Kader kısmet ve Fado

Kulağımda, Amália Rodrigues’in sesi, aldım klavyeyi, “Bir fado yazısı yazayım” dedim, hatıralar gönlümde saklıyken.

Haberin Devamı

Özlem haykırışları sokakları dolduruyor. Duraklayıp kulak kabartıyorum, loş ışıklı serin gecenin yürek yakan ağıtlarına:
“Tuzlu okyanusun kabarık dalgaları nereden aldın tuzunu? Portekiz’in hüzünlü kıyılarında bekleşen kara elbiseli kadınların gözyaşlarından mı?”

Lizbon’un Yukarı Mahallesi’nde (Bairro Alto) ıslak gecede parke taşları parlak. Hep aklıma gelir, acaba kimler yüzlerce sene sarhoş yalpaladı bu taşlar üzerinde, ne hikâyeler, ne kaybolan aşklar tazelendi ağıtlarla.
‘Fado’, yani Portekiz’in meşhur ‘Özlem Ağıtları’na ilk defa 1820’lerde kulak kabartılmış ama kökleri çok daha eskilere dayanıyor. Bu insanlar dünya kâşifleri, okyanus denizcileri, Ümit Burnu’nu ilk defa aşarak Hint Denizleri’ne varan ve geri gelemeyen öncüler. Özlem’e yakılan bu ağıtların kökü şüphesiz 16’ncı asırdan.

Haberin Devamı

Senin ülken Okyanus artık

Kader kısmet ve Fado

Fado barlarından sesler yankılanıyor. Hepsine bakmak istiyorum, birkaç tanesinin içerisine kafamı uzatıyorum, “Büyrüün” diye üzerime atlamayana gireceğim.
Bir kadeh Porto şarabı ısmarladım. Tatlı şarap ve acı şarkılar girdabında nefes almaya çalışıyorum. Ufak ve eski bir bar. Kırmızılı kadın şarkıyı bana mı söylüyor, yoksa bana mı öyle geliyor?
“Senin ülken okyanus oldu artık. Yalnızlığım beni hüzne bürüyor. Ruhum kelimelere dönüşüyor ve melodiler dudaklarımdan dökülüyor senin arkanda.”

‘Erken Doğan’ boyalı şarap

Kader kısmet ve Fado

Ufak Bar’ı ve ‘Fadista’ kadını terk ediyorum ve masamızın ayrıldığı Fado Kulübü ‘Faia’dan içeri giriyorum. Performans sürdüğü için hemen masaya geçemiyorum, kapıda ‘Hoşgeldiniz’ diyen baba-oğul ile ayak üstü sohbet ediyorum. Diğer oğlan içerde gitar çalıyor. Şarkı arasında masama geçiyorum; canım yemek falan istemiyor ama patron ikramı bir şişe kan kırmızı iyi cins bir ‘Tinta Roriz’ e de “Hayır” diyemem. Tinta Roriz bir nevi ‘Tempranillo’ yani en sevdiğim İspanyol-Portekiz üzümünden üretiliyor. ‘Tempranillo’nun anlamı ‘Erkencik’ çünkü diğer üzümlere göre daha erken kararıyor. ‘Tinto’ ise ‘boyalı’ demek. Bu yörelerde ‘kırmızı şarap’ denmiyor. Orman meyveleri tonları ile hayli yoğun ama rahat bir şarap.

Haberin Devamı

12 telli bir mucize

Kader kısmet ve FadoŞarkıcı ‘Fadista’ kadından çok ‘Portekiz gitarı’ ve virtüozu dikkatimi çekiyor. Ara verilince hemen bara gidiyorum. Gitarı inceliyorum. 12 telli müthiş bir alet. Parmaklarında bizim kanuncuların kullandığı metal mızraplar, fadonun melodisi yanında koşturuyor. Cevapları ve ara nameleri dolduruyorlar. Keman ahşabından yapılıyormuş. Arkada oturan ağabeyimiz ise meşhur Antonio Rocha. Fado biraz doğaçlama bir müzik. Melodilerinin yanı sıra güfteleri de değişebiliyor. Antonio ise çok konuşkan değil, çalışıyor tabletinde, anında yazıyor o gecenin ağıtlarını.
Ertesi gün ‘Rainha do Fado’ yani ‘Fadonun Kraliçesi’ Amália Rodrigues’i (1920-1999) ziyaret etmek istiyorum. Mezarı özel parlamento izniyle ‘National Pantheona nakledilmiş. Burada yatan tek kadın. Portekiz’in en önemli sanatçılarından. Mezarı devamlı taze çiçekler ile süslü. 5 CD’li bir kitabını satın aldım, hâlâ dinlerim yapayalnız... Bir şişe ‘tinto’nun eşlik ettiği hüzünlü gecelerde..

Yazarın Tüm Yazıları