin, yüzde 25 primi Hazine karşılasın.”

FOTOĞRAFLAR: MERT GÖKHAN KOÇ

EKO-Nabız’ın bu haftaki konuğu uzun yıllardır esnafın temsilciliği görevini üstlenen Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu (TESK) Başkanı Bendevi Palandöken. Yeni yılda artacak olan asgari ücret sonrasında esnafa desteğin de tekrar masaya yatırılması gerektiğini belirten Palandöken, “Bireysel emeklilik sistemindeki gibi bir destek esnafa da verilmeli. Yanında eleman çalıştıran esnafa yüzde 25’lik SGK prim desteği sağlanmalı. Bireysel emeklilik sisteminde 25 de değil, bildiğim kadarıyla daha fazla yüzde 30’luk bir Hazine teşviği veriliyor” dedi. Palandöken’le yaptığımız renkli sohbetin satır başlıkları şöyle:

TABELAMIZ BİLE DEĞİŞMEDİ

-Bendevi Palandöken’in hikâyesi nasıl başlıyor?

Malatya’da 1949 yılında doğmuşum. 1956 yılında annemle Ankara’ya amcamların yanına geldik. Cebeci’ye yerleştik. Ben ortaokuldayken de 1962 yılında dükkânı açtık. Küçüğüm o zamanlar ama esnaflığı okulda da yapardım. Lili sakızları vardı, içinden küçük filmler çıkardı. Okulda onları satardım hem harçlığım çıkardı hem de bütçeye katkım olurdu. 17-18 yaşıma geldiğimde ise artık bakkallık mesleğim olmuştu. Bakkallar Derneği vardı ve başkanı bize yakın bir yerde bakkallık yapıyordu. Okula gidip gelirken, onun veresiye defterlerini de yazardım. Böylece Bakkallar Derneği’ne üye oldum ve bambaşka bir yol açıldı. Ama bakkalımı hiç kapatmadım. 1962 yılından bu yana aynı dükkânda, aynı semtte çalışıyorum. Mahallenin bakkal abisi, amcası olduk. Üç kuşaktır, ben, benim oğlum Barış ve torunum Bendevi Barış aynı dükkândayız. Aynı isimle, aynı tabelayla... Anlattığım 60 yılın hikâyesi. Gittiğimde “Bendevi baba gelmiş” diyorlar. Çocukluğunu bildiğiniz insanlar kendi çocuklarını getiriyor, mutlu oluyorsunuz.

Yazının Devamını Oku