A. Cem Keçe

Erkeklerin en büyük cinsel korkuları

20 Mayıs 2017
İşte erkekleri yatakta korkutan 10 faktör...

Mesele seks olunca endişe, korku veya kaygılanma konusunda kadınların üstüne yoktur. "Sevgilim memelerimi çok mu büyük bulacak?", "Acaba memelerim sarkık mı?", "Kötü mü kokuyorum?", "Yoksa vajinam çirkin mi?" "Yine orgazm olamayacak mıyım?" "Acaba yatakta eski kız arkadaşı kadar iyi miyim?" gibi sorular kadınların kafasını kemirebiliyor. Ama erkeklerin de, seks konusunda kendilerince güvensizlikleri ve takıntılı düşünceleri olabiliyor.

Ne var ki, birçok erkek sekse dair korkularından konuşmayı sevmiyor ve 'erkekçe' bulmuyor. Çünkü "Erkek adamın cinsel korkuları veya sorunları olmaz, varsa bile paylaşamaz" cinsel mitine (hurafe, doğru bilinen yanlış) inanıyorlar. Oysa erkekler bir kadınla yatağa girerken bazı korkulara kapılabiliyor. İşte erkekleri yatakta korkutan 10 faktör...

Yıllar önce Freud, penise haset etmenin kadınlara özgü olduğunu savunmuştu. Ama "Penisin ne kadar büyükse, o kadar güçlü bir erkeksin" cinsel mitine inanan erkekleri görseydi, bu işi ters yönden ele aldığına fark edebilirdi. Bazı erkekler doğru olmadığını bilseler de, içten içe, karşılaştırabilmek için diğer erkeklerin penislerine odaklanabiliyor. Özellikle porno filmlerdeki cinsel organ boyutları, birçok erkeği, kendi cinsel organı hakkında umutsuzluğa itebiliyor.

Bu yüzden boyut sıkıntısı, bazı erkekleri yatakta korkutabiliyor ve seksten kaçınmalarına yol açabiliyor. Oysa filmlerdeki boyutlar ortalamayı yansıtmıyor. Ayrıca önemli olan boyutu değil, kalınlığı ve işlevi... Bu nedenle bir erkeğe verilebilecek en güzel hediyelerin başında penisinden, boyutundan ve performansından duyduğunuz memnuniyeti ifade etmek geliyor. Penisler, inik hallerinde birbirinden farklı olduğu halde, sertleşince birbirlerine çok benziyorlar. Sertleşmiş halindeki penisin ortalama uzunluğu da 14 santimdir ve 10-18 cm arası penisler de normal sınırlar içinde kabul ediliyor.

Sertleşememe durumu, her erkeğin hayatının bir döneminde yaşayabileceği olağan ve doğal bir durum. İktidarsızlık korkusu ise belki de her bir erkeğin karşı karşıya geleceği en büyük korkuların başında geliyor. Elinin ayağının buz tutmasına, kasılmasına yol açan, felç eden bir korku... Çünkü erkek pek çok şeyi yapabilir, gizleyebilir ama sertleşmiş gibi yapamaz... Ergenlik çağına henüz girmiş ve en kritik anda, kaldıramamaktan korkan delikanlıdan tutun da, tamı tamına aynı şeyden kaygılanan kellifelli, orta yaşlı beyefendiye kadar, bu korkuya karşı bağışıklığı olan erkek neredeyse yok gibidir.

Masters ve Johnson, "Hiçbir erkek, iradesiyle ereksiyona ulaşamaz" diyorlar, haklılar, çünkü erkek ancak dolaylı olarak sertleşmesine yardımcı olabilir, uygun koşulları yaratabilir ve ama elini yumruk yapar gibi sertleşemez. İktidarsızlığın en büyük nedeninin, iktidarsızlık korkusu olduğu bilinen bir gerçek... İktidarsızlık korkusunu hafifletmek ve geçici iktidarsızlığın bizzat kendisini yenmek için, çift bir şeyler yapabilir, cinsel terapi alabilir, yani çözümü mümkün.

Yazının Devamını Oku

Cinsel gücü artırmanın sırları

18 Mayıs 2017
Cinsel gücü artırmak, şehvet dolu geceler yaşamak ve daha kaliteli bir cinsellik yaşamak için afrodizyak yiyeceklerin yenilmesi gerekiyor.

Tatminkâr bir cinsellik, iyi beslenme ve düzenli egzersizler, sağlıklı ve mutlu yaşamın vazgeçilmez parçalarıdır. Yenilen yemeklerin cinsel yaşama doğrudan etkisi olabiliyor. Cinsel gücü artırmak, şehvet dolu geceler yaşamak ve daha kaliteli bir cinsellik yaşamak için afrodizyak yiyeceklerin yenilmesi gerekiyor. Çilek, fındık, zencefil, ceviz, bal, yulaf ezmesi, çikolata, yumurta gibi yiyeceklerle beslenmek sağlık bir cinsellik için vazgeçilmezdir.

Beslenmenize dikkat edin!


Sağlık ve yaşam açısından ilk olarak dikkat edilecek husus olan beslenme, insanın yaşam döngüsünün göstergesi olan cinsel istek yani libido için son derece önemlidir. Cinsel gücü artırmak için protein ve aminoasit tüketimine dikkat edilmelidir. Bunları aşağıdaki şekilde sınıflandırabiliriz:


Yazının Devamını Oku

Cinsellikte dürüstlük ve güven çok önemli

9 Mayıs 2017
Cinselliğin her aşamasında ortak rıza gerekir


YENİ BİR CİNSEL TACİZ ŞEKLİ: “STEALTHING”

Son zamanlarda gündeme gelen yeni bir cinsel taciz şekli sosyal medyada geniş yankı buldu. Kadına yönelik cinsel taciz, hatta cinsel şiddet niteliği taşıyan bu fenomen “stealthing” olarak biliniyor. “Partnerin bilgisi ya da izni olmadan cinsel ilişki sırasında erkeğin prezervatifini çıkarması ya da yırtması” şeklinde tarif edilebilecek bu durumun toplumuzda olup olmadığı varsa ne ölçüde olduğu bilinmemekle birlikte dünyada adeta bir trende dönüşmeye başladığı görülüyor.


TACİZİN HER TÜRÜ İNSAN HAKLARI İHLALİDİR

Partnerin bilgisi ya da izni olmadan cinsel ilişki sırasında erkeğin prezervatifini çıkarması ya da yırtması en başta insan hakları ihlalidir. Ayrıca Dünya Cinsel Sağlık Örgütü (WAS) cinsel haklar bildirgesinin “Özerklik ve Bedensel Bütünlük Hakkı” maddesinin de açık bir şekilde ihlalidir. Bu maddeye göre; “Herkes kendi bedeni, bedensel bütünlüğü ve cinselliğiyle ilgili konulara özgür olarak karar verme ve bunları kontrol etme hakkına sahiptir ve başkalarının haklarını gözeterek cinsel davranışların, uygulamaların, partnerlerin ve ilişkilerin seçimi de buna dâhildir. Cinsellikle ilgili her türden test, müdahale, tedavi, ameliyat ya da araştırma öncesinde birey bilgilendirilerek hür iradesiyle onayının alınması gereklidir. Her türden şiddet, taciz, ayrımcılık, dışlama ve damgalama insan hakları ihlalidir; sonuçları bireylerin, ailelerin ve toplulukların sağlığını olumsuz etkiler.”

 


CİNSELLİKTE DÜRÜSTLÜK VE GÜVEN ÖNEMLİDİR

Tüm yakın ilişkilerde büyük bir öneme sahip olan dürüstlük ve güven, cinsel ilişkinin de olmazsa olmazlarındandır. Dürüstlüğün ve güvenin olmadığı bir ilişki partnerlerin tatmin edici ve mutlu bir cinsel yaşamı paylaşmasına olanak vermez. Dolayısıyla, partnerin bilgisi ya da izni olmadan cinsel ilişki sırasında erkeğin prezervatifini çıkarması ya da yırtması şeklindeki bir davranış doğrudan dürüstlüğe ve güvene aykırıdır. 

 


CİNSELLİĞİN HER AŞAMASINDA ORTAK RIZA GEREKİR

Cinsellik, partnerlerin her ikisinin de rızasıyla, herhangi bir zorlama ya da baskı olmaksızın, birbirlerine dürüst ve eşit davranarak, karşılıklı olarak fiziksel ve duygusal zararlar vermeden, istedikleri ve istemedikleri konusunda açık fikirlerini söyleyerek, birbirlerinin sınırlarına saygılı davranarak birlikte zevk aldıkları ortak bir eylemdir. Bu açıdan bakıldığında da sadece cinsel taciz olmakla kalmayıp, cinsiyete dayalı şiddet olan izinsiz prezervatif çıkarma davranışı, erkek egemenliğinin bir dayatması olması, “erkeğin kadının ruhunu ve bedenini kendince kontrol etmesi” ve aşağılaması açısından da cinsel ilişkide eşitliği ortadan kaldırır. Ancak seks yapma kararı, seks yapma şeklini ve hangi koruyucu yöntemin kullanılacağı seçme, sadece partnerlerden birinin isteği ya da kararına bağlı olmaz ve cinsel ilişkinin her anında her iki tarafın da ortak kararı ve isteği gereklidir. Üstelik izinsiz prezervatif çıkarma davranışı, gebelik ve cinsel yolla bulaşan hastalıklara yakalanma riski oluşturması nedeniyle hem fiziksel hem ruhsal hem duygusal zararlar verir. Bu davranışa veya travmaya maruz kalan kadının yaşayacağı stres yüzünden duygusal yıkımı da büyük olacaktır.


CİNSEL TACİZ HEM FİZİKSEL HEM DE DUYGUSAL AÇIDAN ZARARLIDIR

Cinsellik sadece fiziksel olarak zevk almak ve vermek için yapılan bir eylem değil, psikolojik ve sosyal boyutları olan bir eylemdir. Cinsellik ile çeşitli psikolojik ihtiyaçlar karşılanmaya çalışılır. Örneğin, karşı cins tarafından beğenilmek, arzulanmak, tercih edilmek kişinin içinde var olan güvensizlik ve değersizlik duygularını tatmin etmesine yardımcı olur; çocukluğunda sevgisiz bir aile ortamında yetişen biri, cinselliği karşısındaki kişiden ihtiyacı olan sevgi ve ilgiyi alabilmek için bir araç olarak görebilir.


PARTNERİ ÜZERİNDE GÜCÜNÜ TEST ETMEK

Tüm bu ihtiyaçlar ile cinsellik arasındaki ilişki kişinin duygusal dünyasında kendiyle ilgili bir tatminin cinsellik aracılığıyla sağlanması şeklindedir ve bu sırada partner açısından herhangi bir fiziksel ya da duygusal olumsuzluk söz konusu değildir. Ancak kişinin partneri üzerinde gücünü test etmek için ya da kendi içinde değersizlik ve yetersizlik duygularıyla boğuştuğundan kendini değerli kılmak ve gücünü kendine kanıtlamak için ya da geçmişte yaşanan olumsuz bir deneyimin intikamını almak için cinselliği araç olarak kullanması, izinsiz prezervatif çıkarma gibi davranışların altındaki nedenlerden biri olabilir ve bu tür davranışlar niyeti açısından da partnere fiziksel ve/veya duygusal zarar verme potansiyeli taşır. Bu durum normal bir davranış olarak kabul edilemeyeceğinden mutlaka profesyonel destek alınmasını gerektirir.

Son zamanlarda gündeme gelen yeni bir cinsel taciz şekli sosyal medyada geniş yankı buldu. Kadına yönelik cinsel taciz, hatta cinsel şiddet niteliği taşıyan bu fenomen “stealthing” olarak biliniyor. “Partnerin bilgisi ya da izni olmadan cinsel ilişki sırasında erkeğin prezervatifini çıkarması ya da yırtması” şeklinde tarif edilebilecek bu durumun toplumuzda olup olmadığı varsa ne ölçüde olduğu bilinmemekle birlikte dünyada adeta bir trende dönüşmeye başladığı görülüyor.

Partnerin bilgisi ya da izni olmadan cinsel ilişki sırasında erkeğin prezervatifini çıkarması ya da yırtması en başta insan hakları ihlalidir. Ayrıca Dünya Cinsel Sağlık Örgütü (WAS) cinsel haklar bildirgesinin “Özerklik ve Bedensel Bütünlük Hakkı” maddesinin de açık bir şekilde ihlalidir. Bu maddeye göre; “Herkes kendi bedeni, bedensel bütünlüğü ve cinselliğiyle ilgili konulara özgür olarak karar verme ve bunları kontrol etme hakkına sahiptir ve başkalarının haklarını gözeterek cinsel davranışların, uygulamaların, partnerlerin ve ilişkilerin seçimi de buna dâhildir. Cinsellikle ilgili her türden test, müdahale, tedavi, ameliyat ya da araştırma öncesinde birey bilgilendirilerek hür iradesiyle onayının alınması gereklidir. Her türden şiddet, taciz, ayrımcılık, dışlama ve damgalama insan hakları ihlalidir; sonuçları bireylerin, ailelerin ve toplulukların sağlığını olumsuz etkiler.”


 

Tüm yakın ilişkilerde büyük bir öneme sahip olan dürüstlük ve güven, cinsel ilişkinin de olmazsa olmazlarındandır. Dürüstlüğün ve güvenin olmadığı bir ilişki partnerlerin tatmin edici ve mutlu bir cinsel yaşamı paylaşmasına olanak vermez. Dolayısıyla, partnerin bilgisi ya da izni olmadan cinsel ilişki sırasında erkeğin prezervatifini çıkarması ya da yırtması şeklindeki bir davranış doğrudan dürüstlüğe ve güvene aykırıdır. 

Yazının Devamını Oku

Seks evliliğin sigortasıdır

15 Nisan 2017
Cinsel sorun çıkmaması için çiftin seks davranışlarını ve cinsel fantezilerini konuşması, seks dışında tutkuyla birbirlerine dokunmaları gerekiyor.

Kelime anlamıyla güvence ve korunma demek olan sigorta, devreden geçen akımın belirli bir sınırın üstüne çıkmasıyla akımı kesmesi amacıyla kullanılan devre elemanları olarak biliniyor. Sigorta devreye bağlanıyor, her akım yoğunluğu durumunda akımı kesiyor ve "tehlike" önlenmiş oluyor. Yani sigorta, elektrikle çalışan aletleri veya ampulleri koruyan bir sistem... Evin elektrik girişine bağlanıyor ve herhangi bir aşırı yük durumunda kendisini imha ederek cihazlara giden elektriği kesiyor. Buna “sigorta atması” deniyor.

Nasıl ki sigorta tesisatı evi koruyorsa, sekste evliliği koruyor. Bu nedenle seks evliliğin sigortasıdır, bir sorun çıkar, sigorta atarsa, evin karanlıkta kalması gibi evlilik de karanlıkta kalabiliyor, çift yolunu kaybediyor, birbirine çarpıyor ve zarar verebiliyor. Özellikle uzun süreli ilişkilerde ve evliliklerde seks rafa kaldırılabiliyor ve bir nevi sigortalar atıyor. Seks hayatında sorunlar yaşanmaya başlayınca, romantizm ve birlikte geçirilen zamanların sayısı giderek eksiliyor ve rutin bir yaşam başlıyor. Oysa erkekler erotizmi seviyor, erotizmi istiyor. Kadınlar da romantizmi istiyor ve romantizmi seviyor. Bu nedenle kadın erotizm veriyor, karşılığında romantizm alıyor. Erkek de romantizm veriyor, karşılığında erotizm alıyor. Ve bu uyum tango gibi... Çiftler bu dansı iyi yaparlarsa mutlu oluyorlar ve sigortaları da atmıyor.

Seksin yakın ilişkilerdeki rolü çok önemli, ne çok fazla abartıp hayatın anlamı yapmak gerekiyor, ne de seksi tamamen sıfırlamak... Çünkü sağlıklı ve mutlu bir ilişkinin temelinde seks, seksin temelinde ise sağlıklı ve mutlu bir ilişki yatıyor. Bu nedenle seksi yemek yemek, su içmek gibi bedensel, sevilmek ve değerli olmak gibi ruhsal bir ihtiyaç gibi görmek gerekiyor. Seks, aşık olunan veya sevilen biriyle mükemmel ve özel bir bağ yaratmasının yanında birçok faydayı da beraberinden getiriyor. Öncelikle seks, var olan ilişkiyi rutin döngüsünden kurtarıp canlı tutabiliyor ve çiftin yorgunluğunu alıyor. Çünkü seks çifti birbirine bağlıyor, birbirlerine ne kadar aşık ve bağlı olduklarını gösteriyor, onların stres ve zorlayıcı koşullara daha dayanıklı olmalarını sağlıyor. Hatta günde bir kez boşalmak, oksitosin, östrojen ve testosteron seviyelerini dengede tutarak çifti hastalıklardan koruyor.

Cinsel sorun çıkmaması için çiftin seks davranışlarını ve cinsel fantezilerini konuşması, seks dışında tutkuyla birbirlerine dokunmaları gerekiyor. Ancak cinsel bir sorun varsa çiftin önce bunu kabullenmesi tavsiye ediliyor. Daha sonra çiftin kişisel gelişim ve cinsel eğitim kitapları okuyarak çözüm aramaları, başarılı olamadıklarında bir cinsel terapiste başvurmaları önem taşıyor.

Yazının Devamını Oku

Erkeklerin cinsel korkuları

6 Nisan 2017
Kusursuz bir cinsel birleşmeyi hayal eden erkeklerin, sevişirken veya cinsel ilişki sırasında belli etmediği ama bir an olsun akıllarından çıkaramadığı korkular vardır.

Erkeklerin sevişme sırasında kendilerinden kaynaklanabilecek herhangi bir sebepten dolayı işlerin ters gitmesi gibi pek çok korkusu ve endişesi vardır. Ayrıca birçok erkek; suçluluk, günahkarlık, utanç ve cinsel aşağılık duygusu nedeniyle korkularına, endişelerine ve sorunlarına ilişkin konuşmaları erkekliğine yediremez. Ancak iş cinselliğe geldiğinde kadınları da büyük bir korku sarar ve kafalarında deli sorularla yanıp durular: "Benim kalçamın çok büyük olduğunu düşünür mü?”, "Göğüslerimi sarkık bulur mu?", "Bacaklarımın selülitli olduğunu söyler mi?", "Acaba onu yatakta mutlu edebilecek miyim?", "Boşalabilecek miyim?", "Acaba sevişirken benden önceki sevgilisi kadar başarılı olacak mıyım?" Bu endişeler ve korkularla hem erkeğin hem de kadının korktuğu başına gelir ve sevişmenin hazzı gazı kaçmış kola gibi olur; susuzluğunuzu giderse bile hararet yapar...

Hayatta birtakım korkuları olmayan hiç kimse yoktur. Herkesin ayrıca kusurları da vardır. Kaldı ki hiç kimse mükemmel değildir ve bazı korkuların olması gayet doğaldır. Ancak doğal olmayan tek şey, bu korkuların kişiyi hayatın tadını çıkarmaktan alıkoymasıdır. Bu nedenle erkekler ve kadınlar duydukları yersiz ve anlamsız korkuları bilirlerse, bunları yatıştırmayı hatta yok etmeyi başarabilirler. İşe ilk önce erkeklerin birer seks makinesi olmadıklarını anlamakla ve özel sorunlarına karşı duyarlı olmakla başlanmalı, daha sonra aşağıda sayacağım 6 temel korkuyla yüzleşilmelidir. Çünkü sağlıksız ve mutsuz seks hayatının nedeni korkuların kendisi değil, kişinin korkularının onu yönetmesine izin vermesidir. Oysa kişi isterse bu durumu tam tersine çevirebilir; korkuları tarafından yönetilmek yerine, kendisi hakimiyeti eline alabilir. Korktuğu şeylerin çözümlerini uzakta aramak ve bir mucizenin gerçekleşmesini beklemek yerine, şimdi harekete geçmeyi seçebilir.

Cinsel etkinlik sırasında sertleşme (ereksiyon) sağlamada belirgin güçlük çekme, cinsel etkinliği bitirene dek sertleşmeyi sürdürmeme ve sertlik düzeyinde belirgin azalma olması, yaklaşık altı aydır sürüyorsa ve bu belirtiler hem kişide hem partnerinde hem de partner ilişkilerinde klinik açıdan belirgin bir sıkıntıya neden oluyorsa, bu cinsel işlev bozukluğu, cinsel kökenli olmayan bir ruhsal bozuklukla daha iyi açıklanamıyorsa ya da ağır bir ilişki bozukluğundan ya da gerginlik yaratıcı önemli başka etkenlerden kaynaklanmıyorsa ve bir maddeye veya ilaca ya da başka bir sağlık durumuna bağlı değilse o kişiye "iktidarsızlık" (erektil disfonksiyon - empotans) tanısı konulabilir. Ancak gerçek iktidarsızlıktan önce "iktidarsızlık korkusu" erkeklerin başına bela olur ve bu korku bir erkeğin karşılaşacağı en yaralayıcı korkulardan biridir. İster genç olsun, ister yetişkin, en can alıcı anda "ereksiyon olamama" paniğine kapılmayan bir erkek neredeyse yoktur. Oysa gerçekte "Hiçbir erkek her istediği zaman penisini sertleştiremez..." Bu nedenle iktidarsızlığın, en sık görülen iki nedeni iktidarsızlık korkusu ve başarısız olma korkusudur.


 

İktidarsızlık sorunuyla yakından ilişkili olan çok yaygın bir başka korku da "performans anksiyetesi" adını verdiğimiz "başarısız olma korkusu"dur. Bir erkeğin penisinin sertleşmesinden yana hiçbir sorunu olmayabilir ama partneri tatmin edememe, ona yeterli olamama, sevişmeyi en iyi şekilde becerememe, cinsel aşağılık duygusundan, utançtan ve kendisinde varsaydığı cinsel eksikliklerden ötürü reddedilebileceği gibi endişeler, cinsellikle yüz yüze geldiğinde şiddetli huzursuzluklar, geçici iktidarsızlık, erken boşalma ve zamanla seksten soğuma gibi sorunlara yol açabilir.

Yazının Devamını Oku

Rahat olun! Seks yaparken kimse size puan vermeyecek!

3 Nisan 2017
Cinsel birliktelik kimi zaman yavaş, kimi zaman da kısa süreli olabilir. Rahat olun, sizi seyredip puan veren jüri yoktur.


Seks yapmak, rahatlamış ve gevşemiş bir halde, sevişmenin ve dokunmanın verdiği hislere odaklanarak aşkla sevişebilme, haz alıp haz verebilme, ruhu ve bedeni paylaşabilme, ne olursa olsun bir şekilde boşalabilme bilim ve sanatıdır. Bu sanatı iyi icra edemeyen çiftin yaşamında, seks kadar dert ve keder, öfke ve kırgınlık, uzaklaşma ve suçlama potansiyeli içeren bir başka evlilik alanı yoktur. Bu nedenle çiftler seks konusunda açık iletişim kurmakta zorlanırlar, yanlış anlaşılmaktan, reddedilmekten, sapık gibi veya kötü kadın gibi algılanmaktan korkarlar.


ÇİFTLER ARASINDA CİNSEL İSTEK KONUSUNDA BELİRGİN FARKLILIKLAR BULUNABİLİR

Ali ve Ayşe adını verdiğim çiftin sorunu Ali'nin Ayşe'ye göre daha çok seks yapmayı istemesiydi. Bu sorun evli çiftlerde en sık rastlanan ve en zorlu sorundur yani sorun cinsel istek eksikliği değil, çiftler arasında cinsel istek konusunda belirgin farklılık bulunmasıdır. Bu farklılık Ali ve Ayşe'de küçük boyutta başlamıştı, ancak zamanla Ayşe haftada bir kez, Ali iki ya da üç kez seks yapmak isterken zamanla Ayşe önlem olarak ayda bir iki kez, Ali ise her gün seks yapmak ister hale gelmişti.

Sonuçta Ali hüsrana uğramıştı ve reddedildiğini hissediyordu. Zamanla daha sık sevişmeleri için ısrarcı olmaya başladı. Ayşe'yi baştan çıkarma çabasıyla porno film seyretmeyi teklif etti, ancak bu yalnızca Ayşe'nin baskı altında kaldığını hissetmesine neden oldu ve geri tepti. Ali'nin hayal kırıklığı ve öfkesi arttıkça, Ayşe'nin cinsel arzusu daha da zayıfladı. Ben buna "cinsel istekte tahterevalli etkisi" adını veriyorum.

Cinsel isteksizlik sorunu uzun zamandır devam etmesine rağmen çift bu konuyu konuşmak istemiyordu, konuştuklarında ise her iki taraf konuşmak yerine birbirinin kafasından geçenleri mucizevi bir biçimde anlayacaklarını umarak, akıl okuyarak, konuşmayı bir an önce bitirme telaşına kapılıyordu. Hatta "Ben oral seksten hoşlanmıyorum ama sen gereğinden fazla oral sekse dair konuşuyorsun, bu da beni cinsellikten soğutuyor. Ben romantizm bekliyorum, seksten önce de bana dokunmanı istiyorum ama sen sadece bana yatakta dokunuyorsun ve ön sevişme yapmadan doğrudan sekse başlıyorsun, böylece benim bütün havamı söndürüyorsun. İyi seksin şartları konusunda bir türlü anlaşamıyoruz, ben önce duş almak istiyorum, sen istemiyorsun. Cinsellikten beklediklerimiz çok farklı" gibi bahanelere teslim olmuşlardı.

Bu bahanelerin yerine, "Geçen gece mutfakta yemek yaparken bana arkadan sarılman ve bacaklarımı uzun bir süre okşaman çok hoşuma gitmişti. Bütün gün seni düşündüm, hayal ettim, birlikte çıktığımız dönemdeki sevişmelerimiz aklıma geldi, ne çok eğlenirdik, ne güzel günlerdi" ya da "En çok seni seyretmeyi seviyorum, çok güzelsin" gibi şeyleri birbirlerine söyleseler bir şeyleri değiştirebilirlerdi. Sorun Ali ve Ayşe’nin istediklerini ve istemediklerini açıkça belirtmemeleriydi ve bu nedenle istediklerini elde etme olasılıkları azalıyordu. Oysa Ali ve Ayşe için seks yakınlık duygularını birbirleriyle paylaşıp derinleştirebilmeleri için çok keyifli bir yoldu.ÇÖZÜM:

Ali ve Ayşe, seks hakkında kendilerini güvende hissedecekleri bir şekilde konuşmayı, yani istediklerini talep etmenin doğru yolunu ve birbirlerinin isteklerine tepki vermenin uygun biçimini öğrenmeliydi. Birçok kişi gibi Ali ve Ayşe de birbirlerine çekici görünüp görünmedikleri veya "iyi" bir seks partneri olup olmadıkları konusunda korku duyuyorlardı ve bu korkularına karşı çok hassaslardı. Bu yüzden, onlar için seksten söz etmenin anahtarı nezaketti, birbirlerine nazik davranmaktı. Ayşe'nin Ali'yi suçlamasıyla veya eleştirmesiyle başlayan bir sevişme, çoğu zaman Ali'nin erken boşalmasıyla sonlanıyordu. Oysa seksin amacı, daha yakın olmak, hissetmek, aşkla arzulamak, daha fazla keyif almak, tatmin olduğunu hissetmek ve evliliğin bu çok özel alanında yeterli, başarılı ve takdir edildiğini duyumsamaktır.


SORUNLARIN ÇÖZÜMÜ 'AŞK İLE DOKUNMAK'

Ali'nin "Beni hiç arzulamıyorsun" demesi kadar Ayşe'nin dokunma ve sevişme isteğini azaltacak bir şey yoktu. Ali cinsel terapi sürecinde bunu keşfetti, aşkla dokunmayı başardı ve "Geçen hafta sonu parkta el ele dolaştıktan sonra kuytu bir köşede öpüşmemiz çok hoşuma gitti, çok romantikti, keşke bunu daha sık yapsak, seni çok özlüyorum, sevgili olduğumuz yıllara geri dönmeyi çok istiyorum, benim için çok özel ve değerlisin, bana dokunman ve sarılman öyle iyi geliyor ki, anlatamam" demeyi öğrendi, Ayşe'ye seksten söz ederken iyi bir şeyi daha da iyileştirme amacını güttüğünü ve halen devam eden seks yaşantısından hoşnut olmasa bile, olumlu yönleri vurgulamayı ihmal etmedi. Aynı şekilde Ayşe de "İstemiyorum, orama dokunma" yerine "Ellerimi tutman, gözümün içine bakman, beni hissetmen ve güzel sözler söylemen çok hoşuma gidiyor" demeyi ve Ali'den daha çok romantizm almayı başardı.


EŞİNİZİN CİNSEL İSTEKSİZLİĞİNİ ONUNLA 'SEKS' KONUŞARAK AŞABİLİRSİNİZ

Ali eşinin cinsel isteksizliğini erkek olarak çekiciliğine, cinsel gücüne, sevişme becerisine karşı bir olumsuzlama ya da erkekliğinin onaylanmaması olarak görüyordu. Ancak cinsel terapi ile profesyonel bir şef gibi davranmaya çalıştı; yani bir şef müşterilerden birinin canı o gece balık çekmiyorsa ya da midye dolmasını temiz bulmuyorsa bundan alınmaz, hatta tam tersine müşterinin damak tadına uyacak yeni düzenlemeler yapar; balık yerine et hazırlar, başka mezelerle sofrayı süsler. Ali de öyle yaptı, eşiyle seks konuşmaya başladı, fantezilerini paylaştı, seks repertuarını genişletti; erotik masaj ve oral seks yapmaya başladı, seks oyuncaklarıyla cinsel hayatlarını renklendirdi, yeni cinsel oyunlar oynamamayı denedi. Ayşe de Ali'nin tüm isteklerini kabul etmek zorunda olmadığını, Ali'nin "isteme hakkı" varsa kendisinin de "reddetme hakkı" olduğunu kabullendi ve neyin yapılmasında sakınca görüp görmediğine kendisinin karar verebileceğine dair güven duymaya başladı, erotik romanlar okumayı denedi.

Görüldüğü gibi, cinsellik inanılmaz derecede esnektir, bu nedenle Ali ve Ayşe birbirlerinin cinsel arzularında her ikisine de zevk verecek yeni uyarlamalar yapmayı başardı. Böylece çiftin odak noktası seksten ziyade duyusallık, romantizm ve erotizm oldu. Ayşe erotik masajdan çok hoşlandı ve duyusal deneyimlerin sorumluluğunu aldı, gece yapılacakları o yönlendirmeye başladı. İlk başlarda tam bir seks olmasa da, birbirlerine sarılıp dokunmaya ağırlık verdiler ve yavaş yavaş Ayşe'nin cinsel arzusu arttı, daha sık sevişmeye ve cinsel birliktelik kurmaya başladılar.


SEKS YAPARKEN KİMSE SİZE PUAN VERMEYECEK

İnsanlar çoğu zaman "mükemmel" bir seks hayatı beklentisi içindedir ve "en" iyi seksi kendilerinin yapması gerektiğine inanırlar. Oysa "mükemmel" ve "en" kelimeleri başlı başına bir sorundur. Her sevişmenin aynı nitelikte ya da yoğunlukta veya mükemmel olması gerekmez. Bazen birbirinizi hissederek ve aşkla sevişirsiniz, bazen de yalnızca boşalmak istersiniz, cinsel birliktelik kimi zaman yavaş, kimi zaman da kısa süreli olabilir. Sizi seyredip puan veren jüri yoktur. Cinsel bir ilişkide değişkenlik ve kalite farkı olabilir, olmalıdır da...

Seks hayatınızı zenginleştirmenin en iyi yolu, suçluluk, günahkarlık, cinsel aşağılık duygusu ve utanç duygusundan kurtulmak, sevişmeyi bir yakınlık ifadesi olarak görmek, ihtiyaç ya da arzulardaki farklılıkları kendi üstünüze almamak, zihinden geçen olumlu düşüncelere odaklanmak, cinsel fantezilerinizi birbirinizle paylaşmak, sevişirken zamandan kopmak, beş duyu ile hissederek aşkla sevişmek, birbirinizin zevklerini öğrenip anımsamaya zaman ayırmak ve sevişirken bu bilgilere başvurmaktır.


CİNSEL FANTEZİLERİN DAYANILMAZ CAZİBESİ

İnsan her gün seviştiği odayı, sevişirken dinlediğini müziği, yatak odasının düzenini, cinsellikte rutin olarak yaptığı şeyleri değiştirerek beynini şaşırtabilir. Bu şekilde çok fazla kullanılmayan beyin hücreleri çalışır hale getirildiğinde, kişi orta yaşlarda bile bir gencin cinsel isteği kadar aktiviteye sahip olabilir. Çünkü insan beyni paraşüt gibidir; açılmadıkça çalışmaz. Sürekli aynı yönde yapılan şeyler cinsel istek ve arzuları azaltabilir, beyni tembelleştirebilir. Bu nedenle insanın en büyük cinsel organı iki bacağının arasında değil, iki kulağının arasındadır, yani beyindir.


CİNSEL İŞLEV BOZUKLUKLARININ NEDENİ CİNSEL BİLGİSİZLİK

Aşk, romantizm ve erotizm ile harmanlanması gereken seks, öğrenilebilen ve geliştirilebilen davranışlardan oluşur. Ancak buna rağmen cinsel işlev bozuklukları her geçen gün artmaktadır. Bunun en büyük nedenlerinden biri seksle ilgili temel cinsel bilgi eksikliği ve cinsel mitlerdir.

Bilgisizlik ve bilgi kirliliği çoğu zaman insanların kendi başarı beklentilerini, güvenilmez kaynaklara, internete ve ergenlik çağında arkadaşlarından duyduklarına dayandırmalarına neden olur. Bunun sonucunda "hissetmek" yerine zevk alma, penisin sertleşmesi, boşalma ve orgazm olma beklentisi gibi "performans (başarı) kriterleri" cinsel yaşama hâkim olur ve kendimizi çok sert yargılar, yatakta pek de iyi olmadığımızı cinsel aşağılık duyguları içerisinde hissederiz.

Örneğin, birçok erkek, ortam elverişli olduğunda her zaman sertleşebileceğini ve bu sertliğini her daim sürdürebileceğini düşünür, sertleşme gerçekleşmezse kendini suçlu ve başarısız hisseder ve erkekliğine dair büyük bir kuşku duyar. Ayrıca okumadan seks hakkında bilgi sahibi olduğumuzu varsaymanın yanında, hiçbir yerden öğrenmediğimiz halde, birbirimizin duyguları ve düşünceleri, anatomisi ve cinsel fizyolojisi hakkında bilgi sahibi olduğumuzu da varsayarız. Bu varsayımlar da cinsel işlev bozukluklarını "hazırlayan, başlatan ve sürdüren" faktörlerin başında yer alır.

Seks yapmak, rahatlamış ve gevşemiş bir halde, sevişmenin ve dokunmanın verdiği hislere odaklanarak aşkla sevişebilme, haz alıp haz verebilme, ruhu ve bedeni paylaşabilme, ne olursa olsun bir şekilde boşalabilme bilim ve sanatıdır. Bu sanatı iyi icra edemeyen çiftin yaşamında, seks kadar dert ve keder, öfke ve kırgınlık, uzaklaşma ve suçlama potansiyeli içeren bir başka evlilik alanı yoktur. Bu nedenle çiftler seks konusunda açık iletişim kurmakta zorlanırlar, yanlış anlaşılmaktan, reddedilmekten, sapık gibi veya kötü kadın gibi algılanmaktan korkarlar.

Ali ve Ayşe adını verdiğim çiftin sorunu Ali'nin Ayşe'ye göre daha çok seks yapmayı istemesiydi. Bu sorun evli çiftlerde en sık rastlanan ve en zorlu sorundur yani sorun cinsel istek eksikliği değil, çiftler arasında cinsel istek konusunda belirgin farklılık bulunmasıdır. Bu farklılık Ali ve Ayşe'de küçük boyutta başlamıştı, ancak zamanla Ayşe haftada bir kez, Ali iki ya da üç kez seks yapmak isterken zamanla Ayşe önlem olarak ayda bir iki kez, Ali ise her gün seks yapmak ister hale gelmişti.

Sonuçta Ali hüsrana uğramıştı ve reddedildiğini hissediyordu. Zamanla daha sık sevişmeleri için ısrarcı olmaya başladı. Ayşe'yi baştan çıkarma çabasıyla porno film seyretmeyi teklif etti, ancak bu yalnızca Ayşe'nin baskı altında kaldığını hissetmesine neden oldu ve geri tepti. Ali'nin hayal kırıklığı ve öfkesi arttıkça, Ayşe'nin cinsel arzusu daha da zayıfladı. Ben buna "cinsel istekte tahterevalli etkisi" adını veriyorum.

Cinsel isteksizlik sorunu uzun zamandır devam etmesine rağmen çift bu konuyu konuşmak istemiyordu, konuştuklarında ise her iki taraf konuşmak yerine birbirinin kafasından geçenleri mucizevi bir biçimde anlayacaklarını umarak, akıl okuyarak, konuşmayı bir an önce bitirme telaşına kapılıyordu. Hatta "Ben oral seksten hoşlanmıyorum ama sen gereğinden fazla oral sekse dair konuşuyorsun, bu da beni cinsellikten soğutuyor. Ben romantizm bekliyorum, seksten önce de bana dokunmanı istiyorum ama sen sadece bana yatakta dokunuyorsun ve ön sevişme yapmadan doğrudan sekse başlıyorsun, böylece benim bütün havamı söndürüyorsun. İyi seksin şartları konusunda bir türlü anlaşamıyoruz, ben önce duş almak istiyorum, sen istemiyorsun. Cinsellikten beklediklerimiz çok farklı" gibi bahanelere teslim olmuşlardı.

Bu bahanelerin yerine, "Geçen gece mutfakta yemek yaparken bana arkadan sarılman ve bacaklarımı uzun bir süre okşaman çok hoşuma gitmişti. Bütün gün seni düşündüm, hayal ettim, birlikte çıktığımız dönemdeki sevişmelerimiz aklıma geldi, ne çok eğlenirdik, ne güzel günlerdi" ya da "En çok seni seyretmeyi seviyorum, çok güzelsin" gibi şeyleri birbirlerine söyleseler bir şeyleri değiştirebilirlerdi. Sorun Ali ve Ayşe’nin istediklerini ve istemediklerini açıkça belirtmemeleriydi ve bu nedenle istediklerini elde etme olasılıkları azalıyordu. Oysa Ali ve Ayşe için seks yakınlık duygularını birbirleriyle paylaşıp derinleştirebilmeleri için çok keyifli bir yoldu.

Yazının Devamını Oku

Cinsel heyecan ölçeği ve erken boşalma

31 Mart 2017
Cinsel heyecanı kontrol etmenin en iyi yolu, kendisi ya da partneri tarafından yapılan penis uyarılarını etkili bir şekilde yönetmektir.

Erkeklerde en sık görülen cinsel işlev bozukluklarının başında yer alan "erken boşalma" birçok çiftin cinsel yaşamını olumsuz etkiliyor. Erken boşalma sorununun çözümü olan “boşalma denetimi” için benim "aşk oyunları" adını verdiğim yöntemde, ilk önce "mastürbasyon egzersizleri" daha sonra da "çift olarak cinsel uyum sağlama egzersizleri" yapılır. Mastürbasyon egzersizlerinde, erkek cinsel istek, cinsel uyarılma, plato, boşalma, çözülme ve cinsel doyumdan oluşan cinsel yanıt döngüsünü tanır, sonra yüksek derecede cinsel uyarı altında cinsel uyum sağlamayı öğrenir ve daha sonra da cinsel heyecanın farklı derecelerine karşı istemli ve denetimli yanıt vermeyi keşfeder.

Mastürbasyon egzersizleri sırasında erkek kişisel cinsel yanıt döngüsünü görselleştirmeye yardımcı olmak için 1’den 10’a kadar puanlanan bir "kişisel cinsel heyecan ölçeği" hayal eder. En düşük cinsel uyarılma noktası olarak 1’i ve boşalmanın gerçekleştiği nokta olarak da 10’u belirler. 2, 3, 4 ve 5 "hafif cinsel heyecan noktaları", 6 ve 7 "yüksek cinsel heyecan noktaları", 8 "sarı ışık", yani "köprüden önceki son çıkış - geri dönülen nokta", 9 ise "kırmızı ışık", yani "geri dönülemez nokta"dır. Her erkek kişisel cinsel yanıt döngüsünü görselleştirerek cinsel aktivite sırasında karşılaşacağı farklı ve zevkli duyumlar karşısında kendi kendine rehberlik ederek boşalma denetimi sağlayabilir.

Kişisel cinsel yanıt döngüsünün görselleştirilmesi, penis tarafından doğrudan alınan uyarıyı gösterir. Erkek için cinsel aktivite sırasında cinsel heyecanı kontrol etmenin en iyi yolu, kendisi ya da partneri tarafından yapılan penis uyarılarını etkili bir şekilde yönetmektir. Çünkü penis uyarı kontrolünün sağlanması boşalma denetimini de etkileyecektir. Mastürbasyon yaparken penise hızlı ya da yavaş uyarılar verilir. "Hızlı ve basınçlı" uyarılar boşalmayı hızlandırır ve cinsel heyecanı artırır. "Yavaş ve ritmik" uyarılar ise boşalmayı geciktirir ve uzun süre aynı cinsel heyecanda kalınmasını sağlar. Ayrıca hızlı penis okşaması hareketi heyecan seviyesinin daha yüksek olduğunun, yavaş penis okşaması ise heyecan seviyesinin daha az olduğunun göstergesidir.

Sonuç olarak hem mastürbasyon sırasında hem de cinsel ilişki sırasında (1) yavaş ve ritmik hareket etmek, (2) nefes kontrolü sağlamak, (3) aşk kaslarını gevşek tutmak, (4) sarı ışıkta durabilmeyi öğrenmek, (5) boşalmayı kontrol etme hedefi yerine sadece hissetmeye odaklanmak, (6) partneri yatakta tatmin etmeye çalışmak yerine yatak dışında manevi olarak tatmin etmeye çalışmak boşalma denetimi için gerekli koşullardır.

Yazının Devamını Oku

Boşanmaya götüren 5 neden

28 Mart 2017
İşte çiftleri boşanmaya götüren kıyamet alametleri...

Psikoterapi ve Psikoterapistler Derneği’nin yaptığı bir anket, boşanmada sanıldığı gibi ekonomik nedenlerin değil ilişkisel nedenlerin başı çektiğini ortaya koydu.

Ankete göre, çiftler ilişkisel sorunların çözümünün ekonomik sıkıntılara nazaran daha zor olduğunu düşünüyorlar. Klinik düzeyde, evlilik terapisine başvuran 300 çiftin katılımı ile gerçekleşen ankette, katılımcılara maddi ve manevi iki farklı kriz senaryosu sunuldu.

Bu senaryolar üzerinden sorulan sorulara verilen yanıtlara göre, çiftlerin yüzde 35’i maddi sorunlar nedeniyle boşanmanın eşiğine gelebileceklerini ifade ederken, yüzde 65’i, partneriyle arasında doğabilecek iletişim sorunlarının daha önemli olduğunu gösterdi. Çiftler bunlar arasında “sürekli eleştirme”, “sürekli suçlama ve savunma döngüsüne girme”, “sürekli araya görünmez duvarlar örme”, “sürekli küçümseme ve hor görme”, başta olmak üzere, ilgisizliğin, davranış değişikliklerinin, eleştirel dilin ve agresifliğin veya olumsuz kişilik yapılanmalarının, yaşadıkları evliliği daha fazla tehdit edeceği öngörüsünde bulundular.

Çiftlerin bu tespitine ben de katılıyorum. Maddi problemlerin günümüzde toplumun her kesiminden insanların hayatında dalgalı bir seyir içindedir. Palyatif tedbirlerle bireylerin veya çiftlerin bir şekilde bu durumun üstesinden gelebileceğini söylemek mümkündür. Ancak partnerler arasında zamanla meydana gelebilecek iletişim sorunlarının çözümü, maddi sorunlara göre daha zor belki de imkansız bir hal alabilir. Artık günümüzde çiftlerden birinin işsiz kalmasından kaynaklı maddi kriz, evliliklerin karşısına bir sorun olarak çıkabilir. Ancak evlilik kurumunun getirdiği sorumluluklardan hareketle, çiftler birbirine anlayış gösterip destek olarak maddi sorunlara genellikle çözüm getirebilir, göğüs gerebilirler. Bu tabloyu bir de evde sürekli partneriyle tartışan, onu küçümseyen, eskisi kadar sevgi ve ilgi göstermeyen, agresif, sorumluluklarını yerine getirmeyen bir kişinin getireceği mutsuzlukla karşılaştırmak farklı bir sonucu doğurur. Genelde çiftler bu tip bir kriz karşısında bocalarlar ve çıkış yolunu bulmakta zorlanırlar. Çünkü maddi bir durumda çift birbirine kenetlenip sorunu karşılarına alabilirler ama sorun partner olunca, taraflar karşılıklı bir çatışma içine girebilir ve sorunu aralarına alırlar. Çözümden ziyade birbirlerini daha fazla yıpratacak bir mücadele içine girerler.

  

Evlilik terapisi görmek için beni tercih eden danışanlarımın büyük bir kısmında, partnerler arasında cinsel, davranışsal, iletişimsel sorunlardan kaynaklı problemler tetkik ettim. Birbirlerine eskisi gibi sevgi ve şehvet duymayan, evliliklerinin ilk yıllarında yaşadıkları heyecanı kaybetmiş, sözleriyle ve davranışlarıyla birbirlerini suçlayan, artık tamamen çatışma içine girmiş bir çift için kazanılmış yüksek standartlı bir hayatın anlamı da kalmayabilir. Çünkü bu çift için artık hayatın tadı kaçmıştır.

Yazının Devamını Oku