En renkli Küba kenti: Trinidad

Trinidad, parke taşlı sokakları, tarihi meydanları, eski şehir merkezi, daracık yollarını süsleyen palmiyeleri ve adım başı bizi şenlendiren müzisyenleriyle tipik bir Küba kenti. İşte Küba'nın renkli kenti Trinidad hakkında seyahat rehber...

Haberin Devamı

Bir zamanların şekerkamışı üretim merkezi olan kent, günümüzde UNESCO tarafından koruma altına alınmış durumda. Plaza Mayor, en canlı meydanı. Meydandan yaklaşık 50 metre uzaklıkta bulunan Casa Cantero içindeki Museo Historico Municipal ile Palacio Brunet içindeki Museo Romantico, mutlaka gezilmeli. Kentin bir diğer popüler yeri, 1 Haziran 1984'ten beri müze olarak kullanılan Museo Nacional de la Lucha Contra Bandidos. Haritalar, silahlar ve ülkenin bağımsızlık mücadelesinin anlatıldığı fotoğrafların sergilendiği müze, kentte en fazla ziyaret edilen yerlerden. Biraz soluklanmak için La Canchanchara Bar ideal. Günün ortasında, sıcağa aldırış etmeden dansa kışkırtan harika bir müzik grubu var. Ballı romları da tadılmaya değer doğrusu. Dinlenmek ve bu arada biraz dalga sesi dinlemek için, kentten sadece birkaç kilometre uzaklıkta bulunan ve turkuvaz suların kıyılarını dövdüğü Playa Ancon’a bir uğrayın, derim. 

En renkli Küba kenti: Trinidad

Kolonyal mimarinin en güzel örneği Cienfuego

Haberin Devamı

Cienfuegos adını, '59 devrimi kahramanlarından Camilo Cienfuegos Gorriarán'dan almış. Bağımsızlık savaşçısı Jose Marti'nin heykeli ve adının verildiği meydan, ilk görülmesi gereken yerler. Yaşamının büyük bir bölümünü sürgünde geçirmiş, Jose Marti. Henüz kırklı yaşlarındayken İspanyol askerleri tarafından öldürülmüş. O ana dek Küba'nın özgürlüğü için savaşmış. 1887-1889 yılları arasında yaptırılan, 950 koltuklu Tomas Terry Tiyatrosu, freskleri ve el oymaları ile ünlü. 1895 yılında tiyatro, Giuseppe Verdi'nin Aida operasıyla açılmış, sonrasında sayısız oyun, gösteri ve konsere de ev sahipliği yapmış. 


En renkli Küba kenti: Trinidad

Cienfuegos'ta en ilgimi çeken yerlerden biri, 1917'de tamamlanan, İtalyan mimar Alfredo Colli'nin ihtişamlı eseri Palacio de Valle oldu. Grubumuzla terasında oturup, harika manzaranın tadını çıkardık. Bize her mekânda olduğu gibi yine Küba müzikleri eşlik etti. Bu defa, bardaklarımızda Cuba Libre vardı.

En renkli Küba kenti: Trinidad

Küba'nın bahçeleri Vinales Vadisi 
Bir sonraki gün rotamızı, Maria la Gorda limanına, oradan da Küba'nın Bahçeleri olarak bilinen bereketli topraklara çevirdik. Vinales Vadisi'ne... Gözlerimizin adeta yeşil banyosu yaptığı vadi, etrafı dağlarla çevrili bir tarım bölgesi. Küba'nın en iyi tütünleri burada üretiliyor. Her yerde verandalı, tek katlı ahşap evler var. Geleneksel el sanatları da gelişmiş durumda. Mural de la Prehistoria, Küba'da fotoğraflamanız gereken en keyifli karelerden biri, zira dünyanın en büyük duvar resimlerinden. Devasa bir yağlıboya tablo düşünün ki, bir dağın üzerine yapılmış olsun.

En renkli Küba kenti: Trinidad

Tarih öncesi çağları, bir renk cümbüşü içinde bir bakışta anlatsın. Leovigildo Gonzalez'in el emeği, göz nuru olan eser 1961'de tamamlanmış ve yapımı yaklaşık 5 yıl sürmüş. Burada “öküz, kadın, duvar” üçlemesi konseptiyle fotoğraf çektirmek, neredeyse bir gelenek halini almış durumda. 

En renkli Küba kenti: Trinidad

Güzeller güzeli Havana
Son durağımız başkent Havana. Kolonyal mimarinin ülkede en fazla örneğini görebileceğiniz yer. Lakin onlar da diğerleri gibi bakımsız. Kentte en ilgimi çekense, Ernest Hemingway'in ayak izlerini takip ederek yaptığımız geziydi. Aldığı Nobel ödülünü Küba halkına armağan etmiş olan Hemingway'in evi, tam bir görsel şölendi. Her bir mobilya, bizi bir kez daha geçmişe götürdü. Edebi şaheserleri yazdığı zamanlara... Ev aslında ziyaretçilere kapalı. Ancak bahçesini gezmek ve pencerelerinden içeriye bakmak mümkün. Sonraki gün, bir puro fabrikasını ziyaret edecektik fakat yağmurun azizliğine uğradık. Zira böyle havalarda, tütünleri zarar görmemeleri için dolaplara kaldırıyorlar ve fabrikaları da gezilere kapatıyorlar.

En renkli Küba kenti: Trinidad

Başkentte görmeniz gereken yerlere biraz değinmek gerekirse, 1 Mayıs gösterileriyle ünlü, hükümet binalarının çevrelediği Devrim Meydanı, ilk uğramanız gerekenlerden. Eski Başkanlık Sarayı’nda bulunan ve bağımsızlık mücadelesi ile sosyalizmin kuruluşunun anlatıldığı Devrim Müzesi de kentin olmazsa olmazlarından. Türklerin fotoğraf çektirmek için önünde uzun kuyruklar oluşturduğu Atatürk Heykeli, eski kongre binası Capitolio, Havana Kalesi, tarihi kent merkezi, asimetrik çan kuleleri ile dikkatleri üzerine çeken Catedral de La Habana, Che'in Evi, Rom Müzesi ve San Jose El Ürünleri Pazarı da görülmesi ve gezilmesi gereken diğer yerleri. 

Listenizde mutlaka olsun…
 
- Serbest zamanınızda ya da biraz mola için San Francisco Meydanı'nda bulunan Cafe del Oriente'ye uğramanızı tavsiye ederim. Yemekleri oldukça leziz. Ülkede iyi şarap bulmanız zor. Bu sebeple, Küba’ya özgü Mojito, Daiquiri ve Cuba Libre’yi deneyebilirsiniz.

Haberin Devamı

- Las Vegas stili kabarelere meraklıysanız, Tropicana sizin için doğru adres.

- Kentten ayrılmadan önce, 1950'lerin Amerikan arabaları ile şehri panoramik olarak turlamayı da unutmayın. 

Yazarın Tüm Yazıları