Ertan Acar

Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’ndan iki önemli atak

15 Mart 2011
Sanayi ve Ticaret Bakanlığı, vatandaşları mağdur eden otel rezervasyonları başta olmak üzere internetten ve kapıdan yapılan tüm satışlara el koydu. Ayrıca Bakanlık, ticari reklamlardaki karınca duası gibi dipnotları da tarihe gömüyor.

Yayınlanan genelge ile internetten satılan konser bileti, telefonla yemek siparişi gibi işlemlerde vatandaşı yanıltan ya da ürünü zamanında teslim etmeyen firmalara 10 gün içinde parayı iade etme zorunluluğu getirildi. Vatandaşın 7 gün olan “cayma hakkı” süresi de 3 aya çıkarıldı. İnternet ve kapıdan satışlarda tüketiciyi yanıltan firmalar ayrıca kara listeye alınarak, artık Sanayi Bakanlığı’nın internet sitesinden de teşhir edilecek. Hatta gereğini yapmayan firmaların faaliyet belgeleri iptal edilecek ve bu firmalara en az bir yıl süreyle de belge verilmeyecek.


Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nın Resmi Gazetede yayınlanması için Başbakanlık’a gönderdiği bir diğer genelgeye göre de artık reklamlarda ne vaad ediliyorsa, büyük puntolarla açık açık ifade edilecek. Tüketicinin karar alması için önemli olan bilgiler artık altyazıyla ve dipnotta değil ana reklam içerisinde yer almak zorunda olacak. Okumakta veya görmekte bile zorluk çektiğimiz çok küçük boyutlu yazılar artık tüketicinin göreceği bir şekilde reklama taşınacak.


Örneğin, bir bankanın düzenlemiş olduğu kampanya reklamlarında, "kredi kartınızla yapacağınız 10 alışverişten biri hediye" ana vaadine yer verirken, "hediye edilecek tutarın en fazla 49 TL olacağı" gibi ana vaadin esas unsurunu oluşturan konu, alt yazıda verilmeyecek. Bu önemli ayrıntı bundan sonra tüketicinin algılayabileceği büyüklükte, ana vaadle birlikte sunulacak.


Yazılı reklamlarda dipnot, görsel reklamlarda altyazı olarak kullanılan metinler, ana vaadi açmak, netleştirmek veya istisnaları iletmek için kullanılabilecek. Ancak, yazılı ve görsel mecralarda yayınlanan ticari reklam ve ilanlarda, dipnot ve altyazılar asgari düzeyde tutulacak. Bu kapsamdaki tüm bilgiler, ana vaadin sağladığı avantajları tamamıyla ya da büyük ölçüde ortadan kaldıracak nitelikte olamayacak. Ana vaatle uyumsuzluk içermeyecek.

Yazılı basında, broşür ve benzeri yazılı mecralarda yayımlanan ticari reklam ve ilanlardaki dipnotlarda kullanılan yazı boyutu, en az Arial 8 punto büyüklüğünde olacak. Açık hava ilanı, afiş ve benzeri diğer mecralarda yayımlanan ticari reklam ve ilanda yer alan dipnotlar, okunabilir büyüklükte hazırlanacak.

Yazının Devamını Oku

Milletvekili adaylarına tüyolar

11 Mart 2011
Bugün itibarı ile seçimlere 92 gün kaldı. Siyasi partiler seçim için düğmeye bastı. Bürokratlar 12 Haziran’daki genel seçimlerde milletvekili olabilmek için tek tek istifa ediyorlar. Aday adayları sosyal medyada şimdiden propagandaya başladılar bile. Reklam kampanyasına ilk ve hızlı başlayan parti ise CHP…

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, TV kanallarında gösterilen, digital dünyada da elden ele dolaşan aile sigortası konulu reklam filminde “Her aile için aş, her baba için gurur, her anne için mutluluk, her çocuk için güzel bir yarın, herkes için onurlu bir yaşam haktır” diyor.

Facebook üzerinde “CHP’den milletvekili aday adaylığımı destekleyen 1000 kişi bulurum” başlıklı grup kuran Özcan Altunkaya da bir hafta içinde bu hedefini ikiye katladı ve CHP milletvekili aday adaylığını yine Facebook üzerinden açıklamış oldu.

Evet renkli bir seçim arifesindeyiz.

Türkiye’de genç bir nüfus var. Genel anlamda genç seçmen oranı neredeyse seçimde oy kullanacak seçmenin yarısından fazla. Görünen o ki, adaylar bu seçimlerde meclise girebilmek için daha çok genç seçmeni etkilemek zorunda kalacaklar.

Elbette siyasi partilerin ve liderlerin seçmen üzerinde yarattığı algı çok önemli…

Ancak milletvekili adaylarının da yapabileceği çok şey var. Peki bir aday özellikle genç seçmeni nasıl ikna eder?

Öncelikle genç seçmen, göreceli ve değişken siyasi görüşe sahip. Anne ve babası gibi sadık birer seçmen değiller. Bu nedenle hem partilerin hem de adayların seçim vaatleri onlar için büyük önem taşıyor. Beylik vaatler onları etkilemiyor. Umut aşılayan, vizyon ortaya koyan projeler ile karşılarına çıkmak lazım.

Genç seçmen çevre, insan hakları ve özgürlükler konusunda daha duyarlı. Ayrıca işsizlik özellikle genç seçmenlerin yaşadığı en büyük sorun. Dolayısı ile bu konularda proje üreten ve projeleri ile onları ikna eden siyasi partilerden ve adaylardan daha kolay etkilenecekler.

Yazının Devamını Oku

Türkiye’de kadın olmak

8 Mart 2011
"Kadınlar zayıftır ama analar güçlüdür" diyor Victor Hugo. Çok doğru söylüyor. Bugünkü yükselen değerlerimize yön verenlerin asıl kadınlar olduğunu göz önünde bulundurursak aslında dünyayı anaların kontrol ettiğini söyleyebilir"Kadınlar zayıftır ama analar güçlüdür" diyor Victor Hugo. Çok doğru söylüyor. Bugünkü yükselen değerlerimize yön verenlerin asıl kadınlar olduğunu göz önünde bulundurursak aslında dünyayı anaların kontrol ettiğini söyleyebiliriz.

Dünyaya yön verseler de kadınlar kendi haklarını korumada ve yönetmede erkeklerden daha gerideler. Bugün Dünya Kadınlar Günü. Aslında Birleşmiş Milletler tarafından 1977 yılında ilan edilen 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nün geçmişi çok eskilere dayanıyor.   

Kadınların erkeklerle eşit haklara sahip olmak yolunda verdiği savaşın temsili başlangıcı 8 Mart 1857 yılında ABD’nin New York kentinde başladı. Konfeksiyon ve tekstil fabrikalarında çalışan 40 bin işçinin insanlık dışı çalışma koşullarına ve düşük ücrete karşı başlattığı grev, polisin saldırısıyla kanlı bitti. Saldırı sırasında çıkan yangında çoğu kadın 129 işçi can verdi. İşçilerin cenaze törenine 100 bini aşkın kişi katıldı.

1910 yılında Danimarka’nın Kopenhag kentinde toplanan 2. Enternasyonale bağlı kadınlar toplantısında, Almanya Sosyal Demokrat Parti önderlerinden Clara Zetkin, bu yangında yaşamını yitiren 129 kadın işçi anısına 8 Mart gününün Dünya Emekçi Kadınlar Günü olarak kutlanmasını önerdi. Kadın hakları hareketini,
özellikle oy hakkını onurlandırmayı amaçlayan Kadınlar Günü önerisi oy birliği ile kabul edildi.

Yazının Devamını Oku

“Altın Bamya Ödülleri”nin adayları belli oldu

4 Mart 2011
Türk sinemasındaki cinsiyetçi yaklaşımı eleştirmek için verilen üçüncüsü düzenlenen Altın Bamya ödüllerinin bu yılki adayları belli oldu.

“Erkek Karakter”, “Kadın Karakter”, “Film” ve “Senaryo” dallarında ödüllerin dağıtılacağı yarışma, Türk Sineması’ndaki erkek egemen bakışı eleştirmeyi hedefliyor. Filmmor Gezici Kadın Filmleri Festivali çerçevesinde gerçekleştirilen organizasyonda ödüllerin sahipleri jüri oylamasının yanı sıra 1-15 Mart tarihleri arasında yapılacak online izleyici oylamasıyla belirlenecek.

“Daha sonraki yıllarda yarışmaya aday bulamamak dileğiyle” yayınlanan listede yer alan adaylar şöyle:

“Erkek Karakter Ödülü”ne layık görülen aday filmler; Büşra, Ejder Kapanı, Herkes Mi Aldatır, Rina ve Yahşi Batı. “Kadın Karakter Ödülü”ne layık görülen aday filmler; Büşra, Ejder Kapanı, Herkes Mi Aldatır, Yahşi Batı, Veda. “Senaryo Ödülü”ne layık görülen aday filmler; Av Mevsimi, Büşra, Ejder Kapanı, Romantik Komedi, Yahşi Batı. “Film Ödülü”ne layık görülen aday filmler; Büşra, Çakallarla Dans, Ejder Kapanı, Romantik Komedi, Yahşi Batı…

Merak edenler için Altın Bamya Ödülleri hakkında detaylı bilgiler; www.altinbamya.org ‘da yer alıyor.  Ödüller 20 Mart’ta düzenlenecek törenle sahiplerini bulacak.

Digiturk: Hayallerine dokun

Sosyal medyada son günlerde en çok tartışılan konu, Türkçe 4 milyondan fazla sayfası bulunan Google’ın ücretsiz blog servisi blogspot.com’un, daha önce olduğu gibi yine Digiturk’ün şikayeti üzerine kapatılması.

Blogspot'un kapatılması üzerine Twitter ve Facebook'ta "blogumadokunma" ismiyle kampanyalar başladı. Hatta Twitter'da şuan "blogumadokunma" etiketi trend konularda ilk sıralarda.

Diyarbakır 5. Asliye Ceza Mahkemesi’ne başvurarak, Google’ın ücretsiz blog servisi blogspot hakkında ‘kapatma kararı’ aldıran Digiturk, yayın hakları Lig TV’ye ait olan futbol maçlarını gerekçe gösteriyor ve yaşanan sansür olayında tek suçlunun tüm uyarılara rağmen gerekli önlemleri almayan Google olduğunu söylüyor.

Yazının Devamını Oku

Ses getiren zirve

1 Mart 2011
“Kurumlar ve bireyler geçmişte ‘Ne kadar kazanıyorlar?’ sorusuna verdikleri yanıtla itibar görüyorlardı.

Bugün ise ‘Nasıl kazanıyorlar?’ soruna verdikleri yanıtla. Gelecekte ise ‘Paralarını nereye harcıyorlar?’  sorusuna verdikleri yanıtlara göre itibar görecekler”…

Bu yukarıdaki son derece önemli mesajlar saklı ifade Soyak İnşaat Kurumsal İletişim Koordinatörü Fatma Çelenk’e ait. 1. İtibar Zirvesi’ndeki konuşmasından alıntı yaptım.

Benim nacizane kurucusu olduğum iş, medya ve iletişim dünyasından ustaların biraraya geldiği İtibar Atölyesi tarafından düzenlenen, 1. Türkiye İtibar Zirvesi tamamlandı. Kaçıranlar için bugün zirveden bir parça söz etmek istedim.

Türkiye İtibar Zirvesi'nde iş dünyası, kamu, medya ve iletişim sektörlerinden 24 farklı kanaat önderinin konuşmacı olarak katıldığı konferans ve panellerde "itibar" kavramı kamu, özel sektör ve medya alanlarında tüm yönleri ile mercek altına alındı.

İtibar Atölyesi İstişare Kurulu Üyesi Tufan Darbaz’ın tüm ev sahipleri adına hoş geldiniz konuşması ile başlayan ve “İtibarın Mimarisi” adını taşıyan zirvenin ilk gününde Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkan Vekili Mustafa Çıkrıkçıoğlu, Orta Anadolu İhracatçılar Birliği (OAİB) Başkanı Adnan Dalgakıran, Birleşmiş Markalar Derneği (BMD) Başkanı Yılmaz Yılmaz, Destek Patent Yönetim Kurulu Başkanı Kemal Yamankaradeniz, Ekonomi Gazetecileri Derneği (EGD) Başkanı Celal Toprak, Dünya Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni yardımcısı Talip Aktaş, Hürriyet Daily News Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni David Judson, CNN TÜRK Haber Kordinatörü Yavuz Oğhan  ve Marketing Türkiye Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Günseli Özen Ocakoğlu birer konuşma yaptılar.

İtibar kavramının birçok farklı sektör liderleri tarafından farklı bakış açıları ile ele alındığı 1. Türkiye İtibar Zirvesi'nde Marketing Türkiye Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Günseli Özen Ocakoğlu "görünmeyeni yönetme sanatı" başlıklı konuşmasında, itibarın iletişimin doğru stratejileriyle yönetilmesine ve bunu da profesyonellerin yapması gerektiğine değindi. Ocakoğlu, ‘itibar ölçümlemesi'nin mutlaka üniversite öncülüğünde, bir araştırma şirketi, STK'lar ve meslek örgütlerinin el ele vererek yapılması gerektiğini vurguladı.

Zirvede en çok rağbet gören oturumlardan biri de EGD Başkanı Celal Toprak’ın yönettiği Hurriyet.com.tr Genel Yayın Yönetmeni Fatih Çekirge’nin yanı sıra Hurriyet Daily News Genel Yayın Yönetmeni David Judson ve Dünya Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Yardımcısı Talip Aktaş’ın da katıldığı “Medya Penceresi’nden İtibar” başlıklı oturum oldu. Bu oturumda konuşan Fatih Çekirge, “İtibar” kavramının cesaretle yönetilmesi gerektiren bir süreç olduğuna dikkat çekerek, Libya örneğini verdi. Ülkesinde zor günler yaşayan Kaddafi ve Libya’nın ülke itibarına değinen Fatih Çekirge, “İtibar, demokrasilerde halk itibarının gerçekleştiği alanlardır. O yüzden seçimlerin olduğu bir ülkede yaşıyor olmaktan, laik, demokratik bir hukuk devletinde yaşıyor olmaktan gurur duyuyorum. Bizim en büyük itibarımız, Mustafa Kemal ve arkadaşlarının bize verdiği itibardır” dedi. 

Zirvenin ana medya sponsoru CNN TÜRK’ün Haber Kordinatörü Yavuz Oğhan da konuşmasında, hem medyanın hem de tüm kurumların hızla güven kaybetmelerine dikkat çekti. Oğhan, GFK'nın CNN TÜRK için yaptığı araştırma sonuçlarına dayanarak; CNN TÜRK'ün en önemli avantajının "uluslararası deneyime ve network'e sahip olan haber kanalı" olduğunu söyledi. Yine araştırma sonuçlarına göre CNN TÜRK algısının rakiplerinden daha tecrübeli bir kanal olduğunun ortaya çıktığını vurgulayan Oğhan, bu itibarı korumak için CNN TÜRK'te, hıza doğruluğu kurban etmediklerinin altını çizdi.

Yazının Devamını Oku

Reklam kuşakları son günlerde çok keyifli

25 Şubat 2011
Son günlerde ekranlarda eğlenceli, keyifli ve bir o kadar da hedefi 12’den vuran reklamlar yayınlanıyor. Vodafone ve Autopia reklamları gibi…

Uçan adam Sabri'yi artık tanımayan yok. Hani çıktığı programlarda kendince havada durması, herkese göre zıplamasıyla meşhur olan Sabri.
Sabri şimdi de Vodafone'un yeni reklam film'inin konusu.
Vodafone'un yeni reklam filminde Şafak Sezer, Vodafone'un kampanyaları karşısında yerinde duramıyor ve Sabri gibi zıplamaya başlıyor. Dekorasyon olarak Sabri'nin ilk olarak atladığı Esra Ceyhan'ın programının dekorasyonun aynısı yapılmış.
İnternet ve basındaki reklama ilişkin yorumlara bakılırsa, Şafak Sezer’li Vodafone'un bu yeni reklamı acaba bundan sonraki reklamda ne olacak merakını uyandırıyor.
Son günlerde ilgi çeken diğer kampanya da Türkiye’nin ilk, Avrupa’nın ise en büyük otomobil alışveriş merkezi olma özelliği ile tematik alışveriş merkezi konseptine farklı bir bakış açısı ve soluk getiren Autopia’nın üç farklı versiyondan oluşan reklamları.

Türk usulü çay içen İngilizler, pizzayı üzerine limon sıkarak lahmacun gibi yiyen İtalyanlar, janti Türk gençleri gibi Fransız delikanlılar…

Eksen olarak bana biraz Mavi’nin “Çok oluyoruz”, Cola Turka’nın çıkış kampanyalarını hatırlatsa da reklamlar hem komik, hem eğlenceli hem de mesajların verilmesi açısından oldukça başarılı…

Uluslararası Gayrimenkul Ödülleri’nde kazandığı Avrupa’nın 2010 yılındaki en iyi mimari projesi ödülü ile Avrupalıların Autopia projesi karşısında yaşadıkları şaşkınlık reklamın ana fikri ile sergileniyor. Autopia reklam kampanyasında “Bu sefer biz yapıyoruz, onlar konuşuyor” diyor…

Yazının Devamını Oku

Kanaat önderleri bu zirvede buluşuyor

22 Şubat 2011
25-26 Şubat 2011 tarihlerinde gerçekleştirilecek “Türkiye İtibar Zirvesi”nde iş dünyası, kamu, medya ve iletişim sektörlerinden 24 farklı kanaat önderinin konuşmacı olarak katılacağı zirvede, “itibar” kavramı ilk kez bu kadar detaylı bir biçimde tüm yönleri ile mercek altına alınacak.

İtibar Atölyesi tarafından İstanbul Gayrettepe Point Hotel’de düzenlenen, Başbakan Yardımcısı ve Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı Sayın Ali Babacan’ın onur konuğu olarak açılış konuşmasını yapması beklenen “Türkiye İtibar Zirvesi”nde, katılımın 250 kişi ile sınırlı olacağı belirtiliyor.

Kurumların gelecek vizyonu şekillendiren üst düzey yöneticilerin izleyeceği zirvenin sözcüleri arasında çok değerli isimler var.

Saymak gerekirse, Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkanı Mehmet Büyükekşi, Orta Anadolu İhracatçılar Birliği Başkanı Adnan Dalgakıran, Birleşmiş Markalar Derneği Başkanı Yılmaz Yılmaz, Destek Patent Yönetim Kurulu Başkanı Kemal Yamankaradeniz, Ekonomi Gazetecileri Derneği Başkanı Celal Toprak, Marketing Türkiye Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Günseli Özen Ocakoğlu, Dünya Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hakan Güldağ, Hürriyet Daily News Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni David Judson, Cnn Türk Haber Korrdinatörü Yavuz Oğhan, İş dünyasının önde gelen isimlerinden Tufan Darbaz, Türkiye Etik ve İtibar Derneği Başkan Yardımcısı ve aynı zamanda Siemens Genel Müdür Yardımcısı Ali Rıza Ersoy, Kurumsal Sosyal Sorumluluk Derneği Başkanı Serdar Dinler, TMSF Kurumsal İletişim Müdürü Yusuf Adıgüzel, Erensan Grup Genel Müdürü Efkan Çeviker, Hurriyet.com.tr Pazarlama Koordinatörü Elif Bakiler, ERA Research’ten Elvan Oktar, Absent Reklam Ajansı Yönetim Kurulu Başkanı Pınar Güleçyüz İşçi, AcerPro Yönetim Kurulu Başkanı Fatih Acer, Manifesto Ajans’tan Gamze Koçer ve Soyak Kurumsal İletişim Müdürü Fatma Çelenk’in de aralarında bulunduğu çok sayıda seçkin isim  yer alıyor.

Türk Dil Kurumu, “itibarı” saygınlık ve güvenilirlik olarak tanımlıyor. Bu tanımı biraz daha geniş tutmak gerekirse “itibar”ı bir kişiye, kuruma ya da markaya atfedilen tüm değerlerin toplamı diyebiliriz. Yani itibar kavramı elle tutulamayan değerlerin yönetilmesi anlamına geliyor. Dolayısı ile onun yönetilmesi konusu giderek iş dünyasının gündeminde üst sıralarda yer almaya başladı.

Çünkü itibar, elle tutulamıyor ama şirketlerin geleceğine yön veriyor. Hurriyet.com.tr’nin de medya sponsorları arasında yer aldığı zirve bu anlamda çok önemli. Kurumların gelecek vizyonunun şekillenmesinde gereksinim duydukları bilgiler bu zirvede paylaşılacak.

Zirvede öne çıkacak bir diğer konu da Marketing Türkiye Genel Yayın Yönetmeni Günseli Özen Ocakoğlu’nun yapacağı sunum olacak. Ocakoğlu, artık ülkemizde de kurum ve markalar atfedilen itibarın bir endeks çalışması ile ölçümlenmesinin zamanın geldiğini söyleyecek ve Türkiye’de bir itibar endeksini tartışmaya açacak…

Kurumsal iletişime önem veren, markasının itibarına yön vermek isteyen kurumların profesyonelleri bu zireveyi kaçırmamalı…

Ertan Acar’ı Hürriyet Benim Sayfam veya http://www.facebook.com/ertanacar001 ya da http://www.twitter.com/ertanacar’dan takip edebilirsiniz...

Yazının Devamını Oku

“Coca Cola’da alkol var” iddiası müslüman ülkeleri karıştırdı

18 Şubat 2011
Amerikalı işgüzar bir radyo sunucusu geçen hafta öyle bir iddia ortaya attı ki, en az kaynayan Ortadoğu kadar konu dünya gündemini meşgul etti. O iddia da Coco Cola’da alkol bulunduğuydu.

ABD’de yayın yapan “This American Life” isimli radyonun sunucusu Ira Glass, programında Coca-Cola'nın 125 yıldır tartışılan ve özel güvenlik önlemleriyle korunan 7X formülünün eski bir gazetede yayımlanan tarifini açıkladı. Sunucu ilan ettiği ama gerçek olmadığı sonradan ortaya çıkan tarifi radyonun internet sitesinde de yayınlanması, dünya çapında büyük bir tartışmayı da ateşledi.

Tartışmayı yaratan, Coca Cola’nın gizlenen 7X formülü olduğu iddiası ile öne sürülen belgede, kolada belli miktarda alkol bulunduğu iddiasıydı. Bu iddia özellikle müslüman ülkelerde büyük tartışma yarattı.

Coca-Cola sözcüsü Kerry Tressler hemen iddiaları yalanladı ve Glass’ın açıkladığı formülün doğru olmadığını duyurdu. Tressler açıklamasında, "Birçok kurum gizli formülümüzü ele geçirmek istedi ama bunu başaramadı. Coca-Cola'da alkol ve herhangi bir domuz ürünü bulunmuyor" dedi.

Yaşanan tedirginlik üzerine Birleşik Arap Emirlikleri de bir açıklama yaparak Coca-Cola'nın içinde alkol bulunmadığını ilan etti.

Hatta Dubai Gıda Kontrol Müdürü Mohammed Shareef içeceği analiz ettiklerini belirterek, "Yaptığımız testler neticesinde alkol bulamadık. Bu sonuçtan yüzde yüz eminim" diye duyurdu.

Bugüne kadar “Yok efendim kaktüsteki bir böcekten yapılıyor”, “Vay efendim formülünde şu var” gibi asılsız pek iddiayla saldırıya uğradı ve bu saldırıları göğüsledi Coca Cola. Görünen o ki bu tür krizlere de son derece hazırlıklılar.

“Dandik bir radyoda, kim olduğu belirsiz bir sunucunun iddiası” ya da “İnternette zaman zaman benzerleri dolaşan bir tevatür” demeyip ortaya atılan iddiaları ve yaratabileceği riskleri ciddiye aldılar. Konuya duyarsız kalmadılar ve hemen en yetkili ağızdan konuya müdahil oldular. Böylece krizi büyümeden durdurdular. Dünyanın en değerli markası böyle olunuyor demek ki… Çünkü adamlar olası her türlü kriz senaryosunu önceden hazırlamışlar. Kriz planlarını hazır ve hangi kriz ne şekilde yönetilecek çok iyi biliyorlar.

Peki biz de olsa nasıl olurdu?

Yazının Devamını Oku